HKMO İstanbul Şubesi: “İleri Demokrasi Bir Can Daha Aldı…Ya Sonrası…”

Genel seçimler yaklaşıyor. Politikacılar her gün meydanlarda, televizyon ekranlarında, ülkenin demokratikleştiğinden, işkenceye sıfır tolerans gösterildiğinden, özgürlüklerin genişletildiğinden ve hatta ülkemizin ileri demokrasiye geçtiğinden söz ediyorlar.
 
Kendilerini bile inandıramadıkları yalanlarına bizleri medya aracılığıyla inandırmaya çalışıyorlar. Oysa sürdürücüsü oldukları sömürü düzeninin faşizan niteliği emekçilerin haklı talepleri ve biriken öfkesiyle her karşılaştığında su yüzüne çıkıyor.
Başbakanın, polisin boşalan gaz stoklarını örtülü ödenekten para aktarıp doldurmasıyla, AKP‘nin seçim döneminde demokrasi maskesi altında yaptığı yatırım bir bir meyvelerini veriyor.
Demokratik kurumlar ve mahalle dernekleri helikopter destekli operasyonlarla sabaha karşı basılıyor. Demokratik taleplerle kurulan çadırlara yüzlerce polis panzerlerle saldırıyor. Sendikal faaliyetlerinden dolayı işten atılıp hakkını arayan işçilere polis biber gazıyla cevap veriyor. Parasız eğitim istediği için tutuklanan arkadaşlarına destek olmak isteyen öğrenciler sokak ortasında işkenceden geçiriliyor, katıldıkları yasal eylemlerden dolayı avukatlar kelepçelenip gözaltına alınıyorlar.
“Haksız yere birinin yüzünde patlayan tokadı yüreğinde hissedebilen” mühendisler olarak bizler de, özgürlüklerin giderek daha da “genişletildiği” seçim atmosferinden payımızı alıyoruz.
KORKUTULUYORUZ…
12 Haziran‘da yapılacak olan genel seçimlerle ilgili parti liderlerinin mitingleri, karşılıklı suçlama ve aşağılamalarla  devam ederse;
Bütün konuşmalarda halkın tamamı ötekileştirilir ve hor görülürse,
Meydanlarda Alevilik, Kürtlük ve insanların cinsel yönelimleri kötülenirse,
Gerek duvardan düşerek gerekse kötü muamele sonucu öldürülen gazetecilerin olduğu, dahası bu konularda ihmali olanların açıkça ödüllendirildiği bir ülkede bu anormal koşullara alışmamız ve kabullenmemiz istenirse,
Basılmamış kitapların yasaklandığı, sansürün tüm yaşam alanlarında kural haline getirildiği bir dönem normalleşirse,
Milyonların korkutulduğunu görüyor, ancak direnişin sonuna kadar süreceğini de biliyoruz.
EVET KORKUYORUZ !
Aleviyiz demeye korkuyoruz. Çünkü meydanlarda “biliyorsunuz alevi” denmiştir.
Kürdüz demeye korkuyoruz. Çünkü meydanlarda Kürtlük terörle özdeşleştirilmiştir.
Kara kaşımız, kara gözümüz olduğu için bile korkuyoruz.
Haksızlıklara ses çıkarmaya dahi korkuyoruz.
Varoş semtlerde arabalarımızın güvenlik amaçlı durdurulmasından korkuyoruz.
Yasal haklarımızı kullanmak istediğimizde polis kurşununa ve gaz bombalarına hedef olmaktan da korkuyoruz.
Yaşadığımız ülkeye sahip çıkmaya korkuyoruz.
Tersanelerde ve şantiyelerde çalışmaya korkuyoruz. Özelleştirmelere karşı çıkmaya korkuyoruz. Yağma ve talan politikalarından korkuyoruz. HES‘leri protesto etmeye korkuyoruz.
Dahası ülkemize, insanımıza ve geleceğimize sahip çıkmaya korkuyoruz.
EN ÇOK DA ÖLMEKTEN KORKUYORUZ !
Biber gazından, göğsümüze gelecek cop darbesinden ve vücudumuza isabet edecek mermilerden korkuyoruz.
Astım hastası olmaya korkuyoruz. Kalp rahatsızlığımız olmasından korkuyoruz. Bu hastalıklarla haklarımızı aramaya korkuyoruz.
Çünkü son olarak bu korku atmosferinde  emekli bir insanımız HES protestolarında gördüğü kötü muamele sonucu hayatını kaybetti.
Bu ülkeye en az 25 yıl emek vermiş, bu ülke için nice öğrenciler yetiştirmiş Metin Lokumcu‘nun artık aramızda olmadığını söylemek ne kadar gerçek?
Bizce Metin Lokumcu‘nun hayatı bütün HES‘lerden daha değerlidir.
Bizce bütün insanlarımızın hayatı Metin Lokumcu‘nun hayatı kadar değerlidir.
KORKSAK DA SUSMUYORUZ…
ÇÜNKÜ BU ÜLKENİN GELECEĞİ İÇİN SÖYLEYECEK ÇOK SÖZÜMÜZ VAR!
Biz güzel bir gelecek için, ülkemizdeki tüm aydınlık ve güleryüzlü insanlarla kolkola olmak istiyoruz.
Ülkemizin sözde ileri demokrasi döneminde yaygınlaşan hak gasplarına karşı direnen kesimlere uygulanan sistemli şiddeti ve bu şiddeti alışkanlık haline getirerek yüceltenleri lanetliyoruz.
Metin Lokumcu şahsında bugüne kadar şiddete, baskıya ve işkenceye maruz kalan bütün mağdurların acılarını paylaşıyoruz ve katledilen tüm insanlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Düşmanlığı körükleyen ve ülkemizde polis şiddetini meşrulaştırıp yücelten bütün siyasetçileri bir kez daha kınıyoruz!
Seçim öncesi hissedilen bu “demokrasi” esintisinin, AKP‘nin estireceği kuvvetli rüzgarların habercisi olduğunun bilinci içerisinde; rüzgarın karşısında çaresiz kum taneleri olmayacağımızı, örgütleneceğimizi, susmayacağımızı ve bir araya gelerek sağlam kalelerde buluşacağımızı bir kez daha ifade ederek, hukuksuzca tutuklanan ve gözaltına alınan herkesin derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.
BASINA VE KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURURUZ.
TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi
21. Dönem Yönetim Kurulu
02/06/2011