Mimarlar Odası TOKİ’nin Tip Konut Projeleri Yarışması için Jüriye Aday Göstermeme Kararı Aldı.
Spread the love

Mimarlar Odası, TC Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın (TOKİ), düzenlemeyi planladığı  farklı coğrafi bölgelerde iklimsel, sosyal ve kültürel özellikler dikkate alınarak mimari kriterlerin ve tasarım ilkelerinin belirlenmesi ve TOKİ’nin yeni projelerine baz oluşturacak tip konut projelerinin tasarlanmasına yönelik Ulusal Fikir (Tasarım) yarışması için  jüri üyesi gösterme isteğini reddetti.

 

Konuyu gündemine alan Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu konu ile ilgili yaptığı değerlendirmeleri ve reddetme gerekçelerini bir yazı ile TOKİ’ye iletti. Yazının tam metni şöyle;

 

TC BAŞBAKANLIK TOPLU KONUT İDARESİ BAŞKANLIĞI’NA

 

İlgi: 04.11.2008 gün ve 56230 sayılı yazınız.

 

Odamıza göndermiş olduğunuz ilgi yazınızdan, yerleşim alanlarının tasarım kriterlerini nitelik olarak geliştirmek, bu çerçevede ülkemizin farklı bölgesel özellikleri ve kültürel değerleri gözetilerek, konut yerleşimlerinin gerek mekânsal, gerek sosyal anlamda farklı tercih ve kullanım taleplerine cevap verecek nitelikte zenginleştirilmesinin planlandığı anlaşılmaktadır.

 

Başkanlığınız ayrıca, bu amaçla tip konut projelerinin tasarlanmasına yönelik Ulusal Fikir (Tasarım) Yarışması düzenlemeyi planladığını, ilgili yönetmelik uyarınca yarışma jürisinde yer almak üzere Odamızca aday gösterilmesini talep etmektedir.

 

Odamız, ülkemizdeki toplu konut uygulamalarını tüm örgütü ile birlikte yakından izlemekte, bu konuda değişik ölçek ve nitelikte toplantılar düzenlemekte ve ülkemizin bu çok önemli sorununun yeryüzünün en zengin mimarlıklarından birine sahip Türkiye’de, Anadolu uygarlıklarının bu eşsiz kimlik ve kültür kazanımlarına yakışır nitelikteki bir mimarlık ve şehircilik anlayışının hakim kılınmasını dilemektedir.

 

Mimarlar Odası, son yıllarda giderek arttığı ve en azından Başkanlığınızca üretilen toplu konut sayısının yaklaşık 350.000’e ulaştığı günümüzde bu uygulamalara ilişkin şu saptamaları yapmaktadır:

• TOKİ, özellikle emlak pazarlamasına öncelik veren ve inşaat sektöründe adeta devlet destekli bir büyük tekel oluşturmayı hedefleyen yeni yasal yetkileri ve bunlara dayalı uygulamalarıyla, anayasadaki, toplu konut kanunundaki ve kendi kuruluş mevzuatındaki temel ve kamusal amaç ve kimliğinden hızla uzaklaşmaktadır.

 

• Ülkemize egemen kimliksiz toplu konut yapılaşması yeni değildir. Bu olgu, yaklaşık 50 yıldır izlenen ranta dayalı ve “kat karşılığı yap satçılık”la bütünleşmiş imar politikalarının bir ürünüdür ve TOKİ bu yanlışı günümüzde de sürdürmektedir.

 

• TOKİ projelerinde; yerel ve bölgesel sivil mimarinin çağdaş tasarımlara da esin kaynağı olması yönünde hemen hiçbir çaba, niyet ve örnek gözlenmemektedir.

 

• Toplum ve kamuoyu “toplu konut” denince sadece TOKİ’nin izlediği tip blok mimarisini kavramakta; bunlar yerine sokak ve mahalle dokuları oluşturabilecek, yöresel kültür, iklim, topografya, peyzaj vb. gibi yerel özelikleri gözeten yeni yerleşim alternatifleri akla gelmemektedir. Bu husus ülke kent plancılığını ve mimarlığının kısırlaşmasına yol açacak önemli bir handikap olarak değerlendirilmektedir.

