Site iconPoliteknik – Halkın Mühendisleri Mimarları Şehir Plancıları

İMO: “Her şart altında demokrasiyi ve insan haklarını savunacağız”


Gezi olaylarının yıl dönümünde yine benzer manzaralar yaşandı. Türkiye polis şiddetine, haksız gözaltılara sahne oldu. Başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere pek çok ilde düzenlenen barışçıl gösteriler polis şiddetiyle dağıtıldı;  günün bilançosu yüzlerce gözaltı, onlarca yaralıydı. Polis, Makina Mühendisler Odası İstanbul Şube binasına zorla girmek istedi; Adana‘da bir milletvekili şiddete uğradı.

Ethem Sarısülük‘ün polis kurşunuyla vurulduğu gün olan 1 Haziran‘da ise Ankara‘da eşi benzeri görülmedik vahşet sergilendi. Aralarında Makina Mühendisleri Odası Sekreteri Ercüment Cervatoğlu‘nun da bulunduğu onlarca insan gözaltına alındı.

Ne yazık ki Türkiye en sıradan demokratik hakkın kullanılamadığı, barışçıl protesto gösterilerinin bile dağıtıldığı bir ülke haline gelmiştir. Türkiye, polis devleti olma yolunda hızla ilerlemektedir; insanların ölen yakınlarını anmasına bile izin verilmemektedir.  Türkiye, AKP iktidarında üstü açık bir işkence merkezi ve cezaevi haline getirilmiştir.

Başbakanın tahammülsüz, antidemokratik ve hukuksuz tavrı olayları kışkırtmakta, polis şiddetini adeta meşrulaştırmaktadır. Dünyanın hangi gelişmiş ülkesinde bir başbakan, “polisimiz destan yazdı”, der ve şiddetin önünü açar? Hangi gelişmiş demokrasisinde bir başbakan “polisimiz a‘dan z‘ye gereğini yapacak” diyerek sergilenen hukuksuzluğun hazırlayıcısı olur? Hangi ülkede demokratik ve barışçıl hakkın kullanımı imkânsız hale getirilir?

Soma‘da yaşanan maden katliamını protesto etmek, sorumluların hesap vermesini istemek için sokağa çıkanlar bile polis şiddetinin kurbanı haline getiriliyorsa, insanlar toplumsal acılar karşında dayanışma içinde olduklarını gösteremiyorsa, demokrasiden, demokratik hak ve taleplerden, ifade özgürlüğünden söz etmek mümkün müdür?

Türkiye örtülü bir darbe dönemi yaşamaktadır. “Darbelerle hesaplaşma” iddiasıyla iktidara gelenler, ancak darbe dönemlerinde görülebilecek uygulamaları hayata geçirmekte beis görmemektedir.

İnsan hakları evrensel normlarına, hukuk devletinin temel kabullerine bağlı bir siyasi iktidarın ancak birkaç bin kişinin düzenlediği gösteri için 25 bin polis, 50 TOMA görevlendirmesi, kentin merkezi bölgelerinde adeta sokağa çıkma yasağı ilan etmesi, sokağa çıkanlara tarif edilmesi mümkün olmayacak şekilde şiddet uygulaması anlaşılamaz ve kabul edilemez, ülkemiz bu ayıbı daha fazla taşıyamaz.

Türkiye, 15 yaşındaki çocukların öldürüldüğü, 10 yaşındaki çocukların yaka-paça gözaltına alındığı bir ülkedir artık. Bu ülkede polisin silah kullanması, insanları hedef alarak ateş açması, can kaybına yol açtığını bile bile gaz bombası kullanmaya devam etmesi, gaz kapsüllerini hedef gözeterek kullanması olağanlaştırılmıştır. Gezi olaylarından bu yana yaşanan polis şiddeti sonucunda kaç insanımız ölmüş, kaç insanımız yaralanmış, kaçının gözü kör olmuş, kaçının kolu, bacağı kırılmış, kaç insanın yüzü parçalanmış artık hesabını bile tutamıyoruz.

Açık ki, ülkeyi bu hale getirenler, vatandaşına eziyeti reva görenler, toplumsal gerginlikten beslenenler tarihe kara bir leke olarak geçecektir.

İnşaat Mühendisleri Odası; baskılara, hukuksuzluğa ve polis şiddetine direneceğini, her şart altında demokrasi ve insan haklarını savunacağını kamuoyuna duyurmaktadır.

 İnşaat Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu


Exit mobile version