Çevre mühendislerinden İstanbul raporu: Adım adım ekolojik felakete

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin yayımladığı 2019 yılı İstanbul Çevre Raporu kentin her geçen gün ekolojik felakete sürüklendiğini ortaya koydu: Milyonlarca ağaç kesildi, hava, su, asbest ve atık konusunda gerekli ölçüm ve denetimler yapılmıyor, betonlaşma katlanıyor

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, 2019 yılı İstanbul Çevre Durum Raporu’nu yayımladı. İstanbul’un hava, su, toprak ve gürültü kirliliği karnesini çıkaran ve altyapı sorunları, asbest riski ve iklim değişikliği başlıklarının da dahil edildiği rapor İstanbul’un ekolojik yıkımına mercek tutuyor.

İstanbul sistematik olarak tahrip ediliyor

Çevre mühendisleri, İstanbul’da 13 milyon ağacın yok edildiğini, kentin yarısında yaklaşık 6 milyon kişinin yaşadığı bölgede hava kirliliği değerleri ile ilgili sağlıklı ölçümlerin yapmadığını, 15 milyon 374 bin m³ atık suyun hiçbir arıtma işlemine girmeden direkt olarak Marmara Denizi’ne deşarj edildiğini belirtti, asbest denetimi ve atık konusunda gerekli denetimlerin yapılmadığını vurguladı.

Çevre mühendislerinin yayımladığı rapordan başlıklar:

Ölçümler yapılmıyor, nüfusun yarısı kirli hava soluyor

İstanbul’da hava kalitesi izlenmesi için kurulan istasyonların çoğunda veri alım oranı güvenli değil, istasyonların tamamında hava kalitesi için önemli olan her parametre ölçülemiyor. Hava kirliliği parametreleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından şeffaf ve güvenilir bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmıyor.

İstanbul’da yaklaşık 2 milyon nüfusun yaşadığı bölgede ölçüm 2018 yılında neredeyse hiç yapılmadı, bu bölgede solunan havanın kirlilik durumu tespit edilemedi. Ayrıca, İstanbul’da ölçüm yapılan fakat güvenli veri alımının olmadığı ilçelerde yaklaşık 6 milyon kişi yaşıyor. İstanbulluların yarısının soluduğu havaya dair yorum yapılabilecek yeterli veri toplanmıyor.

İstanbul’un artmaya devam eden nüfusu, orman alanlarının tahribatı, dev inşaat projeleri, hafriyat kamyonları, 3 milyon 571 bin araçtan çıkan egzoz gazı, sanayi kaynaklı emisyonlar kirliliği arttırıyor.

1 yılda 55 milyon ağaç yok edildi

Türkiye’de son dönemde 550 bin hektarlık orman arazisi maden ve turizm tahsisleri gibi kullanımlar nedeniyle yok edildi. Bu alan, İstanbul’un yüz ölçümünden fazla. Yok edilen ağaç sayısı ise 55 milyonun üzerinde. İki ağacın 4 kişilik bir ailenin yıllık oksijen ihtiyacını karşıladığı düşünüldüğünde, yok edilen ormanlarımızla 27,5 milyon ailenin bir yıllık oksijeni kesildi. İstanbul’da üçüncü havalimanı inşaatı için 13 milyon ağaç kesildi. Kuzey Ormanları Savunması’nın (KOS) yapmış olduğu analize göre 2012-2019 yılları arasında havalimanı proje sahasında 8 milyon, inşaat için açılan 2 taş ocağı için en az 1 milyon 200 bin, havalimanına giriş sağlayan Kuzey Marmara Otoyolu için 3 milyon 700 bin ağaç kesildiği tespit edildi. Kentin nefes alabilmesi için, geleceği için orman alanlarının tahribatının bir an önce durdurularak, orman alanı vasfını kaybetmiş alanların yeniden ormanlaştırılması gerekiyor.

Su krizi büyüyor, sular kirletiliyor

Resmi verilerine göre, İstanbul’da kişi başına düşen içme suyu miktarının 1.700 metreküpün altına indiği 2016’dan bu yana teknik olarak su stresi yaşanıyor. Konuyla ilgili yapılan çalışmalarda İstanbul’un 2030 yılı itibarıyla kötüleşeceği ve kentte su kıtlığı yaşanabileceği öngörülüyor. İstanbul’un içme suyu açısından en önemli konu, su havzalarının korunması ve sağlıklı kalması. Son yıllarda yapılan ve yapılmak istenilen mega projelerle beraber İstanbul’u besleyen içme suyu varlıkları tahrip ediliyor. Marmara Denizi’nde biyoçeşitlilik yok oluyor. 2018’de, 1 milyar 223 milyon 815 bin m³ atık suyun %65’i (778 milyon 587 bin m³) sadece fiziksel arıtma kullanılarak alıcı ortama deşarj edildi. Bu yetersiz arıtma yaklaşımı dışında ise, 15 milyon 374 bin m³ atık su hiçbir arıtma işlemine girmeden direkt olarak Marmara Denizi’ne deşarj edildi. Bu atıklar deniz ekosistemini bozmakla kalmayıp, sudaki oksijeni azaltıyor. Bu arıtmama yaklaşımı devam ederse Marmara Denizi geri dönülmez bir yola girmiş olacak.

Gürültü artıyor

Dünyada gürültü kirliliği en yoğun illerden olan İstanbul’da başlıca gürültü kaynakları; sanayi, inşaat faaliyetleri, ulaşım. İstanbul’un gürültü haritasına bakıldığında, gürültünün en yoğun olduğu bölgeler TEM otoyolu ve E-5 gibi işlek noktalara yakın bölgeler gibi görünse de; kentsel dönüşüm sürecinde gerçekleştirilen yıkım ve inşa faaliyetleri şehrin yerleşim bölgelerinde yaşayan insanlar için de gürültü sorununu çekilmez bir hale getirdi. Ulaşımın yoğun olduğu bölgelerde ses bariyerleri yapılması gerekiyor. Gürültülü çalışmada saat düzenlemesine uyulması gerekiyor.

Asbest kontrolü yetersiz

Sağlık için büyük tehdit oluşturabilecek maddelerden olan asbest, İstanbul’da göz ardı edilen tehlikelerden biri. Özellikle eski binalarda asbest oranı oldukça yüksek. Kentsel dönüşümün hayatımızın bir parçası haline geldiği İstanbul’da, yıkımı yapılacak olan her bina için asbest kontrolü de bir zorunluluk olmalı. Kontrolsüzce yıkımı gerçekleştirilen binalardan çıkan asbest çevre halkının sağlığını tehlikeye atıyor. Molozları sahada bırakılmış olan Kirazlıtepe’de gerçekleştirilen ölçümler asbest kontrolünün yıkım öncesi yapılmadığını kanıtlar nitelikteydi. İlçe belediyeleri, Hafriyat Toprağı, İnşaat Ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği ve Asbestle Çalışmalarda Sağlık Ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik ilgili maddelerine istinaden belediye meclisi kararı alarak yıkım öncesi binalarda asbest kontrolü yapmalı.

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 2019 Çevre Raporu

politeknik.org.tr