Erdoğan’ın ‘asrın projesi’ dediği ve “Dünyada ilk kez uygulanan bir mühendislik çalışması” sözleriyle övdüğü KKTC Deniz Geçiş Hattı’nın tamiratı için açılan ihaleye en iyi teklif, hattı inşa eden Kalyon İnşaat’tan geldi. Yine 21/b maddesi ile açılan ihalenin bedeli 499 milyon lira. Oysa onarılacak hattın maliyeti 630 milyon liraydı. İktidarın ‘asrın
Koronavirüslü günleri yaşıyoruz, salgında hayatta kalmaya çalışıyoruz. Biz hayatta kalmaya çalışırken hiç hız kesmedikleri inşaat, maden vb. yağma projeleriyle pervasızlıklarını bir kez daha gösterdiler. Salda’da, Bursa’da, İzmir’de, Van’da, İstanbul Kuzey Ormanları’nda, Taksim Meydanı’nda inşaat, maden sermayesine can suyu vermek onlar için halk sağlığından önemliydi. Çünkü onların ‘normal’i buydu; talandı, yağmaydı,
Önümüzdeki 1 Mayıs bu zamana kadar tecrübe ettiğimiz 1 Mayıs’lara benzemeyecek. Meydanlarda, sokaklarda, alanlarda eskisi gibi olamayacağız. Yine de mücadeleye eskisinden daha büyük bir inat ve ısrarla devam etmemizin gerektiği bir dönemde olduğumuzu söyleyebiliriz. Kapitalizmin, sömürgenliğini hiç saklamadan gösterdiği dönemlerdeyiz. Patronların sırtları sıvazlanarak açıklanan destek paketleri, çalışanlara yeni ücretsiz izin
Savaşın halkın yararına olmadığı söylüyoruz yıllardır. Fakat Saray savaş dedi ilk günden beri, cihatçılarla kol kola girdi, kendi çıkarlarını ülkenin çıkarı yaptı. İnsanlar öldü, ölmeye devam ediyor. Bu savaş bizim değil ve bir geleceğimiz olacaksa ancak savaşı durdurarak olacak. Sınırın hemen dibinde Suriye’de savaş 10 yılını doldururken, yaşamını yitiren, yerinden
Ve bir yıl daha geride kaldı. Günlük yaşamımızda, işyerlerimizde, sokakta, meydanda içimize düşen sıkıntıları kovmayı, umudu ve dayanışmayı büyütmeyi seçtik. Yaşanabilir bir ülke için, eşitlik, özgürlük ve barış diyerek karşıladık her zorluğu. Birlikte olunca kazandık bir kez daha, sevindik, bir nefes aldık… Güzel bir yaşamı ancak yan yana gelerek kuracağımızı
Kanal İstanbul doğaya, kente, yaşama düşman, İstanbul’u parsel parsel satma ve yok etme projesidir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Saray talimatıyla Kanal İstanbul projesi ÇED Raporu’nu 23 Aralık Pazartesi günü askıya çıkardı. İstanbul’un ormanlık alanlarını, tarım arazilerini, yeraltı ve yerüstü su havzalarını, havasını ve doğal yerleşim alanlarını parsel parsel satmayı hedefleyen
Bir davetimiz var meslektaşlarımıza. Yan yana geldiğimiz, birlikte yürüdüğümüz, dertlerimizi paylaştığımız, çabalarımızı birleştirmeye çalıştığımız mühendislere, mimarlara, plancılara davetimiz var. Politeknik 6. Olağan Genel Kurulu’nu 8 Aralık’ta İstanbul’da düzenliyoruz. Seçimlerle, yasaklarla, KHK’larla, krizle, enflasyonun/vergilerin altında ezilen ücretlerimizle, yaşam alanlarımızın maden, enerji, inşaat şirketleriyle yağmalandığı 2 yıl geçirdik. Rejimini kurumsallaştırmaya çalışan iktidara/Saray’a
Ekonomik krizin etkileri yaşamımızın her noktasında kendini gösteriyor. Yaşamsal giderlerin katlandığı, artan vergi yükleriyle ücretlerimizdeki erimeyi daha da fazla hissettiğimiz bir yılı geride bıraktık. Bu koşullarda TMMOB 2020 yılı için mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının çalışma yaşamındaki alt sınır ücreti ‘mühendis asgari ücreti’ni belirleyecek. Peki mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının 2020 yılı
Deprem sonrası, panik halinde işyerleri tahliye edildi, çalışanlar apar topar evlerine dağıldı. ‘Evim sağlam mı?’, ‘Deprem anında ne yapmalıyım?’, ‘Eşyalar nasıl sabitlenir?’ gibi sorular şu an hepimizin aklını meşgul ediyor. Bir kısmımız bir sonraki depreme kadar unuttuk bile… Peki işyerlerimiz güvenli mi? Depreme işyerinde yakalanırsak ne yapmalıyız? Deprem de iş
EÜAŞ’ın toptan elektrik satış fiyatı 1 Ekim 2018’den 1 Ekim 2019’a neredeyse %100 zamlanarak 17,27 krş/kWh’den 35 krş/kWh’a çıktı. Evlerimizde kullandığımız elektriğin faturada gördüğümüz enerji bedeli 1 Temmuz 2019’da 31,4926 krş/kWh iken zamlanarak 36,4189 kWh* oldu. Zam oranı %15,64. Faturalarda gizlenen dağıtım bedeli 1 Temmuz 2019’da 15,4351 krş/kWh iken son
