ÇMO İstanbul Şubesi: “Çevre Yönetiminde 3. Perde; Kaybedilen Mesleğimiz, Tehdit Edilen Yaşam Alanlarımız’

Çevre Yönetiminde 3. Perde; Eğitim, Sınav, Görevli Belgesi Sürecinde Kaybedilen Mesleğimiz.. Çevre Denetimi Muafiyeti İle Tehdit Edilen Yaşam Alanlarımız..

Doğaya dönük saldırılar devam ediyor. 3 Köprüyle İstanbul‘un son orman alanı kuzey ormanlarını katleden, Kanal İstanbul gibi çılgın projeleri tekrar gündeme getirenler bu kez de bir yönetmelik değişikliğiyle denetime tabi işletmelere keyfi muafiyet getirerek çevrenin kirletilmesine göz yummaktadır.

21 Kasım 2013 tarihinde Resmi Gazetede Çevre Görevlisi, Çevre Yönetim Birimi ve Çevre Danışmanlık Firmaları Hakkında Yönetmelik yayımlandı. 2008 yılından beri süregelen Çevre ve Orman Bakanlığı ile başlayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile devam eden Çevre Yönetimi sürecinin içini doldurma çabaları ile yayımlanan yönetmelikler, her defasında çözüm olmaktan daha da uzaklaşmaktadır.

Geçtiğimiz günlerde yayımlanan Yönetmelik kanıtlamaktadır ki; çevre kirliliği ile mücadelede Çevre Mühendisliği mesleği hiçe sayılmakta, Görevli Belgesinden medet umulmaktadır. Yönetmelik, 4 yıllık eğitim sonucunda kazandığımız Çevre Mühendisi unvanını bir kenara atıp, mesleğini yapmak isteyen Çevre Mühendislerini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılacak sınav sonunda verilecek belgeye mahkûm ediyor.

Her anlamda plansızlık ile ortaya çıkan, proje aşamasında etkin ÇED sürecinin işletilememesi ile engellenemez boyuta varan ve sürdürülebilir kalkınma politikasıyla ölümcül sonuçlar yaratan çevre sorunları, bütüncül bir yaklaşım olmaksızın aralıklı olarak verilecek Çevre Mühendisliği hizmeti ile çözülemez. Bu nedenledir ki yeni Yönetmelik ile hiçbir kriter belirtmeksizin bazı tesislerin çevre mevzuatından muaf tutulabilmelerinin yolunun açılmış olması şaşırtmıyor, aksine niyetin çevrenin korunması, kirliliğin önlenmesi olmadığını ortaya koyuyor. Yönetilemeyen her adımı ve uygulanamayan her yönetmeliği ile Çevre Yönetimi süreci, bizlere Ergene‘de olduğu gibi atıksu nehirleri, Dilovası‘nda olduğu gibi hava kirliliği ve kanser olarak geri dönüyor.

Çevre sorunlarının göz ardı edildiği, bu sorunları çözecek politikaların üretilmediği bir ülkenin çevre mühendisleri olarak bizler, doğru istihdam, işsizlik, iş güvencesi, mesleki tanınırlık, ücret yetersizliği ya da dengesizliği gibi sorunların yanında meslek haklarımızı korumak için de mücadele etmek zorundayız. Çevre Mühendisliğinin multidisipliner bir mühendislik dalı olduğu gerçeği ya da yasal düzenlemelerin eksikliği nedeniyle bugüne kadar farklı meslek gruplarının bu alanda istihdam edilmiş olduğu gerçeğinden bağımsız olarak; diğer meslekdisiplinlerinden mezun olanların eğitim veya sınav yoluyla Cevre Görevlisi belgesi alarak meslek alanımız içerisinde yetki sahibi olabilmesi, bu uğurda 4 yılık Çevre Mühendisliği eğitimine adamış meslektaşlarımız acısından kabul edilemez bir haksızlık ortaya çıkarmaktadır. Dört yıllık lisans eğitiminde Dört yıllık Çevre Mühendisliği eğitimi sonunda kazanılan mesleki bilgi ve teknik altyapı, tesis ve faaliyetlerin çevre yönetim birimlerinde veya yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firmalarında görev alabilmek için gereklidir, diğer hiçbir eğitim veya sınav üniversite formasyonununa eşdeğer tutulmamalıdır.

Bu noktada geleceğin mesleğini seçen Çevre Mühendislerine düşen ise mesleğine sahip çıkmak, Çevre Mühendisleri Odası çatısı altında örgütlenmek ve hakları için mücadele etmektir.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi