16’ncısı düzenlenen Türkiye Kömür Kongresi’nin sonuç metninde, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı eleştirilirken, başta kömür rezervleri olmak ulusal kaynakların atıl bırakıldığının altı çizildi. Sonuç metninde ayrıca, enerji alanını özel sektörün hakimiyetine bırakmanın enerji sorununu arttıracağı vurgulandı.
Maden Mühendisleri Odası tarafından organize edilen Türkiye 16. Kömür Kongresi’nin sonuç bildirgesi yayınlandı. Bildirgede, enerji alanında dışa bağımlılığının aşılabilmesi için yıllar yılı ihmal edilen taş kömürü madenciliği için gereken yatırımların vakit kaybetmeden gerçekleştirilmesi istendi.
Kentte 26-28 Mayıs tarihlerinde düzenlenen kongrenin sonuç bildirgesinde, şu ifadeler yer aldı:
“Geçen 30 yıllık süre içerisinde Zonguldak havzasındaki kömür madenciliği sürekli kan kaybetmiş, yatırımlar yok denecek kadar azalmış, üretim düşmüş, kurum zararlarındaki artış da ülke ekonomisi üzerinde ağır yük gibi görülmeye başlanmıştır. Yıllar yılı ihmal edilen taş kömürü madenciliği için gereken yatırımlar vakit kaybetmeden gerçekleştirilmelidir. Bu kötü gidişatın durdurulabilmesi için Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) mevcut yönetim yapısı özerkleştirilerek, siyasilerin oyuncağı olmaktan kurtarılmalı, yönetim kadroları yetkin ve dinamik ellere bırakılmalıdır. Deneyimli işçi ve nezaretçiler emekli olup kurumdan ayrılmadan yeni işçi alımlarına gidilmeli, böylece deneyimli işçilerin bilgi ve görgülerini yeni işçilere aktarmalarına olanak sağlanmalıdır.”
“Enerji bağımlılığı izah edilemez”
Bildirgede, Türkiye’de işletilebilir düzeylerde linyit ve taş kömürü rezervleri varken enerji üretiminin ithal doğal gaz ve kömüre muhtaç duruma getirilmesinin nedeninin izah edilemeyeceği savunularak, şu görüşlere yer verildi:
“Küresel ölçekte yıldan yıla artış gösteren enerji ihtiyacı ve bu konuda yapılan spekülasyonlar, petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki artışı da beraberinde getirmiştir. Enerji sektöründe yaşanan dar boğaz, kömürün hem sanayinin hem de elektrik üretiminin vazgeçilmez enerji kaynağı olduğu gerçeğini göstermiştir. İnsanlarımız kendi ulusal kaynaklarını üreterek karınlarını doyurabilecekken, sözde daha karlı görülen her alanda ithal mal ve ham maddelere aşırı ölçülerde yönelinmektedir. Bu olumsuz gidişe son verebilmek için, linyit ve taş kömürü rezervlerimizin artırılabilmesi amacıyla ülke bazında kömür aramalarına hız kesmeden devam edilmelidir.”
Kongre kapsamında gerçekleştirilen oturumlarda Maden Mühendisleri Odası ve Genel Maden İşçileri Sendikası tarafından yapılan sunumlarda da yerli kaynak kullanımının altı çizilmişti. Sunumlarda, yıllık 5 milyon ton üretim kapasitesine sahip olan TTK’nın üretim kapasitesinin yıllar içinde sürekli düşürüldüğü ve son olarak 1,7 milyon tona geriletildiği vurgulanmıştı.
“Enerji ve madencilik özel sektöre bırakılamaz”
Kongre’nin sonuç bildirgesinde, enerji sektörünü özel sektöre terk etmenin tüm dünyada olumsuz sonuçlara yol açtığına dikkat çekilerek, kamunun kritik rolü vurgulandı. Bildirgede şu ifadeler yer aldı:
“Devlet elindeki en stratejik kaynaklar maden kaynaklarıdır. Özel sektör, bütün dünyada olduğu gibi doğası gereği, en az yatırımla ve en düşük maliyetlerle daha fazla kazanç elde etme, düşük maliyetli iş gücü kullanma ve devlet desteğinden de azami ölçüde yararlanma eğilimindedir. Burada devlete düşen görev, denetim mekanizmalarını doğru işletmesi ve adaletli politikalar uygulamasıdır.”
Kaynak: sol.org.tr