Bilgisayar Mühendisleri Odası, aylar süren bir çalışmanın ardından 24 Haziran seçim sonuçlarına dair çarpıcı bulgular içeren bir rapor yayımladı. Bu rapor ve yankıları üzerine konuştuğumuz BMO Genel Başkanı Hülya Küçükaras, böyle bir çalışmanın ilgililerce daha önce yapılmamış ve veri yanlışlarına itiraz edilmemiş olmasının şaşırtıcı olduğunun altını çiziyor. Yanıt bekleyen sorular var: Aynı sandık için nasıl oldu da birden çok tutanak yüklenebildi? Bir partinin oyunu bir başka partiye yazma şeklindeki hata neden bu kadar yaygın? Oylar sisteme girilirken veri girişini yapanlar tutanaktakinden farklı sayılar girdiği, CHP’deki tutanaklarla YSK’deki tutanaklar uyumsuz olduğu halde CHP neden itiraz etmedi?
BMO, seçim sonuçlarını analiz etti ve bunun üzerinden bir rapor hazırladı. Bu süreci anlatır mısınız?
Hülya Küçükaras: Bilgisayar Mühendisleri Odası (BMO), anayasanın 135. maddesinde tanımlı kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşudur. Bu niteliğimizden ötürü kamu bilişim uygulamalarını kamu adına denetlemek, odamızın ana görevlerindendir. Kamu bilişim sistemlerinin meslek örgütlerinin denetimine açılmasını da bir zorunluluk sayıyoruz.
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) sahipliğindeki Seçim Bilişim Sistemi (SEÇSİS) de kamu bilişim sistemlerinden biri. Odamızın SEÇSİS’le ilgili çalışmaları 16 Nisan 2017’deki halkoylaması öncesinde başladı. Şubat 2017’de BMO SEÇSİS Çalışma Grubu’nu oluşturduk. Ortalıkta SEÇSİS’e ilişkin çok yanlış bilgiler dolaşıyor ve önyargılar var. Bir de bazı gazeteciler ne yazık ki kalıplaşmış biçimde “Amerika’dan alındı”, “Zaten elektronik seçim sistemleri hiç güvenilir değil” gibi bir türlü düzeltemediğimiz yanlış şeyler yazdılar; dolayısıyla biz de kamuoyunu doğru bilgilendirmek, aydınlatmak amacıyla SEÇSİS’i tanıtan bir rapor yazmayı hedefledik.
BMO SEÇSİS Çalışma Grubu, Mart 2017’de yayımladığı raporu hazırlarken YSK Seçmen Kütükleri Genel Müdürlüğü’yle görüştü, YSK’nin kamuya açık bilgilerinden yararlandı. Mesleki birikimimizi de katarak SEÇSİS’in kapsamı nedir, iş süreçleri nelerdir, bilişim sistemlerinin güvenliği hangi ilkelerle saptanır gibi konuları içeren “Her Yönüyle SEÇSİS” raporumuzu oluşturduk. Raporda, sistemdeki iş süreçlerini ve seçim sonuçlarının girdisi olan veriler için risk taşıyan süreçleri ayrıntısıyla açıkladık; “Sıkça Sorulan Sorular” bölümünde kamuoyunda çokça dillendirilen soruları yanıtladık. Mesleki sorumluluğumuz gereği raporun son bölümünde de YSK’ye, kurumlara, siyasi partilere, basın-yayın kuruluşlarına, yurttaşlara yönelik somut önerilerimize yer verdik. Bu rapor hazırlanırken SEÇSİS, sistem altyapısı, işleyişi, veritabanı ve uygulama yazılımı açısından hiçbir zaman bizim tarafımızdan incelenmedi, denetlenmedi; sistem güvenliği açısından da bir incelememiz yok. “Her Yönüyle SEÇSİS” raporunu, kamuya açık bilgileri mesleki bakışımızla yorumlayarak oluşturduk.
Hiçbir kamu kurumu sistemini denetime açmadı
Sistemin incelenmesi yönünde talebiniz oldu mu ?
