İMO Ankara Şubesi’nin Haziran-Temmuz 2012 tarihli Haber Bülteni’nde yayımlanan ‘Medyada Meslek Odaları Algısı: Bugün Gazetesi Örneği’ başlıklı yazısını sizlerle paylaşıyoruz.
Medyada Yanlılık Sorunu (1)
Medyaya biçilen rolün, toplumda var olan farklı görüşleri temsil etmek, böylece çoğulcu tartışma ortamını, diğer bir deyişle çok sesliliği sağlamak olduğu iddia edilir. Bir başka rol ise yönetenler üzerinde bir kontrol sürecini oluşturmak olarak ifade edilir. Bu tartışmalar içerisinde “nesnellik” önemli bir unsur olarak ortaya çıkarılmaktadır.
“Nesnel haberciliğin” yaygın müdafaası, onun haberlerdeki politik önyargı ve çarpıtmaları önlediği, hiç değilse en aza indirdiği şeklinde dile getirilmektedir. “Nesnel haberciliğin” koruyucu örtüsü altındaki anahtar standartlar ve pratikler ise aşağıdaki unsurlar ile tanımlanmaktadır:
1. Profesyonel gazeteciler, bir konunun her iki yanını eleştirel biçimde sorgulamak ve bu sayede tarafsız haberciliği temin etmek suretiyle politik olarak tarafsız bir basım rolünü üstlenirler.
2. Gazeteci, edep ve uygunluk gibi hakim toplumsal standartları dikkate almak suretiyle, haberlerdeki çirkin sansasyonel boyutu tartışma iğvasına direnir.
3. Haberin doğruluğu ve gerçekliği, muhabirlere sadece neyi gözlemlemişlerse ve neyi güvenilir kaynaklar ile fiziksel kanıtlara dayandırabiliyorlarsa onu kamuoyuna aktarma izni veren belgesel gazetecilik pratiklerinin kullanımı sayesinde garanti altına alınır.
4. Haberin nesnelliği daha ilerde, haberi hazırlamak için kullanılan genel ve standart bir şablonun kulla-nımı ile güçlendirilir: Öykü. Öyküler, bir olayın tutarlı ve makul bir rivayetini inşa etmeleri için gereken unsurları (kim, ne, ne zaman, nerede, nasıl, vs.) muhabirlerin toplamasını sağlamak suretiyle haber içeriğinin tam bir kontrolü olarak hizmet görürler. Öyküler, olaylar hakkındaki gündelik iletişimin en genel araçları oldukları için, haber rivayetlerinin tutarlılık ve akla uygunluğu hakkında kamuoyunun hüküm vermesini mümkün kılarlar.
5. Standardize habercilik şablonlarının kullanılması, muhabirlerin, haberin hedef konusu hakkındaki önyargılarını bir yana bırakarak herhangi bir konuyu haberleştirmelerini mümkün kılar. Deneyimli muhabirlerin genel (uzmanlaşma karşıtı olarak) pratikleri, istenmeyen ukalalık ve yorum eğilimlerinin haber bildiriminde en aza indirilmesine de yardım eder.
6. Yukarıdaki uygulamalar, mesleğin pratik ve normlarının ihlaline karşı bir denetim mekanizması olan editoryal gözetim gibi önemli bir uygulama vasıtasıyla düzenlenir ve hayata geçirilir. (2)
Bu standartlar ve pratikler altında medya gerçek dünyayı doğru ve dengeli bir biçimde yansıtabilir ve yansıtmalıdır. Ancak dengeli ve doğru bir haberciliğin önündeki en önemli engel, ‘değerler’in habere girmesine izin veren ve sunumda seçici davranmaya yol açan toplumsal tutumlar, siyasal önyargılar ve yanlılıktır.
Haber, habercilik ve haber medyası üzerine yapılan yanlılık çalışmalarında iki temel yaklaşım bulunmaktadır: Haberde birbirinden farklı siyasi iktidar odaklarıyla kurulan ilişkiye bağlı olarak ortaya çıkan “siyasal yanlılık” çalışmaları ve kapitalist sistemin iktisadi, politik ve kültürel iktidar ilişkilerine bağlı yapısından kaynaklanan ve dil dolayımıyla gerçekleşen “yapısal yanlılık” sorunu.
Günümüzde medyanın büyük sermaye grupları ile çalıştığı bir gerçektir. Yayıncılık alanın maliyetlerinin giderek yükselmesi, çok büyük miktarlarda sermaye yatırımı gerektirmesi, yayın organlarının giderek büyük servet sahiplerinin elinde toplanmasına ve kâr amaçlı şirketler haline dönüşmesine yol açmıştır.
Sermaye grupları ve sermayeyi temsil eden iktidar ile doğrudan ya da dolaylı ilişkisi olmadığı durumlarda da tarih boyunca basın-medya çeşitli baskı, sansür veya doğrudan yasaklarla karşı karşıya kalmıştır. Siyasal tarihin her döneminde iktidar kendisi gibi düşünmeyen medyayı çeşitli baskılarla kontrol etmeye çalışmıştır.
Herman ve Chomsky medya şirketlerinin sermaye ve hükümetle olan bağlantıları ve hükümete bağımlılığı konusunda şunu belirtmektedirler:
“Medya şirketlerinin çoğu piyasayla tam olarak bütünleşmiştir. Öbür şirketler de yalnızca kârlılığa önem veren hissedarların, şirket yöneticilerinin ve bankacıların baskısı altında bulunmaktadır.
