TMMOB YK üyesi Neriman Usta: TMMOB’de kadınlar kazanacak
Spread the love

TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Neriman Usta, 4. Kadın Kurultayı’nda kadınların protestoları sonrasında kendisini ve diğer kadınları hedef gösteren TMMOB Yürütme Kurulu’nun açıklamalarına cevap verdi: “TMMOB’de kadınlar kazanacak”

Neriman Usta’nın açıklaması şöyle;

17.11.2015 tarihinde TMMOB Yürütme Kurulu tarafından yapılan “TMMOB 4.Kadın Kurultayı üzerinden TMMOB’ye karşı yürütülen karalama kampanyası üzerine zorunlu açıklama’ başlıklı açıklamada adımın çokça geçmesi ve tarafıma ithamlarda bulunulmasına yanıtımdır.

Yürütme Kurulunun açıklamasına, izlediği sıralamayla yanıt vermeye çalışacağım.

10 Ekim Ankara katliamı hepimizin ortak acısıdır. Herbirimizin en derin yarasıdır. Bu acının üzerinden algı yaratmaya çalışmak, acıyı kendi tekeline almaya çalışarak kendini haklı göstermek için kullanmak affedilemez. Protestolar devam ederken, protestoyu yok sayarak video gösterimine geçilerek açılış programına geçilmesini eleştiren kadınları 10 Ekim katliamında yitirdiğimiz canların anısına saygısızlık olarak lanse etmek en hafif deyimle yaşanılanları çarpıtmaktır. 4. Kadın Kurultayı’nın 2. günü olan 15 Kasım’da kurultay delegesi bazı kadınların bu yönde verdikleri ve Yürütme Kurulu’nun açıklaması ile aynı dile sahip önerge Kurultay delegelerince yoğun şekilde eleştirilmiş ve acılarımız üzerinden ayrışma yapmak isteyenlere kurultay delegeleri birlikle yanıt vermiştir ve önerge sahipleri önergelerini geri çekmek zorunda kalmışlardır. Yine aynı şekilde Kurultay delegelerince TMMOB resmi twitter hesabında yazılan ve açıklamada yer alan ifadelerin silinmesi için önerge verilmiş , oylanmaması için kurultay erken kapatılmıştır.

Ayrıca 24 Ekim’de yapılan TMMOB Yönetim Kurulu (TMMOB YK) toplantısında Kasım Ayı’na kadar etkinliklerin iptal edilmesi kararına şerh koymuş olmam nedeniyle TMMOB kamuoyunda sürdürülen algı operasyonuna da yanıt vermek isterim. 12 Ekim’de Yürütme Kurulu’nun aldığı etkinliklerin Kasım ayına kadar ertelenmesi “tavsiye”sine odam EMO uymamıştır. Etkinliklerin iptali yerine tüm yemek vb. gibi sosyal organizasyonları iptal ederek etkinliklerin açılışında yaşadığımız katliam ve nedenlerine ilişkin düşüncelerimizi her görüşten üyemizle paylaşma olanağını kullandık. Yine bu toplantıda yılbaşına kadar yemek, kurluş yıldönümü baloları gibi etkinliklerin yapılmaması kararı alma önerim tüm YK’da tartışılıp reddedilmiş bu red kararını da yazalım dememe rağmen kararlarda yer verilmemiştir.Paris saldırılarında katliamın yaşandığı tiyatro salonunun teröre teslim olmayacağız diyerek bir kaç gün içinde kapılarını açtığı da böyle bir örnektir.

Yönetim Kurulu toplantısının 14 Kasım’da İzmir’de yapılma kararına toplantıda sözlü olarak itirazım oldu. Buna rağmen karar alındı. Evet şerh koymadım, çünkü YK’nın Kadın Kurultayı’na katılma kararı değildi bu. Bu güne kadar yapılan tüm Kadın Kurultay’larında YK’nın Başkanı ve belki yanındaki bir iki kişi dışında kurultaya katılımı olmadı. 4. Kadın Kurultayı’na YK’nın bu düzeyde katılımı ilktir ve protestoların yapılacağı önden bilindiğinden kadınlara gözdağı verilmesi ve Züber AKGÖL’ün tarafıma tehdit ve hakaret olayı ile ilintilidir, manidardır.

“TMMOB 4. Kadın Kurultayı açılışında, bilinçli olarak önceden tasarlandığı anlaşılan bir provokasyon ile karşılaşılmıştır. TMMOB kadın örgütlenmesinin de katkısıyla ve örgütlülüğümüzün bir bütün olarak yürüttüğü, bu ülkede kadına yönelik cinayet, taciz, tecavüz ve şiddete karşı mücadeleyi ve Yönetim Kurulumuzun hassasiyetini de suiistimal ederek; kendi varlıklarını TMMOB düşmanlığı üzerine kurmuş olan 30 civarında kurultay katılımcısı; TMMOB’ye, TMMOB Yönetim Kurulu’na ve 4. Kadın Kurultayı’mıza karşı planlı bir provokasyon gerçekleştirmiştir.”

