İMO: “Meslek Odaları ile Üniversitelerin Bağı Koparılmak İsteniyor”

Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanan Yükseköğretim Yasa Tasarısı Taslağı kamuoyuna açıklandı. Yeni Taslakla ilgili ayrı bir web sitesinin yayınına başlayan YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, yasa çalışmasının iki yıllık bir döneme yayıldığını, çalıştaylar, panellerle katılımcılığa açık tutulduğunu ve nihayetinde taslağın tamamlanarak Milli Eğitim Bakanlığı`na gönderildiğini belirtti.

Dikkat çekilmesi gereken ilk konu budur. Yasa Tasarısında meslek odalarıyla ilgili hükümler olmasına rağmen, TMMOB ve bağlı Odalarından görüş alınmamıştır. Katılımcılığın nasıl ve hangi kıstaslar esasıyla uygulandığı, muhataplarının kim olduğu, farklı görüş ve düşüncede olan kişi veya kurumlardan görüş alınıp alınmadığı muğlâktır. Öğretim üyelerinin meslek odalarında görev almasını zorlaştıran bir madde bulunmasına ve bu madde yazılırken meslek odalarından görüş alınmamasına bakacak olursak, YÖK başkanı Çetinsaya`nın katılımcılık vurgusunun dayanaksız olduğu anlaşılacaktır.

Kamuoyunun dikkatine sunmak istediğimiz bir başka nokta, 12 Eylül döneminin simge kurumlarından olan ve dönemin ideolojik-politik tercihlerini yansıtan YÖK`ün, yeni yasa tasarısında da yasakçı, yasaklayıcı yaklaşımının varlığını sürdürüyor olmasıdır ki, bu noktada, yeni yasa yapıcılarının, bırakalım üniversiteyi özgürleştirmeyi, öğretim üyelerini yeni yasaklarla cendere altında tutmayı amaçladığı görülmektedir. Kaldı ki, 1983 tarihli YÖK Yasası`nda bu yasaklama yer almamaktadır.

Tam da bu noktada, meslek odaları ile öğretim üyelerinin ilişkisini koparma ve öğretim üyelerinin meslek odalarının yetkili kurullarında görev almasını engelleme niyetinin yeni olmadığını hatırlatmak isteriz.  YÖK, 17 Kasım 2008 tarihinde bir genelge yayımlayarak, öğretim üyelerinin meslek odalarında görev almasına yasak getirmiş, TMMOB`nin 2009 yılı Ocak ayında başvurusu üzerine Danıştay 8. Dairesi, 17 Mart 2010 tarihli kararıyla genelgeyi iptal etmişti.

YÖK, TMMOB`nin Genelge hakkındaki başvurusundan sonra, 2547 sayılı Yasada 30 Ocak 2010 tarihinde değişiklik yapmış ve ilgili maddeyi “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile dernek ve vakıfların yönetim ve denetim organlarında görev yapanlar bakımından ayrıca bir görevlendirme kararı aranmaz. Ancak bu görevler, öğretim elemanının bu kanunundan kaynaklanan mesaisini aksatmayacak şekilde yürütülür.” şeklinde değiştirerek, öğretim üyelerini bu konuda rahatlatmıştı.

YÖK, 2008 yılında yayımladığı Genelgeyle yapamadığını, bugün kanunla yapmak istemekte, adeta 2010`un rövanşına hazırlanmaktadır.

Bu vurgu ve hatırlatmadan sonra, yeni YÖK Yasa Tasarısı Taslağı`nın ilgili maddesine dikkat çekebiliriz. Yasa Taslağının 66. Maddesinin 8. Bendi şöyle düzenlenmiştir: “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim ve denetim organlarında görev üstlenen öğretim üyeleri kurumlarından aylıksız izinli sayılırlar.”

Bu maddenin neyi hedeflediğini anlamak zor değildir. Öğretim üyeleri ile meslek odalarının bağını kesmek, meslek odalarının üniversiteden kuramsal bazda aldığı desteği zayıflatmak, üniversitenin meslek odaları vasıtasıyla mesleki uygulamalarla ve uygulama alanlarındaki gerçek sorunlarla ilişkisini kopartmak, öğretim üyelerini baskı altında tutmak istenmektedir. Açıkça YÖK bir taşla iki kuş vuracaktır ki aslında zarar görenin mesleki nitelik olduğu görülmek istenmemektedir.

Öğretim üyelerinin, kamu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yetkili kurullarında görev alması YÖK`ü neden rahatsız etmektedir? Meslek odalarının Anayasa`daki tanımı açık ve nettir; meslek odaları yasayla kurulmuştur; toplumsal yararı gözeten, meslektaşlarının hak ve çıkarlarını savunan, bilimsel etkinlikler düzenleyen kurumlardır.

Önemli bir ayrıntı da şudur: Örneğin İMO Yönetim, Denetleme ve Onur Kurulu üyeleri ücret almamakta, gönüllülük esasıyla çalışmaktadır.

Üniversitedeki mesai, görevin getirdiği sorumluluklar dışında kalan zamanın nasıl ve ne şekilde değerlendirileceğine dair karar YÖK`ün değil, bizzat öğretim üyelerinindir. Öğretim üyeleri mesleki örgütlenmelerde gönüllülük temelinde yer almaktadır.

“Birey özgürlüğü” bağlamında ele alınacak bir hakkı dahi tartışıyor noktaya kadar gerilemek, aslında demokrasimizin ve özgür üniversite yaratma hedefinin aynı derecede gerilediğine delalettir.

 

 

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu