Grev yasaklarına ‘Evet’ mi ‘Hayır’ mı? – Onur Bakır* (Evrensel)
Spread the love

12 Eylül öncesinde de Bakanlar Kurulunun “grev erteleme” yetkisi vardı. Ancak bu yetki “geciktirme” ile sınırlıydı. Bakanlar Kurulu, bir grevi “Grev memleket sağlığını veya milli güvenliği bozucu nitelikte ise” en fazla 90 gün geciktirebiliyordu. Bu sürenin sonunda sendika greve başlayabiliyordu. 12 Eylül darbesinin ardından “grevi geciktirme” yetkisi “Grevi bir daha başlamamak üzere erteleme”ye yani fiilen yasaklamaya dönüştürüldü. Artık Bakanlar Kurulu bir grevi “genel sağlık” veya “milli güvenlik” gerekçesi ile ertelerse, sendika ya 60 gün içinde işverenle anlaşacak ya da Yüksek Hakeme gidecekti. Grevi uygulamak mümkün değildi. 1983-2012 yılları arasında 22 farklı Bakanlar Kurulu kararnamesi ile 600’ün üzerinde işyeri ve işletmede yaklaşık 350 bin işçiyi kapsayan grevler ertelenerek fiilen yasaklandı.

AKP darbe yasaklarını sürdürdü
AKP, iktidarının ilk 10 yılında 12 Eylül mirası sendikal yasalara dayanarak çok sayıda grevi erteledi. 2012 yılında ise yeni Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası ile Bakanlar Kurulunun grev erteleme yetkisi aynen korundu. Ağzından “darbe ile mücadele” sözünü eksik etmeyen AKP, darbecilerin grev hakkı üzerindeki darbesini aynen sürdürdü. Yeni yasa döneminde Şişecam, Çayırhan-Çöllolar Kömür İşletmeleri, MESS ve EMİS’e bağlı metal fabrikalarındaki grevler, AKP tarafından ertelendi. AKP 2012’de kendi çıkardığı yasaya dayanarak on binlerce işçinin grev hakkını gaspbetti. Yetti mi? Yetmedi!

AKP darbe yasaklarını genişletti
Anayasa Mahkemesi 2014 yılında verdiği kararla, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunundaki “Kamu kuruluşlarınca yürütülen şehir içi toplu ulaşım hizmetleri” ve “bankacılık” sektöründeki grev yasaklarını iptal etti. Anayasa Mahkemesi, AKP’nin darbecilerden devraldığı grev yasaklarının bir kısmına dur dedi. Böylece bu sektörlerde grev yapılabilmesinin önü açıldı. Ancak AKP, 2016 yılı kasım ayında çıkardığı KHK ile Anayasa Mahkemesi kararının adeta arkasından dolandı. Bu KHK ile Bakanlar Kurulunun grev erteleme yetkisi genişletildi. Bakanlar Kuruluna “Büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetlerini bozucu nitelikte olan” tüm grevleri erteleme yetkisi verildi. Bankacılık hizmetlerindeki bir grevin “Ekonomik veya finansal istikrarı bozucu nitelikte olması” halinde de Bakanlar Kuruluna grevi erteleme yetkisi tanındı. “Genel sağlık” ve “milli güvenlik” yetmiyormuş gibi grev ertelemeleri için iki yeni gerekçe daha icat edildi.

Ve Akbank grevi ertelendi
Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası (BANKSİS) ile Akbank arasında yürütülen 17. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı. Sendika grev kararı alarak 20 Mart’ta işyerlerinde grev kararını ilan etti. Daha grevin başlayacağı tarih bile ilan edilmeden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, aynı gün grevi “ekonomik ve finansal istikrarı bozucu nitelikte olması” gerekçesiyle erteledi. OHAL döneminde çıkarılan kararname ile genişletilen grev erteleme yetkisi ilk kez Akbank’ta uygulandı. Böylece Akbank işçilerinin taleplerini grev yolu ile elde etmesinin önü tümüyle kapandı. Sendika ya işverenle anlaşacak ya da Yüksek Hakem Kuruluna gidecek…

16 Nisan ve grev hakkı
AKP ve Erdoğan, grev hakkına düşmandır! AKP ve Erdoğan, işçilerin grev hakkı ile işyerindeki hakkını, sofrasındaki ekmeği büyütmesine düşmandır! AKP ve Erdoğan, bu düşmanlığını sayısız kere gösterdi. AKP’nin 15 yıllık iktidarında grev hakkını kullanabilen işçi sayısı, önceki 15 yıl boyunca greve çıkan işçi sayısının 10’da 1’ine düştü. 16 Nisan’da anayasa değişikliğini oylayacağız.

Eğer “evet” çıkarsa artık cumhurbaşkanı tek başına, tek imza ile istediği grevi erteleyip, fiilen yasaklayabilecek. Dolayısıyla 16 Nisan’da AKP’nin grev yasakları ve grev hakkını tek adamın iki dudağı arasına bırakma teklifi de oylanacak. “Evet” dersek grev yasaklarına da evet demiş olacağız. “Evet” dersek, dün bazı grev yasaklarını iptal eden ancak son dönemde iyice iktidarın etkisine giren Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinin 12’sinin siyasi cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesine ve yargının tümüyle siyasallaşmasına da “evet” demiş olacağız. “Evet” dersek, AKP’nin tüm emek düşmanı politika, uygulama ve planlarına da “evet” demiş olacağız. Grev yasaklarına, sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki tüm engellere, emekçilere yönelik her türlü saldırıya karşı “hayır” demenin zamanı gelmedi mi?

*Sendika Uzmanı


Spread the love