TBMM’de pek çok yasal değişiklik gündemde. Yasal değişiklikler-düzenlemeler OHAL ile baş döndürücü hızla görüşülüyor. Düzenlemelerde sermaye için sınırsızlaşan yağma-talan, diktatörlük inşası, demokrasiye, halkın yaşam hakkına, güvenceli çalışma hakkına sadırı var. AKP-Saray iktidarı tarafından “Türkiye Varlık Fonu kurulması ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı” adı
İstanbul-İzmir Otoyol Projesi’nin İzmit Körfez geçişi üzerine inşaa edilen, 30 Haziran’da açılışı yapılan Osmangazi Köprüsü gündemden düşmüyor. AKP’nin şirketlere araç geçiş garantisiyle verdiği proje ile köprüyü kullanan, kullanmayan herkesin cebi tehlikede. İstanbul-İzmir Otoyol Projesi için kesilen kuzey ormanlarına, yok edilen ekosisteme paha biçilemez ancak projenin tamamının halkı nasıl soyacağına teknik
AKP-Saray iktidarı, 15 Temmuz’da gerçekleşen askeri darbe girişimini diktatörlük düzenini kurma fırsatına dönüştürdü. Milli Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu’nun 20 Temmuz’da yapılan toplantılarının ardından Tayyip Erdoğan 3 ay süreyle olağanüstü hal ilan edildiğini açıkladı. Askeri darbe koşullarında olacağı gibi demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin yok edileceği bir düzeni Saray’ın OHAL’i
Uluslararası İşgücü Kanun Tasarısı 1 Temmuz’da TBMM başkanlığına sunuldu, bugün mecliste görüşülmesi bekleniyor. Bu görüşme beklenirken Türkiye’de yasa ile ortak amaçlar barındıran çeşitli gelişmeler de olmuştu. Bayram öncesi Başbakan sermaye için bir paket açıkladı. Bayram sonrası Cumhurbaşkanı Suriyeli mültecilere vatandaşlık verileceğini ‘müjdeledi’. Bu ‘müjdenin’ ardından sosyal medya paylaşımlarında, demeçlerde, yazılarda, çizilerde
AKP’nin, Saray’ın diktatörlük düzenini istemedik, istemiyoruz. Darbeyi, askeri diktatörlüğü istemedik, istemiyoruz. Demokratik, özgür, laik bir ülke istiyoruz. Mevcut iktidarını diktatörlükle sürdürmek isteyenlerin ve darbeyle askeri diktatörlük isteyenlerin karşısındayız. Dün gece boyunca yaşam alanlarımızda tanklar, askerler, jet uçakları ve Cumhurbaşkanı’nın da çağrısıyla sokaklarımızda, mahallelerimizde sela ve ezan sesleriyle tekbir getirenler boy
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kabataş Martı Projesi için 28 Temmuz’dan itibaren iskelenin kapatılacağını ilan etti. ‘Kabataş Transfer Merkezi’ olarak sunulan Martı Projesi denize dolgu, kıyı çizgisine martı şeklinde yapı öngörüyor. Dolmabahçe-Fındıklı kara ulaşım trafiği beton dalış tünelleriyle yeraltına alınıyor. Kabataş’a 83 bin metrekarelik beton bir meydan yapılıyor. Peki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin
Mühendisin, mimarın, şehir plancısının dayanışma günü 1 Mayıs. Ofislerde, şantiyelerde, plazalarda…emeğimizin karşılığını almak; sokaklarda, meydanlarda, parklarda özgürce ve eşit yaşamak için mücadele günü 1 Mayıs. Tüm çalışanların iş güvencesini ortadan kaldıran “kiralık işçilik/özel istihdam büroları”nın yasalaştırılmaya çalışıldığı, kıdem tazminatına göz diken patronlar için hazırlık yapıldığı, emeğe sömürü dışında başka hiçbir
İstanbul Marmaray’da tren vagonu bugün (12 Nisan) raydan çıktı. Yolcular tünel içindeki acil durum yollarında yürümek zorunda kaldı. Ayrılıkçeşme-Üsküdar arası seferler durduruldu. TCDD konuyla ilgili “teknik bir sebebe dayandığı” açıklamasıyla yetindi, İstanbulluların ulaşım güvenliğini geçiştirdi. Peki bir raylı ulaşım hattı üzerinde çalışan vagonlar nasıl olur da raydan çıkar? Teknik olarak hangi ihmaller
Günümüzde mühendis, mimar, şehir plancıları yarım milyonu fazlasıyla aşan ve çok büyük oranda ücretli çalışan bir işçi topluluğu. Hem sendikaların hem de meslek odalarının çalışma yaşamının kitlesel bileşeni haline gelen bu topluluğu örgütleme perspektiflerinin olmamasıyla patronlar ‘vur ensesine, al lokmasını’ keyfini mühendislerle, mimarlarla, şehir plancılarıyla* sürüyor. Bu gidişata çomak sokmak
Ankara’da yine bir bombalı katliamla sarsıldık. 30’u aşkın insan hayatını kaybetti, 15’i ağır 100’e yakın da yaralı var. 7 Haziran seçimlerinde sokaktan sonra sandıkta da iktidarını kaybeden AKP’nin ve Saray’ın yükselttiği savaş politikaları ülkeyi katliamlar ülkesi haline getirdi. Son beş ay içinde Ankara’da 3 bombalı saldırı gerçekleşirken yüzlerce insanımız, meslektaşımız,
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) 1 Ocak’ta elektrikte zamlı tarifeleri açıkladı. Açıklanan %6,8’lik zam oranıyla elektrik faturaları ise birbirini tutmuyor. ‘Gerçek zamlar halktan saklanıyor’ diyerek biriken tepkilere karşı EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz Anadolu Ajansı’nın Enerji Masası’nda konuk edildi, halkı bir kez daha kandırdı, elektrikteki gerçek zamları gizledi, şikayetlere açık olduklarını
Birçok üniversiteden barış için, katliama dur demek için bir araya gelen ve ‘Bu suça ortak olmayacağız’ açıklamasını imzalayan akademisyenlere karşı Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’nin saldırılarına şahit olduk, olmaya devam ediyoruz. İktidarı için yapamayacağı hiç bir şey olmayan Erdoğan akademisyenleri “alçak, zalim” ilan etti. Saray’ın talimatıyla akademisyenlerin evleri basıldı, haklarında yakalama
Bir süredir kullanıcıların internet erişimini de aksatan siber saldırılar Türkiye’nin gündeminde. Önce 14 Aralık 2015 tarihinde başlayan yaklaşık bir hafta süren NIC.tr’ye yönelik saldırılar, 24 Aralık 2015 günü de banka ve kamu kurumlarının web sitelerindeki servislerin aksamasına neden oldu. Saldırılar şimdilik durmuş görünüyor. İlk olarak kasım ayı sonunda bir açıklama
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Katar yolculuğunda gazetecilerle Rusya krizini konuştu. Konu doğalgaza geldi, elbetteki Erdoğan’ın söyleyecekleri vardı. Erdoğan, ‘Biz hayat boyu doğalgazla yaşamadık biliyorsunuz, doğalgazla tanışalı ne kadar zaman olduğu belli. Bu millet çileye alışık bir millettir. Kaldı ki Rus doğalgazı olmazsa biz yandık bittik diye bir durum yok. Rusya dışında
Politeknik üyesi mühendisler, mimarlar, şehir plancıları katliamlarla, savaşla, yağmayla iktidar olanlara karşı ‘Katiller yenilecek, halk kazanacak!’ diyor. Ankara Katliamı’nın birinci ayında mühendisler, mimarlar, şehir plancıları unutmamak ve unutturmamak için hazırladıkları video ile katliam, savaş ve yağmayla iktidarını sürdürmeye çalışan AKP’ye karşı yan yana durma, dayanışma ve mücadele çağrısı yaptı. Politeknik’in
Seçim güvenliği tartışması oldukça önemli bir gündem haline geldi. 1 Kasım’da oylara, sandığa sahip çıkma çağrıları devam ediyor. Müşahit olmak içinse geç değil. Seçim güvenliği 1 Kasım’ın seçim günü ilan edilmesinin ardından sıklıkla tartışılan bir konu. AKP iktidarıyla yaşanılan seçim deneyimleri güvenlikle ilgili planlamayı adeta zorunlu kılıyor. 7 Haziran seçimlerinde
Mühendislerin, mimarların, şehir plancıların ve daha önce AKP’ye oy vermiş olanlarının 1 Kasım’da AKP’ye oy vermemek için çok sebebi var. En başa insanlık onurunu ve vicdanını koyalım. Sıralayacağımız tüm sebeplerin içine de yerleştirelim mühendisçe. AKP’ye yalnızca oy vererek temas edenlere sözümüz. Planlı, programlı katliamların ortağı olmayalım diye… Sayar olduk katliamları.
Durmuyor! Her seferinde önce inanmadığımız; patlayan bomba, atılan çığlık, yüzlerde kan yanı başımızda olsa bile yine inanmak istemediğimiz katliamlar durmuyor. AKP, başbakan, cumhurbaşkanı ve tüm yandaşları tıpkı patlayan bomba gibi, tıpkı gözlerimizle gördüğümüz katliamlar gibi insanlık dışı, yaşama karşı, gülümsemeye, halaya, beraberliğe, kardeşliğe, güzelliklere karşı açıklamalarıyla durmayacaklarını ilan ediyor bir
Ankara’daki emek, demokrasi ve barış mitingine gelen binlerce insandık. Emek ve meslek örgütlerinin çağrısıyla AKP’nin yağmasına, talanına, savaşına dur demek için Türkiye’nin dört bir tarafından gelenlerle yürümeye hazırlandığımız sırada patlatılan bombalar 105 canımıza kıydı. Dostlarımızı, meslektaşlarımızı, yol arkadaşlarımızı kaybettik. Yüzlerce yaralı hala tedavi altında. Şantiyelerde, madenlerde, çalışma yaşamında emeğimizi çalıp