Derelerin Kardeşliği Platformu: “Büyük Anadolu Yürüyüşü ile İlgimiz Yok”

Derelerin Kardeşliği Platformu yaptığı bir açıklama ile çeşitli niyetlerle platformun adını Büyük Anadolu Yürüyüşü ile anmaya gayret gösterenlere cevap verdi. 9 Nisan’da Ankara’da gerçekleştirilen eylemlilikle ilgili değerlendirmelerde bulunulan açıklamada, platform dayandıkları tek gücün halk iradesi olduğunu, sermaye ve iktidar politikaları topyekun reddiklerini anımsatırken, Büyük Anadolu Yürüyüşü ile ilgilerinin olmadığını bir kez daha yineledi.

Derelerin Kardeşliği Platformu tarafından yayımlanan açıklama şu şekilde:

Doğanın ve Yaşamın Yağmalanmasına Karşı Direnişteyiz
 
Doğanın ve yaşamın yağmalanmasına karşı ülkenin dört bir yanında mücadele ateşi yakanlar, vadilerden, ormanlardan, yaşam alanlarından yükselen direniş seslerini Ankara sokaklarına taşıdılar. Sermayenin, sularımızı, vadilerimizi, ormanlarımızı, tarım alanlarımızı, kültürümüzü ve bir bütün olarak yaşamımızı ele geçirme tehditlerine karşı gelişen yerel direnişler, rengarenk yürüyüş kortejleriyle; sloganları, türküleri, halayları ve horonlarıyla, ülkemizin başkentinde el ele tutuşup bütün bu yağma politikalarına “DUR!” dediler. Derelerin Kardeşliği Platformu olarak ülkemizin her bir köşesinde mücadele eden yerel direniş örgütleriyle birlikte, sermaye sahiplerine karşı  doğayı ve yaşamı savunanları bu büyük buluşmaya çağırırken demiştik ki: “Yerli ve uluslararası şirketler, ülkemizin dört bir yanında büyük bir yağma hareketi yürütüyorlar.

Paranın gücüne iman edenler, doğamıza ve yaşam alanlarımıza el koymak istiyor.

Suyumuz, madenlerimiz, ormanlarımız, tarım alanlarımız, yasa ve yönetmeliklerle sermaye sahiplerine devrediliyor.

Hidroelektrik santral (HES) projeleriyle, termik santrallerle, nükleer santrallerle, maden aramalarıyla, mera, kıyı ve orman kanunlarıyla insanca yaşam hakkımız elimizden alınıyor.

Hayatlarımız sermaye sahiplerinin insafına teslim ediliyor. Dedelerimizin ve ninelerimizin yüzyıllardır koruyup kolladığı, bizlere emanet ettiği yaşam alanlarımızdan göçe zorlanarak yurtsuzlaştırılıyoruz”.

Ve yine demiştik ki:

“Bütün bu saldırılar, bulunduğu her yerde yerel halkın direnişiyle karşılaşıyor. Mücadelenin gücü bütünleşerek çoğalıyor”.

9 Nisan günü bu çağrıya kulak veren 10 bine yakın kadın ve erkek ülkemizin her bir köşesinde yürütülen mücadelenin sesi olarak Ankara’ da haykırdı: Teslim olmayacağız; bu yağmaya geçit vermeyeceğiz!

Çok çeşitli olanaksızlıklara rağmen, Ankara sokaklarında binlerce kişinin bir araya geldiği bu kitlesel buluşma, bütün zorluklara, baskı ve sindirme girişimlerine karşı, halk örgütlenmelerine dayanan direnişlerin daha da güçlü biçimler kazanarak süreceğini, dosta ve düşmana bir kez daha göstermiş oldu. Aynı zamanda, bu büyük buluşma sermaye sahiplerine ve onların yol göstericisi siyasi iktidara açık bir uyarı işlevi gördü.

 “Bu ülke satılık değil, yaşamımız için direneceğiz”

Bu miting, mücadele ederek, doğayı ve yaşamı savunanların gücünü, kararlılığını göstermesi açısından önemli bir görev üstlendi. Direnenler yalnız olmadıklarını gördü; birlik ve dayanışmayla güç kazandı. Ülkenin bir çok köşesinden, kendi rengini ve kendi direnişini Ankara’ya taşıyanların yaygınlığı ve çeşitliliği hepimiz açısından umut verici bir görüntü açığa çıkardı. HES karşıtlarının, suyun ticarileştirilmesine karşı mücadele edenlerin, termikle zehirlenmeyi kabul etmeyenlerin, nükleer santrallerle yaşamları tehdit edilenlerin, ormanları ve yaşam alanları yağma edilenlerin yerellerde biriktirdikleri mücadelelerin ortaklaşması adına önemli bir adım olan Ankara mitingi, önümüzdeki dönem açısından, bizlere hem yol gösteriyor hem de yeni görevler yüklüyor. Artık  yaşamları için, su hakkı için doğa için direnenler bir kez bir araya geldiler. Bundan sonra bu direnişlerin birbirleriyle bağını güçlendirmelerini ve birlikte yürümelerini hiçbir güç engelleyemez. 

Doğanın ve yaşamın yağmasına karşı bir araya geldiğimiz mitingimizin örgütlenişi süresince, yerel direnişlerin çağrısına ses veren, alana gelip bu mücadeleye omuz veren, mitinge katılım imkanı bulamasalar da her türlü desteğini bizlere sunan kurum ve kişilerin bu önemli süreçte ciddi katkıları oldu. Bu dostluğun ve birlikteliğin bundan sonra da artarak süreceğine inanıyoruz. Bu vesile ile; TMMOB ve bileşenleri, KESK ve bileşenleri, Tek-Gıda İş, odalar, sağlık meslek örgütleri, sendikalar, dernekler ve siyasi partilere destek ve dayanışmalarından ötürü teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Mücadelenin Kardeşliği Büyüyecek

Derelerin Kardeşliği Platformu olarak önümüzdeki süreçte, doğanın ve yaşamın yağmalanmasına karşı yürütülen mücadelelerin ortaklaşma zeminlerinin çoğaltılması için üzerimize düşen tüm görevleri yerine getirmeye çalışacağız. Sermaye saldırılarının karşısında duran, doğadan ve yaşamdan yana tavır koyan, bütün direnişlere, mücadele örgütlerine, platformlara kardeşlik elimizi uzatacağız. Ancak, ilkeleri, yönelimleri ve tarafı tartışılır olan hiçbir yapıyla da ortak faaliyet ya da birliktelikler içerisinde bulunmayacağız.
 
Bu vesile ile son günlerde, kimi yayınlarda, tartışma gruplarında ve sosyal paylaşım sitelerinde platformumuzun adının çeşitli niyetlerle “Büyük Anadolu Yürüyüşü” ile birlikte anılmasına dair bir açıklama yapmayı zorunlu görüyoruz.

Derelerin Kardeşliği Platformu olarak,  ne karar alma sürecinde, ne hazırlık aşamasında ne de örgütlenişi sırasında yer almadığımız söz konusu organizasyonla hiçbir ilgimiz olmadığını ve bu etkinliği desteklemediğimizi açıklamak istiyoruz. Derelerin Kardeşliği Platformu bünyesindeki yerel platformlarla zaman zaman ortak çalışmalar yapmış bazı insanların, bu organizasyonla kurmuş oldukları temasların platformumuz açısından hiçbir bağlayıcılığı yoktur.  İrademizin dışında, platformumuzun adının bazı etkinliklerle ve kurumlarla birlikte anılmasına izin veremeyiz.

Mücadele içerisinde biriktirdiklerimiz, öğrendiklerimiz bizim yol haritamızdır. Ne bir kılavuz ne bir kurtarıcı bekliyoruz. Bizi birleştiren vadilerin çağrısı, mücadelenin ateşidir.
 
Derelerin kardeşliği Platformunun mücadele ilkeleri bellidir. Dayandığı tek güç halkın örgütlülüğü ve direnişidir. Bağımsızdır. Mücadele sürecinin tüm ihtiyaç ve olanaklarını tıpkı 9 Nisan’da olduğu gibi başta mücadele eden halkın ve aynı mücadelede kol kola yürüdüğü emek ve meslek örgütlerinin gönüllü dayanışmasıyla karşılar. Başkaca bir kaynağı yoktur.  Suyun ve doğanın ticarileştirilmesine, talan edilmesine dönük tüm sermaye ve iktidar politikalarını top yekun reddeder. Pazarlık yapmaz, uzlaşma aramaz. Yan yana yürüyeceği tüm kurum, platform ve yapıların benzer ilkelerle hareket etmesini önemser.

HAYDEEE.Şimdi Doğamıza ve yaşamımıza el koymak isteyen sermaye sahiplerine karşı vadilerde , kentlerde ve tüm ülke sathında birlik olma zamanı.Şimdi su ve yaşam hakkı mücadelesi zamanı.Şimdi Direnme zamanı.

Derelerin Kardeşliği Platformu