* * *
Bir başka yapısal bağlantı da, medya şirketlerinin hükümete olan bağımlılığı ve hükümetle olan bağlantılarıdır. Tüm radyo-TV şirketleri ve şebekelerinin hükümetin vereceği ruhsat ve izinlere ihtiyacı vardır: dolayısıyla hepsi hükümetin denetimine ve baskılarına açık durumdadırlar. Bu teknik ve hukuki bağımlılık medyayı hizaya sokacak bir sopa olarak kullanılmıştır ve medya politikası, kurulu düzen doğrultusundan sık sık sapacak olursa, bu tehdit harekete geçirilebilir.” (3)
Bu gibi durumlarda, medyanın objektif habercilik anlayışıyla iddia ettiği “yansız ve tarafsız” habercilik anlayışı işlevini kaybeder. Özgür ve bağımsız olmayan medya kendisinden beklenen “dördüncü güç” olma sorumluluğunu yitirir. İrfan Erdoğan, bu sorumluluğun, “burjuva siyasal yapısının üç ana bölümü içinde kendi başına halkın gözü ve kulağı olan, doğruyu ve haklıyı temsil eden, siyasal gücü bir bakıma denetleyen, gözetleyen bir nitelik vererek; toplumun üretim ilişkileri yapısı dışında, bu ilişkilerin belirleyiciliğinden bağımsız, ideal bir görevsellik” olarak ortaya çıktığına dikkat çekerken, tarihsel olarak bu sorumluluğu yerine getiremeyeceğini şu şekilde özetlemektedir:
“Dördüncü gücün, güç ilişkilerinde belirttiğim gibi demokrasiyi oluşturan güç olması veya demokrasiyi oluşturan üç gücü denetleyen ve gözetleyen dördüncü güç olması, günümüzün kapitalist toplumlarının yapısal gerçeğinde geçersizdir.” (4)
Medyayı doğrudan ya da dolaylı olarak ellerinde tutan iktidar ve sermaye grupları, medyayı halk rızasını inşa etme ve meşruiyeti tanımlama aracı olarak kullanırlar. Çünkü iktidarda kalabilmenin ön koşullarından biri meşruluktur, yönetici sınıf “hegemonya”sını sağlamak için halkın rızasına mecburdur. Siyasal nitelikte olan kararların alınması, kuralların belirlenmesi, bu karar ve kuralların uygulamaya konulması, mutlaka bir meşruluk zeminine oturmak zorundadır. Egemen görüşün kamuoyuna benimsetilmesinde, iktidarın oluşumunda ve sürekliliğinde, meşruluğun sağlanmasında, halka belli fikirlerin empoze edebilmesinde ideolojik simgeler ve göstergeler büyük rol oynamaktadır. Bu simgeler ve göstergeler için en uygun zemin olan ve sahip olduğu güç nedeniyle söz konusu meşruluğun en önemli sağlayıcısı olarak görülen medya, yönetilen ile yönetenler arasında bir köprü işlevi görmektedir.
Medyanın sahip olduğu etki-güç, günümüzde kişilerle, olaylarla, kurumlarla vb. karşılaşmamızın daha çok onların medyadaki yansımaları ile olmasından kaynaklanmaktadır. Çevresini anlamlandırmada medyadan önemli ölçüde yararlanan kitleler, aynı şekilde siyasi yapı içerisinde yer alma, siyaseti, yönetimi ve politik yapıyı anlamlandırmada yine medyaya başvurmaktadır.
Medyanın en önemli etkisinin ideolojik etki olduğunu savunan Marksist düşüncede egemen sınıfın fikirleri her dönemde egemen fikirlerdir; yani toplumdaki maddi gücü yöneten sınıf aynı zamanda entelektüel gücü de yönetmektedir. Maddi üretim araçlarını kendi tasarrufu altında tutan sınıf aynı zamanda zihinsel üretim araçları üzerinde de kontrole sahiptir.(5)
Egemen olan sınıf aynı zamanda egemen zihniyeti de oluşturur. Türkiye’de 80 sonrasında uygulamaya geçirilen neoliberal politikalar son dönemde AKP iktidarı eliyle şekillenmektedir. AKP’nin politikaları yasalarla ve hükümetin icraatlarıyla emek düşmanı olarak şekillenirken, kendisine kamuoyu yaratmaya, çıkardığı yasalar ve icraatlar için halkın rızasını almaya çalışmaktadır. Medyayı da kendi hegemonyasını yaratabilmek için etkin bir şekilde kullanmaktadır.
Son dönemlerde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ve yönetmeliklerle meslek odalarına yönelik saldırılar söz konusudur. Bu dönemde AKP iktidarı ile yakınlığı bilinen Bugün Gazetesi’nde meslek odalarını hedef alan haberler yapılmıştır. Bu doğrultuda gazetenin öncelikle fikri temellerini oluşturan ilişkileri ele alınacak ve bu fikri temeller üzerinden meslek odaları ile ilgili çıkan haberler yanlılık çalışmaları yaklaşımlardan “siyasal yanlılık” üzerinden değerlendirilecektir.
Dünden ‘Bugün’e
Bugün Gazetesi 2005 yılında, bir zamanların milliyetçi ve muhafazakâr gazetelerinin simge isimlerinden olan Tercüman Gazetesi’nin devamı olarak kurulmuştur.
1955 yılında yayın hayatına başlayan Tercüman gazetesi, 1961 yılına kadar bu isimle devam etmiştir. Kurucuları 1961 yılında ‘Hadiselere Tercüman’ ismiyle çıkmaya başlayan gazetenin yazarları o dönemin ideolojik olarak milliyetçi, muhafazakâr kesimlerini temsil ediyorlardı. Bu kesimin önemli temsilcilerinden Kemal Ilıcak’ın sahibi olduğu Tercüman Gazetesi, hitap ettiği kitle açısından da toplumun milliyetçi ve muhafazakâr kesimine yönelik habercilik anlayışı gütmüştür. Gazete, sağ kanattaki bütün siyasi yapıları ve dini cemaatleri kucaklayan, kendi potasında eriten, herkese “ağabeylik” yapan bir medya anlayışını temsil etmiştir.
80’li yıllarda Turgut Özal’ın da desteğini alan gazete, Özal’ın serbest piyasa ekonomisi doğrultusunda teşvikler verdiği yayın kuruluşlarından birisi olmuştur. Gazetenin en önemli işlevi bu dönem için sağa birleşme yönünde çağrı yapmak olurken sola karşı da muhalefet etmekti. Bu doğrultuda gazetenin kurucusu olan Kemal Ilıcak gerek medya gerekse de diğer alanlarda ciddi yatırımlar gerçekleştirmiştir.
1986 yılında çizgi değiştiren gazete milliyetçi gelenekten koparak liberal muhafazakâr kesime kaymış ve bu yılda bu akımın önemli temsilcilerinden olan Taha Akyol gazetenin genel yayın müdürü olmuştur. 1993 yılında Kemal Ilıcak’ın ölümü ile gazete ciddi bir mali krize girerek, 1994 yılında öğretmenlere konut yapılması için verilen paranın kullanımında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla gündeme gelen İLKSAN davası sanıklarından Sedat Çolak’a satılmıştır. Ardından kısa bir zaman içerisinde gazetenin isim hakkı Çukurova Holding’e satılmıştır.