• TOKİ’ye devredilen yasal imar yetkileri, bulunulan kent ve çevre ile uyumsuz; genel planlama ve şehircilik ilkelerini gözetmeyen; imar hukuku, kültürü ve bilinci açısından kabul edilemez planlama ve yapılaşma kararları ile kullanılmaktadır.

 

• Kamuya (hazineye) ait arazilerin, ülkenin sağlıklı kentleşmesi, planlı yapılaşması, toplumsal amaçlı kullanımlara alan yaratılması; korunması gerekli doğal ve kültürel dokuların yaşatılması vb kamusal amaçlarla değerlendirilmesi gerekirken, bu arazilerin ranta dönük projeler için TOKİ’ye devredilmesi, emlak pazarına açılmalar ve pazarlamaya dönük arsa yaratılması sonucunu doğurmaktadır.

 

• Doğal, ekolojik ve kültürel değerleri açısından yasalarla korunmaları öngörülen bölgelerde uygulanmaya çalışılan TOKİ projelerinin bu değerleri yeterince gözettiği söylenemez.

 

• Kimi TOKİ projelerinin açıklamalarında yer alan “Osmanlı-Selçuklu mimari tarzı” vb. yaklaşımlar, tasarım kültürünü kısıtlayan, Anadolu’ya yabancı ve çağdaş mimarinin asla kabul edemeyeceği “kişiliksiz taklitler” olarak değerlendirilmektedir.

 

Oysa TOKİ:

 

• Konut sorunuyla olan ilgisini, Anayasa’nın 157. maddesindeki temel koşul olan “şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde” kurmak ve sorumluluklarını da buna bağlı olarak “çevreye ve insan haklarına saygılı bir mimarlık kültürünü” güçlendirecek yönde üstlenmek durumundadır.

 

• Yılların imar duyarsızlığını simgelemek, hatta yap-satçılığın doruğa çıkan örneklerini yaratmak yerine, ulusal değerlerle bütünleşmiş, toplumun gereksinmelerini üst düzeyde karşılayan, Anadolu sivil mimarlık sanatının zenginliği ve çeşitliliğinden yola çıkan daha mimarca bir duruş göstermeli ve ülkedeki tekdüze ve kimliksiz yapılaşmaya alternatif projelere önderlik etmelidir.

 

• Cumhuriyet’in başlangıç dönemlerindeki kamu mimarlığında gözlenen ulusal kimlik ve bölgesel karakter arayışlarının sonucunda, aynı döneme ait yapıların hemen tümü bugün “kültürel miras” niteliği kazanmaktadır.

 

• Bu anlayışın günümüzde de yeniden önemsenerek, TOKİ projelerinde Anadolu birikimlerinden esinlenilen bir yerleşme dokusunun egemen kılınması uygun olacaktır. Bu yöndeki çalışmalar öncelikle ilgili tüm kurumların katılımıyla gerçekleştirilmelidir.

 

• Tarihten doğru ve düzeyli esinlenmeyi başaracak, biçimsel değil öz olarak geleneksel mimarinin çağdaş yorumlarını gerçekleştirebilecek mimari projelerin elde edilmesi için “mimarlık ve şehircilik yarışmaları” olanağını ve erdemini kullanmayı ilke edinmelidir.

 

Bu saptama ve öneriler ışığında Mimarlar Odası ilgi yazınızda önerdiğiniz “İdarenizin yeni projelerine baz oluşturacak tip konut projelerinin tasarlanmasına yönelik Ulusal Fikir (Tasarım) Yarışması”na ilişkin şu yaklaşımlarını bilgi ve değerlendirmelerinize sunmaktadır:

 

• Anadolu’nun farklı coğrafi bölgeleri ile, yüzyıllardır üretilen özellikle konut mimarlığı arasında bir çakışmayı beklemek olası değildir. Örneğin, ilgi yazınızda yer aldığı gibi bir “Akdeniz Konut Tipi” ya da bir “Karadeniz Konut Tipi” tanımlamak, ülkemizin mimari zenginliği ve çeşitliliğinin yadsınması anlamına gelmektedir.

 

• Temel bir kabul olarak ülkemizin değişik coğrafyalarında değişik konut türlerinin yer aldığı ve belli tipolojilerin oluştuğu bilinmektedir. Ancak bu türlerin tüm bölgede geçerli olabileceği savı yerel gerçeklerle uyuşmamaktadır. Örneğin Akdeniz Bölgesi’nin geniş sınırları içerisinde birçok değişik konut türü bulunmakta, kimi hallerde aynı yerleşmede değişik nedenlere bağlı olarak farklı tipolojilerin kullanılabildiği bilinmektedir. Anadolu mimarlığı bilinen geçmişiyle 13 bin yıldır bu zenginliği ve çeşitliliği ile anılmaktadır.

