İMO: “Teknik Öğretmenlere Mühendislik Yolu Açılıyor, İşsiz Mühendisler Çoğalacak”

19 Nisan 2013 tarihinde toplanan Üniversitelerarası Kurul‘dan, Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının mühendis unvanı almasını sağlayacak düzenlemenin uygulanması doğrultusunda görüş çıktı. Konuyla ilgili olarak Üniversitelerarası Kurul‘dan çıkan görüş YÖK‘te değerlendirilecek ve Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının mühendis olabilmek için hangi fark derslerini alacağı ve tamamlama programlarının ayrıntıları netleşecek. Konu, YÖK Genel Kurulu‘na gidecek, uygulamaya ilişkin usul ve esaslar belli olacak.

Şu an YÖK‘ten resmi bir açıklama yapılmasa da, 13 Mart 2013‘te Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarıyla “Başkanla yüz yüze” toplantısında bir araya gelen YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, “Teknik Öğretmenler için Mühendislik Tamamlama” konusuyla ilgili katılımcıları bilgilendirdi. YÖK Başkanı Çetinsaya toplantıda, konu ile ilgili komisyon çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu, 19 Nisan‘da gerçekleştirilecek olan Üniversitelerarası Kurul toplantısından çıkacak görüş doğrultusunda çalışmaların nihayete erdirileceğini ifade etti.

Hatırlanacağı üzere; 29 Nisan 1992 tarihinde kabul edilen 3795 sayılı “Bazı Lise, Okul ve Fakülte Mezunlarına Unvan Verilmesi Hakkında Kanun”un 3. madde, 1. fıkra, e bendinde, “Teknik öğretmen unvanını kazananlariçin ilgili teknik eğitim fakültelerince düzenlenecek en fazla iki yarı yıl süreli tamamlama programlarını başarıyla bitirenlere dallarında ‘mühendis‘ unvanı verilir.” denilerek, Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarına mühendislik yolu açıldı, 7 Ağustos 2003 tarihinde de, “Teknik Öğretmenler İçin Düzenlenecek Mühendislik Programlarının Uygulama Esas ve Usulleri Yönetmeliği” yayımlanarak mevzuat tamamlandı. Ancak bu zaman zarfında uygulamaya alınmayan Kanun hükümlerinin, bugün uygulanmasını manidar bulduğumuzu belirtmek isteriz.

İnşaat Mühendisleri Odası, 1992 yılında 3795 sayılı Yasa‘nın kabul edilmesiyle başlayan, 2010 yılında Teknoloji Fakültelerinin açılmasıyla devam eden ve bugün Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarına mühendislik unvanı verilmesi uygulamasıyla görünür hale geçen sürecin bir bütün olarak, inşaat mühendisliği mesleğinin itibarsızlaştırılması, öneminin azaltılması, niteliğini tartışılır hale getirilmesi niyetinin bir başka tezahürü olduğunu düşünmekte ve karşı çıkmaktadır.

İnşaat mühendisliği eğitiminin içinde bulunduğu sorunlar kamuoyunun malumudur. Popülist bir yaklaşımla her ile bir üniversite açıldığı ve hemen her üniversitede mühendislik eğitimi verildiği bilinmektedir. Okullarda fiziki ve teknik altyapı eksikliği bulunmaktadır, birkaç fakülte hariç, eğitim liseden bozma binalarda verilmektedir. Bir öğretim üyesine düşen öğrenci sayısı eğitimin niteliğini düşürecek oranda çoktur. Okulların pek çoğunda laboratuar bulunmamaktadır. Uygulamalı eğitim ve araştırmalar için yetince kaynak ayrılmamaktadır. Mevcut eğitim müfredatı ve uygulaması mühendislik biliminin gerekleriyle, farklı mesleki disiplinlerle etkileşiminin teorik çerçevesiyle, gelişmiş teknolojiyle uyumlu değildir. Ülkemizin gerçek ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. Bu şartlarda mezun olan genç mühendislerin mesleki yeterlilikleri ve gelişmişliklerinin tartışmalı olacağı açıktır ki, meslek içi eğitim ağırlıkla ancak Meslek Odalarının olanakları çerçevesinde uygulanabilmektedir.

İstihdam olanakları ile mühendislik fakültelerinin kapasitesi arasında inanılmaz bir uçurum bulunmaktadır. Bunun ne anlama geldiği ise açıktır: Mühendisler arasında işsizlik oranı, dallar arasında farklılıklar arz etse de, ortalama yüzde 25 civarındadır. İşsizlik, düşük ücretler, sağlıksız çalışma koşulları ve güvencesizlik mühendisliğin adeta “kaderi” olmuştur. Mesleki etik ve yetkinlik temel sorunlar arasındadır.

Mühendislik eğitimi ve istihdam olanakları bağlamında gerçek bu iken, mühendislik eğitimi veren fakülteleri çoğaltmak, plansız-programsız bir şekilde mühendis sayısını artırmak, zaten sorunlu olan Teknik EğitimFakültelerinden mezun olanları, iki yarı yıl gibi “hızlandırılmış”eğitime tabi tutarak mühendis ilan etmek mesleki niteliği daha da aşağılara çekecektir.

Bütün bilimsel ve teknik veriler Teknik Eğitim Fakültelerinde uygulanan programın mühendislik için yeterli olmadığını ortaya koymaktadır. Mühendislik eğitiminin ve mühendislik mesleğinin sorunlarının, teknik öğretmenleri “mühendisleştirerek”, mühendislerin sayısını artırarak çözülmesi mümkün değildir. Bu yolla sorun çözülmeyecek, yeni sorunlar açığa çıkacaktır.

Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının sorunları olduğu bilinmektedir. Ancak bu sorunlar, onları mühendis ilan ederek değil, üretim sürecini yeniden düzenleyerek, ara eleman ya da teknik elemanları hukuki statüye kavuşturarak, üretim sürecindeki önemlerini görünür kılarak aşılabilir.

İnşaat Mühendisleri Odası, YÖK‘ü, mühendislik mesleğinin önemini, kendine has özelliklerini ve mesleki-bilimsel esasları gözeten bir yerden, bir kez daha düşünmeye, konu ile ilgili Meslek Odalarının görüş ve yaklaşımlarını almaya, ülke gerçeklerini görmeye çağırmaktadır.

İnşaat Mühendisleri Odası