Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası: “İller Bankasının Tasfiyesi Yeniden Gündemde”
Spread the love

1980‘den bu yana küresel çıkarlar doğrultusunda yeniden yapılandırma adı altında önemli roller biçilen İller Bankası‘nın tasfiyesi bugün yeniden gündeme geliyor. 2006 yılında İller Bankası‘nın, Anonim Şirketi hakkında kanun tasarısı ile görevleri, organları ve personeli ile ortadan kaldırılarak İLBANK Anonim Şirketi adı altında farklı bir kuruluşa dönüştürülmeye çalışıldığı süreç tekrar yaşanıyor. TBMM Plan bütçe komisyonunun alt komisyonunda görüşülmekte olan yasa tasarısının 2010 yılının ilk aylarında çıkacağı belirtiliyor.

2006‘daki tasarıyla belediyelerin Banka ile olan ortaklığının sonlandırılması ve Banka‘nın Hazine‘ye devrinin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştı. Böylece İller Bankası‘nın özelleştirilmesinin ve çokuluslu tekellere satışının önü açılacaktı. Bu süreçte, Türkiye pazarına DenizBank‘ın hisselerinin % 95‘ini alarak giren Belçika-Fransa ortaklığı olan DEXIA adlı bir bankanın adı geçmekteydi. Yaşanan küresel krizle birlikte DEXIA‘nın sıkıntı içine girdiği bilinmektedir. Küresel boyutta yaşanan kriz, yerel yönetim kredi sisteminin özel şirketlere devrini zorlaştırırken, yeni tasarı ile İller Bankası‘nın yerel yönetimlerle ortaklığını şimdilik tasfiye etmek yerine, hisse oranlarının azaltılması yoluna gidilmektedir.

Odamız, 2006 yılındaki tasarının gündemde olduğu dönemde, konuya ilişkin “Tasfiye Sürecinde İller Bankası Gerçeği” adlı raporunu kitaplaştırmıştı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu‘na, kamuoyuna, belediyelere, sendikalara ve diğer kurum ve kuruluşlara ulaştırılan bu kitap ile İller Bankası‘na sahip çıkma çağrısı yapılmıştı. Yoğun tepkiler üzerine durdurulan tasarı bugün, bazı değişiklikler yapılarak İller Bankası‘nın tasfiyesini gerçekleştirip, yerel hizmetler alanını piyasa koşullarına teslim etmek üzere alelacele çıkarılmaya çalışılıyor.

Kanun tasarısı, bir bütün olarak incelendiğinde belediyelerin arkasındaki kamu teknik desteği ve finansmanının çekileceği görülmektedir. Türkiye‘de bulunan 2.948 belediye mevcut durumda zaten yaşadıkları ekonomik sıkıntılar sebebiyle alt yapı projeleri hazırlamakta zorlanıyorken, finansman kaynağının kesilmesi ile, başta içmesuyu hizmetleri olmak üzere tüm yerel alt yapı yatırımlarında finansmanın küresel mali kuruluşlara kaydırılması kaçınılmaz olacaktır.

Tasarıda sermaye kaynakları incelediğinde İl Özel İdareleri ve Belediyelerden vergi gelirlerinden alınan pay mevcut kanunda %5 iken, bu tasarıyla ilk üç yıl %3, sonraki iki yıl içinde %2 olarak belirlendiği görülmektedir. Bu şekilde yerel yönetim birimlerinin Banka ortaklığının yavaş yavaş ortadan kaldırılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Banka‘nın yönetim organları ve yapısı da yeniden yapılandırma sürecinin sorunsuz yaşanabilmesi için değiştirilmektedir. Yetkiler tek elde toplanarak mutlak hakim yönetimler yaratılmak istenmektedir. Ayrıca ülkedeki mevcut tüm il genel meclislerinin ve belediye meclislerinin üyelerinin her yıl dönüşümlü temsil hakkı buldukları Banka Genel Kurulları yetki kaybına uğratılarak, Banka Denetim Kurulu için denetçi seçme hakları ellerinden alınmakta ve bu yetki yalnızca Bakanlığa bırakılmaktadır.

