Site iconPoliteknik – Halkın Mühendisleri Mimarları Şehir Plancıları

Elektrik Mühendisleri Odası: AKP’den yurttaşlara kayıp kaçak çalımı


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu`nun, kayıp ve kaçak bedellerinin haksız olduğu ve yurttaşlara geri ödenmesine yönelik kararına karşı AKP Hükümeti, kayıp ve kaçak bedellerinin dürüst kullanıcılardan tahsil edilmesi için harekete geçti. Maliyet unsuru olarak kayıp ve kaçak bedellerinin faturalara yansıtılmasını yasa ile düzenlemeye çalışan iktidar, uygulamaya karşı yurttaşların dava açmaları, tüketici hakem heyetlerine başvurmalarını da yasaklamayı planlıyor. Bugüne kadar yurttaşların geri aldıkları kayıp ve kaçak bedelleri de geriye dönük olarak mahkeme giderleri dahil olmak üzere yeniden tarifelere yansıtılacak.

Dağıtım şirketlerinin haksız kazançlarını, hukukun genel ilkeleri de çiğnenmek suretiyle garanti altına almaya çalışan bu düzenleme taslağı, dava açma hakkını engelleyici ve açılmış olan davaların düşmesini içermesiyle, hukuki güvenlik ilkesine aykırı olduğu gibi, temel insan haklarının ihlali niteliği taşımaktadır.
Hazırlanan yasa taslağıyla, “Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır” düzenlemesi getiriliyor. Bugüne kadar herhangi bir yasal mevzuatta yer almayan kayıp ve kaçak enerji bedellerinin tüketiciye yansıtılmasına yönelik ayrıntılı düzenleme yapılan taslağa göre, kayıp ve kaçak hedeflerinin tespitini ve bu bedelin tüketicilere yansıtılması çalışmalarını EPDK gerçekleştirecek.

Yurttaşlara Hak Arama Yasağı
Yapılmak istenilen yasal düzenleme ile vatandaşların tüketici hakem heyetlerine başvurmaları ve bu yolla maddi hatalar dışında kendilerinden haksız tahsil edilen bedelleri talep etmelerinin önü tıkanıyor. Kayıp ve kaçak bedelinin “vergi, resim ve harç” olmadığını ileri süren ve “maliyet unsuru” olarak tanımlayan yasa çalışmasında, yurttaşların hukuki mücadele hakkı şöyle engelleniyor:
“Kurul kararları yürürlükte olduğu müddetçe, kararlar uyarınca kamu ve özel hukuk tüzel kişilerince yapılan uygulamalar, maddi hatalar hariç düzenleyici işlemin iptalinden bağımsız olarak dava konusu edilemez ve Tüketici Hakem Heyetlerine müracaat edilemez. Söz konusu bedeller ile ilgili mahkeme ve tüketici hakem heyeti kararına istinaden dağıtım şirketleri ya da görevli tedarik şirketleri tarafından yapılan iadeler ve mahkeme kararında yer alan giderler tarifeler yoluyla karşılanır.”
Yasa taslağına eklenen bir geçici madde ile devam eden davalar da geçersiz kılınıyor. Buna göre, tüketici hakem heyetlerine başvuru ya da tüketici mahkemeleri ile icra müdürlüklerinde devam eden her türlü icra takibi, dava ve başvurular da düşecek.
Hükümet, bu düzenleme ile hem Yargıtay Hukuk Genel Kurulu`nun kararını yok saymakta, hem kararın gerekçesini dahi dikkate almamakta, hem de yurttaşların gelirlerine şirketlere aktarmak üzere el koymaktadır. EMO olarak söz konusu yasa çalışmasına ilişkin temel saptamalarımızı maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:

