MO: “Mesleki Haklarımız ve Örgütlülüğümüz, Kültürel ve Doğal Değerlerimiz, Tehdit Altında!”

Ülkemizde yeni yıla girerken, toplumsal ve kamusal değerlerin rafa kaldırıldığı, tarihî, doğal ve kültürel değerlerimize rant amacıyla yaklaşıldığı ve bu yaklaşımlara karşı duran her türlü bireysel ve toplumsal oluşumun engellenmeye çalışıldığı gibi, meslek hukukumuzun ve örgütlüğümüzün de bertaraf edilmeye çalışıldığı bir süreç yaşanmaktadır.

Özellikle 2011 seçimlerinden temel olarak şu hedeflerle;

    -İmar faaliyetleri, yapı üretim ve denetim sürecinde, meslek mensuplarının, demokratik denetim mekanizmaların ve yerel yönetimlerin işlevsizleştirilmesi;
    -Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nın inanılmaz yetkilerle Türkiye Belediye Başkanlığı‘na dönüştürülmesi;
    -Meslek Odalarının sembolik hale getirilmesi;

için yüzlerce mevzuat düzenlemesi gerçekleştirilmiş ve son olarak;
    -Tüm yetkilerin iktidar erkinin elinde toplanması;
    -Özerk ve kamusal kimliklerin reddi;
    -Tarihî, doğal, kültürel değerlerin yok edilmesinin yolunun açılması;
    -Kentlerin ve doğanın bir rant aracına dönüştürülmesi;
    -Kamu ve toplum adına denetim görevini sürdüren muhalefetin ve meslek Odalarının özerk yapısına müdahale edilmesi;

girişimleri paralelinde Meclis gündemine gelmesi beklenen 11 kanunda değişiklik öngören, adı “Yapı Denetim Kanunu Tasarısı Taslağı” da olsa niteliği itibariyle “Torba Kanun Taslağı” gündemimize gelmiştir. Torba yasada bulunan:

Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda değişiklikler ile:

    -Tüm evrensel belgelere ve uluslararası anlaşmalara da aykırı olarak, mimari projelerin ancak varlığı kendinden menkul belediyelerde kurulacak estetik kurulların onaylaması durumunda eser sayılması; düşünce ve sanat yaşamının en önemli koruyucusu olan telif haklarımızın elimizden alınması;
    -Tariflenemeyecek “mimari estetik kurullar”la mesleki üretimlerimizin toplumun değil bu kurulların değerlerine bırakılması;
    -Mimari eserlerin, yapanların değil sahiplerinin telif hakları iradesinde kalması;

 Yapı Denetim Yasası tasarısı ile:

    -Ülkemizde “mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin başarısız olduğu ve yatırımcının önünün açılması” gerekçesiyle, meslek mensuplarını yetkisizleştiren ancak tüm bu hizmetlerin Teknik Müşavirlik Kuruluşlarının eline bırakılması;
    -Teknik Müşavirlik Kuruluşlarına “müellif” olma hakkının verilmesi;
    -Planlama aşamasından uygulama aşamasına yapı üretim süreçlerinin denetlenmesinde meslek mensuplarının ve örgütlerinin yetkisizleştirilmesi;
    -Mimarlık, mühendislik bilgisi gerektiren mesleki hizmetlerin, meslekten olmayan kişilerin eline bırakılması;
    -Mimar, mühendis, plancıların “esnek çalışma” koşullarında sosyal güvencesiz çalıştırılması;
    -Mimarlık, mühendislik mesleklerinin serbest çalışma koşullarının yok edilerek taşeronlaştırılması;
    -Meslek Odalarını bakanlığın güdümünde hareket eden ve sadece üyesine ceza veren kurumlar haline dönüştürülmesi.

İmar Kanununda değişiklikler ile:
    -İmar yetkilerinin yerel yönetimlerin elinden alınarak yetki belirsizliği yaratılması;
    -Devlet eliyle sunulması gereken eğitim, sağlık, spor ve sosyal hizmetlerin paralı sunulması;
    -Kent merkezlerinde olması gereken donatı alanlarının özel mülkiyete verilmesi;
    -Kent merkezinde oluşturulacak ranttan vatandaşlara pay veriliyormuş gibi gösterilip, aslında onları kent dışına göndermenin yollarının oluşturulması;
    -Tarım arazilerinin kentsel dönüşüme konu edilmesi;
    -Meslek Odalarının saf dışı bırakılması;
    -Yapı ruhsatı süreçlerinde kimi kişi ve kuruluşlara kamu kurumu olmadıkları halde kamu kurumuymuş gibi ayrıcalıklar tanımlanması;
    -Yapı ruhsatı süreçlerinde mimarların telif haklarının ortadan kaldırılması; Teknik Müşavirlik Kuruluşlarına müelliflik hakkı verilmesi
    -Mimar-mühendis olmayan teknik elemanların, mimarlık mühendislik hizmeti vermelerine olanak sağlanması;


Kıyı Kanununda değişiklikler ile:

    -Ülkemizin zaten hızla değerini yitiren, işgal edilmiş kıyılarında 10 metrelere, hatta 5 metrelere varan yapılaşmaya izin verilmesi;
    -Kıyılarımızda her türlü teşhir, pazarlama, üretim, depolama, akaryakıt ve enerji tesislerinin yapılmasına olanak sağlanması;
    -2863 sayılı yasayı devre dışı bırakarak, kıyılarımızda varlığını sürdüren çok sayıdaki tarihi ve doğal değerlerimizin korunmasından vazgeçilmesi;
    -Kıyılarımızda 1992 öncesi yapılan yapılara af getirilmesi;

Mera Kanununda değişiklikler ile:

          Tüm kırsal alanlarımızın “kentsel dönüşüm” kisvesiyle yapılaşma alanlarına dönük rezerv alanlar haline gelmesi ve bu alanların peşkeş çekilmesi;

Bütün bu değişikliklere karşı duran Odalarımızın kanunu olan TMMOB Kanununda değişiklikler ile:

    -Tariflenen yeni yapılanma modeliyle mevcut Oda ve üst birlik yapımızın parçalanması,
    -Oda ile üye ilişkisinin belirsiz bırakılması,
    -Birçoğunda yöneticisi konumunda olduğumuz, uluslararası ve bölgesel meslek kuruluşlarına üyeliğimizin bakanlık iznine bırakılması,
    -Bakanlıkla protokol yapma şartı ile meslek örgütlerinin güdümlü meslek Odaları haline getirilmesi;
    -Oda düzenlemelerinin onayının Oda Genel Kurulu tarafından değil, bakanlıkça yapılması ve bu şekilde iç hukuka müdahale edilmesi,
    -Bakanlıktan onay alan Odaların piyasada iş yaparak mesleki alanda üyelerine rakip hale getirilmesi;

hedeflenmektedir.

Kentlerimizi, Kıyılarımızı, Tüm Yaşam Alanlarımızı Talana Açan,
Mesleğimizi, Meslek Odamızı, Kamu Yararını Yok Sayan,
Uygarlaşma Karşıtı Politikalara Dur Demek için,
Kamusal ve Mesleki Hakların Savunucusu Olan
TMMOB‘nin Düzenlediği
İmza Kampanyasına Katılmaya Davet Ediyoruz.

İmza kampanyasına katılmak için tıklayınız.