Biz mesleki denetim yapma isteğimizi genel bir çağrı olarak dile getirdik ama bu konuda herhangi bir geri dönüş olmadı. Bu yıl, 24 Haziran 2018 seçimleri için yaptığımız çalışma da tümüyle sistemin çıktıları üzerinden bir bakış. Seçim sonuçları YSK’nin sitesinde Sandık Sonuçları Paylaşım Sistemi’nde (SSPS) yayımlandığından incelememizi “uygulamanın çıktısı” diye baktığımız bir veri üzerinde yaptık. Bunu bir denetim olarak düşünmeyin. Bu bir denetim değil, sistemin çıktılarının analitik gözle incelenmesi. Bilişim uygulamalarının denetimini yapmayı istiyoruz ki bu tür denetimler zaman alıcı yoğun bir çalışmayı gerektirir ama bugüne dek hiçbir kamu kurumu sistemini bu tür denetime açmadı.
Biliyorsunuz seçimlerde elle mühür basarak oy veriyoruz, sayım döküm cetveline oy sayısı elle işaretleniyor, sandık sonuç tutanakları yine aynı biçimde elle yazılıyor; en son ilçe seçim kurullarında o yazılanlar sisteme giriliyor. “Her Yönüyle SEÇSİS” raporumuzda veri açısından riskin oyların sayımı, tutanakların yazılması ve oyların sisteme girilmesi sırasında oluştuğunu belirtmiştik.
Bir bilişim sisteminin güvenliği “kullanılabilirlik, gizlilik ve bütünlük” olmak üzere üç temel ilkeyle saptanır. Özellikle veri bütünlüğü, yani sisteme giren ve sistemde işlenen verilerin tutarlı olması sistemin güvenilirliği açısından çok önemli. 24 Haziran seçimleri öncesinde kendi meslek alanımızdan yola çıkarak birkaç konuya dikkat çektik; görüşlerimizi açıklamalarımızla kamuoyuna duyurduk. YSK Seçmen Kütükleri Genel Müdürlüğü’yle görüştük, kimi siyasi partilerle görüşmeler yaptık; düşüncelerimizi, kaygılarımızı, önerilerimizi aktardık. Seçim güvenliği konusunda TMMOB içinde ve ayrıca çeşitli kuruluşlarca düzenlenen etkinliklere katıldık, görüşlerimizi aktardık.
Çok köklü değişiklikler oldu, uyardık ama hiçbir yanıt alamadık
Bu seçimler zaten çok ilginç başladı; seçimin yasal yönünü ve toplumsal etkilerini hiç konuşmuyorum… Bizi mesleki yönden ilgilendiren, yazılımın ve iş süreçlerinin değişmesini gerektiren konular vardı. Başta seçim sonuçlarının hesaplanmasında formüllerin uygulanmasını gerektiren ittifaklar vardı; sandık seçmen listelerini etkileyen sandıkların birleştirilmesi ya da taşınması gibi işlemler vardı; sandık sonuç tutanaklarının biçimsel yapısı ve içeriği de değişiyordu. Mesleki olarak baktığınızda doğal olarak ilginizi çekiyor; çünkü yazılımda köklü değişiklikler gerekiyor. Üstelik de süre çok kısa… İttifakların alacağı oyların siyasi partilere dağıtılması formülü, seçim sonucunun nasıl olacağını belirler. Öte yandan biliyorsunuz daha önce aynı apartmandaki seçmenler aynı sandıkta yer alırdı; oysa bu seçimde yöntem değişti, sandık seçmen listeleri farklı bir algoritmayla oluşturuldu. Özellikle partilerle yaptığımız görüşmelerde seçmen listelerinin önceki seçimlerdeki seçmen listeleriyle karşılaştırılmasını ve sonuçlarının kamuoyuna açıklanmasını istedik.
Tüm bunlar, YSK’nin olduğu kadar siyasi partilerin YSK’den veri alıp işlediği yazılımların da değiştirilmesini gerektiriyor. YSK’ye de partilere de hep şu çağrıda bulunduk: Çok kısa sürede çok ağır yazılım değişiklikleri yapılıyor; çok sağlam sınamalar yapmalısınız; bu sınamalar YSK-parti veri alışverişini de kapsayacak biçimde olmalı… Bu sınamaların, yani testlerin sonuçlarını da kamuoyuyla paylaşın, dedik. Duyurular yaparak dile getirdiğimiz çağrılarımıza, uyarılarımıza karşın sınamalara ilişkin hiçbir açıklama yapılmadı. Baktık ki yanıt alamıyoruz, bu kez yurttaşlara çağrı yaptık, “SEÇSİS’i hep birlikte denetleyelim” dedik ve YSK’nin yayımladığı seçim sonuçlarını sandık başından alacakları sandık sonuç tutanaklarıyla karşılaştırmalarını önerdik.
Yurttaşlara yaptığımız çağrının gereğini BMO olarak da yapmayı hedeflemiştik; YSK’nin yayımladığı kesin seçim sonuçlarını veri bütünlüğü açısından irdelemeyi düşünmüştük. Sistemin çıktıları üzerinden mesleki bir denetim olabilir, mesleki denetim açısından küçük bir örnek yaratabiliriz diye düşündük. Bunu, kamuoyunda tartışılan bir seçim sonucu olmasaydı da yapacaktık.
Raporumuz kamuoyunun güvensizliği ile örtüştü
Seçim sonuçları kamuoyunda çok ciddi bir güvensizlik yarattığından “24 Haziran 2018 Seçim Sonuçları Veri Analizi” raporumuz konuyla örtüştü diyebiliriz. SEÇSİS Çalışma Grubumuz, YSK’nin SSPS’de yayımladığı hem cumhurbaşkanı hem de milletvekili seçimlerine ilişkin seçim sonuçlarının sandık verilerini tek tek indirip bir veritabanı oluşturdu. Küçük bir yazılımla da cumhurbaşkanlığı ayrı, milletvekilliği ayrı olmak üzere veri yanlışı olasılığı taşıyan sandıkları belirleyerek bu tür yanlışların gerekçelerini anlamak için hata olasılığı taşıyan seçim sonuçlarını yine SSPS’de yayımlanan sandık sonuç tutanaklarıyla ve sayım döküm cetvelleriyle tek tek gözle karşılaştırdı.
Veri yanlışı olma olasılığı taşıyan sandıkları şu yöntemle belirledik: İlk olarak tümüyle aynı verilere sahip sandıklar var mı diye sorguladık. Verileri aynı olan sandıklar olabilir; ancak bunların sayısı çoksa ve belli bir alanda yoğunlaşıyorsa veri girişinde hata olasılığı vardır. İkincisi -ülkemizin toplumsal yapısı da bunu doğuruyor- belli bir seçim bölgesinde yani mahallede sandıklardaki oy dağılımı genellikle benzerdir. Benzer oy dağılımından belli bir oranda sapanlar var mı diye baktık. Örneğin bir mahallede oyu çok az olan bir adaya ya da partiye olağanın dışında bir oy geçişi olmuşsa veri giriş yanlışı olasılığı vardır. Bir eşik değer belirleyerek bu tür sapmalara baktık. Eşik değeri bilerek yüksek tuttuk; daha düşük tutsak o kadar hassas bir sapma oranıyla inceleme yapmak çok zaman alacaktı. Üçüncüsü, bu seçime özel olarak milletvekili seçimiyle cumhurbaşkanı seçiminde yine aynı bölgedeki oy dağılımına, korelasyona baktık. Siyasi partinin oy oranıyla partinin cumhurbaşkanı adayının oy oranının benzerlik göstermesi beklenir; bu benzerlikten sapma çoksa o da veri giriş hatası olasılığını ortaya çıkarır.
2 bin sandıkta hata olasılığı
Bu yöntemlerle veri analizi yapınca tüm sandıklar içerisinde 2 bin kadar sandıkta hata olasılığı olduğu sonucunu aldık. Daha kesin bir inceleme, doğal olarak her bir sandığın seçim sonucu tek tek tutanakla karşılaştırarak yapılır; ama böyle bir çalışma çok uzun sürer. Dolayısıyla SEÇSİS Çalışma Grubumuz istatistiksel yöntem uygulanan bir yaklaşımla hata olasılığı var mı diye baktı.
Bir partinin oyları bir başka partiye yazıldı
Bu saydığınız analize göre en fazla “hata” nerede görünüyor peki?
Kaydırarak veri girişi… Bir siyasi parti ya da cumhurbaşkanı adayının oyunun veri girişi sırasında diğer parti ya da adaya kaydırılarak sisteme girilmesi.
Peki bu kaydırmayı tahmin mi ediyoruz, yoksa tespit mi ettik?