3 Yılda 13 Milyar Liralık Kayıp ve Kaçak Tahsilatı
– Kayıp ve kaçak oranlarını indirecekleri söylemiyle elektrik dağıtım kurumlarını satan AKP Hükümeti, bugüne kadar EPDK ile birlikte yaptığı düzenlemelerle şirketlerin kayıp ve kaçak hedeflerini revize ederek, hedeflerin bile üzerinde yurttaşlardan haksız tahsilat yapmalarına olanak sağlamışlardır. En son açıklanan 2012 yılı verileri ve 3 aylık tarifelerdeki her bir kullanıcı grubu için ayrı belirlenen kayıp ve kaçak bedelleri esas alınarak, ortalama kilovat saat başına tahsil edilen kayıp ve kaçak bedeli hesaplanmış ve 2012 yılında 134.7 milyar kilovat saatlik tüketim üzerinden 3.5 milyar lira kayıp ve kaçak bedelinin yurttaşlardan şirketlere aktarıldığı tespit edilmiştir. 2013 yılında yüzde 1.5 tüketim artışı dikkate alınarak, yine abone gruplarına göre kayıp ve kaçak bedelleri esas alınıp yapılan hesaplamada ise 136.7 milyar kilovat saatlik tüketim üzerinden kayıp ve kaçak tahsilatının 5 milyar TL`ye ulaştığı görülmüştür. 2014 yılında yine tarife gruplarına göre kayıp ve kaçak bedelleri ortalaması dikkate alındığında yüzde 2`lik tüketim artışı tahminiyle kayıp ve kaçak bedelinin bu yıl da 5 milyar TL olacağı belirlenmiştir. Söz konusu düzenleme 3 yılda 13 milyar TL`ye ulaşan haksız kayıp ve kaçak bedeli tahsilatını garantilediği gibi, hem de kayıp ve kaçak hedeflerini her seferinde şirketlerle birlikte EPDK`nın yeniden belirlemesine dayanak kazandırmaktadır. Yani 3 yılda kayıp ve kaçak yoluyla şirketlere yurttaşlar üzerinden aktarılan 13 milyar TL, 18 dağıtım şirketinin özelleştirmeleri ile “övünülen” 12-13 milyar dolarlık satış rakamının yaklaşık yarısına işaret etmektedir. Özelleştirmenin “güzelliği” yurttaşlara değil, şirketleredir.

Yasal Olsa da Adaletsiz
– Öncelikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, “Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır” saptamasını yapmıştır. Görüldüğü gibi karar; kayıp ve kaçak bedellerinin yasal dayanağı olmamasına değil; hukuka ve adalete uygun olmamasına dayanmaktadır. Yani yapılmak istenen adaletten uzak bir yasal düzenleme arayışıdır.
– Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, mevcut uygulamanın kamu yararına aykırılığını net bir şekilde tespit etmiştir. Parasını her halükarda tahsil eden dağıtım şirketlerinin çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olunduğu, kendi teknik alt ve üstyapısını yenileme ihtiyacının duyulmayacağı, elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde bulunulmasının engelleneceği belirtilmiştir. Yani dağıtım şirketlerine her durumda kar ettirme üzerine kurulu bu sistemde kamu yararı bulunmamaktadır.

Kaçak Kullanım Maliyet Unsuru Kabul Edilemez
– Kayıp ve kaçak bedellerinin özelleştirme öncesinde de tarifelere yansıtıldığı belirtilerek, bu bedelin maliyet unsuru olarak kabul edilmesi düşünülemez. Kamu elindeyken kayıp ve kaçağın tarifelerle tüketicilerden tahsil edilmesi kararı “vergi salma” benzeri bir karar olarak siyasi iradenin tercihi olabilir. Ancak serbestleştirilmiş bir piyasada hırsızlığın bedelinin dürüst yurttaşlardan tahsilatı söz konusu olamaz. Serbest piyasada hırsızlığa karşı tek sistem olarak “sigorta” uygulaması ya da şirket sahibinin sorumluluğu esastır. Kaldı ki bu uygulamanın devamı Yargıtay kararında belirtildiği gibi özelleştirmelerin temel gerekçelerinden olan kayıp ve kaçakların en aza indirilmesi iddiasıyla çelişmektedir.

Kayıp ve Kaçak Denetimsiz
– Özelleştirmelerle birlikte kayıp-kaçak oranlarının gerçekte ne kadar olduğu da bilinemez hale gelmiştir. Şirketlerin talepleri üzerine önce genel olarak daha sonra bazı bölgeler bazında hedef kayıp-kaçak oranları sürekli olarak yükseltilmiştir. Gerçekleşen kayıp-kaçak oranları ise dağıtım şirketleri tarafından bilinmekte, kamuoyuna net bir bilgi verilmediği gibi, bu alanda sağlıklı bir denetim ortamı da bulunmamaktadır. 2013 yılı için gerçekleştiği ifade edilen yüzde 17.92 oranındaki ortalama kayıp-kaçak miktarının, gerçekte ne kadar olduğunun kamusal bir denetim ve tespitle ortaya konulması zorunludur.
– İletim ve dağıtım altyapısında meydana gelen teknik kayıpların en aza düşürülmesi için teknolojik yatırımların, bakım-onarım çalışmalarının yerinde, zamanında, tekniğine uygun ve ehil personel eliyle yapılması sağlanmalıdır. Vatandaşların kaçak kullanımlarının engellenmesi amacıyla denetim mekanizması geliştirilmesi, kaçak kullanımın ortadan kalkması için dağıtım şirketlerinin gerekli tedbirleri alması sağlanmalıdır. Burada devlete düşen kayıp ve kaçak kullanımın sosyoekonomik boyutunu dikkate alarak “sosyal devlet” kapsamında elektriğin temel bir insani hak olduğu gerçeğinden hareket ederek çözümler üretmektir.

EMO Yönetim Kurulu


Exit mobile version