İstanbul, 24 Eylül ve 26 Eylül’de meydana gelen depremlerle sarsıldı. İstanbullular sokağa döküldü, okullar tatil edildi, işyerleri boşaldı. Tedirginlikler, endişeler, meraklar arttı. Depremlerin ardından Marmara Depremi ve geleceği hakkında onlarca şey söylendi, söylenmeye de devam ediyor. Peki neyle karşı karşıyayız, ne yapacağız, İstanbul deprem sınavını nasıl verecek, ne yapıldı, ne
Bugün Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları Dayanışma Günü. 40 yıl önce bugün 19 Eylül 1979’da, Türkiye’nin yüzüne umudun alışılmadık bir esintisi vurdu. 55 ilde, 740 işletmede, madenlerde, fabrikalarda, enerji santrallerinde, şantiyelerde, ofislerde yüz bini aşkın mühendis, mimar, şehir plancısı, teknik eleman, sağlıkçı, memur, işçi ve ücretli çalışan, mesai başında iş yerlerinde
AKP iktidarı, Yap-İşlet-Devret projelerinin yarattığı ekonomik yükü, fahiş geçiş ücretlerini silikleştirmek için projeleri yanıltıcı ‘bilgi’lerle güzellemeye devam ediyor. Anadolu Ajansı ile hiçbir hesap göstermeden basına servis edilen görsellerde paralı İstanbul – İzmir otoyolu kullanıldığında zaman tasarrufundan 228 TL, akaryakıt tüketiminden ise 76 TL tasarruf edileceği, toplam tasarrufun ise 304 TL
Çanakkale Kirazlı köyü Balaban mevkiinde, Çanakkale halkının içme suyu havzasında, halkın, bilim insanlarının, yerel yönetimin itirazlarına ve devam eden dava sürecine rağmen maden çıkarılması/ayrıştırılması/zenginleştirilmesi için sahada ağaç kıyımı başlatıldı. 195 bin ağaç kesildi. Ruhsatlı maden sahasının ÇED onayı yalnızca maden çıkarma faaliyeti için verilmiş durumda. Maden ruhsatının kapsamı daha sonra
Çanakkale Kazdağları madencilik faaliyetlerinin kıskacına alındı. 2013 yılından bu yana Çanakkalelilerin mücadele ettiği Kirazlı’daki altın madeni projesi için, devam eden mahkeme sürecine rağmen ağaç kıyımı başlatıldı, 195 bin ağaç kesildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, maden faaliyetlerinde 195 bin değil 13 bin ağaç kesildiğini, 2 farklı noktada hatıra ormanı oluşturulduğunu,
İstanbul’da seçim sona erdi. Saray iktidarının YSK eliyle yaptığı sandık darbesine karşın 23 Haziran’da fark katlandı, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı yeniden Ekrem İmamoğlu oldu. İBB’yi, iktidarın tüm çıkar ağlarının finans kaynağına dönüştüren, neredeyse tüm belediye şirketlerinde yolsuzluklar yapan AKP belediyeciliği, kente çok büyük zararlar verdi, kamuya ait olan varlıkları
Trabzon’un Araklı ilçesi Yeşilyurt ve Çamlıktepe mahallelerinde, 18 Haziran’da şiddetli yağış sonrası meydana gelen su taşkını, dere taşkın sınırı içindeki yerleşim alanlarını yok etti. 7 kişi yaşamını yitirdi, 3 kişi için arama ve kurtarma faaliyetleri devam ediyor. Felakete dönüşen taşkın sonrası bilindik açıklamalar geldi. AKP’li Tarım ve Orman Bakanı Bekir
AKP iktidarının 17 yıllık “hak” ve “hukuk” tanımayan politikalarına bir kez daha karşı çıkma, haklarımız ve geleceğimiz için hep birlikte adaleti ve demokrasiyi savunma zamanı. Şimdi bir kez daha “kazanma” zamanı. Türkiye’nin hemen hemen her yerinde 31 Mart yerel seçimlerinden oy kaybı ile çıkan iktidar bloğu sandıkta kaybettiğini başka yollardan
AKP iktidarı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne Binali Yıldırım ile hazırlanıyor. Binali Yıldırım’ın adaylık sloganı ise ‘Bir aşk hikayesi: İstanbul’. Bakanlık ve Başbakanlık döneminde altı üstü delik deşik edilen, parkları, ormanları, kıyıları tahrip edilen, kamu varlıkları satılan, havası, suyu kirletilen, kimliği, tarihsel yapıları yok edilen İstanbul bu ‘aşk’tan çok çekti. Binali Yıldırım,
Fazla mesailerin, geçim sağlamayı “idare etmeye” dönüştüren maaşların, çalışmayı acı verici bir hale getiren mobbingin, şiddetli bir işsizlik dalgasının içinde 2019’un 1 Mayıs’ına doğru gidiyoruz. Şiddetin, baskının, gericiliğin, faşizmin her gün yeni ve daha çirkin yüzlerini gördüğümüz bir dönemde yeni bir 1 Mayıs’a doğru gidiyoruz. Erdoğan’ın ve aynı gemide yolculuk