Eğer bir yerde sandık sonuçları eşik değere takılırsa yani bölgedeki benzer oy oranından sapma varsa kaydırma vardır büyük olasılıkta. Raporda da bu durumu örnekleyerek açıkladık. Örneğin D partisinin oyları hiç oy almamış olan C’ye kaydırılınca, bu kaydırmanın yarattığı oy dağılımı eşik değere takılıyor. Bunu görünce dönüp sandık sonuç tutanaklarına bir bakalım diyorsunuz. Bir bakıyorsunuz ki gerçekten de veri kaydırılarak girilmiş. Dolayısıyla önce yanlış olma olasılığını taşıyan sandığı bulup sonra bu sandıktaki oy sayılarını sandık sonuç tutanağıyla gözle karşılaştırınca kayma olduğunu kesin olarak saptadık.
Hata olasılığı taşıyan bu 2 bin sandık belirlendikten sonra bunların sandık sonuç tutanakları ve sayım döküm cetvelleri ile girilen verileri karşılaştırmaya başladık. 250 sandıkta yanlışlar olduğunu belgeledik. Sayı 250’yi bulunca raporun yazılmasını geciktirmemek için bu sayının yeterli olduğunu düşünerek çalışmayı sonlandırdık; çünkü veri girişinde hep benzer hatalar olduğunu gördük. Hataları da sınıflayarak bu 250 sandık içerisinde hangi sandıkta hangi hatanın olduğunu raporumuzda açıkladık.
“Güvenlik açıkları var, bunu giderelim”
Bunu kamuoyuyla paylaşmak da önemliydi; çünkü biz saptadığımız veri yanlışlarından hareketle bunları gidermek için kimi teknik ve yönetsel düzenlemeler önerebiliriz; YSK de özellikle yerel seçimlere giderken bunu görerek önlemler alabilir, partiler önlemler alabilir, kimi yurttaş girişimleri var, onlar kendi ellerindeki veriye bakarak buna destek verebilirler ya da önlemler önerebilirler. Kısacası hep birlikte bize, kamuya ait olan bir seçim sisteminin daha iyi çalışması için bir duyarlılık yaratabiliriz. Bizim yola çıkış amacımız da aslına bakarsanız bu… Siyasiler, raporumuzdaki saptamaları istedikleri yöne çekiyorlar; ama bizim duruşumuz belli. Biz, bir meslek örgütü olarak mesleki birikimimizle “Burada veri bütünlüğü açısından kimi güvenlik açıkları var, bunu giderelim; bu açıkların ve aksaklıkların giderilme yöntemleri vardır,” diye yayımladık raporumuzu. Raporun “Sonuç” bölümünde de bunu vurgulayarak yurttaşların oylarının sonuçlara doğru yansımasını engelleyen bu sorunların kimi düzenlemelerle çözülebileceğini söyledik.
Bir sandıkta bir partiden diğerine sıra dışı bir oy geçişi olduğunu belirtmişsiniz. Bu hangi partiden hangi partiye olmuş?
Böyle belirgin bir örüntü yok. Tüm parti ve adaylar için oyların kaydırılarak girilmesine rastlanıyor.
Sandık sonuç tutanakları ile sayım döküm cetvelleri arasında uyumsuzluk var
Kaydırmaların dışında karşılaştığınız şeyler nelerdi?
2 bin sandıkta çalışma yaparken karşımıza çok ilginç şeyler çıktı. Kimi sandıklarda sandık sonuç tutanağı ile sayım döküm cetvelindeki veriler aynı değil. Oysa uygulama neyi gerektiriyor? Verinin oluşması süreçleri açısından sayım döküm cetveli ilk, ham veri; ikinci veri kaynağı da sandık sonuç tutanağı. Bunların birebir aynı olması gerek. Çünkü sayım döküm cetveli, kesin seçim sonucunu oluşturan “sandık sonuç tutanağı”nın girdisi. Böyle olması gerekirken öyle olmadığını gördük. Nasıl hatalar çıkmış, gözlemlerimiz neler, bunlara raporun eklerinde yer verdik. Bir de bu kaymaların kaçar oya denk geldiğini de ayrıca listeledik.
İncelediğiniz sandıklar açısından ne kadar bir oydan bahsediyoruz?
Yaklaşık 14 bin yurttaşımızın oyu seçtiği partiye ya da adaya yansımamış.
2 bin sandıkta 14 bin oyun doğru yansımadığını düşünürsek Türkiye genelinde bu sayının kabaca 1 milyon 300 bine yaklaştığını söyleyebilir miyiz?