 

• Bu kabulden yola çıkarak ilgi yazınızda belirtildiği gibi “ülkemizdeki her coğrafi bölge için, bölgesel, fiziksel, iklimsel, kültürel ve sosyolojik verilere uygun öneri tip proje geliştirilmesi ” fikri, Ülkemizin yüzyılların deneyimine dayalı mimarlık birikiminin Başkanlığınızca yeterince tanımlanamadığı ve yorumlanamadığını göstermektedir.

 

• Yeni yapı tasarımında, yerleşmenin geleneksel niteliklerini, korunması gerekli değerlerini, topografyasını, peyzaj değerlerini gözetmek doğru bir tasarım yaklaşımı olarak görülebilir. Ancak beklenen bu verilerin çağdaş tasarım yaklaşımlarıyla yorumlanması ve değişik bir dil oluşturulabilmesidir. Bu dilin oluşturulmasını, belli sayıda tasarımcının çok geniş coğrafyalara bağlı kalmak koşuluyla kendini ifade edebildiği bir yarışmadan beklemenin ne kadar gerçekçi olacağı takdirlerinize bırakılmıştır.

 

• Ülkemizin “tasarımda tip proje” alanında olumsuz deneyimleri vardır. Geçmiş yıllarda özellikle kamu yapılarında uygulanan bu yöntem, yerel değerleri göz ardı eden, birbirinin aynı “kutular”ın ülkemizin her yerinde yapılmasını sadece “yapımda düşük maliyet” gibi mimari yaratıcılık karşıtı bir gerekçe ile meşrulaştıran bir anlayışın ürünü olmuş ve Ülkemiz mimarlığını kısırlaştırmıştır. İlgi yazınızda yapılması düşünülen yarışmada yerel değerlere önem verileceği belirtilmişse de, Mimarlar Odası’nın tip projeler ilişkin haklı kaygısı devam etmektedir.

• Mimarlar Odası, ülkemizin konut mimarlığının “yeniden tasarlanması” gibi yaşamsal önemi olan bir konunun tüm boyutları ilgili tüm taraflarla paylaşılmadan ve “coğrafi bölge esaslı bir tip konut tasarımı”nın olumlu ve olumsuz yönleri yeterince tartışılmadan yapılan bu girişimin oluşum biçimini de benimsememektedir.

 

Bu saptama ve değerlendirmelerimiz, İdarenizin ilgi yazı ile tanımladığı bu yarışmanın kavramsal yönünün, Ülkemiz mimarlığının gelişmesi, yerel değerlerin göz ardı edilmemesi, olabildiğince çok sayıda meslektaşımızın kendi kent ve kasabalarında konut tasarım süreçlerine sahip çıkmaları, yöresel kimliklerin savunucusu ve sürdürücüsü olmaları gibi Odamızın “olmazsa olmaz” ilkeleri ile uyuşmadığını göstermektedir.

 

Mimarlar Odası, mimarlık ürünlerini elde etme süreçlerinde yarışmaların çok önemli bir yeri olduğunu birçok kez dile getirmiş; yarışmaların mimari kaliteyi arttıran, meslektaşlarımız arasında rekabet ortamı yaratan; en akılcı, uygulanabilir ve ekonomik çözümlerin elde edilmesine aracı olan bir süreç olduğunu sürekli olarak savunmuştur. Bu nedenle Odamızın yarışma karşıtı bir tutum içinde olması gelenek ve ilkelerimizin doğasına aykırıdır. Ancak yukarıda sıraladığımız nedenlere bağlı olarak, İdarenizin açacağı yarışmanın Jürisi için aday göstermeyeceğimizi, buna karşın İdarenizin ülkemizdeki konut üretimi alanında sergileyeceği daha değişik yaklaşımların ilgili tüm taraflarla paylaşılması ve belirli mutabakatlar sağlanması koşuluyla yeni süreçlere katılmayı bir kamu görevi olarak gördüğümüzü bilgilerinize sunarız.


Spread the love