TOKİ Emlak Konut GYO 64 yıllık SSK Bakırköy Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları hastanesini 25 Şubat 2016 tarihinde kat karşılığı gelir paylaşımı yöntemi ile ihaleye çıkartılıyor. Kuruluşu 1952 yılına dayanan bölgenin en eski sağlık kurumlarından olan hastane 2011 yılına kadar Bakırköy ve İstanbul halkına hizmet vermiştir. Hastane Mayıs 2011 yılında
Dün ve bugün doğal, kültürel ve tarihi dokusuyla dünya doğa korumada öncelikli en önemli 25 sıcak noktadan birisi olan Artvin`in Cerattepe İlçesinde altın arama faaliyetleri sebebiyle yürütülmek istenen madencilik faaliyetlerine karşın yöre halkının yaşamı savunma noktasında kolluk kuvvetlerinin yoğun saldırılarına maruz kalmıştır. Yaşananlar; doğayı hem bir mesleki parametre olarak analiz
TMMOB Maden Mühendisleri Odası, madencilik faaliyetlerinde insanı ve İnsan emeğini merkeze koyan, kamunun etkin gözetim ve denetimini sağlayan, çevre ve eko sistemlerin korunmasını gözeten, ekonomik kalkınmayı ve gelir dağılımının düzeltilmesini dolayısıyla yoksulluğun azaltılmasını hedefleyen bir madencilik politikasının oluşturulmasını hedeflemektedir. Bu politikanın; gerek toplum yararı gerekse madencilik sektörünün gelişimi bakımından son
Cerattepe`de yapılmak istenen maden işletme faaliyetleri sonucunda, Çoruh Vadisi`nin etrafında yer alan bir büyük botanik bahçesinin yok edileceği, doğa koruma alanlarının tahrip edileceği, binlerce ağacın kesileceği, yörenin morfolojik özelliklerinden kaynaklı olarak heyelan riskinin artacağı açıktır. Madencilik faaliyeti yürütülecek saha, içmesuyunun sağlandığı kaynağa çok yakındır. Tema Vakfı`nın 2007-2011 yılları arasında sürdürdüğü
Ağaoğlu Şirketler Grubu Yöneticisinin, Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği’nin toplantısında Mimarlar Odası’nı açtığı davalardan dolayı “terörist” olmakla suçladığını ve “bir operasyon yapılması lazım” diyerek Odamızı bir kez daha hedef gösterdiğini basın yoluyla öğrenmiş bulunuyoruz. Mimarlar Odasının şehircilik bilimine ve kamu yararına aykırı olan plan, uygulama ve düzenlemelere açtığı davalarda verilen
Şişli Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi`nin bulunduğu arazi üzerinde AVM ve Rezidans gibi fonksiyonlarla yoğun bir yapılaşma öngören imar planlarının yürütmesi İstanbul 3. İdare Mahkemesi`nin 18.12.2015 tarihli kararıyla bir kez daha durduruldu. Söz konusu eğitim alanına ilişkin daha önce 02.10.2013 tarihinde de ayrıcalıklı imar planı değişiklikleri onaylanmış, dava konusu edilmişti.
Cumhuriyetin ilanından günümüze, kadının toplum içinde ikincil konumu sürmekle birlikte her dönemin kadına bakışı ve politikaları bir takım farklılıkları da barındırıyor. AKP’nin kuruculuğunu yapmaya soyunduğu neoliberal düzende ise kadın politikaları dinci gericilikle donanarak kadını sadece aile içinde tanımlayan, çocuk, eş ve ebeveyn bakımını toplumsallıktan ayırarak kadına yükleyen ve kadını ancak
AKP ve Saray’ın kurucusu olduğu ve başkanlık sistemi ile kalıcılaştırmaya çalıştığı neoliberal sömürü düzenine halk itirazı kent ve doğa mücadeleleriyle başladı. Bu direnişler önce 2011 seçimlerini etkiledi. 3’üncü iktidar döneminde AKP’nin dinci gericiliği ile kamusal alanı düzenleyen hamlelerine karşı özgürlük isteyen milyonlar 2013 yılında Haziran İsyanıyla mücadelelerini doruğa çıkardı, Tayyip
Sulak Alanlar, dünyamızda yaşamın var olmaya başladığı dönemlerden itibaren varlığı her daim yaşamın kendi kurgusu içerisinde en önemli ekosistem alanlarını oluşturmuştur. Doğal çeşitliliğin yoğunlaştığı sulak alanlar, farklı peyzaj karakterlerini bünyelerinde barındırarak sosyal ve kültürel yaşamın doğa ile girift bir yapıyı beraberinde getirmektedir. Sulak alanlar konusunda farkındalığı artmasıyla Ramsar Sözleşmesi olarak
Bir süre önce bin 128 akademisyenin kendi bakış açıları içinde “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı, barış istemli bir metni kamuoyuyla paylaşmalarının ardından bilindiği üzere önce Cumhurbaşkanı, ardından Başbakan aşırı sert açıklamalar yapmıştır. Bu açıklamaların ardından YÖK ve savcılıklar devreye girmiş; düşünce-ifade özgürlüklerini ve akademik bağımsızlığı dışlayan uygulamalarla ülkemizde gerilim bir
