Sinop Gerze’de İklim Adaleti Koordinasyonu adına Yeşil Gerze Çevre Platformu ev sahipliğinde düzenlenen “Termik Santrallere ve Tabiat Kanunu Karşı İklim Adaleti” buluşması 27-28 Kasım günlerinde gerçekleştirildi.
Aynı tarihlerde Birleşmiş Milletler çerçevesinde Meksika’nın Cancun şehrinde toplanan ve iklim değişimi sorununu ele alacak 16. Taraflar Konferansı’nda somutlanan hükümetler ve çokuluslu şirket ve lobilerin iklim krizine karşı sermayeden yana sözde çözüm önerileri karşısında halkların çözüm perspektiflerinin tartışıldığı buluşma iklim değişimi ve ekolojik krizin ancak küresel eşitlik ve adalet ilkeleri perspektifinden aşılabileceğini gösteren somut bir örnek oluşturdu. İki gün süren etkinliklerin ilk gününde İklim Mücadelesi ve Termik Santraller başlıklı yoğun katılımlı bir panel gerçekleştirildi. Yeşil Gerze Çevre Platformu adına Şengül Şahin, Ekoloji Kolektifi adına Fevzi Özlüer, Enerji-Sen Genel Başkanı Kamil Kartal, Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul şube başkanı Ahmet Atalık, Doğa-Der’den Caner Gökbayrak, Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Ali Çetin ve Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut’un ve Gerze halkının aktif katılımıyla gerçekleşen panelde Türkiye ve dünyada enerji politikaları, termik santraller, iklim adaleti hareketi ve enerji politikalarına karşı gelişen toplumsal muhalefetin sorun ve olanakları masaya yatırıldı.
Daha sonra çalışmalara atölye toplantılarıyla devam eden buluşmada eşzamanlı olarak “Ekoloji Mücadelesi Medyada Nasıl Etkin Olmalı”, “Hukuk Mücadelesini Nasıl Yürütmeliyiz, Temel Kavramlar, Planlama, ÇED, Doğal ve Kültürel Varlıklar” ile “Ekoloji, İklim Adaleti ve Termik Santraller” başlıklı üç atölye toplantısı gerçekleştirildi. Atölye çalışmalarında iklim krizinin yeryüzündeki canlı yaşamı ve özellikle küresel güney halkları ve yeryüzündeki milyarlarca yoksul ve canlının varlığına ciddi bir tehdit oluşturduğundan hareketle iklim krizinin aşılmasında sermaye ve hükümetlerin önceliklerinin değil küresel adalet ve eşitlik ilkelerinin esas alınmasının gereği hayati bir öncelik olarak değerlendirildi. Kömüre dayalı termik santraller, nükleer santraller, suya kelepçe vurularak ticarileşmesi anlamına gelen HES’ler gibi sözde enerji yatırımlarının doğa ve emek üzerinde sermayenin sömürüsünü ve tahakkümünü arttırıcı politikaları yerine yenilenebilir kaynaklara dayalı bir enerji devriminin küresel ısınmanın engellenmesinde temel yaklaşım olması gerektiği vurgulandı. Türkiye’de doğayı ve kültürü korumaya yönelik mevzuatın esnekleştirilerek, kuralsızlaştırılma politikaları sonucunda yargının kültür ve doğa varlıklarını koruma kalkanı zayıfladığına işaret edildi. Bu noktadan hareketle hukuk mücadelesini yargısal süreçlerle, hakkın yeniden tesisine indirgemeden en temelde hukuksal mücadeleyi toplumun kendi geleceği hakkında alınan kararlara katılma, bu kararların ortaya çıkartılması sürecinde etkin rol alma ve en temelde de kendi kendini yönetmeye yönelik pratiklerinin geliştirilmesi süreci olarak kavramak gerektiği vurgulandı. Bunun için de Anayasa’nın temel hak ve özgürlükler kısmında suyun, toprağın, havanın hakkının tanınması gerektiği vurgulandı.
Buluşmanın son gününde Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Abdullah Aysu’nun yürütücülüğünde gerçekleşen “Ekoloji Mücadelesinin Örgütlenmesi: Birlikte, Nasıl, Ne İçin?” başlıklı forum termik santral, HES ve nükleer karşıtı çok sayıda yerel örgütlenme ve hareket temsilcisiyle Gerze halkının deneyimlerini paylaştıkları ve ortak bir mücadele hattının örülmesi arayışının tartışıldığı bir zemin oluşturdu. Forumun başında söz alan Bartın Platformu, Yalova Çevre Platformu, Erzin Çevre Platformu, Bursa ve Çanakkale’de termik santrallerle mücadele eden hareketler, Derelerin Kardeşliği Platformu ve Karadeniz İsyandadır’dan temsilciler kendi deneyim ve muhalefet pratiklerini halka aktardılar. Toplantıya Çanakkale’den katılan Biga Kemer köyü muhtarı Ali Koç’un bölgelerinde termik santralin kurulmasından sonra yaşadıkları vahşi doğa tahribatını gözler önüne sermesiyse Gerze ve termik santral kurulması planlanan diğer yerelleri kararlı bir muhalif duruş sergilenmediği taktirde nasıl karanlık bir geleceğin beklediğini açığa çıkarması açısından son derece anlamlıydı. Gerek temsilcilerin gerekse halkın temel mesajıysa AKP hükümeti ve sermayenin doğa ve insana yönelik topyekûn saldırısı karşısında birlikte mücadelenin yaratılması ile karşı durulabileceğiydi.
Forum sonrası yapılan kitlesel yürüyüş ve basın açıklamasında Gerze halkı bir kez daha termik santrallere karşı olduğunu, hükümet ve sermayenin saldırısı karşısında Gerze halkının örgütlü gücüyle yanıt vereceğini güçlü bir biçimde duyurdu. Yürüyüş boyunca “Gerze’de termik santral istemiyoruz”, “Halkın gücü sermayeyi yenecek”, “Termiğe inat yaşasın hayat”, “Gerze halkı satılık değil” sloganlarıyla halkın irade ve kararını yok sayan hükümet ve sermaye temsilcilerine Gerze’de geçit vermeyeceklerini bir kez daha vurguladılar. İklim Adaleti Koordinasyonu adına basın açıklamasını yapan Abdullah Aysu ise “Biyolojik çeşitliliği yok eden, yaşamlarımızı satan şirketlerin banka cüzdanlarına girmeyeceğiz. Buğdaylarımız, zeytinimiz, akan derelerimiz özgürleşinceye kadar, direnmeye devam edeceğiz. Erzin, Gerze, Bartın, Yalova direnişin simgesi olacak. Bolivya’da milyonlarca insanız. Yunanistan’ın sokaklarındayız. Tekel direnişindeyiz. Altın madenlerine hayır diyen Hindistan’da, Eşme’de, Ulukışla’dayız. Ormanlarımız için Peru’dayız. Kaz dağlarındayız. Artvin’deyiz. Kardeş derelerin arasındayız. Birleşirsek daha güçlü olacağız. İklim adaleti koordinasyonu, Aralık ayında Meksika Cancun’da sokaklarda olacak.” Dedi. Yapılan basın açıklamasında, İklimleri değil sistemi değiştirmek için yeniden buluşulacağı belirtildi.
kaynak: ekolojistler.org