3 Mayıs 2014 tarihinde Manisa`nın Soma ilçesinde TKİ Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunan ruhsat sahasında, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından kapalı ocak işletme yöntemiyle gerçekleştirilen kömür işletmesinde meydana gelen ve 301 maden emekçisinin hayatını kaybettiği maden ocağı iş cinayetinin üzerinden iki yıl geçti.
Soma faciasından altı ay sonra da ikinci bir maden faciası yaşanmış, Karaman`ın Ermenek İlçesinde yine özel bir şirkete ait kömür ocağında 28 Ekim 2014`te meydana gelen kazada 18 maden işçisi hayatını kaybetmiştir.
Bugün, İş kazası` tanımının kullanımının süresi bu ülkede çoktan dolmuş bulunmaktadır. İşyerlerindeki ve çalışma koşullarındaki olumsuzluklar, insanı değil parayı önceleyen sistem, işçi sağlığı ve güvenliğini lafta bırakan uygulamalar devam ettirildiği sürece, pekala önlenebilir olan iş kazaları` bu ülkede birer cinayete dönüşmeye maalesef devam edecektir.
Mayıs 2016 tarihinde açıklanan verilere göre; 2002 yılından bugüne, iş cinayetlerine on yedi bin elli yedi işçi kurban verilmiştir. 2015 yılında 1730 işçi yaşamını yitirirken, 2016 yılının yalnızca ilk dört ayında 568 emekçi hayatını kaybetmiştir. Sırf, 2016 Nisan ayında 168 işçi yaşamını yitirmiştir. Bu verilere göre ülkemizde, her yıl hayatını kaybeden işçi sayısında artış görülmektedir. İş cinayetlerinde ülkemiz, Avrupa Birliği ülkeleri arasında 1 inci, dünyada ise 3 üncü sıraya yükselmiş bulunmaktadır.
Soma`da ve Ermenek`te yaşanan iş cinayetlerine sebep olan özelleştirme, taşeronlaşma, hizmet alımı, maksimum kar için üretim zorlaması, bilim ve tekniğe aykırı işletme yöntemleri ve denetim yetersizliği uygulamaları giderek artmaktadır.
Son yıllarda getirilen yasal düzenlemeler; çalışma yaşamındaki sorunları daha da büyütmüş, emekçilerin yaşamını piyasa inisiyatifine terk etmiş ve iş cinayetlerini artırmıştır. Aşırı Kâr hırsı ve üretim zorlamasıyla çalışanlar, sendikasızlaştırılarak taşeronlaştırılmakta ve hatta köleleştirilmektedir. Merkezi yönetim ise; sağlık gözetimi sorumluluğunu yetersiz ve ağır koşullarda çalışan aile hekimlerine yüklemekte, mesleki eğitim alan uzmanların sorumluluklarını artırırken yetkilerini kısıtlamakta, devletin asli görevlerinden olan kamu adına denetim ve gözetim görevlerini tasfiye ederek özel sektöre devretmektedir.
Yaşanan felaketlerin ardından “bu işin fıtratında kazalar ve ölümün olduğu” ve “işçilerin iş güvenliğini ihlal ettiği” açıklamaları yapılmış, yasal düzenlemeler yoluyla taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, ücret adaletsizliği ve güvencesizlik koşulları yasal hale getirilmiştir. Tüm bu söylem ve uygulamalar siyasi iktidarın çalışma yaşamına dair politikalarının; emek, can güvenliği ve insan onuruna yakışır çalışma koşullarını sermaye lehine göz ardı ettiğinin açık göstergesidir.
Soma Faciasının ikinci yılında, iş cinayetlerinde yaşamını yitiren tüm emekçileri bir kez daha saygıyla anıyoruz. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, bu cinayetlere sebep olanların hesap vermeleri için mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyumuzla paylaşıyoruz.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu