Neoliberal politikaların çalışma ilişkilerini egemen kılma ve emekçi kesimlerin mevcut kazanımlarını elinden almaya dönük çalışmaların son halkası TBMM gündeminde olan “torba yasa” düzenlemeleridir. Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı adı altında birçok kanunda değişiklik yapılmasından dolayı tasarı kamuoyunda “torba yasa” ya da “çorba yasa” diye anılmaktadır. 5 kısımdan oluşan tasarı onlarca yasada değişiklik getirmekte olup, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasının yanı sıra çalışma hayatını yeniden düzenleyen değişiklikleri içermektedir.
AKP Hükümeti döneminde, “biraz iyi, çokça kötü” olan düzenlemelerin aynı torba içinde değerlendirilmesi yöntemi Anayasa paketi oylamasında da uygulanmıştır. Torba yasanın olumsuz eleştiriler karşısında “birkaç iyi madde” üzerinden savunulması işin özünü çarpıtmaya dönüktür.
Çalışma yaşamını ilgilendiren; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu; 4857 Sayılı İş Kanunu; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu; 4046 Sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun vb pek çok kanunda yapılan düzenlemelerle, mevcut durumdan çok daha kötü ve geri düzenlemeler öngörülmektedir.
Tasarıda, emekçi sınıfların aleyhine düzenlemeler oldukça fazladır:
Asgari ücretlilerin yaş sınırının yükseltilmesi, kısmi süreli çalışanların primlerini cebinden tamamlamak zorunda olması, stajyer çalıştırma üzerinden ucuz emek sömürüsünün önünün açılması, kısa çalışma ödeneğinin süresi ve kapsamının genişletilmesi İşsizlik Fonu‘nun yıllık gelirinin yarısına Bakanlar Kurulu‘nun el koyup işverenlere istihdam teşviki olarak vermesi gibi emekçilerin haklarının gaspını içeren maddeler yer almaktadır.
Tasarıyla; esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışma biçimleri getirilmektedir. 4857 sayılı Kanun‘da, çağrılı çalışma, parça başına çalışma, sözleşmelilik, deneme süreli iş akitlerinin uzatılması, geçici çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılması gibi düzenlemeler yapılmaktadır. Özetle, güvencesiz esnek çalışma, çalışma yaşamının esası haline getirilmektedir.
Tasarıda 657 Sayılı Yasa‘da da önemli değişiklikler öngörülmektedir:
AKP Hükümeti, “Kamu Personel Rejimi”, “Kamu Reformu” adıyla geçmiş yıllarda da 657 sayılı Yasa‘da değişiklik yapma çalışmaları yapmıştı. Performans sistemiyle, uzmanlıkla ilgili maddelerin 2004 ve 2006 yılında da “Kamu Personel Rejimi” adıyla gündeme getirildiğini belirtmeliyiz. Çalışma yaşamında neoliberal düzenlemeler bu ve bu tür yasal düzenlemelerinin temel ruhudur ve bu AKP Hükümeti‘nin uzun yıllardır programına aldığı bir konudur.
Tasarının 657 sayılı Yasa‘da yapmak istediği değişikliklerle kamu hizmetinin ve dolayısıyla kamu yönetimi örgütlenmesinin kapsamlı ve sürekli tasfiyesini gerçekleştirmek amacıyla hazırlandığı görülmektedir.
Tasarı, kamu çalışanları için güvencesiz çalışma koşullarını getirmektedir. Doğum izni, süt izni gibi kısmi iyileştirmelerde bile 4-b ve 4-c kapsamında çalışanlar hariç tutulmaktadır. Memuriyet-kariyer sistemi tasfiye edilerek, sözleşmeli personel sistemi esas alınmaktadır.
Tasarıyla, kamuda kadrolaşmanın önü tamamen açılmaktadır. Üst düzey kadrolara, özel sektörden atama yapılmasının önünün açılması siyasal kadrolaşmayı esas alan bir düzenlemedir. Aynı zamanda, kamu yararı öncelikli olarak yetişen kamu personeli yerine kâr önceliği olan şirket personeli mantığının kamuya taşınması da amaçlanmaktadır.
Tasarıda kamuda çalışan personelin geçici görevlendirilmesi adıyla sürgün uygulamalarına yasal bir zemin oluşturulmak istenmektedir. Siyasal iktidarların yıllardır sürdürdüğü baskı ve sindirme politikaları bu yasa tasarısıyla kanun maddesi haline getirilmektedir.
Kuşkusuz 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu‘nda değişikliklere ihtiyaç vardır. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası gereğince, kamu görevlileri sendikaları ile hükümetler arasında yapılan görüşmelerde 657 sayılı Kanun‘da değişiklik önerileri sendikalar tarafından dile getirilmiştir. Yapılması istenen çağdaş çalışma ilişkilerinin çalışanlar lehine yasalaştırılması iken bugün hükümet yaptığı düzenlemeyle çalışanların mevcut kazanımlarını bile ortadan kaldırmak istemektedir. Kamu çalışanları değişimden daha ileri çözümler beklerken, tasarıyla mevcudu arar hale getirilmiştir.
Öte yandan tasarı, kamu hizmeti kavramını sözlüklerden çıkaracak bir nitelikte olması nedeniyle sadece 657 sayılı Kanun‘a tabi çalışanları değil, toplumun tüm emekçi kesimlerini olumsuz etkileyecek bir özellik taşımaktadır. Bu nedenle bu tasarıya karşı yürütülecek mücadelenin tüm emekçilerin ortak mücadelesi haline getirilmesi özel önem arz etmektedir.
Tasarı toplumun tüm emekçi kesimlerini olumsuz etkileyecek maddelerle doludur. Bu yasa tasarısına karşı ortak mücadele olanakları zorlanarak mücadele edilmesi gerekmektedir.
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU