Bu borcun altından kalkamazsınız – Çiğdem Toker (Cumhuriyet)

Söylediğine, kalben ne kadar inanıyor bilinmese de müstafi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, borçsuz bir belediye bıraktığı kanaatinde.
O, öyle söyleyince İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) kurumsal sitesine baktım.
Sitenin gayet görünür bir sekmesinde belediyenin 2017 bütçe belgesi duruyor.
Daha ilk sayfalarda yazılmış:
Gider: 18 milyar 500 milyon TL.
Gelir: 13 milyar 600 milyon TL
“Denge” başlıklı 3. maddesinde, aradaki 4 milyar 600 milyon TL’lik açığın net borçlanma ile kaynağı gösterilerek denklik sağlandığı belirtiliyor.
4.6 milyar TL’lik borçlanmayı merak eden çıkarsa, not düşelim:
Bu tutarın 1. milyar 765 milyon TL’sinin iç; 2 milyar 834 milyon TL’si de dış borçlanmayla karşılanacağı öngörülüyor.
Dış borçlanmanın tamamı da yabancı bankalardan. 1.8 milyar TL’lik iç borcun 268 milyon TL’si banka borcu, 947 milyon TL’si İller Bankası’na.

Boğaz köprülerinden 27 milyon TL pay
Bu arada gelir kalemi içinden bir başlık: Boğaz köprülerinden elde edilen geçiş ücretleri için İBB’ye aktarılacak pay tahmini: 27 milyon TL.
Gelir hanesine 54 milyon TL de otopark geliri yazılmış.
İBB’nin mali nitelikli borçları, alınacak kurumsal önlemlerle öyle ya da böyle ödenir.
Fakat Topbaş’ın İstanbul’a borçları, ne yapsa ödenemez ağırlıkta.
Betona boğulmuş şehre, bitmiş yeşile, beklenen ürkütücü deprem yarın olsa sığınılacak eski afet toplanma alanları yerine dikilen yapılara, yandaşları trilyoner etmiş kuleler yüzünden bitmesine yol verilmiş tarihsel siluete, tamamen kapanan ufka, katledilmiş on binlerce ağaca, evsiz kalmış insanlara yuvası dağılmış sincaplara tilkilere baksa bu ağırlığı hisseder mi?

Avrasya Tüneli’nden hediyeli çekiliş
Avrasya Tüneli, AKP’nin “milletin cebinden beş kuruş çıkmayacak” dediği yap-işlet-devret projelerinden biri.
Devletin günde 68 bin 500 araç geçiş garantisi verdiği tüneli yapıp işleten şirket ATAŞ. Yapı Merkezi ve Güney Kore’den SK E&C şirketlerinin kurduğu ATAŞ, Avrasya Tüneli’ni 25 yıl işletecek. Otomobil başına 4 dolar artı KDV geçiş ücreti sözleşmede var.
Avrasya Tüneli şimdi bir yarışma düzenlemiş. Yarışmanın başlığı, “Avrasya Tüneli Kazandırıyor”.
Tünel hikâyesini videoya çekip gönderecekler arasında yapılacak çekilişle tablet/cep telefonu ödülü verilecek.
Bu yarışmanın, başta planlanan günlük 68 bin 500 araç geçmemesiyle ilgisi var mıdır sizce?

