Site iconPoliteknik – Halkın Mühendisleri Mimarları Şehir Plancıları

Ostim’de bakanlıklar suçluları korudu savcı üstünü örttü


Ostim-İvedik Katliamı’nda dört bakanlık, bilirkişinin belirlediği sorumluların soruşturulmasına “skandal” gerekçelerle izin vermedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise izin verilmemesini fırsat bildi, “kovuşturmaya gerek yok” dedi

Ankara Ostim ve İvedik organize sanayi bölgelerinde 2011 yılında 20 işçinin yaşamını yitirdiği iş cinayetinin ardından hazırlanan bilirkişi raporuna göre, patlamada kusurlu bulunan dört bakanlığın yetkilileri ve görevlileri hakkında soruşturma izin verilmediği ortaya çıktı.

Kararın iki yıl önce verilmesine karşın yeni tebliğ edildiği tespit edilirken, dört bakanlık birbirinden “ilginç” gerekçelerle sorumlu olmadıklarını öne sürdü.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise kararlara itiraz etmesi gerekirken, kovuşturmaya yer olmadığına hükmetti.

Birinci bakanlık: ‘Tüpün dışını değil, içini denetleyebiliriz’
Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre, Ostim-İvedik Katliamı’na ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 24 Şubat 2012’de Ankara İl İdare Kurulu’na başvurarak Bilim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı İl Müdürü Mustafa Dak hakkında soruşturma izni istedi.

Kurul iki gün sonra, 26 Şubat 2012’de soruşturma izni vermediğini bildirdi. İzin verilmemesi kararında “İl Müdürlüğü’nün sadece tüpün iç kısmını denetleyebildiği, dışını denetleme yetkisinin bulunmadığı” gerekçesi sunuldu.

İkinci bakanlık: ‘Şikayet ya da ihbar olmadı’
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da savcılığın izin başvurusuna 4 Nisan 2012’de yanıt verdi. EPDK’nin ihbara dayalı denetim yaptığını belirten bakanlık, “patlamanın öncesinde kuruma yapılmış herhangi bir ihbar ya da şikayet olmadığını” söyledi.

Sorumluluğun işyeri açma ve çalışma ruhsatı veren kurumlarda olduğunun altını çizen bakanlık, soruşturma izni vermedi.

Üçüncü bakanlık: ‘Denetim iş kazasını önlemez’
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı iş müfettişlerinin denetim görevini yerine getirmediğini söyleyen savcılık, bu bakanlıktan da soruşturma izni istedi. Bakanlık 25 Mayıs 2012’deki kararında soruşturma izni vermediğini açıkladı. Kararda “İş kazalarından ötürü iş müfettişlerinin suçlanmasının söz konusu olmadığı, denetimin iş kazaları ve meslek hastalıklarını ortadan kaldırmayacağı, aksi değerlendirme halinde, işlenen her adli olayda emniyet mensuplarını, her trafik kazasında trafik polislerini suçlamak gibi bir sonuç doğuracaktır” denildi.

Dördüncü bakanlık: ‘Biz değil, iki bakanlık suçlu’
Soruşturma izni istenen bir diğer bakanlık Çevre ve Orman Bakanlığı idi. Tüplerin içerdikleri kimyasallara göre etiketlenmesi gerekirken bu işlemleri yapmamakla suçlanan bakanlık da izin talebine ret yanıtı verdi. Bakanlık yanıtında patlamadan ve iş cinayetinden Bilim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın sorumlu olduğunu savundu.

ostim-patlama-gerekce

Başsavcılık bakanlıkların izinde
Dört bakanlığın birbirinden skandal gerekçeler ile soruşturma izni vermemesi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmayı yürütüşünü de etkiledi. Kararlara itiraz etmesi gereken Başsavcılık, izin verilmeme kararlarını yerinde buldu.

Başsavcılık, bakanlıkların kararlarından iki yıl sonra, 9 Haziran 2014’te işlemlerin kaldırılmasına ve kovuşturmaya yer olmadığına hükmetti.

İdare ve yargı caydırıcı değil
Ostim-İvedik Katliamı Davası’nın gönüllü avukatlarından Erbay Yucak, iş cinayetleri artarken soruşturma izinlerin verilmemesinin ve kovuşturmaya gerek duyulmamasının yargılamayı baltaladığını belirtti.

Van Depremi sonrası Bayram Otel soruşturmasında benzer bir kararın Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini hatırlatan Yucak şöyle konuştu:

İşlemden kaldırma doğru değildir. Mevzuattaki boşluğun böyle kullanılması hukuk devleti prensipleri ile uyuşmamaktadır. İş cinayetlerini durdurmak istiyorsak öncelikle işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınması ve etkin kamusal denetim yapılması ilk akla gelen işlem olsa da, bu davalarda idarenin ve yargılama mercilerinin caydırıcı sonuçları olabilecek yargı pratikleri sergilemesi de en az tedbirler kadar önemlidir.

Geliyorum diyen iş cinayetleri
Ankara’da 3 Şubat 2011’de peş peşe patlamalar meydana geldi. Saat 11.00’da Ostim Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Özkanlar Hidrolik İmalat’ta yaşanan patlamada 9 işçi göçük altında kalarak can verdi.

9 saat sonra bu defa 1,5 kilometre uzaklıktaki İvedik Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Metsan’da bir patlama ve ardından yangın meydana geldi. Bu iş cinayetinde de 11 işçi yaşamını yitirdi.

Her iki patlamanın ardından yürütülen soruşturmada Özkanlar ve Metsan’ın oksijen gazı satın aldığı Ersoy Gaz ve kardeş şirketi Asgazsan’ın ruhsatı olmadığı halde, “el altından” doğalgaz dolumu ve satışı yaptığı anlaşıldı. Satışı için tüpü ve vana sistemi farklı olduğu halde oksijen tüpü kullanılırken, patlama günü içine daha önce doğalgaz doldurulmuş olan boş tüplerin oksijen konularak satışa çıkarıldığı belirlendi.

Her iki iş cinayetiyle ilgili davaya bakan Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi ile Yenimahalle Belediyesi’ne, iki bakanlığa, TSE’ye, EPDK’ye, Ostim ve İvedik organize sanayi bölgelerine “Son 5 yılda kaç kez denetim yaptınız?” diye sordu. Sekiz kurum ve kuruluşun topu birbirine atmasının sonucunda sadece Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın en son 2007’de denetim yaptığı ortaya çıktı.

Kaynak: Sendika.Org


Exit mobile version