Türkiye’de 1970’li ve 80’li yıllarda sağın önemli bir kesimini temsil eden gazetenin Çukurova Holding’e satılmasının ardından, Ilıcak ailesi gazetenin sunuş isminde bir değişiklik yaparak “Dünden Bugüne Tercüman” isimli ikinci bir gazeteyi çıkarmaya başladılar. Ilıcak ailesi tarafından kurulan gazetenin çizgisi artık net olarak liberal sağ kanat olarak şekillenmiştir. Kemal Ilıcak’ın oğlu Mehmet Ali Ilıcak 17 Ocak 2003 tarihli yazısında şöyle belirtmektedir:
“sen rahat ol baba… Senin dönemindeki gibi Dünden Bugüne Tercüman devletimizin, polisimizin ve ordumuzun yanında olacak. Kısaca nerede Türk varsa Tercüman oradadır ilkesini benimseyecek… söz veriyorum”(6)
Bu dönemde biri Ilıcak ailesi diğeri de Çukurova Holding tarafından iki Tercüman Gazetesi çıkarıldı. Bu durum Çukurova Holding ile Ilıcaklar arasında Tercüman gazetesi üzerinden yargıya intikal eden bir sürecin başlamasına neden oldu. Yargı sürecinin sonucunda 2005 yılında Çukurova Holding gazetenin isim hakkını resmi olarak almıştır. Bu olayın ardından Tercüman Gazetesi’nin isim hakkını kaybeden Ilıcak ailesi, Ciner Grubu ile 2005 yılında gazetenin ismini Bugün Gazetesi olarak değiştirmiştir. Kısa bir süre sonra gazete Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen Koza İpek Grubu’na satılmıştır.
Bugün’ün Kozası
Koza İpek Grubu ile yayın hayatına devam eden Bugün Gazetesi, Tercüman Gazetesi’nin ikinci dönemine denk gelen liberal-sağ ideolojiyi devam ettiren bir çizgide yer aldı. Bugün Gazetesi’ni alışını bir fırsat olarak ifade eden Koza Yönetim Kurulu Başkanı Akın İpek, bir arkadaşı aracılığıyla Nazlı Ilıcak ile tanıştığını ve bir hafta içerisinde gazeteyi satın aldığını belirtiyor. İpek ayrıca muhafazakâr bir çizgide yer aldığını açıkça belirtmiştir.
Koza İpek Grubu Fethullah Gülen’e yakınlığı ile adından sıkça söz ettirmektedir. Hatta Koza Grubunun “Gülen cemaatinin medyaya tahsis edilen bütçesini idare etmekten sorumlu” olduğu iddia edilmektedir. (7) Ayrıca grubun AKP Hükümetiyle temaslarıyla da bilinmektedir. Gerek altın madenlerine olan yatırımları gerekse de aldıkları medya kuruluşlarıyla bu yakınlık daha açık bir şekilde görülüyor. 1948 yılında kurulan, ilk çıktığı zamanlarda faaliyet alanı kağıtçılık ve davetiye basımı olan Koza İpek grubu 45 milyon dolara Bergama’daki ‘Ovacık Altın Madeni’ni satın aldı. Çok geniş bir alanda maden arama ruhsatına sahip olan Koza İpek’in bu ruhsatları nasıl bu kadar kolay alabildiği ise ayrı bir tartışma konusu. Bugün Koza İpek’in sahibi olduğu medya kuruluşları Kanaltürk, Bugün Gazetesi ve Bugün TV’dir. Yani Koza İpek, iktidar ve cemaat ilişkileriyle sahip olduğu güçle sermayesini her geçen gün daha arttırıyor, bununla birlikte sahip olduğu medya kuruluşlarıyla da kendi bilgisini üretiyor ve yaymak için çaba sarf ediyor.
İktidar yanlısı bir grup olarak Koza İpek, sahip olduğu medya kuruluşları aracılığıyla AKP yanlısı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu durumu Koza İpek’in Yönetim Kurulu Başkanı Akın İpek şöyle ifade etmektedir;
“ben siyasi istikrarı destekliyorum. (…) Şimdi AK parti, sevin ya da sevmeyin bu işi geçmiş iktidarlardan daha iyi yapmadı mı? Elimi vicdanıma koyuyorum.” (8)
İpek, Gülen Cemaati ile yakınlığını ise;
“Ben Fethullah Gülen Hocaefendi’yi yıllar öncesinden tanırım. Benim bildiğim Fethullah Gülen Hocaefendi devletine, milletine, ülkesine bütün kalbiyle bağlı, bayrağına aşık bir insandır.
(…)
Evet Fethullah Gülen Hocaefendi doğrusunu söylüyor. Gülen ile babam ölmeden önce bir arkadaşım sayesinde tanıştım. O yıllarda rahmetli Bülent Ecevit, Turgut Özal, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, hepsi destek veriyorlar. Demirel, üstün hizmet nişanı taktı Hocaefendi’ye. Dün, el pençe divan durup röportaj yapmaya çalışanlar, şimdi ağza almayacak şeyler söylüyorlar.” (9)
sözleriyle ifade ediyor.
AKP iktidarı da Bugün Gazetesi’ne olan desteğini açıktan ifade etmektedir. 13 Mayıs 2008 tarihli AKP Basın Müşavirliği’nin hazırladığı günlük basın bülteninde Kanaltürk’ün Koza İpek’e satılmasına dair Akşam Gazetesi’nde yapılan haberi ‘ulusalcı kale düştü’ başlığı ile vermişlerdir. Haberin içeriğinde AKP iktidarıyla yıldızının parladığı belirtilen Akın İpek’in Kanaltürk Gazetesi’ni almasıyla birlikte Kanaltürk’ün muhalif politikasının artık değişeceği vurgulanmıştır.