Tüm protestolar önceden planlanabileceği gibi gelişen bir durum üzerine anlık da yapılabilir. Protesto eylemleri ben yaparsam protesto, sen yaparsan provokasyon denilecek eylemler değildir. Protesto eylemi demokratik bir haktır. Kurultay katılımcısı kadınlar 1. Kadın Kurultayı’ndan bu yana açılış konuşmasının bir erkek tarafından değil YK üyesi bir kadın tarafından yapılmasını tartışmakta ve protestolarını da gerçekleştirmektedirler. Bu durum ilk değildir. TMMOB’de eş başkanlık önergesinin kabul nedenlerinden biri de bu olmuştur. Kadın kurultayına erkek katılım ve konuşması basit bir bürokrasi ya da TMMOB içi bir temayül tartışması değildir, kadın politikasının önemli bir tartışmasıdır. TMMOB’li kadınların günler öncesinden protesto yapılıp yapılmamasına dair tartışmaların varlığı şube, Oda ve TMMOB YK üyeleri olmak üzere pek çok yönetici tarafından zaten bilinmekteydi. Züber AKGÖL’ün kadınların hassasiyetlerini dikkate almayarak Kadın Kurultay’ına gelerek kadınların talebine rağmen gitmemesi plansız bir protesto eylemine dönüştü. Asıl , Züber AKGÖL dahil olmak üzere, erkek YK üyelerinin salonda arz-ı endam etmesi kurultay katılımcılarını provoke etmiştir. TMMOB’li kadınlar tarafından kurultayda erkek katılımcı ve konuşma bir tartışma konusu iken şahsıma yönelen tehdit ve hakaretleri ile mahkememizin devam ettiği Züber Akgöl’ün Kadın Kurultayı salonuna getirilişi TMMOB içerisindeki kadın örgütlülüğüne yapılmış bir saldırıdan başka bir şey değildir.

“TMMOB Yönetim Kurulu üyelerimiz ve özellikle TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı ile 2. Başkanı sözlü şiddet ile salondan dışarı çıkarılmak istenmiştir” cümlesinde ise, kadın kurultayı delegelerinin protestosu bu sefer de “sözlü şiddet” olarak nitelenmiştir. TMMOB yöneticisi erkeklerin kadınlar tarafından “sözlü şiddete” uğradığı iddiası ise; kadın mücadelesinin “kadına yönelik şiddeti” toplumsal egemenlik ilişkilerinden beslenen özel bir şiddet türü olduğu kavramsallaştırılmasını yok sayarak şiddet eşitlemesi/karşılaştırması yapmaktadır. Ayrıca belirtmek isterim ki Züber Akgöl’ü 4. Kadın Kurultayı’na getirilerek Kurultay’ın tüm katılımcılarına verilen gözdağı ve kurultay kürsüsünden iftira attığım imalarına maruz kalışım ve kendimi defalarca açıklamak zorunda bırakılmam işte bu asıl şiddettir.

“Bir konu üzerine gelişen tepki ve protesto” tanımlaması yapmanın imkansız olduğu o ortamda” şeklindeki ifadenin dayanağı nedir? Bir eylemin protesto olup olmadığına TMMOB Yürütme Kurulu mu karar vermektedir? Ölçütleri nelerdir? Merak etmekteyim.

“TMMOB’ye ve Kurultaya saldıranlara Kurultay Düzenleme Kurulu tarafından, kendilerini delegelere ifade etmeleri için kürsüde söz hakkı verilmiş ancak Düzenleme Kurulunun gösterdiği bu iyi niyet de suistimal edilmiştir.” Kadın kurultayı kadınların kürsüsüdür. “söz hakkı vermek” “iyi niyet” kelimelerindeki bu üstten dil ise kadın mücadelesinin eşitlikçi politikaları ile taban tabana zıttır. Hiç kimse Kadın Kurultayı delegelerine kürsüyü kullandırma lütfunda bulunmamıştır. Kadınlar, kadın mücadelesinin gerekliliği ile hareket etmiş yüzyüze bırakıldıkları bu sorun karşısında demokratik tepkilerini kullanmış ve tepkilerini Kadın Kurultayı’nın katılımcısı kadınlara açıklamak için kendileri için kurulan kürsüyü yani haklarını kullanmıştır.

“Kurultay katılımcılarının tüm ikazlarına karşın yine aynı grup, ‘gürültü’lerini sürdürmüşlerdir.” cümlesindeki katılımcılar ve protestocular ayrıştırması ise birliğimiz ve kadın mücadelesi açısından kabul edilemez. Kurultayımız protesto eden/etmeyen tüm Kadın Kurultayı katılımcıları ile birlikte sürmüş ve kadınlar pekçok konuda ama özellikle ayrımcı ve ötekileştirici bu dile karşı ortaklaşmışlardır. Ayrıca metinde “protesto eylemi” kelimesi yerine “gürültü” kelimesinin tam dört defa ve tırnak içine alınarak vurgulanması ise manidardır.

“ ‘Kadın, Taciz ve TMMOB’ kelimeleri, TMMOB düşmanlarının eline tutuşturulmuştur” ifadesi ise örgütümüzün isminin taciz ile anılmasından yine kadınları sorumlu tutmakta ve erkek özne gizlenmek istenmektedir. İlle de böyle bir şey yazacaksanız erkek-tehdit/hakaret-isyan’dır durumun tarifi.

Şahsım ve Züber Akgöl arasında yaşanan olaylar ile ilgili “Bilinmesini istediğimiz bir konuda…” şeklinde başlayan paragrafta “medyaya çirkince servis edilen “taciz” vb iftiralar üzerinedir” ifadesi yer almaktadır. Yaşanılanların medya tarafından nasıl haberleştirildiği benim sorumluluk ve yetki alanımda değildir. Ancak anlaşılmaktadır ki bu habere duyulan hassasiyet erkek üyenin korunması üzerinedir. Bu hassasiyet öncelikle kadınlara karşı gösterilmelidir. Ne yazık ki buradan bile bir şiddet üretilmeye çalışılmaktadır. Medyada nasıl yer aldıklarını dert eden insanların tutum ve davranışlarına daha fazla dikkat etmeleri gerekmektedir. Züber AKGÖL 6 Eylül 2014 tarihindeki toplantıda görüşlerimi beyanım sırasında “sen ne diyorsun ukala” diye bağırarak sözümü kesmiş ifade özgürlüğümü engellemiş, ardından verilen arada kasten bulunduğum odaya gelerek üzerime yürümüş tehdit ve hakaretlerde bulunmuştur. Bütün bunları yapmamış olsaydı bugün böyle bir durumla karşı karşıya olmazdık. Kaldı ki 4. Kadın Kurultayı’na basını Düzenleme Kurulu çağırmış DHA muhabiri de bu çağrıya uymuştur. Bu nedenle tekzip de DHA’dan istenmelidir.

Örgütlülüğümüz açısından yöneticilerin kadın üye ve yöneticilerine şiddet içeren onur kırıcı bu davranışları pek çok kadın arkadaşımızın da örgütümüzde görev almalarından imtina etmelerine neden olmaktadır. Özellikle iç hukukumuzun gereği gibi işletilmemesi sorunları iç hukukumuzla çözmeyişimiz ve cezasızlık bu algıyı pekiştirmektedir. Gerçek bir örgütsel sorumluluk taşıyan kişiler bu nedenle de daha eşitlikçi adil, haklara saygılı ve asla şiddet içermeyen bir tutum içinde olmalıdırlar.

Aynı paragrafta yer alan “Mahkemede yürümekte olan sürece müdahale etmemek adına, daha önceleri de belirli çevrelerce medyaya çirkince servis edilen bu konu ile ilgili ayrıntılı bilgi ve belgeleri kamuoyu ile paylaşmadığımız bilinmelidir. TMMOB, mahkeme sonuçlandıktan sonra bu konu ile ilgili gerekli açıklamaları yapacaktır.” şeklindeki ifade ile de benim yalan söylediğim, bu konuda ellerinde belgeler olduğu ima edilmekte ve algı yönetilmektedir. Ellerindeki bilgi ve belgelerin neden hala mahkemeye sunulmadığını ise merak etmekteyim. Yapılan bu beyanat ile Yürütme Kurulu davamda kadın mücadelesinin en önemli kavramsallaşması ve kazanımlarından olan “Kadın Beyanı Esastır” ilkesini açıktan çiğnemekte ve hatta erkekten yana taraf olmaktadırlar.

“Birliğimizin kamuoyu nezdindeki saygınlığı, itibarı ve güvenilirliğinin yıpratılması, yara alması için yapılan karalama kampanyasını yürütenler içinde TMMOB Yönetim Kurulu üyelerinden Elektrik Mühendisleri Odası temsilcisi Neriman Usta ile Şehir Plancıları Odası temsilcisi R. Esra Oğuz’un bulunması ayrıca dikkat çekicidir. Neriman Usta ve R. Esra Oğuz Yönetim Kurulu üyesi olma hasebiyle taşıdıkları sorumlulukları bir kenara bırakarak TMMOB’ye karşı geliştirilen saldırıların ve itibarsızlaştırma kampanyasının içinde yer almışlardır.” ifadesi ile Şahsım ve R.Esra Oğuz açıkça hedef alınmış örgütümüze karşı sorumluluğumuzu yerine getirmediğimiz iddia edilmektedir. Öncelikle belirtmeliyim ki benim sorumluluğum; emek, demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesine ve bu değerlere karşıdır. Bu değerler kadın mücadelesinin de olmazsa olmaz değerleridir. TMMOB’de kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bir neferi olmakla gurur duyuyorum. İnanıyorum ki TMMOB’li kadınların örgütlü mücadelesi bu değerlerimizi daha da yükseltecektir. Züber Akgöl ile yaşadıklarımı mahkemeye taşımam da kurultay boyunca tüm davranışlarım da bu sorumluluğumun gereğidir, bu değerleri yaşatmak içindir.

