“ENERJİ VERİMLİLİĞİ VE KALİTESİ”
ANA TEMASI İLE GERÇEKLEŞTİRİLEN
KAYSERİ-YOZGAT İLLERİ YEREL ENERJİ FORUMU
SONUÇ BİLDİRGESİ
İnsan hayatının hemen hemen her alanında vazgeçilmez bir şekilde yer alan enerji, yaşamı kolaylaştırırken bazı güçlükleri de yaşamımıza sorun olarak getirmiştir. Bu sorunların en önemlisi elektrik enerjisinin depolanamamasıdır. Depolanamayan ve üretildiği anda tüketilmesi gereken elektrik enerjisi bu özelliği ile enerjide kalite ve verimlilik kavramlarını da daha önemli hale getirmiştir. Yüksek maliyetlerle üretilen enerjiden kaliteli ve verimli faydalanmak günümüzün ana problemidir.
Buna karşın, enerjiye ihtiyaç duyanların; enerjiyi, sosyal devlet anlayışı ve kamu yararı ilkesine uygun olarak, ucuz, güvenli, sürekli, kesintisiz, kaliteli, verimli ve çevreye zarar vermeyecek şekilde isteme, kullanma ve tüketme hakkı vardır. Bu, en temel haktır. Ülkemizde bu hak ve talebi karşılamak için elektrik enerjisi, dış kaynaklara yaklaşık %44.6 bağımlı olarak ve çok yüksek bedellerle üretilmektedir. 2007 yılı EÜAŞ istatistikleri 40834 MW Kurulu gücümüzün olduğunu ve bu kurulu güç ile 191.558 milyar kWh enerji ürettiğimizi göstermektedir. TEDAŞ istatistiklerine göre 2007 yılı içerisinde ürettiğimiz bu enerjinin 155.135 milyar kWh‘lik kısmının tüketildiği belirtilmektedir. Üretimden tüketime yaklaşık %19.01 kayıp söz konusudur. Ülkemiz YG-AG şebekelerinde yatırım ve bakım eksikliği nedeniyle yaşanan kayıplar dışında sık sık kesintiler de yaşanmaktadır. Kayıp ve kesintiler kabul edilebilir seviyelere çekilmeli, gerekli personel sağlanmalı ve gerekli teknik yatırımlar yapılmalıdır. Kesintiler ve nedenlerine ilişkin düzenli bir istatistik yayınlanmalıdır. Harmonik problemleri, enerjide sürekliği ve devamlılığı engelleyen unsurlar, kayıp ve kaçakların enerji kalitesi üzerindeki etkileri, cihaz seçimi ve kullanım standartları, ulusal ve doğal kaynakların verimli kullanılması, enerji maliyetlerinin düşürülmesi vb. konular planlama ve eşgüdüm ulusal düzeyde ele alınmalıdır. Kesintilerden kaynaklı meydana gelen maddi zararlar yerleşim alanları için küçük mali zararlara neden olurken bu zarar büyük işletmelerde milyarlarca lirayı bulabilir. İngiltere‘de yapılan bir araştırma bir dakikalık bir kesintinin telekomünikasyon sektörüne dakikada 30.000 sterlin zarar, finans sektörüne saatte 6.000.000 sterlin zarar verdiğini tespit etmiştir. Kayıp ve kesintilerden oluşan ekonomik maliyet üzerine ülkemizde de ayrıntılı çalışmalar yapılmalıdır. Bu gerçeklerden yola çıkarak bir kez daha üretimden tüketime, dışa bağımlılığın yarattığı arz güvenliği ile enerji verimliliği ve kalitesi, bizim ve yöneticilerimiz için hem ekonomik anlamda hem teknik anlamda hayati bir öneme sahiptir.
