Herkes HES’lere Dava Açabilir

‘ÇED Olumlu’ ve ‘ÇED gerekli değildir’ kararlarının hukuka aykırı bulunarak iptal edilmesiyle birlikte ‘Su Kullanım Hakkı Anlaşmaları’ da, sözleşme nedeni ortadan kalktığı için hukuka aykırı konuma düşüyor… 
 
Ankara 3. İdare Mahkemesi, Rize’nin Fındıklı ilçesi Çağlayan Vadisi üzerinde Ayen Enerji şirketi tarafından kurulması planlanan Paşalar Regülatörü ve HES projesi için DSİ ile imzalanan ‘Su Kullanım Hakkı Anlaşması’nı iptal etti. Mahkeme daha önce davayı reddetmiş, Danıştay’ın ‘Ret Kararını’ temyiz ederek bozmasının ardından aldığı kararda, ‘ÇED Olumlu Kararı’ iptal edilen HES projesinin ‘Su Kullanım Hakkı Anlaşması’nın da hukuka uygun olmadığı sonucuna vardı. 
Ankara 3. İdare Mahkemesi, dönemin Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından, köylülerin başvuru üzerine Doğal SİT Alanı ilan edilen Fındıklı’nın Çağlayan Vadisi üzerinde Ayen Enerji şirketi tarafından kurulması planlanan 40 megavat kurulu gücündeki Paşalar Regülatörü ve HES projesinin ‘Su Kullanım Hakkı Anlaşması’nın hukuka uygun olmadığına hükmetti. 
Dava önce reddedildi 
DSİ ile Ayen Enerji şirketi arasında imzalanan ‘Su Kullanım Hakkı Anlaşması’nın iptali amacıyla DSİ aleyhine Ankara 3. İdare Mahkemesi’nde 2008’de açılan davada Mahkeme, 13.03.2008 tarihinde, davayı açan H.Sıtkı Özkazanç’ın, ‘kişisel, güncel ve meşru bir menfaatinin olmadığı’ gerekçe gösterilerek, ‘ehliyetsizlik’ nedeniyle Danıştay yolu açık olmak üzere reddetti. 
Danıştay’dan bozma kararı 
Mahkemenin ret kararı üzerine, temyiz başvurusunu kabul eden Danıştay 13. Dairesi, Ankara 3. İdare Mahkemesi’nin söz konusu kararını bozdu. 
Danıştay’ın bozma kararında, “Çevre, tarih ve kültürel değerlerin korunması ve imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konuların daha geniş yorumlanması gerektiği Danıştay içtihatlarıyla kabul edilmiş bulunmaktadır. Davacının vatandaş sıfatı ve işlemin hukuki niteliği beraber değerlendirildiğinde dava konusu işlemle meşru ve güncel bir menfaat ilgisinin olduğu, dolayısıyla bu işleme karşı dava açma ehliyetinin bulunduğu anlaşıldığından, davayı ehliyet yönünden reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir” denildi. 
Rize İdare Mahkemesi ÇED raporunu iptal etti 
Bu süreç içerisinde Fındıklı Derelerini Koruma Platformu öncülüğünde Çağlayan Vadisi üzerindeki köylüler tarafından Rize İdare Mahkemesi’nde, dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Paşalar Regülatörü ve HES projesi için verilen ‘ÇED Olumlu’ Kararının iptali istemiyle dava açıldı. Rize İdare Mahkemesi, verdiği ‘yürütmeyi durdurma’ kararının ardından 30.06.2010 tarihinde ise Bakanlığın verdiği ÇED Olumlu Kararını, ‘hukuka aykırı olduğu’ gerekçesi ile iptal etti. 
Çağlayan Vadisi 1. Derecede Doğal SİT alanı 
Çağlayan Vadisi, yöre halkı ve köylülerin Başvurusu üzerine Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 06.06.2008 tarih ve 1606 sayılı kararı ile 1. Derecede Doğal SİT Alanı ilan edildi. HES yapımcı firması Ayen Enerji, SİT kararına itiraz ederek ‘iptal’ istemiyle Rize İdare Mahkemesinde dava açtı. Mahkeme, 30.04.2010 tarihli kararı ile ‘iptal’ başvurusunu reddetti. Danıştay’a yapılan temyiz başvurusu da Danıştay 6. Dairesi tarafından Mart 2011’de reddedilerek, Rize İdare Mahkemesi’nin kararı onandı ve Çağlayan Vadisi SİT Alanı olarak kaldı. 