Yine ilgili metinde dava ile ilgili yazdığım e-mail’in sanki suç delili bulmuş hafiyeler gibi paylaşılması da kişisel hakların ihlali olduğu gibi, bu paylaşım yapılan açıklamanın ciddiyetini de düşürmektedir. Attığım e-mailin içeriğindeki “lince, mobbinge ve yalnızlaştırılmaya maruz kaldığım” ifadesinin ne kadar gerçek olduğu ise Yürütme Kurulunun yayınladığı metin ile ayan beyan ortadadır.
“Mesleğimizin, meslektaşlarımızın, TMMOB’nin onur ve itibarını sarsıcı çaba, beyan ve yayında bulunan kişiler ile ilgili Birlik düzleminde iç hukukumuzun gerektirdiği bütün adımlar şüphesiz atılacaktır” ifadesi ile yayınlanan metinde açıkça hedef gösterilen Pınar Hocaoğulları, R.Esra Oğuz ve şahsım üzerinden tüm kadınlara gözdağı verilmek istenmektedir, asla kabul edilemez.

“4.Kadın Kurultayı’mız üzerinden bu yaşatılanlar TMMOB’ye yönelik, doğrudan iktidar çevreleri tarafından güdümlenen akıl almaz itibarsızlaştırma kampanyasının bir parçası değilse eğer, daha şimdiden bu amaca hizmet ettiği açıktır.” ifadesindeki “bir parçası değilse eğer” iması ile 4. Kadın Kurultayında TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı’nın kürsüden sarf ettiği “Senin AKP’n” cümlelerini aynı akıl tutulmasının ve ağzından çıkanı kulağının duymaması halidir.

“Ama bilinmelidir ki TMMOB; örgütümüze ve yöneticilerimize karşı geliştirilen saldırılara karşı kendisini savunabilecek güçte, kararlılıkta ve büyüklükte bir örgüttür.” ifadesinin iki TMMOB Yönetim Kurulu üyesini açıkça hedef alan bir metinde yer alması ise enteresandır. Bildiğim kadarı ile ne ben ne de R. Esra Oğuz Uganda Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları Odası yöneticileriyiz. Her ikimizin de TMMOB’nin seçilmiş yöneticileri olduğumuzu TMMOB Yürütme Kurulu’na hatırlatmayı bir borç bilirim.

TMMOB’yi emek demokrasi eşitlik ve özgürlük mücadelesinde yükseltecek her ileri müdahale ve eleştiriyi gerici saldırılarla aynı kefeye koyarak tasfiye politikalarını meşrulaştırma çabasının bir örneği ile yine karşı karşıyayız. Kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerinin bastırılması ve kendi kadın modeli yaratma mühendisliği yapan AKP’nin kadına yönelik şiddeti sistematikleştirdiği ve cezasızlıkla bezediği bir ortamda TMMOB Yürütme Kurulu’nun protesto haklarını kullanan kadınları ötekileştirmeye çalışan tasfiyeci bir dil yerine ne dediklerini anlamaya çalışmaları daha yerinde olurdu.

TMMOB YK artık sorun üreten değil sorun çözen bir kurul olmalı. Bu da ancak kendi iç demokrasisini yeniden inşa etmekle mümkündür.
Ayrıca bilinmelidir ki, TMMOB Yürütme Kurulunun TMMOB Yönetim Kurulu’nun kararı olmaksızın bir açıklama yapma yetkisi yoktur. (http://www.tmmob.org.tr/hukuk/ana-yonetmelik/birlik-organlari-gorev-ve-yetkileri madde 26) Buna rağmen yapılan açıklama ile fiili ve keyfi bir tutumda ısrar edildiğini, Yürütme Kurulu’nun kendi hukukunu yaratmaya çalışarak bir dayatma içinde olduğu görülmektedir. Bu açıklama yok hükmündedir ve TMMOB’nin resmi web sitesinden kaldırılmalıdır.

TMMOB Kamuoyuna saygılarımla,

Neriman USTA
Elektrik Mühendisleri Odası temsilcisi TMMOB YK Üyesi


Spread the love