İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2015-2019 yılını kapsayan stratejik planında ve 2015 yılı bütçesinde “Taksim Meydanı Kentsel Tasarım ve Taksim Kışlası Restitüsyon Projesi”nin yer aldığını ve tekrar yapımının hedeflendiğini öğrenmiş bulunmaktayız. Tüm dünya tarafından da bilindiği gibi ülkemiz tarihinde görülen en geniş katılımlı demokrasi, kent ve insan hakları mücadelesinin haklılığı yargı kararıyla
Geçtiğimiz haftalarda İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Planlama Bölümü Araştırma Görevlisi Ceyda Sungur’a asistanlara ait e-posta grubuna attığı e-mail nedeniyle soruşturma açılmıştı. Bu sefer de Ceyda Hoca’mıza Eğitim-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in 24 Eylül’deki greviyle ilgili Mimarlık Fakültesi’ne “Grevdeyiz” afişini asmaktan bir soruşturma daha açıldı. Ceyda Sungur’un demokratik bir
Ülkemiz modern görünümlü bir vahşi kapitalizmin cenderesi altına girmiş durumda. Her şeye acelesi olan bir iktidarın acemi ve bir o kadar tehlikeli uygulamaları, toplumsal yaşamı her boyutuyla sarsmaya devam ediyor. İşçilerin madenlerden çok acele kömürleri çıkarması, köprülerin erken bitirilmesi, inşaatların zamanından once tamamlanması, hastaların çabuk taburcu olması, kentlerin tüm yeşil
“Ben tanırım bu nal seslerini. Onlar bir sabah çadırlarımıza bir dost türküsü gibi gelmişlerdir. Bölüşmüşüzdür ekmeğimizi onlarla. Hava öyle güzeldir, yürek öyle umutlu, göz çocuklaşmış ve hakîm dostumuz ŞÜPHE uykuda… Ben tanırım bu nal seslerini. Onlar bir gece çadırlarımızdan doludizgin uzaklaşırlar. Nöbetçiyi sırtından bıçaklamışlardır ve terkilerinde en değerlimizin arkadan bağlanmış
Başbakan tarafından 12.11.2014 tarihinde “İş Güvenliği Eylem Paketi” açıklanmıştır. Paketin hazırlanma sürecinin uzun zamandır devam etmesi ve Bakanlıklar arasında koordinasyonlu olarak bir çalışma yürütüldüğünün açıklanması sonucu kamuoyu nezdinde, işçi sağlığı ve güvenliği hususunda köklü reform niteliğinde çözümlerin geleceği konusunda bir beklenti oluşmuştur. Ancak paket genel görünümü itibarı ile beklentileri karşılayamamıştır.
AKP tarafından dün yeni bir “iş güvenliği paketi” açıklandı. Bu paketin ülkemizde yaşanmakta olan iş cinayetlerini engellemekle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Çünkü, katılımcı ve demokratik bir yaklaşımla hazırlanmayan bu tür paketler deyim yerindeyse günü geçiştirmekten, yaşanan büyük iş facialarının, cinayetlerinin toplumda yarattığı tepkiyi hafifletmekten öte bir amaca hizmet etmemektedir. Siyasi
İTÜ Yönetimi tarafından Şubemiz Yönetim Kurulu Üyesi Ceyda Sungur hakkında fakülte araştırma görevlilerini e-posta yolu ile provoke etmek ithamıyla açılan disiplin soruşturması üniversitelerin sahip olması gereken bilimsel, demokratik ve özerk düşünce ortamından giderek uzaklaştığı yönündeki endişelerimizi bir kez daha haklı çıkarmıştır. Son derece asılsız ithamlarla açılan soruşturma ile özgür ve
Bu ülkenin emekçileri Soma`da, Şırnak`da, Bartın-Amasra`da ve Ermenek`te ekmek parası için madenlere iniyor madenlerde ölüyor; Demokratik hakları için meydanlara çıkıyor meydanlarda ölüyor; tarlaya çalışmaya gidiyor dayı başının tuttuğu araçta yollarda ölüyor; Rezidansta asansör düşüyor inşaatta ölüyor, umut yolcuları denizlerde ölüyor… Bu ülkenin çocukları ekmek almak için evden çıkıyor sokakta ölüyor;
İstanbul`un ormanlarını, korularını, parklarını yaşam alanı olarak değil de rant alanı olarak görenler; şimdi de aç gözlerini Validebağ Korusu‘na diktiler. Ranta karşı yaşamı savunanlar, dayanışmalar, mahalle halkı günlerdir bu hukuksuzluğa direnmekte; zabıta ve polislerin şiddetine, yaşanan gözaltılara rağmen koru için mücadele etmektedirler. Sürecin başında İstanbul 7. İdare Mahkemesi`nin aldığı yürütmeyi
28 Ekim 2014 Salı günü saat 12:15 sıralarında özel sektöre ait Karaman/Ermenek‘te IR : 617-1260 ruhsat nolu sahada takriben 778 kotunda yapılan çalışmalar sırasında sahanın mücavirinde bulunan ve daha önce çalışılmış, eski imalatlara yaklaşılması nedeniyle, eski imalatta bulunan tahminen 10.000 metreküp suyun aniden ocak içerisindeki çalışma alanlarına dolması sonucu ocakta
