Site iconPoliteknik – Halkın Mühendisleri Mimarları Şehir Plancıları

Özelleştirme Karşıtı Platform Mücaleye Devam Ediyor


TEDAŞ’a bağlı 20 elektrik dağıtım şirketi başta olmak üzere, TEKEL, TCDD limanları, PETKİM, köprü ve otoyolların özelleştirilerek kamunun elindeki tüm değer ve birikimleri sermaye sınıfına peşkeş çekilmesine karşı sesini yükselten Özelleştirme Karşıtı Platform (ÖKP) adına EMO Ankara Şubesi, ESM Ankara 1 No’lu Şubesi ve ESM Ankara 2 No’lu Şubesi, 27 Mayıs 2008 Salı günü saat 12.30’da Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı önünde kitlesel basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasının tam metni:

Saygıdeğer Kamuoyu, Sevgili Basın Emekçileri,

Özelleştirme Fikri

Sermayenin, emekçilere karşı yoğunlaştırdığı ekonomik ve siyasi saldırının en önemli kısmı bugün özelleştirme uygulamaları olarak karşımıza çıkmaktadır. “Hizmetler ve kimi üretim araçları üzerindeki kamu mülkiyetinin özel kesim yararına yeniden dağıtılması, kamu kesiminin ulusal ekonomideki doğrudan payının en aza indirilmesi, giderek yok edilmesi, kısacası; Kamu kaynaklarının özel ellere transferi” olarak tanımlanan özelleştirme, çeşitli gerçek dışı söylemlerle ve ambalajlarla anlatılmaya çalışılmış ancak her özelleştirme sonrası foyası biraz daha ortaya çıkmış, mızrak bir türlü çuvala sığmamıştır. Sermaye sınıfı ve onun işbirlikçileri, özelleştirme saldırısının söylemine gerekçe oluşturmak amacıyla, kamu mülkiyetindeki işletmeleri iktidar güçleri yoluyla kötü işleterek özelleştirme söylemlerine destek bulmaya çalışmışlardır.

Liyakate değil Tarikata endeksli kadrolar

Diğer kamu hizmetlerinde olduğu gibi, Elektrik üretim ve dağıtım şirketlerinde elektrik üretim ve dağıtım konusunda yetkin olmayan kişiler önemli görevlere getirilmiş, TEDAŞ‘a bağlı çoğu müessesede elektrik mühendisi bile bulundurulmamıştır. Her hükümetin kendi mezurası ile uzmanlık ölçtüğü Türkiye‘de, günümüz iktidarı da liyakate değil tarikata endeksli atamalar yapmaktadır. Uzmanlık isteyen birimlerin başına getirilenlerin kurumu yeterince tanımamalarından kaynaklı olarak elektrik kesintilerinde gerekli müdahale yapılamamış, muhasebeciyken elektrik dağıtım şirketine müdür olanlar, imamken elektrik üretiminin başına geçenler beceriksizliklerini ve yeteneksizliklerini örtbas etmek için “elektrik duasına” çıkmışlardır.

Mevcut Durum

Bugün, eğitim, sağlık, haberleşme, enerji başta olmak üzere halkımızın doğal gereksinimlerini karşılayan mal ve hizmet üretimleri, sermayenin insafına ve kar güdüsüne terk edilmek istenmektedir. Özelleştirilmesi akıl dışı olan mal ve hizmet üretimleri, rekabet getirme ve kalite arttırma gibi asılsız fakat süslü sözlerle ambalajlanırken, özelleştirilen kuruluşların ürettiği mal ve hizmetlere alım garantileri verilerek daha baştan özelleştirmenin amaçları içinde rekabet olmadığı adeta itiraf edilmektedir. Özelleştirmeler sonucunda, çalışanların özlük hakları başta olmak üzere yoğun hak kayıpları yaşanmakta, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırma yöntemi ile çalışma yaşamına yoğun saldırılar yapılmaktadır. Ayrıca, meslek örgütleri ve sendikaların kamu yararını korumaya yönelik hukuksal mücadeleleri her türlü yöntem ile bastırılmak istenmekte, bu mücadeleyi yürüten meslek örgütleri ve sendikaların susturulması için ele geçirme çalışmaları açıktan açığa yapılmaktadır. Bunca zorluğa karşın kazanılan hukuk davaları, hukuk hiçe sayılarak veya yeni düzenlemelerle boşa çıkarılmakta ve bunun sonucunda kamu vicdanı yaralanmakta ve kamusal yönetim kavramı ve anlayışı tahrip edilmektedir.