Tasarıyla Bankanın amaçları arasına “..her türlü kalkınma ve yatırım bankacılığı işlevlerini yerine getirmek” ibaresi eklenmektedir. Bu maddeyle, İller Bankası “yerel yönetim ortaklığı” özelliğini kaybederek, bankacılık kurallarına tabi özel bir banka işlevi gösterecek yapıya dönüşecektir.

İller Bankası, mevcut yasal mevzuatıyla kendi tüzüğüne göre belediyelere kredi verirken; artık Bankacılık esaslarına göre kredi verecektir. 2009 yılında, piyasadaki en düşük faizli krediyi veren İller Bankasının, A.Ş.‘ye dönüşmesi ve yurtiçi ve yurtdışı kredilerine aracılık etmesi ile birlikte, Banka temel amacı olan, yerel yatırımların düşük faizli krediler ile gerçekleştirilmesini sağlayamayacaktır. Ayrıca, yatırımların gerçekleştirilmesi için yeterli teknik elemana sahip olmayan ve mali durumu yetersiz olan ve dolayısıyla temel belediyecilik hizmetlerini veremeyen belediyelere mali ve teknik destek vermek işlevlerinden uzaklaşacaktır. Bu durumda altyapı hizmetlerinde Bankanın düşük faizli kredilerinden faydalanan Belediyeler, bundan sonra Banka‘nın aracılığıyla Uluslar arası ticari kuruluşlara yönelecektir. Böylece yerel yönetimler hem bu kuruluşlardan aldıkları kredilerin yüksek faizlerini ödeyecekler, hem de kredi edinimine aracılık eden İller Bankası‘nın krediye ekleyeceği ek ödemeleri karşılamak zorunda kalacaklardır.

Taslakta ayrıca “aracılık” kavramı açıklanmamakta, bu eksikliğin ileride belediyelerin geri ödemelerde yaşayacağı sorunlarda küresel finans kuruluşlarının karşısında yerel yönetimleri yalnızlaştırabileceği görülerek giderilmesi gerekmektedir.

Yapılacak düzenlemeyle mevcut kanuna, “Banka, genel kurul tarafından onanan bilançoya göre ortaya çıkan safi karın %51‘ini belediyelerin harita, imar planı, içmesuyu, atıksu, katı atık, kent bilgi sistemi ve benzeri kentsel altyapı projeleri ile yapımının finansmanında kullanır” ibaresi getirilmektedir. Kardan geriye kalan %49‘un nasıl değerlendirileceği ise belirtilmemiştir. İller Bankası mevcut kanunda, safi karını genel kurul kararıyla belediyelerin altyapı hizmetleri için kullanırken, Haziran 2009‘da çıkartılan kanunla bu oran %60‘la sınırlandırılmıştı. Mevcut tasarıyla da %51‘e çekilmek istenmektedir.

Türkiye‘nin 2009 yılı bütçe geliri 249 milyar TL iken belediyelerin iç, dış, SSK ve vergi borçları sebebiyle 15 milyar TL (bütçe gelirinin yaklaşık %6‘sı) civarında borcu vardır. Açıktır ki, %60‘a çekilen katkı oranıyla bile borç batağında olan belediyeler, %51‘lik payla daha da çok borca gireceklerdir. Bankanın A.Ş‘ye dönüşümüyle birlikte altyapı hizmetlerinde düşük faizli ve uzun vadeli kredi dönemi bitecektir. Dolayısıyla, bu avantajdan yararlanamayan yerel yönetim hizmetlerinin belediyelere olan maliyetleri artacaktır. Hizmetlerin artan maliyeti de fiyatlandırmada halka yansıyacaktır. Halk sadece yatırımların maliyetini değil, alınan kredilerin yüksek faizlerini de ödemek zorunda kalacaktır. Fakirleşme kentle birlikte halka yansıyacaktır.