“Dünya yuvarlaktır” dediği için engizisyon mahkemelerince yargılanarak ömür boyu ev hapsine mahkum edilen Galileo, tarihte yönetici sınıfla bilim insanlarının çatışmasına ilk örnek olarak gösterilir. O günden bu yana tarih, egemenlerin bilim insanlarının ürettikleri özgür düşünceye uyguladığı baskılarla doludur. Ne zaman, bilimin ışığında, çıkar ilişkilerinden ve egemen anlayıştan bağımsız, özgür fikirler ortaya
11 Ocak 2016 Pazartesi günü “Barış İçin Akademisyenler” imzası ile 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra birçok il ve ilçede ilan edilen sokağa çıkma yasakları altında uygulanan baskı, sürgün ve insanlık dışı muameleye karşı çıkan, yaşam hakkı ve özgürlüklere dikkat çeken, “bu suça ortak olmayacağız” ifadesiyle özetlenen bir açıklama yayımlandı. Barış
Düşünce ve İfade Özgürlüğü ile Akademik Bağımsızlığa Yönelik Baskıcı, Tasfiyeci Tutum Kabul Edilemez Bu hafta başında bin 128 akademisyenin “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı barış istemli bir metni kamuoyuyla paylaşmalarının ardından Cumhurbaşkanı, Başbakan ve YÖK‘ün demokrasiyi, düşünce ve ifade özgürlükleri ile akademik bağımsızlığı dışlayan tarzda aşırı sert birçok açıklama yaptıkları
Yurtiçinden ve dışından bini aşkın akademisyen 11 Ocak‘ta “Sokağa çıkma yasağı” adı altında uygulanan savaş ve katliam politikalarına karşı yaşam ve özgürlükleri savunmak için “Bu suça ortak olmayacağız” ifadesiyle bir imza metni yayımlandı. İmzacılar, “ülkede gerçekleşen katliam ve sürgünlerin durdurulmasını ve kalıcı barışın sağlanabilmesi için gerekli adımların atılması”nı talep etti.
Yurdumuz ardı ardına sahne olduğu katliamlarla sarsılmaktadır. Öncelikle Sultanahmet`te dün gerçekleşen bombalı intihar saldırısında yaşamını yitiren 10 turistimizin aileleri ve yakınları başta olmak üzere tüm dünya halklarına başsağlığı; yaralılara da acil şifalar dileriz. Bir devletin varlığının en temel gerekçesi olan can güvenliğinin olmadığı bir ortamda yaşamaya çalışıyoruz. Bizzat iktidarın uyguladığı
Barış İçin Akademisyenler” sesimiz olmuştur! İmzacı meslektaşlarımız ve diğer akademisyenler bu ülkenin onurudur! Biz de bu suça ortak olmayacağız! Akademisyenler, bilim insanları, toplumun vicdanı oldular, artık savaş dursun dediler ve fırtına koptu. “Barış İçin Akademisyenler” sokağa çıkma yasakları altında uygulanan baskı, sürgün politikalarına karşı çıkan, yaşam hakkı ve özgürlüklere dikkat çeken,
11 Ocak 2016 tarihinde yurtiçi ve yurt dışından 1128 akademisyen ve araştırmacının imzası ile ve “Bu suça ortak olmayacağız!” başlığıyla; Sur, Silvan, Nusaybin, Cizre, Silopi ve daha pek çok yerde, başta kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarının hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini vurgulayan ve barış için müzakere koşullarının hazırlanmasını talep
Daha iyi bir gelecek için emek harcamaktan kaçınmayan meslek insanları olarak; bir toplumda gelecek inşa etmenin ancak ahlakla, bilimle ve sorgulayan bir akılla mümkün olduğunun bilincindeyiz. Sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir çevre inşa edebilmek için öncelikle, yaşanan tüm şiddetin ve terörün son bulması ve toplumun travmadan kurtulması gerekir. Polis
Mimarlar Odası Genel Merkezi, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi ‘Barış için Akademisyenler’le dayanışma mesajları yayınladılar: Mimarlar Odası Genel Merkez: İfade Özgürlüğü ve Barış Talebi Yasaklanamaz (15.01.2016) 11 Ocak 2016 tarihinde bir grup akademisyen tarafından “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bir bildiri yayımlanması üzerine; Cumhurbaşkanı Recep
11 Ocak Pazartesi günü bir grup akademisyen kendi bakış açılarından Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu ve devlete düşen sorumluluğu değerlendiren bir metni kamuoyuyla paylaştılar. Bu paylaşımı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çağdaş demokrasilerde tanık olmadığımız sertlikte eleştirmiş; aralarında tüm Türkiye’nin ve dünyanın akademik faaliyetlerini gayet iyi bildiği, saygınlıkları, tutarlılıkları, duyarlılıkları, hayata bakışları,