‘Bugün’den Meslek Odaları
Bugün Gazetesi ile aynı çizgide yer alan ve hatta üyelerinden bazılarının Bugün Gazetesi’nde köşe yazarlığı yaptığı LDT (Liberal Düşünce Topluluğu), Meslek Odaları ile ilgili bir rapor hazırlamıştır.(10) Hazırlamış oldukları rapor ve istatistikî bilgilerle meslek odalarına karşı yürütülen karalama kampanyalarına kanaat zeminleri oluşturmuşlardır. Raporda istatistikî veriler, ideolojik değerlendirmelerle istenilen sonuçlara uydurulmaya çalışılmıştır. Buna göre, meslek odalarını korporatist, hizmetin maliyetini yükselten, kendisini sivil toplum zanneden ancak sivil toplum olamayan, yönetim kadrolarının siyasi görüşleri çerçevesinde tek yanlı politika güden, serbest ticareti ve rekabeti engelleyen ticari yapılar ve kamu zararına yol açan kurumlar olarak tanımlamaktadırlar. Raporda odalarla ilgili ulaşılan sonuçlar temelde anayasanın 135. Maddesinde değişiklik yapılması talebini içermektedir. Anayasa reformu olarak hazırlanan metin, meslek odaları için her bir meslek grubu adına tek oda değil rekabetçi yapıda birden çok odanın kurulabilmesi, oda üyeliklerinin zorunluluk değil gönüllük üzerinden yapılabilmesi, mali açıdan özerk yapıda olan odaların kamu kurumu niteliğinin kaldırılarak özel hukuka tabi kurumlar olmasının yasal zemininin sağlanması gibi talepleri içermektedir. Bunların yanında raporda meslek odalarının ideolojik davranan kurumlar olduğu belirtilerek, odaların “apolitik” kurumlar olması gerektiği fikri savunulmuştur.
Bugün Gazetesi’nde 2012 Mayıs ayı içerisinde bir hafta boyunca gerek köşe yazılarında gerekse haberlerinde LDT’nin hazırlamış olduğu bu raporun yukarıda başlıklar halinde değindiğimiz sonuçları aşağıda verilmiştir. Gazetede odalarla ilgili yapılan haberlerin ideolojik söylemi temel olarak 6 başlık altında kurgulanmaktadır. Buna göre haberlerde “aynı meslek için bir değil rekabetçi birden fazla oda”, “Zorunlu değil gönüllü üyelik”, “Kamu değil özel hukuka tabilik”, “İdeolojik değil apolitik nitelik”, “Mali açıdan özerkliğin kaldırılması”, “Meslek odalarıyla ilgili anayasa reformu” temaları özellikle işlenmektedir.
Bugün Gazetesi’nin;
“Aynı meslek için bir değil rekabetçi birden fazla oda” söylemi
1-Haber: “Hizmette pahalılar. Üyeler de şikâyetçi. Vatandaşın o hizmeti alabileceği başka yer yok” (Bugün Gazetesi, 7 Mayıs 2012) (11)
Haberde özellikle belirtilen “üyeler de şikâyetçi” vurgusu tüm bir mühendis üyeler camiasını ima etmektedir. Ancak dikkatle incelendiğinde görülmektedir ki, haberin temel aldığı kişi sayısı varsayımsaldır. Bu nedenle haberde yer alan görüşlerin temsiliyetinin hangi oranda geçerli olduğu bilinememektedir.
2-Haber: “Meslek mensupları, yasalarla tanınan ayrıcalıklar nedeniyle tekel oluşturan odalara çeki düzen verilmesini istiyor ” (Bugün Gazetesi, 7 Mayıs 2012)(12)
Burada da yine “meslek mensupları”na yapılan vurgu yukarıdaki ifadelerle aynı belirsizliği içermektedir. Ancak bu ifadeler birlikte okunduğunda, tüm meslek mensuplarının odalar hakkında “şikâyetçi” olduğu izlenimi pekiştirilmekte ve odalara “çeki düzen” verilmesi projesi, tüm meslek mensuplarının isteğiymiş gibi meşrulaştırılmaktadır.
Aynı şekilde 1. ve 2. maddelerde yer alan “vatandaşın o hizmeti alabileceği başka yer yok” ve “yasalarla tanınan ayrıcalıklar nedeniyle tekel oluşturan odalar”ifadeleri, odaların, mesleği düzenleyen ve meslektaşın haklarını koruyan kamu kurumu niteliğinde örgütler olması durumunu söylemsel düzlemde görünmez kılarak onları sanki mesleğin önünde engel teşkil eden tekelci, bürokratik yapılar olarak gösterme gayretindedir.
Yine bu ifadelerle haberde, meslek örgütlerinin düzenleyici ve denetleyici rolü yok sayılarak bu yapıların gittikçe güvencesiz ve korumasız hale getirilen bir meslek “piyasa”sında faaliyet gösteren özel rekabetçi kurumlar olarak kurgulanmasının ve böylece odaların tüm kamusal niteliklerinin yok edilmesi projesinin taşları döşenmektedir. Bunun en açık ispatı şu ifadelerde kendini göstermektedir:
3-Haber: “Radikal bir öneri de, bu kuruluşların yasa ile kurulma ve alanında tek olma özelliklerinin tamamen ortadan kaldırılmasıdır” (Bugün Gazetesi, 10 Mayıs 2012) (13)
Ancak açıktır ki her bir meslek grubunun çıkarı tektir, aynı meslek grubu için birden çok odanın öngörülerek rekabet ortamının yaratılması kimin çıkarına olmaktadır? Ayrıca pek çok odanın faaliyet gösterdiği meslek alanında mesleki düzenleme ve denetleme faaliyetlerinin etkin ve bağlayıcı bir şekilde yürütülmesi mümkün olamayacaktır. Meslektaşların çıkarlarının korunması da yine bu parçalanmış örgütsel yapıda etkin bir şekilde gerçekleştirilemeyecektir. Bu alanda birden çok meslek örgütü isteyen odaklar, hem mesleğe dair düzenleme ve denetlemelerin kamusal bir sorumluluk olmaktan çıkarılarak parçalama yoluyla piyasaya devredilmesini hem de meslektaşların haklarını korumak üzere girişilen örgütlü oda faaliyetlerini ortadan kaldırarak mühendisleri emek piyasasında sömürüye daha açık, daha güvencesiz ve emeklerini daha ucuz-değersiz kılmayı hedeflemektedirler. Bu durum, gerçekleştirilmek istenen dönüşümün niteliği ve bu kapsamda meslek alanlarında ortaya çıkacak yıkım hakkında şimdiden önemli ipuçları barındırmaktadır. Bu kapsamda Bugün Gazetesi’nde yer verilen söz konusu haberler ve ifadeler yapılmak istenen dönüşüme meşru bir söylemsel, ideolojik arka plan kazandırma işlevi görmektedir.