Validebağ Korusu olarak bilinen, 1. Derece Doğal Sit Alanı’nın komşuluğunda bulunan ve plan değişikliği ile park alanından dini tesise dönüştürülen alanda, yer seçimi kararı ve plan değişikliğinin şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uygun olmadığını belirten bilirkişi raporlarına ve 7. İdare Mahkemesinin Yürütmeyi Durdurma kararına rağmen inşaat devam ediyor. Bu konu
Üç yıl önce Ülke tarihinin büyük depremlerinden birisini Van`da yaşadık. 23 Ekim tarihinde yaşanan, Van ve Erciş kentlerimiz ile çevresindeki köylerde ağır yıkıma ve can kayıplarına neden olan depremin üzerinden geçen üç yıla rağmen ne Türkiye`nin deprem ülkesi olduğu gerçeği ne de iktidarın planlama anlayışı değişti. Deprem ülkesi gerçeğinin gereği
İstanbul`da 10 işçinin ölümüyle sonuçlanan Torunlar İnşaat alanındaki facianın yankıları sürerken, ne yazık ki dün (16 Ekim 2014) İzmir`de yaşanan kazada biri ağır olmak üzere 4 işçimiz yaralanmıştır. Karşıyaka İlçesi Örnekköy Semti`nde 14 katlı bir konut inşaatında işçiler tarafından kullanılan düşey yönde motorlu taşıyıcı platformun 8. kattan aşağıya düşmesi şeklinde
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’li kadınlar olarak birçok kez barış için bir araya gelerek, savaş çığırtkanlığına, savaşa, şiddeti körükleyen açıklamalara ve baskılara karşı sesimizi yükselttik. Her zaman savaşın eril şiddeti meşrulaştırdığına dikkat çekerek, “Barış istiyoruz!” dedik, “hakların kısıtlanmasına, kadına karşı şiddete tahammülümüz yok” dedik. Savaşa ve şiddete; çeşitli gerekçelerle hakların
Üniversitelerde yeni öğretim yılı sistemik sorunlar eşliğinde başladı. Zira eğitim-öğretim, piyasacı, gerici dönüşümün doğrudan yansıdığı alanların başında geliyor. Özerk, demokratik, bilim-teknik yuvaları olması gereken üniversiteler “şirket” ve “müşteri odaklı” ticarethanelere dönüştürülmektedir. “Kamu”ya ait yükseköğretim kurumları kaynak bulmak için öz varlıklarını pazarlamakta ve devlet destekli özel üniversiteler yaygınlaşmaktadır. Sürekli olarak gereksinim
Kamuoyunda “Galataport” olarak bilinen Salıpazarı Kruvaziyer Liman Alanı’na ilişkin, Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından Şubat 2013 tarihinde hazırlanan “Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı” ile “Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı” nın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay 6.Dairesi’nde, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi ve İnşaat
Kobane dendikçe kalbimiz sıkışıyor, beynimize kan damlıyor. Emperyalizmin doğası gereği sürdürdüğü kanlı katliamların bir yenisi Kobane, ilk değil, halkların kardeşliği ve ortak mücadelesinin zaferi gerçekleşmedikçe son da olmayacak. Son günler de yüreği insandan yana çarpan barış ve özgürlük isteyen herkes emperyalizmin kanlı Orta Doğu senaryosuna karşı sokağa döküldü. Katliamı dünyaya
Bilindiği üzere yanı başımızdaki Irak, Suriye ve Kobane‘de her türlü vahşeti uygulayan çağdışı İslam Devleti-İD‘in (eski adıyla Irak Şam İslam Devleti/IŞİD‘in) Kürt halkına yönelik saldırılarına karşı Türkiye genelinde yapılan protesto eylemleri sırasında en az 23 yurttaşımız yaşamını kaybetmiş, yüzlerce yurttaşımız yaralanmıştır. Yaşamını kaybeden yurttaşlarımızın aileleri ve yakınlarına baş sağlığı ve
AKP Hükümeti‘nin “savaş tacirliği” ve “mezhepçi” bir anlayışla yürüttüğü dış politikası, ne yazık ki Türkiye‘yi de ateşe sürüklüyor. Tüm dünyanın gözü önünde vahşi saldırılar gerçekleştiren İŞİD, Irak‘ta Kerkük-Musul bölgesinde Alevi Türkmenler ve Ezidileri katletmesinin ardından bugün Suriye‘de Kürtlerin bulunduğu Kobani Bölgesi‘ni ele geçirmeye çalışıyor. İktidarın İŞİD‘e yönelik müsamahakar tutumu tüm
Mimarlar Odası olarak, Kobani Kantonu’nda yaklaşık yirmi beş gündür devam eden ve giderek şiddetlenen; çok sayıda insanın ölmesine ve yaralanmasına neden olan, insanların sağlıklı ve güvenlikli yaşama hakkını gasp eden saldırıları artan bir kaygıyla izlemekteyiz. Bölgemizde yaşanan gelişmeler sonucu göç etmek zorunda kalan siviller; temel insan hak ve özgürlükleri olan