Siyasi iktidarın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerinde uygulamaya koyduğu işlevsizleştirme operasyonları; 2009 yılında Cumhurbaşkanlığı DDK (Devlet Denetleme Kurulu) tarafından kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının teşkilat ve mali yapıları, faaliyetleri, denetimleri, organlarının seçimlerine dair esasların değerlendirilmesi hakkında düzenlenen raporla başlamıştır.
Ardından, DDK Raporunun hazırladığı zemin üzerine yürütülen çalışmalarla, TMMOB ve bağlı Meslek Odalarının mevzuat ve uygulamalarına yönelik müdahale adımları atılmaya başlanmıştır. KHK’larla (Kanun Hükmünde Kararname) TMMOB’ye bağlı Odaların mevzuatının hazırlanması da dâhil olmak üzere, hiyerarşik ilişkiye denk düşen yetki ve görevler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir.
DDK Raporu ve KHK’larla yapılan değişikliklerden sonra Torba Yasa Taslakları ile devam eden süreçte; 24 Aralık 2014 tarih ve 29215 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tebliğ” ile Meslek Odalarının idari ve mali denetimleri görevi ve yetkileriyle donatılan Bakanlık birimleri ile var olan vesayet ilişkisinin hiyerarşik ilişkiye dönüştürülmesinin son adımı atılmıştır.
Tebliğ ile geçmişte yapılan işlevsizleştirme ve yetki kısıtlaması gibi düzenlemeler bir adım ileri taşınarak, meslek kuruluşlarının anayasa ile güvence altına alınan “özerk ve tüzel kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu” statüsü yok sayılmakta, idari ve mali yapıları değiştirilmektedir. Bütün bu düzenlemeler; mesleki hakların kısıtlanması yoluyla mesleki eğitim alan uzmanların sunduğu nitelikli hizmetlerin topluma ulaşmasını engelleyecek koşulları oluşturmaktadır.
Hiçbir hukuki dayanağı ve yasal altlığı olmayan bu “Tebliğ” ile kuralsız ve sınırsız denetim yetkisi kullanmayı hedefleyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, taşra teşkilat birimlerini Odaların şikâyet merci olarak düzenlemiştir. Bir başka ifade ile ihbarcılık kurumsallaştırılmaktadır. Bu düzenlemeyle Meslek Kuruluşlarının bütün iş ve işlemlerinin asılsız ihbar ve şikâyetlerle Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinin incelemesine tabi kılınması Anayasa’ya açıkça aykırıdır.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin denetimleri, üyelerinin demokratik katılımıyla gerçekleştirilen genel kurullarında belirlenen denetim organlarınca yapılmakta, hukuksal denetimi ise yargı organları tarafından yerine getirilmektedir. Yargı denetimlerinde, Meslek Odalarının eylem ve işlemlerinde amaç dışı faaliyet veya siyaset nedeniyle bir yaptırıma uğramış meslek kuruluşu bulunmamaktadır.
TMMOB ve bağlı Meslek Odaları; idari ve mali konularda tüm bilgileri kamuoyuyla paylaşmakta ve genel kurullarda üyelerine hesap vermektedir. Yargı denetimini reddeden ve yaygın bir “yolsuzluk ve hırsızlık” iddialarıyla suçlanan siyasi iktidarın, Meslek Örgütlerini güdümü altına almak amacıyla, denetimlerin yetersiz olduğu iddiasıyla baskı oluşturmaya çalışması “hukuk ve demokrasi” tarihimize “kara bir leke” olarak kaydedilmiştir.
Kurulduğu 1954 tarihinden bu yana, yapılı çevrenin sağlıklı ve kamu yararını gözeten politikalar çerçevesinde üretilmesi amacı ve sorumluluğuyla çalışmalarını yürüten Meslek Odaları, uluslararası meslek alanlarında çağdaş meslek örgütlerinin de kuruluşuna destek olmuş ve mesleki alanda gelişme sağlanabilmesi amacıyla çabalarını bu örgütlerle işbirliği içinde sürdürmüştür.
Bakanlıkça yayımlanan Tebliğ ile Meslek Odalarının yürüttüğü uluslararası çalışmaların da “diktatörlük” rejimlerinde olduğu gibi denetlenmesi amaçlanmakta ve getirilen düzenleme ile toplantılara katılımların Bakanlık iznine tabi olması koşulu getirilmektedir.
12 yıllık Ak Parti iktidarı döneminde hukuka ve Anayasa’ya aykırı bir şekilde; KHK, Torba Yasa, Yönetmelik ve Genelgelere yürütülen sürece ilave olarak “Tebliğler” döneminin başlamasının gelecekte çok vahim sonuçlara neden olacağı açıkça görülmektedir. Hükümetin “özerk yapıları ve kamusal tüzel kişilikleri” anayasa tarafından güvence altına alınan Meslek Odalarına bu müdahaleleri tamamen hukuksuz ve anti demokratiktir. Meslek Örgütleri, mesleki bilimsel çalışmalarını hem yurtiçinde hem yurtdışında özgür bir şekilde yürütme hakkına sahiptirler ve buna karşı yapılan hiç bir müdahalenin kabul edilmesi mümkün değildir.
Kamusal ve toplumsal alanlarda siyasi hegemonya oluşturmak, kamu idari yapısı ile kamusal hizmet alanlarını neo-liberal dönüşümlerle yeniden yapılandırmak, sosyal yapıyı temel insan hak ve özgürlüklerini müdahalelerle kısıtlayarak değiştirmek isteyen siyasi iktidar son on yıldır bu politikaların önünde engel olarak gördüğü meslek kuruluşlarını hedef almıştır.
Mimarlar Odası olarak, nitelikli mimarlık ve planlama hizmetlerinin kamusal politikaların her düzeyinde yer alması için; bu hizmetleri kapsayan toplumsal yaşamın pek çok alanının ekonomik-siyasi rant alanı haline getirilmesine karşı mücadelemizi sürdürmekte kararlı olduğumuzu bir kez daha vurguluyor, denetim adı altında oluşturulmaya çalışılan siyasi baskıyı reddediyoruz.
TMMOB
MİMARLAR ODASI