Daha iyi bir gelecek için emek harcamaktan kaçınmayan meslek insanları olarak; bir toplumda gelecek inşa etmenin ancak ahlakla, bilimle ve sorgulayan bir akılla mümkün olduğunun bilincindeyiz. Sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir çevre inşa edebilmek için öncelikle, yaşanan tüm şiddetin ve terörün son bulması ve toplumun travmadan kurtulması gerekir. Polis ve asker cenazelerinin olduğu, sivillerin öldüğü, çocukların katledildiği, yaşam hakkına ve cenazeye saygının kalmadığı bir ortamda birbirimizin sesini bile duyamadığımızı görüyoruz.
Düşüncelerini ifade eden bilim insanlarımızı suçlayan ve onlara saldıranların ülkemizi, toplumumuzu ve insanlığımızı bölen ve parçalayan ana unsurlar olduğunu görüyoruz. Barış talebine karşı yükselen tepkiler ile “barış” ve “kardeşçe yaşamak” gibi evrensel değerlere ne derece uzak kalındığını, nefret üreten söylemlerde izliyoruz. Nefret üreten bu söylemler ile bir kez daha anlıyoruz ki, akademisyenlerin imzaladığı metne katılalım ya da katılmayalım durmamız gereken yer barış çağrısı yapan insanlığın yanıdır.
Daha iyi bir gelecek, nefret söylemi üreterek değil barış ve kardeşlik söylemleri üreterek kurulacaktır. Üretebilmek, evrensel bir insan hakkı olarak düşünmek, düşüncemizi özgürce paylaşmak ve toplumda tartışarak daha doğru bir yolu bulmak demektir. Ancak kör zihinler gelişen toplumların düşünen, üreten ve medenice tartışabilen toplumlar olduklarını göremezler. Düşüncenin ve ifade özgürlüğünün önüne konan her engelin daha iyi bir gelecek inşa etmemizi mümkün kılmayan ve toplumumuzu bölen girişimler olduğunun farkındayız.
Tüm bu sebeplerle toplumsal bir sorumluluk gereği olarak aklın, bilimin ve insanlığın yanındayız ve düşünceye konan engelleri tanımıyor, şiddet ve teröre karşı barış ve sağlıklı bir toplumsal ortam taleplerimizi ertelemiyoruz.
Barış taleplerini dile getiren ve susan vicdanlara ses olmaya çalışan akademisyenlerimizin yanındayız.
TMMOB Şehir Plancıları Odası
İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu