Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi: ‘Tuzla’da neler oluyor?’

25 Aralık gecesi Tuzla halkı genzi yakan ve rahatsız bir edici koku ile karşılaşmış ve yetkililere seslenmiş, sağlık merkezlerine gitmiştir. Ardından bölgeye giden İGDAŞ kokunun doğalgazdan kaynaklanmadığını, AKOM ve İBB de sağlığı etkileyen bir şey olmadığını ama detektörlerinin bu kimyasalı algılamadığını belirtmiştir!

Defalarca belirttik, üzülerek yine belirtiyoruz: İstanbul‘da kimyasalların ve kimyasal atıkların denetimi yetersizdir ve bu halk için büyük tehlike oluşturmaktadır. Sürekli halkın güvenliğinden bahseden ancak çıkardığı KHK`lar ile hayatı altüst eden yetkililer “gerçek” tehlikelere karşı duyarsız kalmaktadır!

Detektörle tespit edilemeyen kimyasalın sağlığı etkilemeyeceği bilgisine ilgililer nasıl ulaşmıştır, bilmediği bir kimyasal ile ilgili halka nasıl böyle bir açıklama yapabilmiştir? Kimyasal deşarjında ortaya çıkan bir sızıntı bilgisi paylaşıldı yetkililerce dolayısıyla hangi firma ve bu firmanın ne ürettiği, atıklarının ne olduğu belli değil midir? Yetkililer bir an önce şeffaf yönetim anlayışı gereği ve doğru sağlık müdahalesi yapılabilmesi için hangi kimyasalın sızdığını tespit etmeli ve kamuoyu ile paylaşmalıdır! Bölgede sokak canlılarında bir can kaybı var mı paylaşılmalıdır! Bu kimyasalın doğada ne kadar kalacağı bölge halkını ne kadar etkileyeceği, kimyasal bilgisi ve ne kadar sızdığı paylaşılmalıdır!
Daha önce yaşanan kazalarda olduğu gibi bu kazada da “Tehlikeli Kimyasalların Yönetimi” konusunda ciddi eksikliklerin olduğunu görmekteyiz. Toplumsal ve mesleki sorumluluğumuz gereği aşağıdaki açıklamaları yapma ihtiyacımız doğmuştur:

1) Rahatsızlık hisseden vatandaşlarımızın acilen bir sağlık kuruluşuna başvurmalarını tavsiye ederiz.

2) Kazanın oluş sebebi konusunda hazırlanacak raporunun yetkiler tarafından kamuoyuyla paylaşılması halka karşı sorumluluk gereğidir. Araştırma çalışmalarına uzman desteğimizle katkıda bulunmaya hazır olduğumuzun bilinmesini isteriz.

3) İstanbul`un inşaat odaklı ranta açılması ve buna göre yapılandırılması sürecinde, birçok fabrika ve atölye yerleşim yerleri içerisinde kalmıştır. Birçok sınai işletmenin plansızca kent içerisinde kalması, böyle kazaların daha fazla insanı etkilenmesi ve daha fazla can kaybına yol açması anlamına gelmektedir.

4) Kimya sanayiinin yarattığı risklerin yönetilebilmesi için Organize Kimya Sanayi Bölgelerinin yer seçiminde hassasiyet gösterilmelidir. Bu bölgeler, sanayileşmenin artık şehri yaşanmaz hale getirmeyeceği yerlerde kurulmalıdır. Yer seçimi, risklerin belirlenmesi, denetim ve eğitim konularında KMO daha önce defalarca açıkladığı gibi, bilgi birikimini kamu yararına sunmaya her zaman hazırdır.

5) Tehlikeli kimyasalların bulunduğu iş yerlerine yönelik bir risk haritası hazırlanmalıdır. Bu çalışmalar yerel yönetimler, ilgili bakanlıklar, başta Kimya Mühendisleri Odası olmak üzere diğer uzmanlık örgütleri ve bu risklere yakın yaşayan halkın etkin katılımıyla gerçekleştirilmelidir. Bu çalışma kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

6) Tehlikeli kimyasal kullanan işyerlerinin ruhsatlandırma sürecine yerel yönetimler, itfaiye ve devlet kurumlarıyla beraber Kimya Mühendisleri Odası da dahil edilmeli, kullanılacak kimyasalların envanterinin tutulması, güvenli kullanım koşullarının sorgulanması gibi konulara denetimlerde daha fazla önem verilmelidir.

7) Pek çok ülkede örneğini gördüğümüz gibi, özerk bir “Kimyasal Kazaları Araştırma Kurumu” kurulmalıdır. Bu kurum, kimyasallardan kaynaklı kazalardan sonra yapacağı araştırmalarla, ulusal kimyasal güvenliği standartlarının geliştirilmesini sağlamalıdır.

8) Kimyasal madde kazalarında müdahale yöntemini belirleyen, karar üretme süreçlerinin bilgi temelli hale dönüştürülmesi ve coğrafi bilgi sistemlerinin bu açıdan geliştirilmesi gerekmektedir.

9) Tehlikeli bir kimyasalın üretiminden son ürününe kadar oluşumu aşamalarında meydana gelecek her türlü emisyon, imisyon ve ortaya çıkacak atık miktarlarının tespitinin yanı sıra olası kazalarda can ve mal güvenliğini önlemeye önemli katkı sağlayacak olması nedeniyle il ve bölge bazında “Tehlikeli Kimyasal Maddeler Envanteri” çıkartılması gerekmektedir. Kent içindeki kimyasalların envanteri tek bir elde toplanmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

10) Kimyasal madde üreten ve kullanan işletmelerde, 15.02.1954 tarih ve 6269 sayılı Kimyagerlik ve Kimya Mühendisliği Hakkında Kanun`a uygun olarak “Sorumlu Müdür” bulundurulması zorunludur. Artık işverenlerin ve yerel yönetimlerin bu zorunluluğun ne kadar önem arz ettiğini anlamaları ve kanunda yazanı hayata geçirmeleri gerekmektedir.

11) Kimyasal atık bertarafının, 2 Nisan 2015 tarih ve 29314 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan yürürlüğe giren Atık Yönetimi Yönetmeliğinde atık bertaraf yöntemlerine uygun şekilde ıslah edilmesi.

12) Kamu denetiminden sorumlu birimler ve yerel yönetimlerin ilgili müdürlükleri kimya mühendisi istihdam etmeli ve mevcut kimya mühendisi sayısını arttırmalılar.

13) Kimyasalların yönetimine dair gerekli önlemlerin alınması ve gerekli denetimlerin yapılması, İstanbul için ertelenemeyecek bir duruma gelmiştir. Marmara`yı bekleyen deprem, aynı zamanda tehlikeli kimyasallar, doğalgaz ve LPG kullanımı nedeniyle vereceği zararı arttıracaktır. Depreme hazırlık master planlamasının sürekli güncel tutulması ve bölgesel bir eylem planı hazırlanması önem taşımaktadır. Şimdiye dek yapılan çalışmaların derlenmesi, kamuoyuyla paylaşılması ve eksiklerinin tamamlanması için bölgemizin vakit kaybına tahammülü kalmamıştır.

Bizler TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak kentimizle ilgili yapılacak her türlü olumlu çalışmanın içinde yer alacağımızı bir kez daha belirtir, söz konusu yangın nedeniyle etkilenen vatandaşlarımızla geçmiş olsun dileklerimizi paylaşırız.

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu