“İstihdam seferberliği” dedikleri; çırak, stajyer ve kursiyerden oluşuyor. “İşverenlerimizden Allah razı olsun” elbette! Uyanık Türk işvereni zorunlu sigortalı işçi sayısını 265 bin azaltırken, çocuk ve gençlerden oluşan ucuz emek ordusunu 1,3 milyon artırmış Bilindiği gibi hükümet tarafından “tarihin en büyük istihdam seferberliği” olarak ilan edilen yeni istihdam teşvikleri 1 Şubat
Söylediğine, kalben ne kadar inanıyor bilinmese de müstafi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, borçsuz bir belediye bıraktığı kanaatinde. O, öyle söyleyince İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) kurumsal sitesine baktım. Sitenin gayet görünür bir sekmesinde belediyenin 2017 bütçe belgesi duruyor. Daha ilk sayfalarda yazılmış: Gider: 18 milyar 500 milyon TL. Gelir:
Ne vakit, şehir hastaneleri veya otoyol köprü projeleri dolayısıyla, Hazine’ye yüklenen borca değinsem, AKP’ye gönül verdiğini düşündüğüm güzide okurlardan, ya yakası açılmadık küfür, ya da “inşallah öl” kabilinden tepkiler alıyorum. Fakat bir de samimiyetle inanamayanlar var. Okuduğunuz yazı onlar için. *** Uğruna ODTÜ ormanı, içindeki canlılarla birlikte katledilen Bilkent Şehir
Geçtiğimiz sene yeşil yol projesi ile gündeme gelen Karadeniz yaylaları, bu sene Ayder üzerinden başlayan bir tartışmaya konu oldu. Rize’nin en popüler ve erişimi en kolay yaylalarından biri olan Ayder, Cumhurbaşkanı’nın Rize il danışma meclisinde yaptığı konuşma sonrası önemli bir tartışma başlığı olarak gündeme geldi. Erdoğan, özetle, Ayder’deki mevcut yapılaşma
Ülke evdir. Yaşamak istediğin yerdir. Odandır, bahçendir. Konforundur, güvenliğindir. İnindir, kıymetlindir, sevdiğindir. Alıştığın… Bildiğindir. Ülke sana anlatılan değil, senin anladığındır. Sana verilen değil, sahiplendiğindir. Ülke, kucağa atlayan bir sokak kedisidir, bir zamanlar içinde yaşananları masal gibi dinlediğin bir odadır, o odanın penceresidir, üst kata çıkan merdivenlerdir, tavan arasını düşlediğin ve
Otoriter iktidarların en temel özelliği budur, iktidarları sırasında tepeden inmeci dayatmanın, tahakkümün nesnellik kazanmasıdır Bir iktidarın demokratik olarak işleyip işlemediğini gösteren çok temel bazı göstergeler vardır. Eğer siyasi iktidar sahipleri, ihtiyaç olmadığı halde ihtiyaç varmış gibi bir durum ve algı yaratıyorsa, o ihtiyaçla ilgili farklı alternatifleri tartışmak, kapsayıcılık, şeffaflık gibi
Fazla çalışma yaptırmak isteyen işveren 4857 sayılı İş Yasası’nın 41. maddesine göre işçinin onayını almak zorundadır. Yasaya göre işveren işçinin onayını almadan işçiye fazla çalışma yap diyemez. İşverenin fazla çalışma için işçiden ne zaman onay alacağı konusunda yasada hüküm yoktur. Her fazla çalışma yapıldığında işçiden onay almasının zorunlu olduğuna ilişkin
Hafriyat kamyonlarının denetim yetkisi iki yıl önce Şehircilik Bakanlığı’ndan belediyelere devredildi. Sadece Ankara’da 2016 yılı içinde hafriyat kamyonları 20 bin kez denetlenmiş, 1227 tanesine park cezası verilmiş. Göstermelik bir denetleme olduğu çok belli. Bu denetlemeler konusunda kimsenin hesap sormadığı da çok belli. Yoksa yerleşim alanlarında gezmesine dair çok şey yapılmış
TÜİK ( Türkiye istatistik Kurumu ) verilerine göre ülkemizde kadın istihdamı erkek istihdamının yarısından daha az aşağıdaki satırlar TÜİK’ in Mart 2017 bülteninden alınmıştır. “Hanehalkı işgücü araştırması sonuçlarına göre; 2015 yılında, Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus içerisinde işgücüne katılma oranı %51,3 olup, bu oran erkeklerde %71,6, kadınlarda ise
Tam üç yıl geçmiş. Bu köşede yayımlanan 6 Ağustos 2014 tarihli yazı, “Yalan ‘devlet’in temelinde” başlığını taşıyordu. Konu, Kızılay’ın orta yerinde, Cumhuriyet’in ilk toplu konutu olma özelliğini taşıyan Saracoğlu Mahallesi’ydi. Diğer adı da “Devlet Mahallesi” olan 100 dönüme yaklaşan bu tarihsel alanın, iktidara yakın işadamlarına satılma olasılığından söz ettim. (Saracoğlu’nun,