Bütünü ile stratejik olan bu sektörün, ülkemizde yıllardır uygulanan IMF ve Dünya Bankası politikaları sonucu, iktidar değişikliklerine rağmen özelleştirme süreci tüm hızıyla devam etmektedir. Liberal ekonominin gereği diye ülkemize ve halkımıza dayatılan özelleştirmeler; kamu kaynaklarının yok pahasına satıldığı, çalışanların işsiz bırakıldığı ve alanın çok uluslu yabancı şirketlerin pazarı haline getirildiği bir süreçtir. Enerjide, AKTAŞ, ÇEAŞ, KEPEZ gibi örnekler ve özelleştirme politikalarının sonuçları ortada iken, dağıtım şebekelerinin “Elektrik Enerji Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi” nde belirtilen tarih ile 2009 yılı içerisinde özelleştirilmesi sürecinin bitirilmesi planlanmaktadır. Hızla özelleştirilmesi düşünülen üretim santralleri içinde yine aynı strateji belgesi 2009 yılını başlangıç yılı olarak kabul etmektedir. Geçmişte ve günümüzde yaşananlardan ders çıkarmak, merkezi ve stratejik bir planlama ile geleceği kurgulamak gerekmektedir. Ülkenin enerji konusunda geleceği; günü – ve kendini – kurtarma peşinde olan siyasi karar vericilere, kendini -doğası gereği- küresel sermayenin uygulayıcısı olarak gören EPDK yöneticilerine, sadece kendi çıkarları penceresinden bakan belirli enerji kaynakları üzerine örgütlenen üretici derneklerine, nükleer lobilere bırakılamayacak kadar önem arz etmektedir. Kamunun sanayi, ekonomi, ulaşım, tarım, çevre, dışişleri birimleri ile üniversitelerin ilgili birimleri, demokratik kitle örgütleri ve emek örgütleri ile bir araya gelmesi sağlanarak; IMF, DB gibi küresel sermaye kurumları dışında, her bakımdan ülkeye özgün, ülke koşullarını gören bir noktadan bakışla merkezi ve stratejik bir planlamaya gidilmelidir.
Enerji verimliliği; enerji kaynaklarının ve enerjinin üretiminden tüketimine kadar tüm safhalarında en yüksek etkinlikte değerlendirilmesi demektir. Enerji tasarrufu ise, günlük aktivitelerimizde ve iş gücümüzde herhangi bir azalma olmadan enerjiyi verimli kullanmak, israf etmemektir. Aynı işi daha az enerji kullanarak yapmaktır. Enerjinin verimli kullanılmasının getireceği fayda; tek bir bireyin, konutun ve sanayi kuruluşunun çabasıyla değil, ancak ülke genelinde yapılacak toplu uygulama ve düzenlemelerle olanaklıdır. Enerji verimliliği sonucu itibarı ile enerji sektörünü ilgilendirmektedir. Ancak bu sonuca gitmek için alınacak önlemlerin uygulanması hemen hemen tamamı sektörü yöneten ve ilgili düzenlemeleri yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının sorumluluk ve idare alanının dışındadır. Bu nedenle verimlilik odaklı politika ve uygulamaların ilgili diğer bakanlıklarca da kendi politikaları kadar öncelikli olarak benimsenmesi gereklidir. Bu nedenle; ortak strateji, kapsamlı mevzuat ve yeterli mali kaynak enerji verimliliğinin sağlanmasındaki olmazsa olmazlardır.
Üretimde kalite ve performansı düşürmeden ekonomik ve sanayi gelişmeyi sağlamak, enerji ihtiyacını en aza indirmek ile mümkündür. Enerji ihtiyacını en aza indirmek ise ancak enerjinin kaliteli ve verimli kullanılması ile mümkündür.
ÖNERİLER :
1. Elektrik enerjisi depo edilemezliği nedeniyle üretildiği anda tüketilmek zorundadır. Elektrik enerjisi hizmetinin, kaliteli, devamlı ve kesintisiz verilmesi esastır. Bu yüzden üretiminden, iletimine ve dağıtımına kadar merkezi bir plânlamayı zorunlu kılar.
2. Sektördeki özelleştirme uygulamalarına son verilerek koordinasyon, yetişmiş insan gücü, ekonomik kaynak ve ileri teknoloji politikalarıyla güçlendirilmiş kamu kontrolünde örgütlü ve etkin bir yapı oluşturulmalıdır.
3. Dağıtım şebekeleri yenilenerek; kayıpların azaltılması konuları öncelikle ele alınmalı, enerji tasarrufu ve verimliliği politikaları geliştirilerek uygulanmalıdır.
4. Meslek alanlarımız olan enerji, haberleşme ve bilişim, çağımıza damgasını vuran ve ülkemizin lokomotifi olan sektörlerdir. İlgili kurum ve kuruluşlar, enerji kalitesizliğinin ülke ekonomisine getirdiği kayıpların ekonomik boyutu üzerinde araştırmalar başlatarak bunların paylaşılmasını sağlamalı, sorunların giderilmesi için eylem planları oluşturulmalı ve gerekli kaynak mutlaka ayrılmalıdır.
5. Gelişmişlik kişi başına tüketilen enerji miktarı ile değil enerjiyi verimli kullanım ile orantılı olmalıdır.
6. Enerji kalitesi ile ilgili kapsamlı bir ulusal standart oluşturulmalı ve dağıtım şebekelerinin ve elektrikli cihazların bu standartlara uygunluğu denetlenmelidir.
7. Yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları enerji planlamasının ana unsuru olmalıdır.
Tüm ilgililerin ve kamuoyunun dikkatine önemle sunulur.
EMO ANKARA ŞUBESİ