Asbest başta olmak üzere çok çeşitli evsafta tehlikeli madde içeren Brezilya’ya ait hurda NAe São Paulo savaş-uçak gemisi Aliağa gemi söküm tesislerine getiriliyor. Dünyanın gemi filosu yaklaşık 90.000 gemi ve bir geminin ortalama ömrü 20-25 yıl. Her yıl hurdaya çıkarılan büyük gemilerin ortalama sayısı 500-700 civarında, ancak çeşitli büyüklüklerdeki bütün
Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler köyünde kurulan altın madeni işletmesinden 21 Haziran gecesi siyanür içerikli solüsyon taşıyan boru hattında oluşan hasar nedeniyle yaklaşık 20 metreküp siyanürlü atık çevreye yayıldı. Altın madeni, Anagold Madencilik SSR Mining ve Çalık Holding’e ait bir şirket olan Lidya Madencilik şirketlerinin iş birliğiyle faaliyetlerine devam ediyor. Yaşanan
On yıl öncesine kadar kent hakkını mesele edinen, kentsel dönüşüm tahribatının karşısında ve kent hareketlerinin parçası olduğunu iddia eden Türkiye güncel sanat alanı bugün nasıl oldu da kent suçlarının önde gelen işbirlikçilerinden birine dönüştü? Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nin ikincisi ve bu güzergâha eklenen diğer sergiler üzerinden yakın plan… “Kişisel tarihimizin
Türkiye 2016 yılından bu yana her yıl yüzbinlerce ton plastik atığı ya da çöpü ithal etti. Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye gönderilen plastik atıkların miktarı Eurostat verilerine göre 2004’ten bu yana 196 kat arttı. Türkiye yalnızca Avrupa’dan 2020’de 656 bin 960 ton plastik atık ithal etti. 2021 yılında Avrupa’dan 518 bin 80
Kadın mühendis, mimar ve şehir plancıları, uzaktan çalışmanın yeni meselesi “buradayımcılık”tan ve “hazır ve nazırcılık”tan mustarip. Bu nedenle “bağlantısızlık hakkı”nı daha fazla dillendiriyorlar. İşsiz kalma ve temel ihtiyaçları karşılayamama konularında erkeklerden daha kaygılılar. Politeknik Mühendis Mimar Şehir Plancıları Derneği için bu yılın ilk aylarında gerçekleştirdiğimiz çevrimiçi araştırmanın sonuçları, geçtiğimiz günlerde
Ben Veysi Altıntaş. İTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde doktora öğrencisiyim. 6 Ocak 2017 tarihinde Barış Bildirisi imzacısı olduğumdan dolayı 679 sayılı KHK ile üniversitemden ihraç edildim. Bu süreçte hepimiz gibi farklı mecralarda bir arada olmaya ve akademi dışında çalışarak hayatımızı devam ettirmeye çalıştık. Ben de KHK ile ihraç edildiğim
Geçtiğimiz günlerde, 8 Mart’tan sonraki hafta içinde, tamamen erkeklerden oluşan bir konferans kürsüsü yazılımcı kadınlar tarafından eleştirildi. Java gibi eski programlama dillerinden biri ile ilgili oluşturulan sahne programında hiçbir kadının yer almaması sorgulandı.* Bu tür durumlar için icat edilmiş bir kavram olan sosis fest tabiri ile eleştirilmek bazı erkeklere ağır geldi. Bu
“Peşlerinde kadim ve hürmete şayan bir önyargılar ve kanaatler silsilesini sürükleyen tüm durgun, donuk ilişkiler silinip süpürülüyor; yeni ortaya çıkan her şey daha kemikleşemeden miadını dolduruyor. Katı olan her şey buharlaşıp gidiyor, kutsal olan her şey dünyevileşiyor ve en sonunda insanlar hayatlarının gerçek koşullarıyla ve diğer insanlarla ilişkileriyle… yüzleşmeye zorlanıyor”
Birkaç yıl önce, Plaza Eylem Platformu’nda bir bankanın çalışma koşullarını protesto ederken bu bankanın reklam sloganını pankartımıza koymuştuk: “Cesaretin, geleceği değiştirmeye yeter. Durma yeter.” Bu banka bir kadın çalışanını hamilelik sonrası işten çıkarmış ve neden olarak da performansı göstermişti. Çalışan davasını kazandı. Şirket kadın konusunda eşitlik söylemini kullanan bir bankaydı.