Hayır. Böyle bir çıkarım yapmak doğru olmaz. Bizim çalışmamızda önce veri yanlışı olma olasılığı taşıyan sandıklar bulunup sonra tek tek tutanaklarla karşılaştırma yapılarak yanlışlar saptandı. Bizim yöntemimizle yakalanamayan veri giriş yanlışları olabileceği gibi verileri doğru olduğu halde “veri yanlışı olasılığı var” diye işaretlenmiş sandıklar da olabilir. Dolayısıyla tüm sandıkların sonuçları için tek tek tutanakla karşılaştırma yapılmadan böyle oranlayarak sonuca gitmek son derece yanıltıcı olur.
Bizi düşündürten şey, veri yanlışlarına itiraz edilmemiş olması
250 sandıkta hata var demiştiniz. Yaklaşık olarak 184 bin sandık var, hatta iki farklı oy kullanıldığını düşünecek olursak kabaca 368 bin tutanak var. Türkiye genelindeki sayı olarak mı düşünmeli bu 250’yi?
Biz çalışmamızı yurtiçi ve gümrük kapılarındaki tüm cumhurbaşkanı ve milletvekili sandıkları için yaptık; toplamın içerisinde 2 bin sandıkta hata olasılığı yakaladık, bunların içinde de 250’sini belgeledik. Ancak hata olasılığı olan sandık sayısı için “Yüzde 100 bu sayı 2 bindir, daha fazla değildir,” demiyoruz. Çünkü benzer durumların daha küçük eşik değerlerle başka sandıklarda da çıkabileceğini öngörüyoruz. Ayrıca bizim üzerinde çalıştığımız SSPS’den elde edilen veri çok zor bir veri; sandık sonuç tutanaklarını, sayım döküm cetvellerini SSPS’den tek tek indirip gözle karşılaştırma yapmak çok zaman ve dikkat gerektiren zor bir iş. Partiler, seçim sonuçlarını seçim sırasında doğrudan YSK’den alıyorlar; partilerde bu ham veri çok daha sağlıklı ve kolay işlenebilir, sorgulanabilir biçimde var. Onlar bu çalışmayı bize göre daha rahat yapabilirler. Bizi düşündürten, böyle bir çalışmanın bugüne dek yapılmamış olması, hatta bizim bulduğumuz veri yanlışlarına seçim sonrasında itiraz edilmemiş olması.
Aynı sandık için birden çok tutanak nasıl yüklenir sisteme?
Rastlantı olarak karşımıza şöyle şeyler de çıktı: Birbirinden farklı sandıklar için aynı verileri içeren sandık sonuç tutanakları düzenlenmiş; altlarında da aynı sandık kurullarının yani aynı kişilerin imzaları var. “İkiz tutanak” dedik bunlara da. Ayrıca aynı sandık için birden çok sandık sonuç tutanağının da sisteme girildiğini gördük. Aynı sandık için birden çok tutanak nasıl yüklenir sisteme? Bir sandık için bir sandık sonuç tutanağının olmasını bekleriz. Eğer sandık sonuçlarına itiraz edilmişse o sandık için denetleme tutanağı olabilir, ama birden çok sandık sonuç tutanağı şaşırtıcı. Sandık sonuç tutanağının üzerinde QR kod var; bekleriz ki bir sandığın tutanağı sisteme yüklendiğinde aynı QR kodlu yeni bir tutanağın girilmesine sistem izin vermesin ya da bu durumda sistem kullanıcıyı uyarsın.
Oylar sisteme girilirken tutanaktan farklı sayılar girilmiş
Veri girişlerinde gözlemlediğimiz diğer bir durum da şu: Oylar sisteme girilirken kullanıcının inisiyatifinde değişiklikler yapılmış. Sandık sonuç tutanağında yazan oyların toplamı, toplam oy sayısıyla uyumlu değil. Böyle olunca veriyi giren kişi uyuşmazlığı gidermek için oy sayılarını tutanakta yazandan farklı olarak azaltıp artırmış diye değerlendiriyoruz; yani kendi inisiyatifinde düzeltme yapmış gibi. Oysa bunlar daha sandık sonuç tutanağı oluşurken düzeltilmesi gereken şeyler. Geçerli oy sayısı neyse toplamın da onunla aynı olması gerekir.