“Kamu değil özel hukuka tabilik” söylemi
Söz konusu haberlerde yer alan yukarıdaki ifadeler aynı zamanda odaların tabi olduğu hukuksal düzenlemelerin değiştirilmesi talebinin bir ifadesi olarak da okunabilmektedir. Buna göre meslek odaları anayasada tanımlanan haliyle kamu kurumu niteliğinde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlardır. Kendi hukuksal düzenlemelerini yapan ve mesleki alanı düzenleyen erkler olarak kamu adına yaptırım yetkisine sahip özerk yapılardır. Ancak odaları yeniden dizayn etme planı içerisinde bu hukuksal düzenlemelerin değiştirilmesi ve odaların özel hukuka tabi hale getirilerek kamusal bağlarının tamamen koparılması söz konusu olmaktadır. Bu çaba yeni anayasa çalışmalarında açıkça ifade edilmekte, yukarıda alıntılanan metinlerdeki “tekel olma” durumu, “ayrıcalıklı sahip olma” durumu, “vatandaşın hizmet alabileceği başka yer olmaması” ifadeleri ile bu yeni düzenlemenin altyapısını hazırlanmaktadır.
“Zorunlu değil gönüllü üyelik” söylemi
Mesleki örgütlenmelere ilişkin bu tasfiye planının ayakları bir yandan (yukarıda değinildiği gibi) örgütsel düzeyde tesis edilmeye çalışılırken diğer yandan da meslektaşlar açısından aynı ideolojik söylem kurgulanmaya çalışılmaktadır. Bu çerçevede hem odaların uygulamaları üzerinde çeşitli şaibeler yaratılmak istenirken hem de “gerçek demokrasi” söylemi altında bu tasfiye çabasına hayat kazandırılmaya çalışılmaktadır. Bu çerçevede söz konusu haberlerde şu ifadelere yer verilmektedir:
4-Haber: “Türkiye’de iş yapan bütün meslek gruplarının zorunlu şekilde üyesi olduğu odalar, tartışmalı uygulamaları ile gündeme geldi” (Bugün Gazetesi, 7 Mayıs 2012)(14)
Söz konusu haberlerin genel niteliği olan şüphe ve şaibe yaratma üslubu burada da açıkça ortaya çıkmaktadır. Odalar hangi “tartışmalı” uygulamalarla gündeme gelmiştir ve bu tartışmaları kim gerçekleştirmiştir? Kim bu uygulamalardan rahatsız olmuş, kimlerin kâr projeleri odaların müdahalesi ile engellenmiştir? Tartışılan, gerçekte nedir? Haberde tüm bu tartışmaların yanıtı bulunmadığı gibi, “tartışmalı” uygulamalar tüm bir toplumun ortak çıkarına aykırı müdahaleler gibi sunulmaktadır. Böylece odalara ilişkin kamuoyunda yaygın bir kuşku yaratmak ve odaların kamusal uygulamalarının meşruiyetini sarsmanın bilişsel zemini oluşturulmaktadır.
5-Haber: “Mecburi üyelikler kaldırılmalı. Gerçek demokrasilerde olduğu gibi gönüllülük olmalı” (Bugün Gazetesi, 7 Mayıs 2012)(15)
Meslek örgütlerinin kamusal hizmet niteliğinin kaldırılmasının ve alanın rekabetçi bir piyasaya dönüştürülmesinin bir diğer ayağı olarak meslektaşların odalara üyeliğinin gönüllülük temelinde gerçekleştirilmesi önerisi haberlerde öne çıkarılmaktadır. Bu çerçevede; “Mecburi üyelikler kaldırılmalı. Gerçek demokrasilerde olduğu gibi gönüllülük olmalı” ifadesi kullanılarak odalardaki üyelik sisteminin antidemokratik olduğu yönünde bir ima yaratılmaktadır. Oysa odalara üyelik yasal sınırlarla belirlenmiş ve mesleğin denetimi ile meslektaşların korunması yönünde odalara kamu gücünü kullanma yetkisi verilmiştir. Zorunlu üyelik tam da bu mesleki denetim ve meslektaş haklarını korumak amacıyla gerçekleştirilmektedir. Bu durum, hem hizmetlerin gerçekleştirilmesinde hem mesleki sorumluluk alanında hem de hizmeti alan vatandaşların güvenliğini sağlayabilmek açısından zaruri bir önem taşımaktadır. Diğer türlü bir durumda, mesleğin niteliği ve mesleki uygulamaların sorumluluğu bir zafiyet konusu haline gelerek, ilgili tüm kesimleri mağdur edecek biçimler alabilecektir.
“İdeolojik değil apolitik nitelik” söylemi
Yukarıdaki haberlerde de görüldüğü üzere meslek odalarıyla ilgili olarak yöneltilen iddialar, Bugün Gazetesi’nin yüzünü döndüğü siyasi ve fikri temel üzerinden şekillenmektedir. Bu anlamda AKP iktidarı ve cemaatten alınan güçle yapılan haberler tam da neoliberal dönüşümün başka bir ayağına zemin hazırlamak üzere oluşturulmaktadır. Çünkü meslek odalarının politika ve uygulamaları, neoliberal dönüşümün dizginsiz piyasalaştırma ve yağma stratejileri önünde somut bir engel olarak görülmektedir. Böyle tariflendiği ölçüde de odaların yapısı ‘ideolojik’ olarak nitelenmekte ve odalara ‘apolitik’ yeni bir misyon yüklenmek istenmektedir. Ancak bu ‘apolitik’lik kisvesiyle hedeflenen ise gerçekte sermaye yanlısı politik bir tutumun tesis edilmesidir. Sermayenin muhalif olarak gördüğü tüm fikirleri ve kurumları ‘ideolojik’ olarak yaftalaması aslında kendisinin ‘pür ideolojik’ tutumunu gizleyen bir maske işlevi görmektedir. Öyle ki “kamu kurumlarını şirketlerin evrak işlerini yapan departman” olarak görmek ve “kamunun rolünü şirketlerin işini kolaylaştırmak” olarak tanımlamak ideolojik ve sermaye yanlısı tutumun ta kendisidir:
6-Haber: “Odalarda siyaset olmamalı” (Bugün Gazetesi, 7 Mayıs 2012)(16)
7-Haber: “Eğer şirketlerin evrak işlerini göreceklerse onunla sınırlı kalmalılar. Aynı zamanda sivil toplum örgütü rolü verilmemeli” (Bugün Gazetesi, 7 Mayıs 2012)(17)
8-Haber: “ İdeolojik davranılıyor” (Bugün Gazetesi, 7 Mayıs 2012)(18)
Aynı zihniyet sivil toplum siyaset konularında da kendi ideolojik tavrını açık etmektedir. Bu konuda gazetenin haberlerinde yer verdiği görüşler oldukça manidardır:
9-Haber: “Adnan Dalgakıran (Makine İhracatçılar Birliği Başkanı), ayrıca odaların hem yarı resmi kuruluş hem sivil toplum örgütü olarak hareket edip siyasi gösterilerde yer almasını ‘ciddi bir garabet’ olarak nitelendirdi”(Bugün Gazetesi, 7 Mayıs 2012)(19)