“Çocukluğun ve Hafızanın Kentleri” projesi kapsamında ziyaret ettiği Erivan’ı şehir plancısı titizliğiyle analiz eden Gizem Kıygı, yanı başımızdaki bu tarihi kentte gezilip görülmesi gereken mekânları da Mimarizm okuyucuları için derledi. Kent ve Çocuk ekibi ile “Biriktirilmiş Mekanlar: Çocukluğun ve Hafızanın Kentleri” projemiz kapsamında, Hrant Dink Vakfı’nın Ermenistan-Türkiye Seyahat Fonu desteğiyle
Yeniden yağmurlar yağdı, seller bastı ve biz iklim değişikliği üzerine felaket senaryoları konuşur oldu. Bu tartışma devam edecekse senaryo konularından biri de çimento olmalı. Yine yağmur yağdı, yine su bastı ve laf yine iklim değişikliğine geldi. Bir yok oluş filmi heyecanı ortalığı sardı. Ardından son yağmurun verdiği zararın maliyetinin 1,2
İnşaata dayalı kalkınma modelinin bir yanında nasıl şantiyeler, güvensiz çalışma şartları ve iş cinayetleri varsa, diğer yüzünde de hafriyat kamyonları var. Memleketinde mevcut krizleri, eksikleri, doğru gitmeyen işleri daha fazla zarara yol açmadan düzeltmek, rehabilite etmek yerine yeni yeni krizler yaratan ülke az bulunur, Türkiye bir sıralama yapılsa en başa
10 yılda 5,7 milyar temettü kazanıyorsun, ama Telekom hissesini rehin bırakarak aldığın kredi borcunu ödemiyorsun. Bunun faturasını da kurumda yıllarca emeği geçen çalışanlara kesiyorsun. Ne güzel! Türk Telekom’un işletme hakkı Suudi Oger’de. Altyapı tesisleri kamu mülkiyetinde. Kamu çıkarını korumak üzere de “altın hisse” bizim Hazine’de. Kredi kullanırken Türk Telekom hisselerini
ROAR Dergisi’nin ‘The City Rises (Şehir Yükseliyor)’ başlıklı yeni sayısı yayımlandı. Derginin yeni sayısında bir yazı kaleme alan yazar, ödüllü gazeteci ve editör Debbie Bookchin’e göre “Neoliberalizmin ölüm sarmalından, verdiği insanlık sözünü yerine getiren rasyonel yeni topluma bizi taşıyacak tek bir yol var; o da ayaklanan şehirlerin küresel birliği.” *
‘İğneada’da meydana gelecek bir radyoaktif sızıntının, İstanbul’un yanı sıra, nüfus yoğunluğunun çok fazla olduğu Türkiye’nin batı bölgelerini etkileyeceği görülmektedir. Her seçim döneminde ortaya atılan birtakım projeler, seçim mitinglerine malzeme edildikten sonra rafa kaldırılır, sonra gündemi değiştirmek için iktidardakiler tarafından zaman zaman ısıtılıp tekrar servis edilir. Bir ara seçim meydanlarının en
Toplumsal bellek bireylerin hafızasından etkilenerek oluşur. Bireylerin hafızası ise geçmişin yaşandığı mekanlardan bağımsız düşünülemez. Bu mekanlar içlerine işlenen sosyal kodlar, yaşanmışlıklar, biriken anılar, tarihi olaylar, mutluluklar , üzüntüler ve direnişlerle toplumsal ve kentsel düzeyde bellek mekanlara dönüşür ve kentin belleğine kolektif bir biçimde eklemlenirler. Bu mekanlardaki anılar kodlanır, saklanır ve
İşyerinde öfke genellikle kötü bir şöhretle anılır. Çalışanlarını bezdiren hiddetli patronları ya da eleştirilmeye katlanamayan yüksek egolu yaratıcı tipleri akla getirir. Çeşitli kanallardan huysuz iş arkadaşlarımızın “tepesinin attığını” ve birine ya da bir şeye kızıp şiddete başvurduğunu duymuşuzdur. Ya da aklımıza başka şeyler gelir. Mesela beklentilerimizi karşılamayan iş arkadaşlarımız ya
Uçurtma ekibi olarak insan hakları savunucusu ve Gündem Çocuk Derneği kurucularından mimar Mehmet Onur Yılmaz ile çocuklar ve mimarlık üstüne konuşmak için bir araya geldik. Öncelikle çocuklar mimarlığın neresinde? Buradan başlayalım mı? Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Aslında her yerinde ve her aşamasında olması gerekirken hiçbir yerindeler. Her şeyde olduğu gibi
Kazılan toprağa beton dökülen betonla ve çelik ile cam üzerinde yükselen hafriyatçı birikim, mevcut kurulu makine parkının sürekli çalıştırılmasını gerektiriyor. Bu makine parkının atıl kaldığı her saat inşaat-finans kompleks için kardan zarar demek! Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklamada İstanbul’da 7 büyüklüğünde bir deprem olduğunda