Enerji Özelleştirmeleri

Geçmişte diğer hükümetler, bugün ise AKP tarafından sürdürülen özelleştirmeler ile kamu eliyle yürütülen hizmetler büyük oranda tasfiye edilerek, sermayenin serbestçe at koşturduğu dilediğince fiyat belirlediği, gözünün kırpmadan çalışanları kapı önüne bıraktığı, gözlerimizin içine baka baka vergi vermekten kaçındığı bir noktaya gelinmiştir. Enerji gibi hassas ve kamusal bir hak bile sadece kar/zarar ölçeğinde ele alınmakta, rasyonellik adı altında merkezi planlama ve işletme göz ardı edilerek ülkemizin enerji sistemi büyük bir risk altına itilmektedir. Doğalgazda her kış yaşanan sorunlar ortadayken, doğalgaz dağıtım şirketleri özelleştirilmekte veya daha baştan özel sektör eliyle işletmeye açılmaktadır.

Otoprodüktörlerin sistemi nasıl sabote edebildikleri 1 Temmuz 2006 tarihinde görülmüşken, daha da ileri gidilerek şimdi sistem tümüyle özel sektöre terk edilmek istenmektedir. Üstelik kamu adına görev yapan en yetkili ağızların “kamu elinde bu işletmeler zarar ediyor, özelleştirmemiz lazım” gibi beceriksizliğin itirafı niteliğindeki sözleri dayanak gösterilerek. Muz kabuğunu gören her yetkili düşeceğine inanmakta, ancak hiçbiri yoldaki muz kabuğunu çöpe atmayı veya üstünden atlamayı akıl edememektedir. Bugüne kadar yapılan uygulamalar hukukun çiğnenmesi, kamunun zarar uğratılmasından başka sonuç doğurmamıştır.

Elektrik enerjisinin kullanımını piyasalaştırmak, elektrik üretimi ve dağıtımını özelleştirmek amacıyla 2004 yılında hazırlanan “Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu ve Özelleştirme Strateji Belgesi” ile Türkiye 21 dağıtım bölgesine ayrılırken, TEDAŞ‘a bağlı 20 dağıtım şirketi tek tek ulûfe dağıtırcasına satılığa çıkartılıyor. Bu bölgelerden, Başkent EDAŞ, Meram EDAŞ, Sakarya EDAŞ ve Aras EDAŞ bölgeleri ihaleye çıkılarak blok satış yöntemi ile peşkeş çekilmek isteniyor. Özelleştirme satışları ve diğer satışlar yağmalamaya dönüştürülerek bir elden kredi diğer elden kamu malları sunulmakta, iktidar ve yandaşları hem hortum düzeneklerine hem de basın yayın kuruluşlarına hızla ve sınırsızca sahip olmaktadırlar.

Yaşanan Özelleştirme Örnekleri ve Özelleştirmelerin “Olağan” Sonuçları

Bugüne kadar yaşanan bütün özelleştirmeler, kamu vicdanında güvensizlik yaratmışken, kimi özelleştirmeleri gerçekleştirenler yüce divan ya da mahkemelerde yargılanmışken, yeni özelleştirmelerin arka planının halktan saklanması olanaksızdır. AKTAŞ ve ÇUKUROVA gibi özelleştirmeler özel sektörün enerjiyi nasıl yöneteceğini fazlasıyla göstermişken yeni maceralara girmenin, dağıtım bölgelerinin tümünü özelleştirmenin, üretimi sermayenin kar hırsına terk etmenin mantıklı bir açıklaması olamaz. Kamusal hak olan enerji, kamu hizmeti yaklaşımı ile birlikte planlanmalı ve yönetilmelidir.