Danıştay’ın bozma kararından sonra gelen iptal 
Danıştay’ın kararı üzerine davayı yeniden inceleyen Ankara 3. İdare Mahkemesi, bu kez Danıştay’ın bozma gerekçesinin dışında, Paşalar Regülatörü ve HES projesi için Bakanlıkça verilen ‘ÇED Olumlu’ Kararının Rize İdare Mahkemesi tarafından iptal edildiği gerekçe gösterilerek; ‘Su Kullanım Hakkı Anlaşması’ sebebinin ortadan kalktığı sonucuna vardı. Mahkeme kararında, ‘dayanağı kalmayan dava konusu işlemde hukuka uyarlılık görülmemektedir’ ifadeleriyle DSİ ile Ayen Enerji şirketi arasında imzalanan ‘Su Kullanım Hakkı Anlaşması’nın Danıştay yolu açık olmak üzere iptal edilmesine hükmetti. 
Yeni hukuksuzlukların göstergesi 
Derelerin Kardeşliği Platformu Yürütme Kurulu Başkanı Mehmet Gürkan, bu kararla birlikte HES projelerine karşı yeni bir hukuksal dönem daha başladığını kaydetti. 
Ankara 3. İdare Mahkemesi kararının, doğal yaşam alanlarına geri dönüşümsüz zararlar verdiği yargı kararları ve bilimsel raporlarla ortaya konan HES projelerindeki hukuksuzlukların bir başka göstergesi olduğuna dikkat çeken Gürkan, “ÇED Olumlu Kararları ile ÇED Gerekli Değildir Kararları iptal edilen bütün HES projelerindeki Su Kullanım Hakkı Anlaşmaları da iptal edilmelidir. Bu karar, HES’lerdeki hukuksuzlukların bir başka ifadesidir” dedi. 
HES’lere karşı herkes dava açabilir 
Gürkan ayrıca, Danıştay’ın, içtihatlara dayanarak vermiş olduğu kararın da HES’lere karşı sürdürülen hukuksal mücadelenin önemli bir dayanağı olduğuna işaret ederek; “Ankara 3. İdare Mahkemesi’nin davayı reddetme gerekçeleri, sürdürülen hukuk mücadelesinde önümüze konmaktadır. Çevresine, toprağına, suyuna, doğal yaşam alanlarına duyarlı, yaşama sahip çıkan her yurttaş bu konuda davacı ve taraf olabilir. Anayasal hak ve sorumluluklar gereği her yurttaşın böyle bir hakkı ve sorumluluğu bulunmaktadır. Danıştay kararı bu bakımdan önemlidir. Mahkemeler, ‘ihlal edilen kişisel ve meşru bir menfaati bulunmadığı için ehliyetsizlik’ gerekçeleriyle açılan davaların reddi yönünde karar veremeyecektir. İktidarın, bu yönde de hukuksal düzenlemeler yapa çalışması içerisinde olduğunu biliyoruz. Ancak, sadece hukuka değil, yasa ve yönetmeliklere, mevzuata ve özellikle de bilime ve akıla aykırı bu projelerin hiçbir şekilde kabul edilmesi mümkün değildir” şeklinde konuştu. 
Hukuk mücadelesinin önü kesilmek isteniyor 
Daha önce de Ordu İdare Mahkemesi’nin, Fatsa’daki Bolaman Deresi üzerinde kurulması planlanan Atilla 1-2 Regülatörleri ve HES projesi için verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ Kararının iptali için açılan davada, bu şekilde bir karar verdiğini anımsatan Gürkan, “Dolayısıyla Ordu İdare Mahkemesi, Danıştay ve Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihatlarına aykırı bir karar vermişti. Mahkeme, ‘davacıların bir kısmının HES yapılacak yörede ikamet etmediği ve o yöre nüfusuna kayıtlı olmadığı gerekçesiyle, söz konusu HES projesi için güncel ve meşru bir menfaatinin ihlal edildiğinden söz edilemeyeceği, bu nedenle bakılan davayı açma ehliyetinin bulunmadığı’ gerekçesi ile davayı reddetmişti. Bu açıdan değerlendirildiğinde, Paşalar HES hakkındaki süreç çok önemlidir. Emsal ve ders niteliğinde bir karardır. Bu durum, Bakan Eroğlu’nun, ‘Danıştay Başkanıyla görüştüm ve durumu anlattım. HES’le hiç alakası olmayan kişiler de bir HES için dava açabiliyor. Bu konuda hukuki düzenleme yapılması gerekiyor’ şeklindeki ifadelerinin ardından daha da önem kazanmıştır. Zira Ordu İdare Mahkemesinin söz konusu kararı, bu paralellikte ve mevcut hukuki düzenlemelere aykırı bir karar olarak tam da bu açıklamanın yapıldığı günlerde alınmıştır. Ankara 3. İdare Mahkemesi ve Danıştay 13. Dairesinin bu kararlarından sonra artık, sadece ‘iptal’ kararı verilmiş HES projelerinin değil, hukuka, bilime, akla, yasa ve yönetmelikler ile mevzuatlara, uluslararası anlaşmalara, koruma kararlarına aykırı olduğu açıkça ortaya konulan bütün HES projeleriyle ilgili ‘Su Kullanım Hakkı Anlaşmaları’ da iptal edilmelidir.” 
Kaynak: Derelerin Kardeşliği Platformu