ÇMO: “Halkı Bilgilendirmek ve Yetkilileri Uyarmak Suç Değildir!”

Eti Gümüş A.Ş.’nin Kütahya’da bulunan maden işletmesindeki atık depolama barajının 07.05.2011 tarihinde kısmen yıkılması üzerine kamuoyu ile paylaşılan görüşlerimiz gerekçe gösterilerek işletmeci şirket tarafından Oda’mıza 30 bin TL’lik manevi tazminat davası açılmıştır.

Ülkemizde, “kral çıplak” diyenlerin baskı ve zulüm gördüğü su götürmez bir gerçekliktir. Hiç kuşkusuz, bilimsel bilginin toplumla buluşturulması ve kamuoyunun sorunlara karşı bilgilendirilmesi ve önlem alınması için çaba harcanması zorlu bir süreçtir. Odamız, meslektaşlarından, akademisyenlerden, demokratik kitle örgütlerinden ve sivil toplum kuruluşlarından edindiği birikim ve destekle yasal ve toplumsal olarak kendine verilen görevi yerine getirmektedir.

Tarih, yanlışı vurgulayanların mücadelesi ile yazılmakta ve şenlenmektedir. Odamız Kütahya’da yaşanan siyanür sorununa dair tarihi görevini yerine getirmiş, kamuoyunu bilgilendirmiş, herhangi bir kaygısı olmadan, gecesini gündüzüne katarak uzmanları ile, meslektaşları ve akademisyenleri ile ETİ Gümüş A.Ş.’nin yaşanan soruna kadar önemsemediği doğayı ve insanları kendine dert etmiştir.

Kamuoyunu bilgilendirdiği, halka haklarını hatırlattığı, kamu kurumlarına sorumluluklarını anımsattığı için siyanürlü madencilik yapan ETİ Gümüş A.Ş tarafından 30.000 TL’lik tazminat davasına ve saldırılara maruz kalan Odamız, geçmişte de bu tavırlara karşı boyun eğmemiştir. Günümüzde de boyun eğmeyecektir! Varlık nedeni olan, toplumu bilgilendirme, çevreyi koruma ve bilimsel bilgiyi halk ile buluşturma görevine yılmadan devam edecektir!

Davanın konusu; Oda’mız tarafından yapılan açıklamaların halkı kin, nefret ve paniğe sevk etmek olarak gösterilmiş dava dilekçesindeki ifadeler ile “halen devam etmekte olan, kesin ve emin ifadeler kullanılan haksız basın açıklamalarının ve kötülemelerinin dava sonuna kadar tedbiren durdurulması” ve “bu açıklamalar dolayısıyla şirket ve çalışanlarının, yöneticilerinin, hissedarlarının elem ve ızdırap çektikleri, bölgede yaşayan insanların hücumuna muhatap oldukları, toplumda kaybettikleri saygınlığın yeniden elde edilmesi için 30 bin TL’nin şirkete ödenmesi” istenmiştir.

ETİ GÜMÜŞ AŞ NEYİN PEŞİNDE?

Anayasa’nın 135. maddesinde tanımlanan 66 ve 85 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 7303 sayılı yasa ile değişik 6235 sayılı yasaya göre kurulmuş kamu kuruluşu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Oda’mızın, dava dilekçesinde ifade bulan sivil toplum kuruluşu olduğu iddiası ile yine dava dilekçesindeki ifade ile “ihtiyatlı” davranan Eti Gümüş’ün Kütahya’daki siyanür felaketinden sonra kamuoyunda kaybettiği itibarının 30 bin TL değerinde olduğuna inanmak istemiyoruz. Kütahya’daki felaket, ülkemizde siyanür liçi ile yapılan madencilik faaliyetlerinin ülkemiz toprağına, suyuna, insanına ne kadar zararlı olduğu en son yaşanan zehirlenme vakası ile de açıkça görülmüştür.

Bu vesile ile Eti Gümüş AŞ’ye soruyoruz. “Bu felaketin doğada ve insanımızda bıraktığı geri dönülmez ve travmatik izleri kaç TL ile  telafi edebilirsiniz?”

SUSMAYACAĞIZ !

Madenlerimizi birer varlık olmanın ötesinde kaynak olarak adlandıran zihniyetle savaşmaya devam edeceğiz. Bu zihniyetin ülkemiz ekolojisi ve doğal varlıklarını ve insanını tehdit eden tüm faaliyetlerine karşı duracağız. Yöre insanının sağlığını tehdit eden risklere karşı salt insan olmaktan kaynaklanan korkma, öfkelenme, tepki gösterme gibi insani refleks ve değerlerini savunmaya devam edeceğiz. Bunu yaparken de Eti Gümüş AŞ’nin mesnetsiz iddialarındaki gibi halkı kin, nefret ve korku ile değil, bilim ve insanlık değerlerini hatırlatarak yapacağız.

Eti Gümüş AŞ’nin davası bir kez daha gösterdi ki, içinde Oda’mızın da bulunduğu Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ile bağlı odalara yönelik tazminat davaları bitmek bilmeyecek.

Açılan dava ile Çevre Mühendisleri Odası başta olmak üzere kamu yararı ve halk sağlığını tehdit eden faaliyetler ile ilgili demokratik kitle örgütleri, platformlar ve meslek kuruluşlarınca yapılan basın açıklamaları engellenmek isteniyor. Öyle ki sadece yapılan açıklamaların maddi- manevi sorumluluğunun tarafımıza yüklenmesini değil, ileride yapılacak açıklamalarımızın da Mahkeme kararı ile engellenmesi isteniyor.

İleri demokrasinin meyveleri toplanmaya başlanıyor. Her ne pahasına olursa olsun yatırım anlayışının eleştirilmesi vatan hainliği, kalkınma düşmanlığı yaftasına maruz kalıyor, yapılan açıklamalara açılan tazminat davaları da Demokles’in kılıcı gibi tepemizde sallandırılarak susmamız isteniyor. Uluslararası Antlaşmalar ve Anayasa ile teminat altına alınan ifade özgürlüğümüz ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olmamız sebebi ile Oda’mıza yüklenen görevi unutmamız,  sorumluluklarımızı göz ardı ederek Anayasa ile tarafımıza verilen yetkileri kullanmamamız isteniyor.

DAVAMIZ EYLÜL’DE BAŞLIYOR.

Davanın açıldığını duyurduğumuz andan itibaren onlarca avukat Oda’mız hukuk müşavirliği ile temasa geçerek savunma hakkımız için gönüllü destek sunmak  istediklerini bildirmiştir. Yine onlarca meslek odası ve demokratik kitle örgütü haklılığımızı Mahkeme salonlarında ifade ederken yanımızda olacağını, davaya müdahale edeceklerini bildirmişlerdir. Onlarca bilim insanı desteklerini bildirerek değerlendirmelerde bulunmuşlardır.

Açılan dava vesilesi ile siyanür ile madencilik faaliyeti yürüten şirketleri bir kez daha uyarıyoruz. “Siyanür liçi ile yapılan madencilik faaliyetlerine derhal son verin, bu kararınızla şirketlerinizin itibarını meslek odalarına, demokratik kitle örgütlerine, derneklere, köylülere, gazetelere, hatta avukatlara karşı açtığınız ve bugüne kadar bir tanesini bile kazanamadığınız davalarda istediğiniz bin liralarla ile değil ilelebet temizleyin.”