648 Sayılı KHK’ye ODA’lardan Tepkiler Büyüyor
Spread the love

Bakanlar Kurulu’nun 17 Ağustos 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlayarak duyurduğu 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname(KHK)’ye TMMOB ve Odalar yaptıkları basın açıklamalarıyla karşı çıktılar
İlk olarak 636 sayılı, ardından 644 sayılı ve son olarak 648 sayılı KHK ile yenilenen bakanlıklar kapsamında oluşturulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkileri genişletilmeye devam ediliyor. 
Kamusal alanda yapı denetiminden sözleşmeli çalışmaya, yer altı ve yer üstü kaynaklarının piyasalatırılmasına, doğal varlıkların ticarileştirilmesine kadar her türlü konunun Çevre ve Şehircilik Baknalığı’nın yetkileri arasında sayıldığı 648 sayılı son KHK’ya karşı TMMOB’den, Şehir Plancıları Odası’ndan, Peyzaj Mimarları Odası’ndan, Çevre Mühendisleri Odası’ndan ve İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi’nden tepkili açıklamalar geldi.
Açıklamalarda AKP hükümetinin TBMM’yi de devre dışı bırakacak şekilde, tartışılmasına, halka duyurulmasına fırsat vermeden hazırladığı torba yasa ve KHK uygulamaları eleştirilirken; doğal varlıkların ticarileştirilmesi, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının ortadan kaldırılması sonuçları itibari ile sıkça tartışılan Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı’nın 648 sayılı KHK’ye ‘yedirildiği’ vurgusu yer alıyor.
TMMOB’nin açıklamasında 648 sayılı KHK ile yeniden düzenlenen Çevre ve Şehircilik Baknalığı’nın yetkileri şu maddelerle özetleniyor:
•  Harita, her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını, parselasyon planlarını ve değişikliklerini resen yapmak, yaptırmak, onaylamak, iki ay içinde yetkili idarelerce ruhsatlandırma yapılmaması halinde ruhsat ve yapı kullanma izni vermek; kamu ya da özel kişilere ait taşınmazlar üzerinde yapılacak yatırımlara ilişkin 3 ay içinde onaylanmayan etüt, çevre düzeni, nazım ve uygulama planları ya da ruhsatlandırma ve yapı kullanma izinlerini vermek şeklindeki yetkiler, aslında yerel yönetimleri yetkisiz kılmakla eşanlamlıdır.

•  648 sayılı KHK ile depreme karşı dayanıksız yapıların bulunduğu alanların dönüşüm projelerini ve uygulamalarını yapmak ve yaptırmak; Toplu Konut Kanunu‘nun ek 7. maddesi çerçevesinde uygulama yapmak, yaptırmak, bu uygulamalara ilişkin kentsel dönüşüm, yenileme, transfer alanları geliştirmek, bu alanların her ölçekteki imar planı ve imar uygulamalarını, kentsel tasarım projelerini yapmak, yaptırmak ve onaylamak;  bu çerçevede paylı mülkiyetleri ayırmak, birleştirmek, arsa ve arazi düzenlemeleri yapmak, imar hakkı transfer etmek, kamulaştırma ve gerektiğinde acele kamulaştırma yoluna gitmek; yapı ruhsatı ve yapı kullanma izinlerini vermek ve kat mülkiyeti ve tescilini sağlamak Bakanlığın yetkisine verilmiştir. Bu düzenlemelerle Belediyelerin yetkisinden ve özel mülkiyetin korunmasından söz edilemeyeceği açıktır. Keyfi kullanıma açık olan bu yetkilerin “oy verenle oy vermeyenin tabii ki aynı olmayacağını” beyan eden Bakanın keyfiyetine bırakılmasından endişe duymamak olanaklı değildir. 

• 2863 sayılı Yasa‘nın değişikliği ile tabiat varlıkl arı diğer deyişle doğal sit alanları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘na transfer edilmiş olup, “Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü‘ ihdas edilmiş ve bu alanların yok edilmesinin önü açılmıştır. Artık, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgelerinin kullanma ve yapılaşmaya ilişkin kararları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nca verilecektir. Bu varlıkların statülerinin yeniden değerlendirilmesinin 6 ay içinde Bakanlığa devredileceği hükmü, 6 ay sonra bu statülerin kalmayacağının habercisidir. Yalnızca doğal sitler değil aynı zamanda doğal sitlerle kesişen arkeolojik, kültürel, kentsel ve tarihi sitler de tehlike altındadır.

• Köylerde yapılacak yapılara uygulanacak esaslarda, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu‘nun uygulanmaması, buralarda kurulacak yapılarda ruhsat ve imar planı aranmaması tarım arazilerini bekleyen tehlikelerin habercisidir.

• 3194 sayılı İmar Yasası‘na eklenen madde ile de mera, yaylak ve kışlaklar, 29 yıllığına kiralanıp yapılaşmaya açılmıştır.

• Önceki dönem TBMM Genel Kurulu‘na havale edilmiş Yapı Denetimi Hakkında Yasa Tasarısı bu KHK ile yürürlüğe girmiştir. Yapı denetçisi mühendis ve mimarları güvencesiz kılan, sorumluluğu ağır, ama bunun karşılığı hak ve yetkiyi vermeyen ve daha önce eleştirdiğimiz tasarı TBMM‘de tartışılmadan sessiz sedasız dayatılmıştır.

• Bakanlar Kurulunca belirlenen projelerde çalıştırılacak personele 657 sayılı Kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırma hükümlerinin uygulanmayacağına ilişkin düzenleme, idareye keyfi bir yetki tanımaktadır.
Konu ile ilgili yapılan basın açıklamalarının bir ortak noktası da KHK’ler ile yapılan düzenlemelerin kamu yararını gözetecek biçimde üniversitelerin, meslek odalarının, sendikaların, demokartik kitle örgütlerinin ve aydınların görüş ve önerileri doğrultusunda yeniden hazırlanması talepleriyle son buluyor olması.
Basın açıklamalarının tam metnine Basın Açıklamaları ve Bildiriler bölümünden ulaşabilirsiniz.
 
 
politeknik.org.tr
 

Spread the love