10-Haber: “Sen de karar vereceksin: Meslek odası mısın siyasi parti mi? Siyaset yapacaksan yeri belli. Oda yöneteceksen, üyeni haraca bağlayıp üzerinden rant devşirmeyeceksin.” (Bugün Gazetesi, 10 Mayıs 2012)(20)
Ayrıca, 7. alıntıda ifade edildiği gibi, “odalara sivil toplum rolü verilmemeli” denilerek, sivil topluma dâhil olmak dahi hükümetin icazetinde bir durum olarak kavranmaktadır. Oysa sivil topluma ait olmak (ya da olmamak) devletin atayacağı ya da belirleyeceği bir “liyakat” değildir. Kaldı ki sivil toplumda nasıl siyaset üretileceğine karar verecek merci de hükümet değildir. Buna bağlı olarak, meslek örgütlerinin kendi meslek alanlarının nasıl ve kimlerin çıkarına düzenleneceğine ilişkin geliştirdikleri fikir ve uygulamalardan dahi rahatsız olmak “gerçek demokrasi” isteyenlerin demokrasiden ve sivil toplumdan ne anladıklarını gayet açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Keza“siyaset yapacaksan yeri belli” ifadesi, odaların toplumsal duyarlılığının önünü kesmek üzere kurgulanan ve siyaseti yalnızca parlamentoda/partiler nezdinde üretilen kararlar dizgesine indirgeyen ideolojik bir söylem olarak karşımıza çıkmaktadır.“Üyeleri haraca bağlayıp rant devşirmek”iddiası ise, meslek odalarının güvenilirliğini sarsmak ve odanın üyeler nezdinde hedef gösterilmesine olanak tanımaktadır.
“Mali açıdan özerkliğin kaldırılması” söylemi
Aşağıdaki haberlerde görüldüğü üzere burada yine meslek odalarının tasfiyesi olarak şekillenen plan doğrultusunda, “odalar köşe olmuş”, “para nereye gidiyor?” ifadeleriyle odaların ‘usulsüzlük’ yaptığı iddiaları ortaya atılmaktadır. Meslek odaları temel olarak ‘kamu yararı’ doğrultusunda mesleki denetim ve meslektaş haklarını korumak amacıyla hizmet sunan kurumlar olma özelliği taşımaktadırlar. Buna bağlı olarak odalar meslektaşlarının bilgilerini arttırmak ve eskiyen bilgilerini yenilemek amacıyla mesleki eğitimler yanında mesleğin her alanında seminerler, paneller ve sempozyumlar düzenleyen, meslek alanını güncel olarak tartışan ve bu doğrultuda mesleğin gelişimine katkı sunan kurumlardır. Bununla birlikte meslek odaları özerk yapılar oldukları için kendi kanunlarıyla kurulmakta ve kendi denetimlerini kendileri gerçekleştirmektedirler. Meslek odalarının yapısı (yönetimi, denetimi…) 2 yılda bir yapılan seçimlerle belirlenmektedir. Her meslek mensubu da üyesi olduğu meslek odasının seçimini katılarak bu organların belirlenmesinde aktif rol üstlenebilmektedir. Oysaki haberlerde açıkça görüldüğü üzere, diğer haberlerde de olduğu gibi ‘odaların denetimi hiç yapılmıyormuş’ gibi bir algı ve paraların nereye harcandığı konusunda şaibe yaratılmak istenmektedir:
11- Haber: “ Mali denetimsizliğe ve siyasi yapılanmaya dikkat çekiliyor.” (Bugün Gazetesi, 7 Mayıs 2012) (21)
12-Haber: “ Para nereye gidiyor?” (Bugün Gazetesi, 7 Mayıs 2012) (22)
13-Haber: “ Harcamalar kozmik odadan çıkarılsın”
14-Haber: “Odalar köşe olmuş” (Bugün Gazetesi, 10 Mayıs 2012) (23)
15-Haber: “Meslek odaları maalesef son dönemde, kendine bağlı meslek mensuplarının eğitimine para harcaması gerekirken , aidat toplamaktan başka bir şey yapmayan kapalı devre bir kurum haline geldiler.” (Bugün Gazetesi, 10 Mayıs 2012) (24)
16- Haber: “Üye aidatları ve ‘olur’ belgeleriyle adeta para basan odalar, denetim konusunda da çok eleştiriliyor” (Bugün Gazetesi, 7 Mayıs 2012) (25)
“Meslek odalarıyla ilgili anayasa reformu” söylemi
17- Haber: “Bakanlık (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı), ‘Mimarlık ve mühendislik hizmetlerini doğrudan ilgilendiren anılan kanunlarda ve yönetmeliklerde değişiklik tamamlandıktan sonra yeni mevzuatın hükümleri ile uyumlu 6235 sayılı kanun taslağı çalışmaları gündeme alınabilecektir ’ değerlendirmesi yaptı” (Bugün Gazetesi, 9 Mayıs 2012)(26)
18-Haber: “Böylesi bir yapı siyasi iradenin müdahalesini gerektiriyor. Yeniden yapılandırma şart” (Bugün Gazetesi, 7 Mayıs 2012) (27)
19- Haber: “Sadece aidat toplayan ve tabelada kalan odanın kapatılması, benzerlerin birleştirilmesi kararlaştırıldı” (Bugün Gazetesi, 9 Mayıs 2012) (28)
20-Haber: “Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na mühim iş düşüyor. Zaten devreye de girdiler. Artık üyelerinden sadece para toplayan odaların kapısına kilit vurulacak. Yarım asırlık kanun da değiştirilecek.” (Bugün Gazetesi, 9 Mayıs 2012) (29)
21-Haber: “İş dünyası ve odalardan gelen ‘reform’ çağrısına bakanlık sessiz kalmadı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yarım asırlık kanunla ilgili taslak çalışma yapılacağını belirtti.” (Bugün Gazetesi, 9 Mayıs 2012) (30)
22-Haber: “Odalara da reform şart”, “Üyeler yenilik istiyor ” (Bugün Gazetesi, 7 Mayıs 2012) (31)
Bugün Gazetesi’nde yukarıda çeşitli başlıklarda ele alınan haberlerin tamamı, ortaya atılan iddialar ve yaratılmak istenen şaibeli durumlarla meslek odalarının yasal statüleri, uygulamaları ve politikaları konusunda Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarını düzenleyen Anayasa’nın 135. Maddesi’nde değişiklik taleplerini içermektedir. KHK’lerle birlikte yapılan düzenlemelerle meslek odalarının özerk yapısının değiştirilmesi, odaların müdahale ve denetime açık hale getirilmesi yönünde bakanlıkların teşkilat ve görevleri içerisinde birtakım değişiklikler yapılmıştı.