Gıda, tarım ve beslenme alanlarında 2021’de olanları kısa bir yazıyla anlatmak olanaksız. Ama genel bir değerlendirme açısından cevap net: Türkiye’nin gıda güvencesi ve gıda güvenliği açısından kötü bir yıldı. Gıda güvencesi bir toplumun kendine yeterli miktarda, erişilebilir gıda üretme yeteneği, gıda güvenliği ise topraktan çatala uzanan süreçte gıda maddelerinin sağlığa
“Yaşam politikaları üretmemiz lâzım. Ve bu politikaların mekânsal boyutunu atlamamamız lâzım.” Mücella Yapıcı İktidar Beyoğlu’na toplu saldırısını uzun süredir planladığı hatta nihayet oturttu, Beyoğlu Kültür Yolu’nu “festivalledi”. Geçmişi silen, bugünü zorlaştıran, geleceği belirsizleştiren yıkım, zengini zenginleştiren talan ve rant ve Beyoğlu’nu öteden beri bağrı bilmiş öteki seslerin buluşmasının engellenmesi dahil
Konut krizinin emareleri bugün her yerde gözle görülür biçimde ortada. İnsanlar, barınma maliyetlerinin altında eziliyor. Evsizlik her geçen gün artıyor. Tahliye ve haciz artık her gün duymaya alıştığımız şeyler. Ayrımcılık ve yoksulluk, yerinden edilme ve pahalılık… İşte bugünün kentlerinin alametifarikaları. Kent merkezi ve banliyö mahallelerinin kaderleri dünyanın öbür ucundaki toplantı
Akıllı şehir projeleri, şehirlerle ilgili sorunlara karşı geliştirilen teknolojik çözümler olarak ortaya çıktılar. Birçok belediye bu modadan geri kalmamak için şirketlerle işbirliği yaparak akıllı şehir projelerine girişti. Ama son on yıla baktığımızda başarılı olduklarını söylemek zor ve inandırıcılıkları azaldı. Teknoloji şirketlerinin öncülüğünde gelişen akıllı şehir projeleri, çoğunlukla yardıma en az
Marmara Denizi’ne kıyısı olan neredeyse her yerde görülen müsilaj (deniz salyası) sorunu ağır hasar verilen bir deniz ekosisteminin açığa çıkardığı bir sorun. 1989’dan günümüze uzanan süreçte atık suların derin deşarj yöntemiyle Marmara Denizi’ne boşaltılması sonucu deniz ekosistemi bozuldu. Zamanla oluşan kirlilik, yüzey suyu sıcaklılarının artışı vb. gibi sorunlar canlı türü
Gözümüzün önünde, adım adım büyük bir cinayet işlendi. Dünyanın en genç, en bereketli, en ilginç denizlerinden Marmara taammüden öldürüldü. Birkaç aydır yoğunlaşarak, gitgide yayılarak suyun yüzeyini ve derinlerini saran müsilaj, ya da balıkçıların deyişiyle deniz salyası, ölümün ilanı oldu. Marmara Denizi’nin yok edilişinin tarihini, nedenlerini, nasılını, kahreden hakikati MAREM (Marmara
Türkiye son 7 yılda hızla artan bir oranda plastik atık ithal ediyor. Rakamlar 2016 yılında 4-5bin ton iken, 2018’de 35bin tona 2020’de ise 600bin tona ulaştı. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre Türkiye birinci sırada. Bu durumda, basına yansıyan çeşitli haberlerle de Türkiye Avrupa’nın çöplüğü mü oluyor tartışması başladı.
En az “128 milyar dolar nerede?” kadar önemli bir başka soru daha var: Her ay milyonlarca metrekare Hazine arazisi kimlere satılıyor? Yoksulluğun ve işsizliğin dehşet verici düzeye çıktığı, patates çuvallarına hücum edildiği bir dönemde “arazi mezatı”nın en değerli malları, ekonomik güce sahip hangi kesimler arasında paylaşılıyor? Niğde’nin köyündeki samanlıkla Bodrum’un
Sanırım 2010 yılıydı. Bir akademisyen arkadaşımı İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü’nde ziyarete gitmiştim. Kapıda güvenlik görevlisi kimliğime baktı, gülümsedi, buyrun hocam dedi ve ardından “hocam meslektaşız, ben de inşaat mühendisiyim, Isparta Süleyman Demirel İnşaat Mühendisliği mezunuyum” deyince ayaküstü sohbet ettik. Hayrola dedim, neden böyle bir iş, tabii ki derken tahmin ediyordum
Gülçiçek Dere fizik mühendisi, nükleer fizik alanında yüksek lisans yaptı. Şu anda biyoteknoloji doktorası yapıyor. Koronaya yakalandı, hastalığın etkileri devam ederken ciddi bir mobbing sürecinin ardından İstinye Üniversitesi’nden Kod29’la işten atıldı. Uğradığı haksızlığa karşı yasal mücadelesini sürdürüyor. Ne kadar süredir İstinye Üniversitesi’nde görev yapıyordunuz, göreviniz neydi? Eylül 2019 tarihinden beri
Mimar Doç. Dr. Gül Köksal, kamu kaynaklarının kullanıldığı büyük projeleri “kent suçu” olarak değerlendiriyor. Bu suçun yöntemini ise “Bu projelerde görev alan kişilere, mimarlık ofislerine kamuoyuyla bilgi paylaşamayacakları yönünde şartlar koşulup, imzalar attırılıyor” diyerek anlatıyor. Son yıllarda “kent suçları” diye anlatılan tahrip ve yıkımların failleri şirketler mi? Suç olarak değerlendiriliyorsa