CHP’nin tutanakları YSK’dekilerle uymuyor
CHP İstanbul da sonuçları kendi sitesinde yayımlamıştı. Bir de onlara bakalım dedik. Elimizde SSPS’den edindiğimiz böyle bizi şaşırtan sandık sonuç tutanakları var, CHP İstanbul’dakiler nasıldır acaba dedik. Oradan aldığımız kimi tutanakların da YSK’dekilerle uymadığını saptadık. Böyle saptamalarımız olunca onları da rapora yerleştirdik; bunların nedenlerini açıklamamızsa olanaksız. Sonuçta bu çalışmada birinci olarak oy sayım ve sandık sonuç tutanağının oluşması süreci, ikinci olarak da veri girişinde aksaklıklar olduğunu gördük.
Sistem uyarı verse de denetleyemediğimiz için bilmiyoruz
Alınabilecek önlemlerden bahsetmiştiniz. Nedir bu önlemler?
Tüm bilişim sistemlerinde kullanıcıların veri girişinde hata yapması doğaldır; sistemler bu insanca yanlışların olabileceği öngörüsüyle bu yanlışların en aza indirgenmesini sağlayacak biçimde tasarlanır. Örneğin QR kod başarılı bir uygulama. Sandık sonuç tutanağındaki QR kod tek bir sandığa ait. Dolayısıyla aynı sandık için ikinci bir veri girişi varsa, sandık sonuç tutanağı bir sandık için ikinci kez taranıyorsa sistemin uyarı vermesi gerekir. Belki de verdi, ama biz bunu bilmiyoruz; o uygulamayı, o işlemi denetleyemediğimiz için bilmiyoruz. Uyarı veriyorsa ikincisini niye alıyor? Alıyorsa genelgeye göre bunun sandık sonuç tutanağı değil, düzeltme içeren bir denetleme tutanağı olması beklenir. Ama SSPS’den indirdiğimiz taranmış belgelerin hepsinin üstünde “sandık sonuç tutanağı” yazıyor.
İkinci olarak sisteme geçerli oy sayısını giriyorsak geçerli oyların partilere/adaylara dağılımlarının toplamının da aynı olması gerekir. Sayım döküm cetveli ve sandık sonuç tutanağının sisteme taratılması işleminde görüntü tanıma teknikleri kullanılabilir. Böylece veriler daha hızlı okunarak girilen oy sayıları ile sandık sonuç tutanağındaki değerler karşılaştırılabilir; veri girişlerinde bu yöntemlerle teknolojik iyileştirmeler yapılabilir.
“İkiz tutanak” sorununun önüne geçilebilir
Daha iyi anlaşılması için şöyle örnekleyelim: Sayım döküm cetveli, sayısal loto gibi işaretleniyor; taranarak sisteme alındığında bu cetveldeki değerlerle sisteme girilen veri karşılaştırılıp anında kullanıcı uyarılabilir.
Öte yandan sandık sonuç tutanağının altına sandık kurulu üyelerinin adları elle yazılıyor ve imza atılıyor. Oysa sandık kurulu ta baştan belli. Seçim sabahı sandık sonuç tutanağı ilçe seçim kurulunda basılırken sandık kurulu üyelerinin adları da tutanağa yazılı olarak basılabilir. Tutanak imzalanırken yine adlarını yazsın üyeler, ikinci bir denetim olur. Böylece bizim “ikiz tutanak” dediğimiz durumlar da ortadan kalkar. Eğer bu tür tutanakların olmasını zorunlu kılan bir gerekçe varsa o da resmi olarak yazılır sandık sonuç tutanağının üzerine. Çünkü sandık sonuç tutanağı, YSK’nin genelgelerinde tanımlı ve bütün seçimin girdisi, neredeyse tek belgesi olan yasal belge niteliğindedir. Bu belgeyi daha işlevsel ve doğru kullanarak daha adil bir uygulamayı gerçekleştiririz diye düşünüyoruz.
Bunlara ek olarak bizim veri analizinde uyguladığımız “benzer orandan sapma yöntemi” de bir veri giriş denetimi olarak sistemde kapsanabilir. Örneğin aynı mahallenin sandıkları girildikten sonra ya da SEÇSİS’te ilçe birleştirme tutanağı oluşturulurken oy dağılımı sıradışı sapma gösteren sandıklar belirlenip bu sandıklar için uyarı verilebilir ve bu sandıkların verilerinin gözden geçirilmesi sağlanabilir.
Yaptığınız inceleme ile elde ettiğiniz sonuçlar cumhurbaşkanı oylarından milletvekili oylarına farklılık gösteriyor mu?
İkisinde de hata türleri ve saptanan hatalı giriş sayısı hemen hemen benzer. Her parti ya da aday için lehte ve aleyhte durumlar var.