Söz konusu haberler bu değişikliklerin devam ettirilmesini talebini içerisinde barındırmaktadır. Bununla birlikte meslek odalarının mevcut yapıları; rekabeti olumsuz etkileyen, hizmette fiyatı yükselten, meslek mensuplarını üye olmak zorunda bırakan, serbest piyasa ekonomisinin işleyişine müdahale eden hizmetlerde bulunan, kamu gücünü kullanan dolayısıyla kamu zararına yol açan(!), kendisinden sorumlu olan kamu otoriteleri için çeşitli bakımlardan rahatsızlık doğuran, asgari ücret uygulamalarıyla meslek mensupları arasında eşitsizlik yaratan, meslek mensuplarını sıkı bir şekilde denetleyerek iş yapmalarını engelleyen ve yapısı itibariyle ideolojik kurumlar olarak tanımlanmaktadır.
Neoliberal politikaların uygulanması açısından gerek AKP iktidarı tarafından büyük bir engel olarak görülen ve ‘hükümetin işlerine karışan’ kurumlar olarak tarif edilen meslek odalarının, serbest rekabet esaslarına dayanarak yeniden yapılandırılması öngörülmektedir. Engel olma hali etkisizleştirilerek destek olan yeni kurumlar yaratılması biçimine dönüştürülmesi amaçlanmaktadır. Ancak böylesi bir meslek odası serbest piyasaya kendisini adar, mesleğinin gelişmesi ve meslektaşının hak ve çıkarlarını savunmaz sadece bağlı olduğu sektörün sermaye lehine gelişmesini düşünür!
Sonuç Yerine
Hükümet ve sermaye grupları ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkisi ve medya kuruluşları üzerindeki baskı dolayısıyla medyanın tarafsız olamadığı, toplumda farklı olan görüşleri temsil edemeyip çoğulculuğu ve çok sesliliği sağlayamadığı, dolayısıyla kendisine biçilen “dördüncü güç” rolü ile hükümeti, yasa koyucuları denetleyemediği “medyada yanlılık” bölümünde belirtilmişti. Denetleyememenin yanında tam tersine medya, bağlı olmak zorunda kaldığı sermaye grupları ve hükümetin icraatları konusunda halkın rızasını almak için zemin olarak kullanılmaktadır. Kişiler, olaylar ve kurumlarla karşılaşmamızın medya aracılığı ile olması ve günümüzde medyanın insanlar üzerindeki etkisi nedeniyle sermaye grupları ve hükümet medyayı meşruiyetlerini tanımlama aracı olarak kullanmaktadır.
Türkiye siyasi tarihinde muhafazakâr bir çizgiyi temsil eden Bugün Gazetesi, fikri olarak Tercüman Gazetesi’nin devamı olarak yayın hayatına devam etmektedir. Çıktığı ilk günler milliyetçi-muhafazakâr çizgide olan Tercüman Gazetesi, değişen koşullarla birlikte muhafazakâr liberal bir çizgiye doğru geçiş yapmıştır. Bugün Gazetesi de 2005 yılında Tercüman Gazetesi’nin bıraktığı mirası devralarak, AKP iktidarı ve Gülen cemaati ile yakınlığı bilinen Koza İpek grubu ile yoluna devam etmiştir. Gazetenin sahibi olan Koza İpek grubunun görüşünü kamuoyuna aktarmanın bir aracı olma işlevi gören gazete, hükümete yakınlığı nedeniyle de hükümeti olumlayan ve hükümetin yapmayı düşündüğü icraatları gazete aracılığıyla kamuoyuna benimsetmek üzere kullanılmaktadır. Bu sebeplerle, ana akım medyada haber değeri taşıyan olaylar, söylemler, düşünceler ve bu haberlerde kullanılan dil, seçilen başlık ve haberlerin içeriği aynı zamanda bir grubun düşüncesi de olarak karşılık bulmaktadır.
AKP ile yakınlığı nedeniyle Bugün Gazetesi, liberalizm ile muhafazakâr düşünceyi temel alan LDT’nin meslek odalarıyla ilgili hazırladığı raporu haber yaparak bu rapora bir değer atfetmiştir. Gerek hükümetin temsilcileri, gerek sermayedarlar gerekse de LDT’nin sözcüleri meslek odalarını ideolojik, mali denetimsiz, para basan, yarı resmi, üyeleri tarafından şikâyet edilen, hizmette pahalı ve rekabeti zedeleyen kurumlar olarak tanımlamaktadır. Bu tanımlamaları Bugün Gazetesi’nin haberlerinde de görüyoruz.
‘Meslek odalarına reform yolda’, ‘Odalar köşe olmuş’, ‘Odalarda siyaset olmamalı’, ‘Mecburi üyelikler kaldırılmalı’, ‘Hizmette pahalılar üyeler de şikâyetçi’ olarak seçilen başlıklar ve bu başlıklar altında hazırlanan yanlış içeriklerle meslek odalarında reform yapılması konusunda halkın rızası alınmaya çalışılmış ve sanki toplumdan böyle bir talep varmış gibi lanse edilmiştir.
Oysaki LDT’nin hazırladığı rapora dahi bakıldığında ortaya çıkan sonuçlar bambaşka bir duruma işaret etmektedir. Örneğin raporda ‘Odanızın genel olarak demokratik bir yapıdan yana olduğunu düşünüyor musunuz?” başlıklı soruya verilen yanıtta, seçilen örneklemin %47,4’ü ‘demokrasiden yanadır’ cevabını verirken, %22, 9’u da ‘demokrasiden biraz yanadır’ cevabını vermişlerdir. Bu iki oran toplandığında %70,3 gibi büyük bir kitleyi temsil edip, meslek odalarının demokratik kurumlar olduğu yönündeki görüş ağırlık kazanmaktadır.
Bir diğer örnek ise; ‘Odanızı kendi mesleğiniz için gerekli görüyor musunuz?” başlıklı soruya %70,3’ü ‘çok gerekli görüyorum, mutlaka olmalıdır’ yanıtıdır. Bu ve bunun gibi sorulara verilen cevaplar meslek odalarına üye olan meslek mensuplarının gösterilmek istenenin aksine odalarının kendilerini temsil ettiği ve odalarından memnun olduklarını göstermektedir. (32)
LDT yaptığı çalışmada yukarıda da görüldüğü gibi kendi ulaştığı istatistikî verileri bile hiçe sayıp, zorlama yorumlarla anayasa reform önerisini savunan ve amaçlarına uygun bir sonuç hazırlamıştır. Bugün Gazetesi de, ortaya çıkan istatistikî verileri bile incelemeden, LDT’nin zorlama yorumlarını haberlerinde kendisine dayanak etmiştir.
Gazete, ideolojik yanlılığı nedeniyle haber kaynağını bile sorgulamayarak nereye yakın durduğunu ve kimlerle yakın temas halinde olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
Açıktır ki, Bugün Gazetesi’nde çıkan haberler TMMOB ve bağlı odalarına bir saldırı niteliği taşımaktadır. AKP iktidarının özellikle meslek odalarıyla yakından ilgilendiği hepimiz tarafından bilinen bir gerçektir. Devlet Denetleme Kurulu raporuyla başlayan bu süreç, Kanun Hükmünde Kararnamelerle ve yönetmeliklerle giderek meslek odalarına karşı hükümetin tutumunu ve tavrını netleştirmektedir. LDT’nin hazırladığı rapor ve Bugün Gazetesi’nin yaptığı haberler bu sürecin bir yansımasıdır.
* Bu yazı Haziran-Temmuz 2012 tarihli İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Ankara Şubesi Haber Bülteni’nde yayımlanmıştır.
Notlar
(1) Bu yazının bütününde önerilerde bulunan ve katkılar sunan arkadaşlarımız Çağrı Kaderoğlu-Bulut ve Erkal Tülek’e sonsuz teşekkürler…
(2) Hofstetter, C.R. ve Buss, T.F., “Journal of Broadcasting”(3)Herman, Edward S. ve Noam Chomsky
(3) (1999). Medya Halka Nasıl Evet Dedirtir. Çev., İsmail Kaplan. İstanbul: Minerva
(4)İrfan Erdoğan, “ Dördüncü Gücün İlettiği: Amerikan Örneği”, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Der.: Korkmaz Alemdar (İstanbul: Afa Yayıncılık, 1999)
(5) İrvan, Süleyman. “Medya ve Etik”. Medya, Etik ve Hukuk. Der.: Sevda Alankuş. İstanbul: İletişim Vakfı Yayınları, 2006.
(6)http://eski.bianet.org/2003/01/24/16265.htm
(7) “Cemaat tüm medyaya sahip olmak istiyor”, Birgün Gazetesi, 16 Mart 2012, http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1331922628&day=16&month=03&year=2012
(8)http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=526696&Date=12.05.2008&Kategori=ekonomi
(9) http://www.hport.com.tr/medya/koza-davetiye-nin-sahibi-akin-ipek-kanalturk-un-yeni-patronu-oldu
(10) Ayrıntılı bilgi için bkz:
http://www.liberal.org.tr/upresimler/Turkiyede_Kamu_Kurumu_Niteligindeki_Meslek_Kuruluslari_Sivil_Toplum_ve_Demokrasi.pdf, http://www.liberal.org.tr/upresimler/Meslek_Kuruluslari_Arastirma_Raporu.pdf, http://www.liberal.org.tr/upresimler/Reform_Onerisi.pdf
(11) http://ekonomi.bugun.com.tr/meslek-odasina-reform-sart-191748-haberi.aspx
(12) http://www.samanyoluhaber.com/ekonomi/Meslek-odalarinda-da-reform-sart/759329/)
(13) http://ekonomi.bugun.com.tr/meslek-odalari-nasil-olmali-192045-makalesi.aspx
(14) http://www.samanyoluhaber.com/ekonomi/Meslek-odalarinda-da-reform-sart/759329/
(15) http://ekonomi.bugun.com.tr/meslek-odasinda-denetimsiz-saltanat-191748-haberi.aspx
(16) http://www.samanyoluhaber.com/ekonomi/Meslek-odalarinda-da-reform-sart/759329/
(17) http://www.samanyoluhaber.com/ekonomi/Meslek-odalarinda-da-reform-sart/759329/
(18) http://www.samanyoluhaber.com/ekonomi/Meslek-odalarinda-da-reform-sart/759329/
(19) http://www.samanyoluhaber.com/ekonomi/Meslek-odalarinda-da-reform-sart/759329/
(20) http://gundem.bugun.com.tr/iste-meslek-odalarinin-gercek-yuzu-192040-haberi.aspx
(21) http://www.samanyoluhaber.com/ekonomi/Meslek-odalarinda-da-reform-sart/759329/
(22) http://www.samanyoluhaber.com/ekonomi/Meslek-odalarinda-da-reform-sart/759329/
(23) http://gundem.bugun.com.tr/deve-misin-kus-mu-192012-makalesi.aspx
(24) http://gundem.bugun.com.tr/iste-meslek-odalarinin-gercek-yuzu-192040-haberi.aspx
(25) http://www.samanyoluhaber.com/ekonomi/Meslek-odalarinda-da-reform-sart/759329/
(26) http://ekonomi.bugun.com.tr/meslek-odalarina-reform-yolda-191920-haberi.aspx
(27) http://ekonomi.bugun.com.tr/meslek-odasinda-denetimsiz-saltanat-191748-haberi.aspx
(28) http://ekonomi.bugun.com.tr/meslek-odalarina-reform-yolda-191920-haberi.aspx
(29) http://gundem.bugun.com.tr/deve-misin-kus-mu-192012-makalesi.aspx
(30) http://ekonomi.bugun.com.tr/meslek-odalarina-reform-yolda-191920-haberi.aspx
(31) http://www.samanyoluhaber.com/ekonomi/Meslek-odalarinda-da-reform-sart/759329/
(32) Daha ayrıntılı bilgi için bkz: http://www.liberal.org.tr/upresimler/Meslek_Kuruluslari_Arastirma_Raporu.pdf
Kaynak: Sendika.Org