Raydan çıkan metro, yanan halk otobüsü, türlü türlü kazaların adresi metrobüs, üstümüze çöken üst geçit, duraklara dalan toplu taşıma araçları…Bu örneklerin her biri ne yazık ki yaşanmış bir ulaşım faciası. Ulaşım hizmetlerinin piyasalaştırılması evine, işine, okuluna, hastaneye giden halkın sağlıklı ve güvenli ulaşım hakkını elinden alıyor. Tekerleğin icadından toplu ulaşıma
“İnternet insan uygarlığı için bir tehdittir.” Bu sözü ilk okuduğunuzda, muhtemelen abartıldığı düşündünüz. Tekrar düşünmenizde fayda var, çünkü bu sözü söylen hacker, Wikileaks sitesinin kurucusu ve 2010 yılında “Cablegate” adı ile bilinen ABD diplomatik belgelerinin webde yayınlanması nedeniyle, 2012 yılından beri Ekvator Londra Büyükelçiliğinde sığınmacı olarak yaşayan Julian Assange! Türkiye’ye
Odaların genel kurul süreçleri öyle olaylarla, öyle hesaplarla, öyle sözlerle geçiyor ki insan önce tüm bunların dökümünü yapmak istiyor. ‘Yalan Rüzgarı’ ya da ‘Dallas’ dizilerinin senaryolarını aratmayacak kadar ‘heyecanlı’ ve ‘sürükleyici’ olma ihtimali de yüksek olur. İyi bir değerlendirme yapma şansından da bir o kadar uzaklaşabiliriz. Bu yüzden ne yazık
ABD Ulusal Çevre Bilgi Merkezi’nin NASA verilerine dayanarak hazırladığı 2015 raporunda, 2015 Temmuz’unun bu yıla kadarki görülmüş en sıcak ay olduğu bildirildi. Bu haberi tam da kuraklıktan ve şehirdeki susuzluktan kavrulduğumuz günlerde aldık. Biz kentli insanlar televizyonlarımızın başında oturup, Dünya’nın çeşitli yerlerindeki selleri, kuraklıkları, yangınları ve acayip hava olaylarını izlerken,
İnşaat Mühendisleri Odası 45. Olağan Genel Kurulu 25-27 Mart tarihlerinde Ankara’da düzenlendi. İki gün süren genel kurul oturumları ve ardından yönetim kurulu, delege seçimleri ile genel kurul tamamlandı. İnşaat Mühendisleri Odası’nın 45. Dönem Yönetim Kurulu belirlenmiş oldu. Genel kuruldan beklentilerin herkesçe farklı olduğu günlerdi yaşadıklarımız. Meslek odalarında yıllardır bulunan, belki
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maçka Yerleşkesi’nde kampusun tek yeşil alanı olan park, rektörlük tarafından SÜTİŞ’e kiralandı ve Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu onayı olmadan iş makineleri yıkım için alana girdi. Park için başlayan direniş 12 gün sonunda kazanımla sonuçlandı. Direnişin ilk günlerinde iş makinelerini kovan üniversiteliler 21 Şubat’ta parkta bulunan
3. köprüde, devletin müteahhit firmalara, günlük 135 bin araç geçişi garantisi verdiğini aktaran yazım geniş ilgi gördü. Aslında, yepyeni bir şey yazmamıştım orada. Dört yıl önce, adeta davul çala çala herkese açık yapılan ihaleyi hatırlatıp bu ihaleyi kazanan İçtaş-Astaldi’ye sağlanan garantilerden söz etmiştim. (Epeyce teşekkür geldi, herkes sağ olsun.) Fakat
Yıl 2013 Gezi Parkı. İş makinalarının üzerine üzerine vurduğu ağaçlar sarsılıyor ve binlerce insan ekranları başından bu “vandallığı” izliyordu. Diğer tarafında yayalaştırma adı altında tünellerden oluşan alt geçit çalışmalarıyla betonlaştırılan bir “meydan” düzenlenmesi… Gezi Parkı’nın ağaçları, rengi, kokusu tarihi bir direnişle kazanıldaysa da İBB’nin kentten ne anladığının özeti olan beton
“Otomobilin geleceği bir modüldür; şehir trafiğiyle uyumlu ve gerektiğinde paketlenebilir. Kısacası: Küçük, kompakt ve toplu taşımaya uygun; bir nevi bebek arabası gibi. En azından trafik uzmanı Frederic Vester’e göre geleceğin otomobili böyleydi. Otomobiller rahatsız edicidirler. Çoğu zaman kuru kalabalık oluşturup, sürmekten ziyade durmaya yararlar. Ayrıca çok yer kaplayıp yolumuzu kapatırlar.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin 30-31 Ocak 2016’da gerçekleştirilecek Genel Kurulu üzerine Demokrat Çevre Mühendisleri ile röportaj yaptık. Seçimlere “Mavi Liste” olarak katılan Demokrat Çevre Mühendisleri’nden Sevgican Koç ile gelecek dönemi, mücadele programlarını ve yürüttükleri çalışmaları konuştuk. Politeknik: Demokrat Çevre Mühendisleri hakkında bilgi verebilir misiniz? Sevgican Koç: Bizler ‘adil,
Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) son dönemde mescid tartışmasıyla yeniden gündeme geldi. Sürecin sözcüleri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yekta Saraç, AKP’li milletvekilleri ve iktidarın basın-yayın organları oldu. ODTÜ’lüler “din” düşmanı ilan edildi. Fırsattan istifade, Melih Gökçek’in son yıllarda yol projeleriyle saldırdığı ODTÜ arazisinin büyüklüğü “4
Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerin bir bölümünü inşaat projeleri oluşturuyor. Türkiyeli mühendisler daha yüksek ücretlerle çalışmak, para biriktirebilmek, daha iyi yaşam standartlarına kavuşmak umuduyla yurt dışında çalışmayı tercih ediyor. Rusya da tercih edilen ülkelerden birisi. AKP’nin Rus uçağını düşürmesinin ardından Rusya’nın Türkiye için aldığı ekonomik yaptırım kararları Rusya şantiyelerindeki
‘İktidar, toplumsal mekanda yayılmış bir oluşumdur. Kentler de toplumun gerçek bir yansıtıcısı olduğu için iktidarın kimin elinde olduğunu, bazen anıtlarla bazen kulelerle bazen bayraklarla bazen yollarla bazen devasa binalarla bazen de karakter değiştirerek her türlü defoyu gizleyen parlak örtülü bir mekan biçiminde gösterir.’(1) İktidarlar kent ve mekan üzerinden, mevcut ideolojisini
Bu yazı arkitera.com sitesinde Bir Mimar mahlaslı “Sevgili Mimarlar Odası” başlıklı yazıya cevaben yazılmıştır. Bir polemik yazısı diyebiliriz. Polemiğin çalışma yaşamındaki mühendislerin, mimarların, plancıların mücadelesine katkı sunmasını umuyorum. Ücretli çalışan mühendisler, mimarlar ve plancılar türlü güvencesizlikler yaşıyor. Düşük ücretler, ücretlendirilmeyen uzun mesailer, SGK priminin gerçek ücret üzerinden yatırılmaması, mobbing en
Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesiyle iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler gündeme oturdu. En çok konuşulan konu ise Türkiye’nin Rusya’dan ithal ettiği doğalgaz. Türkiye Rusya’ya gıda ihraç ediyor, inşaat ve turizm hizmetleri sunuyor. Rusya’dan ise ağırlıkla enerji ithalatı yapılıyor. Rusya lehine olan ithalat-ihracat kapasitesinde enerji ithalatındaki büyük pay doğalgaza ait. Neden doğalgaz?
17.11.2015 tarihinde TMMOB Yürütme Kurulu tarafından yapılan “TMMOB 4.Kadın Kurultayı üzerinden TMMOB’ye karşı yürütülen karalama kampanyası üzerine zorunlu açıklama’ başlıklı açıklamada adımın çokça geçmesi ve tarafıma ithamlarda bulunulmasına yanıtımdır. Yürütme Kurulunun açıklamasına, izlediği sıralamayla yanıt vermeye çalışacağım. 10 Ekim Ankara katliamı hepimizin ortak acısıdır. Herbirimizin en derin yarasıdır. Bu acının
Palm yağı uğruna ormanların yakıldığı Endonezya, alevlere ve boğucu dumana teslim. İki ay içinde Ankara ilinin tamamına eşdeğer büyüklükte bir alan kül oldu. Yangın söndürme çalışmaları devam ederken doğa can çekişiyor. Endonezya’da iki aydır devam eden orman yangınları nedeniyle Asya’nın güneydoğusuna çöken duman, okulların kapanmasına, ormanlardaki hayvanların ve civarda yaşayan
80’li-90’lı yıllarda doğduysanız ve az da olsa politik bir çevreniz varsa, Türkiye’nin yakın tarihine dair yüksek olasılıkla duyduğunuz, dinlediğiniz günler, olaylar hatta katliamlar vardır. İlk olarak bu olayların ne kadar korkutucu olduğuna erer aklımız. Birileri çeşitli sebeplerle başka insanların canını yakmıştır. Acısı, hüznü yanı başımıza kadar gelir. Her anıldığında, bir
Birkaç gün önce bir ilaç firmasının mizansenli, besteli ve prompterli sahnelerine bakıldığında profesyonel yardım da alınarak kurgulandığı belli olan bir videosu, sosyal medyada bir anda yaygınlaştı. Firmanın yönetim kurulu başkanının doğum gününü kutlama adı altında birçok samimiyetsiz, yapmacık ve duygusuz karenin ardarda gelmesinin de etkisiyle video hakkında forum mecralarında ve
Baz istasyonlarının yaşadığımız alanlarda kurulmasına karşı yeni bir mahkeme kararı daha verildi. Danıştay 13. Dairesi elektromanyetik alan oluşturan baz istasyonlarının çevre ve halk sağlığı dikkate alınmadan tesis edildiği hükmüyle konuyla ilgili yönetmelikte bazı maddeleri iptal etti. Baz istasyonları kurulurken dikkate alınması gereken güvenlik mesafesi ve limit değerlerle ilgili maddelerin iptal