Gönüllüler iki ay boyunca çalıştı
24 Haziran’dan bu yana üç ay geçti. Rapora ve bu kadar sürenin ardından bu raporun yayımlanmasına ilişkin tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çoğu olumluydu; genellikle olumlu geribildirimler oldu. Bu geribildirimler bize güç verdi. Mesleki gözle baktığımız ama aslında toplumu etkileyen bir sistem açısından BMO’nun tanınırlığını da sağladı.
Olumsuz tepkiler de var kuşkusuz; genellikle geç kaldığımız yönünde. Bu çalışmada çok büyük bir emek var. Bunu söyleyenlerin yalnızca şunu denemesini isteriz: YSK’nin Sandık Sonuçları Paylaşım Sistemine girsinler, oy verdikleri sandıkların dökümünü alsınlar. Sandık sonuç tutanağı ve sayım döküm cetveli ile karşılaştırsınlar. Nasıl bir emek olduğuna baksınlar. YSK, kesin seçim sonuçlarını 4 Temmuz 2018’de açıklandı. SEÇSİS Çalışma Grubu, temmuz ve ağustosu bu çalışmalarla geçirdi. Bu çalışmayı bizim gönüllü arkadaşlarımız yaptı. Arkadaşlarımızın tek işleri bu değil ki… Gece gündüz zaman ayırarak kararlılıkla ve disiplinle çalıştı arkadaşlarımız. Onlara da yürek dolusu teşekkürlerimizi sunuyoruz. Meslektaşlarımızın emeği, çok ciddi bir emek.
Veri giriş süreçlerinde düzenlemeler yapılabilir
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mıydı?
Bu rapordan çıkartacağımız bir ders var. Öncelikle hepimiz vergilerimizle geliştirilen, bize hizmet etmesini beklediğimiz kamu sistemlerine sahip çıkacağız. Yalnızca eleştirmek kolay bir yol. Hepimiz bu sistemlerin nasıl daha iyi işleyeceğini, yanlışların nasıl düzeleceğini düşüneceğiz; düzeltilmeleri için öneriler getirip ısrarcı olacağız. O sistemlerin birer parçası da biziz. Kendimizi nasıl düzelteceğimizi de düşüneceğiz. Sandık tutanaklarını kurallara uygun ve okunaklı yazmak, yazılmasına gözetmenlik etmek hepimizin kolayca yapabileceği işler. Sandığa gideceğiz!… Seçimler, ülkemizin demokrasi geleneğinin yaşaması için zorunlu. Demokrasiyi yalnızca sandığa bağlamak yanlış olmakla birlikte demokrasimizin hâlâ önde gelen parçası olduğu için ona sahip çıkacağız.
İkincisi, kurumlar olarak da yapacaklarımız var. Az önce açıklanan teknik iyileştirmeler ve veri giriş süreçlerinde kimi düzenlemeler yapılabilir. Kamuoyu bu konuları kavrayarak duyarlılık gösterirse, siyasi partiler gerekiyorsa yasal girişimlerde bulunursa bu da hiç olmazsa çıkarttığımız dersin bir yere gitmesi, bir sonuca varması açısından yerinde olur.
İtiraz süreleri uzatılmalı
Siyasi partilere bir çağrımız daha var. İtiraz süreleri çok kısa. Bu kadar yoğun seçimlerde 24 saat, 36 saat gibi itiraz süreleri, yanlış veri girişlerini hemen yakalayıp müdahale etmeye elverişli değil. Dolayısıyla partilere ve YSK’ye seslenişimiz şu: Gelin, bu itiraz sürelerini biraz daha uzatalım. İtiraz süreleri örneğin üç gün olsa ne olur? Neyi yitiririz? En azından geri dönüp bu tartışmaları yapmak yerine sağlıklı bir itiraz süreci yaşarız. Ayrıca ilçe seçim kurullarındaki veri giriş ortamı da çok yıpratıcı; oysa veri girişi yapan kişilerin dikkatlerinin dağılmaması gerek. Çok kısa sürede yoğun veri giriyorlar; çok yorucu bir iş. Ülkenin yazgısını, geleceğini belirleyen bu denli önemli bir verinin girildiği ortamın daha sağlıklı olması, veri girenlerin belli aralıklarla dinlenmesi, veri girişi yapanların sayısının artırılması gibi düzenlemeler yapılmalı.
Söyleşi: Edip Mert Arslan