Bunların yanı sıra özelleştirilen elektrik üretim tesislerinde çalışanların ekonomik, sosyal ve özlük hak kayıpları araştırma gerektirmeyecek kadar ortadayken, çalışma barışının dinamitlenmediğini söylemek olası mıdır? Telekom‘da geçtiğimiz yıl yaşanan grev hafızalardayken, mahkemelik olmuş sabit ücret uygulamaları bilinirken özelleştirmenin ucuzlama getirmesi, çalışanlara zarar vermemesi mümkün müdür?

ÖKP ve İlkeler

Sermayenin yapısal krizini kamunun mülkiyetindeki kuruluşlara el koyarak aşmak isteyen Özelleştirme girişimlerine karşı 90‘lı yıllarda bir dönem başarıyla mücadele vermiş olan ÖKP‘nin (Özelleştirme Karşıtı Platform) yeniden ve daha güçlü bir sesle mücadeleye devam etmesi kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir. Sermaye, kendince belirlediği sorunu ve sorunun çözümünü toplumsal muhalefetin onca çabasını yok sayarak dayatmış, bu yolda her yöntemi mubah sayan bir anlayışla çoğunlukla hukuk tanımaz bir pervasızlıkla özelleştirmeler gerçekleştirmiştir. İktidarların görmek istemediği, duymaya tahammül edemedikleri emek ve demokrasi güçlerinin mücadelesinin geçmiş birikim ve deneyimleri bugün en önemli araçlardandır.

ÖKP, kamu çıkarlarının savunulması doğrultusunda aşağıdaki ilkeler ışığında çalışmalarını sürdürmeye kararlıdır:

•·         ÖKP, özelleştirmenin sermaye sınıfı tarafından emekçilere yapılan bir saldırı olduğunu koşulsuz kabul eder,

•·         ÖKP, verimsiz ve geri teknoloji temelindeki kamu işletmeciliğinin mevcut işleyişini reddeder,

•·         ÖKP, sistemin mevcut krizlerinin ve sorunlarının özelleştirmeye gerekçe yapılmasına karşı çözüm önerilerini en geniş kesimlerin önerileri ve düşünceleri ile oluşturur ve geliştirir,

•·         ÖKP, özelleştirmelerin durdurulması için bütün yasal yöntemleri benimseyerek, toplumu bu temelde bilgilendirir ve bilinçlendirir,

•·         ÖKP, özelleştirmelere ve özelleştirme girişimlerine karşı bütün emek ve meslek örgütleri ile demokrasi güçlerini mücadelenin bileşeni olarak tanımlar,

•·         ÖKP, uluslar arası ölçekte dünyadaki diğer özelleştirme karşıtı mücadeleleri izler ve onlarla dayanışma yollarını arar,

•·         ÖKP, ülkemizdeki özelleştirme mağdurları ile dayanışma içindedir.

Ne Yapmalı, Nasıl Yapmalı

Asıl olanın dünyayı yorumlamak değil onu değiştirmek olduğu bilinciyle, sermaye tarafından dayatılan sınıfsal, bölgesel ve diğer tüm eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için tüm emekçileri, ezilenleri, yoksulları, barıştan ve yaşanabilir bir çevreden yana olan emek ve meslek örgütlerini,  daha adil, daha güzel ve başka bir dünya kurma mücadelesine, emek güçlerine karşı yapılan her türden saldırıyı geri püskürtme mücadelesine çağırıyoruz.

TMMOB  EMO Ankara Şubesi  

KESK  ESM Ankara 1 ve 2 No‘lu Şube 


Exit mobile version