İnsanca Yaşanabilir Kentler için Görev Başına!

Artvin Şavşat’da yeni yapılmış bentlerin yıkılmasıyla meydana gelen selin yol açtığı ölümlerin acısı henüz yüreğimizdeyken, şimdi deTekirdağ ve İstanbul’da 31 kişinin hayatını kaybettiği  bir felaket yaşadık.  Bu felaketi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan  ‘İzahı adeta mümkün olmayan büyük bir felaket’ olarak tanımlayarak, ‘100 yılda bir olur ya da daha uzun süreci kapsayan felaketlerdir’ diyerek sorumluluğu üzerinden atmaya çalışıyor. Bilimsellikten uzak bu söylemler;  doğa olaylarını afete dönüştürenlerin ne kadar aciz ve bir o kadar da pişkin olduklarını bir kez daha gösterdi.


AKP hükümeti ve yandaşları yaşananları ‘doğal afet’ olarak tanımlıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş iklim değişikliklerinden dem vurarak sıyrılmak istese de ‘İnsanoğlunun geçmişten bugüne kadar doğayı çevreyi hoyratça kullanmanın faturası’ sözcüklerini ağzından kaçırdı. Evet, ölümlerin asıl sorumluları doğayı hoyratça kullanıp çevreye zarar verenlerdir.  Ölümlerin asıl sorumluları yaşanabilir kentler yerine rant peşinde koşan, kar hırsıyla gözü dönmüş AKP hükümetinin ve yerel yönetimlerin neo-liberal kent poltikalarıdır.  

Meteorolojinin günler öncesinden uyarmasına rağmen güvenlik önlemleri alınmadı. Çevredeki  evler ve iş yerleri boşaltılmadı. Daha önce de birçok kereler trafiğe elverişsiz duruma gelen yollar trafiğe kapatılmadı. Tüm bu ihmallerden ötürü  İstanbul Büyükşehir Belediyesi  ölümlerden bir kere daha sorumludur.

Son olarak, kaçak yapılaşmanın suçunu halka atarak “dere intikam aldı” diyebilme cüretini gösteren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ayamama Deresi’nin geçtiği alanların 1997 yılında kendisi Büyükşehir Belediye Başkanı iken yapılaşmaya açıldığını hatırlamak istemiyor. Bu plana karşı Mimarlar Odası’nın hazırladığı raporu ve sonrasında açtığı davayı görmezden geldiğini söylemiyor. AKP Hükümeti’nin iktidar,  kendisinin de başbakan olduğu son yedi yılda, uzun süren hukuki süreçten faydalanarak  yapılaşmaya – hükümet eliyle bölgede yapılan toplu konutlar da dahil olmak üzere (TOKİ Evleri)-  hızla devam ettiklerini es geçiyor.  
 
Olayları incelediğimizde İkitelli Sanayi Bölgesi’ni Atatürk Havalimanı’na bağlayan Basın Ekspres yolunun dere yatağında uzandığını görüyoruz.  Bu yolda birçok aracın sürüklendiğini, işine gidenlerin ölüm kalım savaşı verdiğini biliyoruz. Yine dere yatağı üzerinde kurulan tır garajında sekiz işçinin boğularak öldüğüne tanık olup, Halkalı’da işlerine gitmek için bindikleri servisten çıkamayan yedi kadın tekstil işçisinin cesetleriyle karşılaşıyoruz.

Halk için değil rant için uygulanan kent poltikalarına vereceğimiz o kadar çok örnek var ki…Gökkafes gibi, Acarİstanbul gibi projelerin iptaline hükmeden yargı kararlarını görmezden gelindi. Bilimsel raporlara rağmen dere yataklarına yollar, fabrikalar ve evler yapıldı. Tüm bunları ormanları yok ederek yaptılar.  Ormanları yok edip toprağı yok ettiler.

Yerel yönetimler kente dair iş kollarından elini çekip hizmetleri bir bir taşeronlaştırarak karına kar katarken, taşeron şirketlerde güvencesiz ve esnek çalışan işçiler, mühendisler kendilerinin mağduriyetine ve hatta ölümlerine yol açan kentlerde yaşamaya mahkum ediliyorlar. Tüm bu süreçlerde bilim ve teknik, kar oranı düşünüldüğünde ihmal edilmesi gereken girdiler olarak görülüyor.

İşte bu noktada mühendis, mimar ve şehir plancılarına yani teknik elemanlara ve örgütleri TMMOB’ye çok iş düşüyor. 23 farklı disiplinden 350.000’i aşan üye sayısıyla bilimsel ve teknik bilgiyi elinde tutan TMMOB şimdi çok daha yüksek perdeye taşımalıdır sesini.  Bu sesi Silivri’de, Halkalı’da, İkitelli’de halkın yanında olarak yükseltme zamanıdır.  

Bu felaketi  AKP’nin ve yürüttüğü neo-liberal politikaların felaketine çevirmek , hükümet ve sermaye grupları için yeni bir rant alanı olan boğaza 3. Köprü planına son vermek  için mücadelenin yükseltilme zamanıdır.  

 

Kent içindeki rantsal projelerde güvencesiz, esnek ve düşük ücretlerle çalışan teknik elemanlarla birlikte insanca çalışma koşullarıyla yaratılacak insanca yaşanabilecek kentler için mücadele etme zamanıdır.

Devrimci  mühendis, mimar ve plancılar, görev başına!