Ticaret sicilinde bir başbakan imzası
Türkiye Varlık Fonu (TVF) büyük iddialarla, kapalı bir kutu halinde kurulalı bir seneyi geçti.
Yönetimi belirlendi, Ak Merkez’de lüks bir daireye taşındı. Rusya Varlık Fonu ile anlaşma imzaladı. OHAL KHK’leri marifetiyle kamu bankaları ve köklü kamu şirketlerini devraldı. Fakat ne üç yıllık strateji belgesini gördük, ne de yapılacağı söylenen bağımsız denetim raporunu.
Bütün bu sis perdesi sürerken TVF Başkanı Mehmet Bostan iki hafta önce görevden alındı. Yönetim kurulu üyesi ve BIST Başkanı Himmet Karadağ vekâleten getirildi.
TVF bir anonim şirket olduğu için bu operasyon Resmi Gazete’ye yansımadı.
Görevden alma, vekâleten görevlendirme ve imza yetkilerine dair kararları Ticaret Sicil Gazetesi’nde gördük. Başbakan Binali Yıldırım ile Başbakanlık Müsteşarı Fuat Oktay’ın imzalarını taşıyan görevden alma ve vekâleten yürütme kararları 18 Eylül tarihli sicil gazetesinde yayımlandı.
22 Eylül tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde de bir başka karar var.
Eski başkan Bostan’ı yetkilendiren imza sirküleri iptal edilerek, imza yetkileri yeniden belirlenmiş.
Şirketi borç ve sorumluluk altına sokacak işlemler, sözleşmeler, teklif mektupları niyeti belgeleri gibi işlemlerin imza yetkisi, Başkanvekili Karadağ’ın yanında yönetim kurulu üyelerinden herhangi birinin ortak imzasıyla temsil edilebilecek.
Ha bu arada, bu son karar fiziki toplantı yapılmadan elden imza dolaştırılarak yapılmış. Kararda, Karadağ, Kerem Alkin, Yiğit Bulut ve Oral Erdoğan’ın imzaları var.
Şimdi sıra Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “Varlık Fonu’nu bizim yeniden organize etmemiz şart” dediği yeni organizasyonda.

Turkcell’den açıklama
Turkcell, geçen hafta bu köşede yayımlanan “Sinyal Bebek’ten Turkcell’e İntihal Suçlaması” başlıklı yazıma açıklama gönderdi.
O yazıda, Turkcell’in bugün var olmayan ilk logosu Sinyal Bebek’in yaratıcısı San Grafik’in savcılığa yaptığı suç duyurusunu değerlendirmiştim.
Turkcell, suç duyurusu belgesinden aktardığım bilgilerin “şirket itibarına zarar verecek yanlış ve yanıltıcı” olduğunu bildirmiş.
“Sinyal Bebek” logosu üzerinde “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan kaynaklanan tüm mali haklar ve her türlü değişikliği yapmak da dahil olmak üzere her türlü mecrada kullanma hakkı, bizatihi San Grafik tarafından sınırsız ve süresiz olarak, bir sözleşme ile ve belirli bir bedel mukabilinde şirketimize devredilmiştir” denilen açıklamada, “Turkcell’in Sinyal Bebek logosunu her türlü değişikliği yaparak kullanmak da dahil olmak üzere her türlü mecrada kullanma hakkına sahip” denilmiş. 2015’te San Grafik’in Turkcell’e ihtarname göndererek “cayma talebi”nde bulunduğu aktarılıyor. Turkcell açıklamasında şu vurgu yapıldı:
“Şirketimiz tarafından haksız ve hukuka aykırı bu talebe karşı Sinyal Bebek logosu üzerindeki tüm hak, menfaat ve yetkilerin ve eserde değişiklik yapılması hakkı ile diğer manevi hakları kullanma yetkisinin şirketimize devrolduğu gerekçeleriyle sözleşmeden caymanın haksız olduğunun tespiti talebi ile dava açılmış, davanın 30.05.2017 tarihli duruşmasında, davamızın kabulü ile San Grafik’in sözleşmeden caymasının haklı ve geçerli olmadığı tespit edilmiştir.”
Turkcell açıklaması üzerine aradığım şikâyetçi şirketin yetkilileri, fikir ve sanat eserlerinde “cayma”nın tek yanlı irade beyanı olduğunu, caymayı geçerli bulmayan mahkeme kararınınsa istinaf aşamasında bulunduğunu bildirdi.

Cumhuriyet için
Yarın Çağlayan’da olacağız. 11 aydır tutuklu, bırakın “terör örgütüne yardımcı olmak” gibi ağır bir suçlama için maddi, elle tutulur somut “delil” göstermeyi, “O haber niye öyle, bu başlık niye şöyle” dışında soru yöneltilemeyen arkadaşlarımız için. “Bazıları bazı şeylerin bazı yerlerde yayımlanmasını istemez. İşte o şeylere haber diyoruz” sözünün anlattığı, gazeteciliğe adanmış hayatlar için Çağlayan’da olacağız yarın.