DİSK-KESK-TMMOB-TTB: “Artvin Cerattepe’de yapılmak istenen madencilik faaliyeti yöre halkı ve Karadeniz için katliamdır!”

Artvin Cerattepe’de hükümet yandaşı bir firma tarafından yapılmak istenen madencilik faaliyeti, yöre halkının ve bilim insanlarının tüm karşı çıkışlarına rağmen hükümet ve devlet yetkilileri tarafından ısrarla hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.

Cerattepe’de kurulması planlanan işletmede bakır ve diğer metaller çıkarılırken doğaya zarar vermeden işleneceği iddia edilmektedir. Oysa; çalışma yapılması planlanan bölge ve civarı bırakın madenciliği, hiçbir şekilde dokunulmaması gereken bir coğrafyadır.

Artvin ilini ve maden sahasını kapsayan bölge, dünyanın biyoçeşitlilik açısından en zengin ve aynı zamanda tehlike altındaki en önemli 34 karasal biyoçeşitlilik sıcak noktasından biri olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, Avrupa ile Orta Asya’yı içine alan geniş coğrafyadaki en büyük “doğal yaşlı orman” ekosistemi de burada bulunmaktadır. Hatila Vadisi Milli Parkı da hemen maden sahasının yanındadır.

Flora ve fauna olarak çok özel alan olan bölgenin bu tür bir kıyıma uğraması ileride telafisi imkansız sonuçlar doğuracaktır.

Artvin ilinin içme suyunun sağlandığı kaynakların bir kısmı madencilik faaliyetinin yapılacağı sahada yer almaktadır. Dolayısıyla bölgedeki madencilik faaliyeti yaşamsal öneme sahip olan bu kaynakları doğrudan etkileyecektir.

Su kirliliği, asit kaya drenajı ve ormanlık alanların kesilerek yok edilmesi sonucu oluşacak heyelan ve su baskınları bölge ile kentin geleceğini tehlikeye atacak, yaşanmaz hale getirecektir.

Bugün Cerattepe ile başlayacak madencilik faaliyeti Murgul’dan Borçka, Yusufeli, Hod köyüne kadar uzanan Genya dağını kapsayacak biçimde dağ silsilesinin tamamını içine alan büyük bir saldırının parçasıdır. Bu saldırı ile coğrafya katledilmek üzere devlet eliyle sermayenin denetimine verilmeye çalışılmaktadır.

Bölgede madencilik faaliyetleriyle ilgili bundan önce defalarca alınan yargı kararları hiçe sayılarak, her seferinde farklı yöntemlerle alana girilmeye çalışılmıştır. 1989’dan bu yana bölge halkının mücadelesi zaman zaman saldırıya karşı direniş olarak sürmüştür, sürmektedir. Bu mücadeleyi boşa çıkarmak ve direnişi kırmak için madenciliğin yöntemi tartışılmaya başlanmıştır.

Öyle ki; Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların çoğu maden işletme uzmanı gibi açık veya kapalı yöntem tartışmalarına girmişlerdir. Artvin’de madenciliğin yöntemini tartışacak değiliz. Yaşanan örnekler ortadadır. Artvin doğasına hiçbir şekilde dokunulması doğru değildir ve kabul edilemez. Artvin halkı barajlarla bunun bedelini ağır ödemiştir, yeni bir felaket yaşamak istememektedir.

Artvin halkının mücadelesi ve kamuoyunun tepkisi sonucunda Başbakan “Mahkeme kararını bekleyeceğiz” diyerek geri adım atmış görünse bile açıklamadan birkaç saat sonra Orman Genel Müdürlüğü şirkete yer tahsisi yapmıştır. Bizler, daha önceki örneklerde de olduğu gibi hukukun etrafından dolanıldığını çok iyi biliyoruz.

Artvin halkı, çeyrek asrı bulan mücadelesinde açtığı davalarla haklılığını defalarca kanıtlamıştır. Cerattepe projesi hem mahkemelerde hem de halkın vicdanında çoktan mahkum olmuştur.

Ancak, sanki daha önceki hukuki süreçler hiç yaşanmamış gibi şimdi yeniden mahkemenin defalarca bozduğu ve iptal kararları verdiği süreç tekrarlanmaktadır. Bu sürecin bir parçası olarak üç gün sonra 14 Mart’ta bilirkişi heyeti yeniden Cerattepe’ye keşfe gidecektir.

Hükümet yetkilileri madencilik faaliyetinin etkileriyle ilgili olarak hem yargıyı hem de kamuoyunu yanıltacak açıklamalar yapmaktadır. Ayrıca, doğrudan bilirkişi heyeti ve mahkeme üzerinde baskı kurulduğu bilinmektedir.

Biliyoruz ki;

Artvin’in davası, Türkiye’nin davasıdır.

Artvin halkı, haksızlıklara ve hukuksuzluklara direnen bütün toplumsal muhalefet kesimlerinin sesi olmuştur.

Emek, barış ve demokrasiyi savunan toplumun diğer kesimleri gibi Artvin halkı da baskı, şiddet ve zorbalıktan nasibini almış, yandaş basın tarafından Alman ajanı vb. karalamalar ile hedef haline getirilmiştir. AKP, Artvin’den Sinop’a kadar doğanın ve yaşam alanlarının yağmalanmasına karşı mücadele edenleri hedef göstermeye devam etmektedir.

Deresine, ormanına, yaşam alanlarına, doğasına, kentine ve geleceğine sahip çıkan Artvin halkının mücadelesi bizim de mücadelemizdir.

Şimdi Artvin’in sesine ses katma zamanıdır.

Bizler; emek-meslek örgütleri olarak Artvin halkının haklı mücadelesinin yanında ve takipçisi olacağız.

TMMOB- TTB- KESK-DİSK