‘Demokratik Oluşum’ ŞPO Ankara Şube 6. Genel Kurul Değerlendirmesi

 

DEĞERLİ MESLEKTAŞLARIMIZ,

Bildiğiniz gibi Odamız Ankara Şubesinin 6. Olağan Genel Kurulu 13-14 Şubat 2010 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Demokratik Oluşum Grubu olarak, 8 yıldır sizlerin desteğiyle sürdürmüş olduğumuz Ankara Şube Yönetim Kurulu görevini, bu son Genel Kurulda yine sizlerin takdiri doğrultusunda devretmiş bulunmaktayız.

Demokratik Oluşum, Odamızı ve meslek alanımızı daha ileri taşımak, oda içi demokrasiyi hakim kılmak, tek adam sultalarına son vermek, bilimi ve tekniği halkımızın hizmetine sunmak için ilk nüveleri Odamızın kuruluşundan itibaren ortaya çıkmış olmakla birlikte 2002 yılından itibaren Oda Yönetimlerinde irade sahibi olmuştur. 2002 yılında Oda yönetimini devraldığımızda üye-örgüt ilişkileri tamamen koparılmış, ekonomik olarak ağır borç yükü altında ezilmiş ve en önemlisi kamuoyu nezdinde saygınlığı tartışılır hale gelmiş bir oda tablosu ile karşılaşmıştık. Demokratik Oluşum grubu olarak, yönetimlerde yer aldığımız süre boyunca meslek alanına, kent gündemlerine, hukuki süreçlere ve yasal yönetsel konularda tarafımıza yapılan her türlü eleştiriye sonuna kadar açık olduğumuzu belirtmiş, yönetimde yer aldığımız süreçte gerçekleştirebildiğimiz faaliyetlerle birlikte gerçekleştiremediğimiz çalışmaları da açık bir şekilde ortaya koymuştuk. Bugün gelinen noktada, Odamızın faaliyetleri önünde ekonomik konuların bir engel olmaktan çıkmasında, Odamızın kendi mekanlarına ve profesyonel kadrolarına kavuşmasında ve en önemlisi kamuoyu nezdinde kentsel sorunlar konuşulduğunda halktan ve meslekten yana bir odak haline gelmesinde Demokratik Oluşum tarafından belirlenen politikalar belirleyici olmuştur. Öyle ki, mücadelenin boyutları, kent planlama ve şehircilik ilke ve esaslarına aykırı planlama süreçleri gerçekleştiren belediye başkanlarının kendi yaptıklarını sorgulamalarına yol açmıştır.

Ancak gerek genel kurulda gerekse sonrasında sistematik bir şekilde yapılan karalama ile iftira, hakaret ve dedikodu ağırlıklı kulis faaliyetleri nedeniyle, Genel Kurul Değerlendirmemizi sizlerle paylaşma ihtiyacı duymaktayız.

6. Olağan Genel Kurul görüşmeleri, Demokratik Oluşum gurubuyla birlikte Ankara Şube Yönetimine dair iddiası olan Toplum İçin Şehircilik ve Katılım Platformu olmak üzere üç farklı ekibin yoğun bir çalışma yürütmesine karşın, ne yazık ki katılım açısından geçmiş yılların çok ilerisine gidememiştir.

Ankara Şube yönetimine; akademisyen olmayan plancıyı “bilgisiz” ve “araç” olarak gören Toplum İçin Şehircilik grubu ve kamu yararı yerine “piyasa gücünü hakim kılmak isteyen”, serbest çalışmayan plancıyı “işin gerçeklerini kavrayamamakla” ve “piyasanın ihtiyaçlarına cevap verememekle” suçlayan Katılım Platformu olmak üzere iki kesim hakim olmuştur. Bu iki anlayışın dile getirdiği görüşler dikkatlice irdelendiğinde ortaya çıkan sonuca göre, kamuda çalışan plancıların Odada söz hakkı olmaması gerekmektedir. Çünkü Bakanlıklarda çalışan plancı iktidar partisinin, Belediyelerde çalışan ise yerel seçimde kazanan partinin aracı olarak görülmektedir.

Genel Kurul kürsüsünden Demokratik Oluşum grubu kolektif üretim anlayışı gereği değişik temsilcileriyle söz hakkını kullanırken diğer iki grubun görüşlerinin ifadesi ise bunların sözcüsü konumundaki H. Tarık Şengül ve Necati Uyar’ın konuşmalarıyla sınırlı kalmış, diğer katılımcılar tribünleri dolduran taraftarlar olmanın ötesine geçememiştir. Genel Kurul salonuna ve kürsüsüne de hâkim olan akademik-patronaj ve piyasa-patronaj ilişkilerinin Oda sürecini nasıl etkileyebildiğini gördük. Bu tarz biat ilişkilerinin ve tek adam anlayışının 6. Dönem Ankara Şube Yönetimine neler getireceğini de hep birlikte göreceğiz.

Sonuç olarak söylemek isteriz ki, dönem boyunca Ankara Şubesini yönetsel, ekonomik, lojistik her anlamda sürekli baskı altına almaya ve Şubemizden rol kapmaya çalışan Genel Merkeze hakim sekter anlayış, tarafımızca verilen önerge çerçevesinde mücadelelerinin 62. gününde Tekel İşçilerine Genel Kurul katılımcılarıyla birlikte yapılan ziyaret esnasında dahi bu rol ve kürsü kapma sevdasını dizginleyememiştir. Bu sekter anlayış, sadece kamu yararı teori ve pratiğini hakim kılmaya çalışan bizlere karşı; kendine yakın olanla değil kendiyle hiç uzlaşmayacak olanla Ankara Şube yönetimini paylaşmayı içine sindirmek zorunda kalmıştır. Elbette “toplum için”…

Üyelerimizin hafızalarında kötü bir anı olarak kalan ve bir tarafın dışlandığı 4-3 yönetim yapılarının, Şubemizin son 8 yılda yürüttüğü kendisini mağdur kesimlerin bir parçası olarak görerek kent için mücadele etme anlayışında zaafiyet yaratacağını büyük bir üzüntüyle görmekteyiz. Tüm bunlara karşın Oda Merkez Genel Kurulunda üyelerimizin iradesini Demokratik Oluşum yönünde kullanarak bu gidişe son verebileceğini düşünüyoruz.

 


DEMOKRATİK OLUŞUM

http://demokratikolusum.blogspot.com/