Tasarıda, “Banka vadesi gelmiş kredi ve diğer alacaklarını il özel idareleri ve belediye paylarından öncelikle tahsil etmeye yetkilidir” ibaresi göze çarpmaktadır. Ayrıca, “kredilerden doğan alacaklarını faiz oranlarını belirleyerek yeniden yapılandırmaya yetkilidir” hükmü getirilmektedir. Bu düzenlemeler kamu yararı ilkesi doğrultusunda değildir ve kar elde etme anlayışının ürünüdürler. Bu durum düşük bütçeli belediyeleri zor durumda bırakacak sonuçlar yaratabilecek, borçlarını ödeyemeyen belediyelerin varlıklarının ve belediye hizmet alanlarının satışını gündeme getirecektir.

Banka personeline dair düzenlemeyle birlikte; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ve diğer kanunların sözleşmeli personel hükümlerine tabi olmayan sözleşmeli personel çalıştırılacağı belirtilmektedir. Fakat sözleşmenin içeriği belirtilmemektedir. Bu durumda, çalıştırılacak personelin işçi olacağı ve güvencesiz olarak çalıştırılacağı görülmektedir. Dolayısıyla A.Ş.‘de kalacak olan çalışanların sayıları ve ücretlerinin ne olacağı halen bilinmemektedir. Personel seçimindeki kriterlerin belli bir siyasi anlayışın değil nitelikli ve donanımlı eleman olması ilkesinin geçerliliği olacak mıdır? İş güvencesi konusu ve özlük haklarının korunması bir belirsizlik içerisindedir. Bugün Tekel işçilerinin yaşadıkları durum ortadadır. Aynısının İller Bankası A.Ş‘de yaşanmaması için bu durum bir düzenlemeyle mutlaka önlenmelidir.

İller Bankası, tüm özellikleri yönünden, dünyada tam bir örneği bulunmayan, tamamen ülke gereksinim ve koşulları göz önünde tutularak kurulmuş, ortakları yerel yönetim birimleri olan bir kamu kuruluşu, bir yerel yönetim ortaklığıdır. İller Bankası, kurulduğundan bu yana, ülkemizin gereksinimlerine de uygun olarak, finansman sağlama yanında yerel yönetimlere teknik yönden yardım etme ve birçok yatırımları onlar adına gerçekleştirme işlevini de üstlenmiştir. 74 yıldır, yerel yönetimlerin ve özellikle de belediyelerin gereksinimi olan, imar planı, harita, içme suyu, kanalizasyon, arıtma tesisleri, jeolojik ve jeoteknik hizmetler ve yapı işleri gibi alt yapıya ilişkin yaşamsal konularda, belediyelerin oluşturdukları fondan düşük faizli kredi vererek, teknik danışmanlık ve uygulama yaparak yerel yönetimlere yardımcı olmuştur.

Bugün İller Bankası‘nda yaşanan süreç uzun yıllardır ülkemizde uygulanan kamusal alanın tasfiyesinin bir örneğidir. İller Bankası‘nın özelleştirilmesinin adımlarıdır. Neoliberalizmin savunucularına göre, İller Bankası tasfiye edilmesi gereken bir kamu kuruluşudur. IMF, Dünya Bankası ve uluslararası ticari şirketlerin gözünün Türkiye‘deki yerel yönetimler ve hizmet alanları üzerinde olduğu bilinmektedir. Yerel yönetimlerin mühendislik, mimarlık ve altyapı hizmet alanları dikkate alındığında yıllık 5 milyar doların üzerinde bir yatırım alanı olduğu görülmektedir. İller Bankasının bu alanlardaki görevlerinin sona ermesiyle küresel sermayenin boş bırakılmış bu alanlara ulaşması çok daha kolay hale gelecektir.

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası olarak, ülkenin gerçeklerinden uzak, sosyal, kültürel ve iktisadi yapısına yabancı bu tür yapısal değişikliklerin ülkemize ve halkımıza yarar getirmeyeceğini vurguluyoruz.. Özelleştirmelerin ülkemizi asla geliştirmediğini ve geliştiremeyeceğini belirtiyoruz. Cumhuriyet kurumlarımızdan olan İller Bankası‘nın da özelleştirme sürecinde adım adım yok edilmesine karşı olduğumuzu ifade ediyoruz.

 

TMMOB

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası – 26 Aralık 2009


Spread the love