2008 yılının Mayıs ayından itibaren tadilat neden gösterilerek kapatılan ve çürümeye terk edilen AKM’nin (Atatürk Kültür Merkezinin) akıbeti 6 Kasımda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından şova dönüştürülen bir ‘lansman’ ile açıklandı.
‘Halka’ açmak bahanesiyle zaten kamuya açık ve kamusal kültür mekanı olanAKM’yi AVM’ye dönüştüren projeye başta Mimarlar Odası olmak üzere mimarlar, sanatçılar, aydınlar ve kent mücadelesi sürdüren birçok kesimden tepki geldi.
Ömrü tartışmalarla geçen bir mekan
Cumhuriyet döneminin en önemli kültür varlıklarından biri olan Atatürk Kültür Merkezi’nin tarihi 1930’larda başlasa da temeli 1946 yılının Ekim ayında atılmasıyla başladı.1953 yılında Belediye bütçe yetersizliği sebebiyle inşaatı Hazineye devredildi.Yapımıyla ilgilenen dönemin adıyla Bayındırlık Bakanlığı tarafından proje 1956’da, mimar Hayati Tabanlıoğlu’naverildi.1969’da Tabanlıoğlu’nun tasarımı olan ‘Kültür Sarayı’ bazı bölümleri tamamlanmış olarak açıldı. ‘Saray’ adı tartışmalara yol açtı. Muhsin Ertuğrul, 2 Mayıs 1969 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yazısında;
“Neden Saray? Hangi çağda yaşıyoruz? Padişah sarayı, sultan sarayı, vezir sarayı, tekfur sarayı tarih sayfalarına geçmişken, niye yeniden Saray?… Böyle yerlerin adı, yamalı pantolonumu ve yarı boş midemi ürkütmemeli. Biraz daha kendimize uygun, alçakgönüllü bir ad aramalıydık!..” ifadeleriyle Kültür Sarayı adını eleştirdi.
27 Kasım 1970’te ise ‘’Cadı Kazanı’’ eserinin temsili sırasında çıkan yangında yapı büyük zarar görüyor. Temsili izlemeye gelen binlerce insanın rahatlıkla tahliyesi sağlandı ama yangının nedeni bulunamadı.
Yangın sonrası dönemin Kültür Bakanı Talat Sait Halman, 1973 yılı Cumhuriyet Bayramı’nda ‘Atatürk Kültür Merkezi’ adıyla açılacağını duyurdu.Adının gerekçesi olarak ise; “Cumhuriyet devrinde saray kurulmaz; bu, imparatorluk devrindeydi. Bu bakımdan binaya ‘Atatürk Kültür Merkezi’ adı verilmiştir.’’ açıklamasında bulundu.
Atatürk Kültür Merkezi’nin açılışı 1978 yılının Ekim ayında yapıldı.
1999’da AKM, simgesel bir anıt ve milli kültür varlığı olarak tescil edildi.
AKP dönemiyle birlikte sistematik tahrip ve yıkımı meşrulaştırma hareketi
2005’te dönemin Kültür Bakanı Atilla Koç’un ‘ömrünü tamamladı’ ifadesini kullanmasıyla 12 yıllık AKM’nin yok edilme süreci başlamış oldu.
2008 yılında tadilat sebep gösterilerek AKM kapatıldı.
2009’da AKM’nin olduğu gibi korunması ve güçlendirilmesi için bir protokol imzalandı ve restorasyon projesi, yapının mimarı Hayati Tabanlıoğlu’nun oğlu olan Murat Tabanlıoğlu’na verildi.
2012’de başlanan restorasyon projesi kapsamında süren çalışmalar, 2013’de Kültür Bakanlığı kararıyla durduruldu.
1977 yılı 1 Mayıs’ında “zincirlerini kıran işçi” görüntüsü ile belleklere kazınan AKM binası 2013 yılında Gezi direnişi sırasında asılan pankartlarla isyanın simgesi görüntülerinden birinde yerini aldı ve dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın ‘AKM inşallah yıkılacak.’ açıklamalarıyla tekrar hedef haline getirildi, üstelik her anlamda ideolojik bir hedef haline getirildi.
Müdahale etmek, dönüştürmek, yıkmak istedikleri diğer mahalleler ve yapılar gibi AKM binası için de benzer süreçler işletildi. Restorasyon projesi hazır olmasına rağmen atıllaştırılıp, çürümeye terk edildi. Gezi sonrasında direniş sonrası uzunca bir süre polis karargahı olarak kullanıldı, içerisindeki teknik aksam ve diğer eşyalar hurdaya çıkarıldı, ön cephesi reklam panosu olarak kullanıldı. Geçen yıllar zaafında yapılan müdahalelerle AKM yıkıma fiziksel olarak hazırlanırken, yapılan açıklamalarla yapının ‘çirkin, çürük’ olduğu algısı yaratıldı, değersizleştirilmek istendi. Son olarak bütün bu yaratılan tabloya 6 Kasım’da gerçekleştirilen ‘lansman’da bizzat Tayyip Erdoğan’ın söylemiyle, projeye karşı çıkanların da ‘terörist’ ilan edilmesi eklenmiş oldu. Gezi dönemi yapılmak istenen ve Taksim meydanını beton çölüne dönüştüren yayalaştırma projesini tamamlamak için de zemin hazırlamış oldu
Kültür varlığı ve toplumsal bellek olarak AKM
AKM, iddia edilenin aksine yıllarca dünyaca ünlü sanatçıları, bale ve opera temsillerini, tiyatro oyunlarına ve film gösterimlerini düşük ücretlerle insanlarla buluşturan mekan oldu. Atatürk Kültür Merkezi, önemli Cumhuriyet dönemi simge yapılarından biri. Özellikle son dönemde her ne kadar koruma kurulları mevcut yapıları değil, yapılması planlanan projeleri koruyan yönde kararlar alsa da AKM korunması gereken kültür varlığı. Taksim Meydanı’nın bütünlüğünü oluşturan modern mimarlık örneği. Yapının, yapıldığı dönemin tasarım, mimari ve teknoloji anlayışını yansıtması, yalınlığı ve işlevselliği açısından mimari değere sahip. AKM’nin toplumsal ve kent belleğinde önemli bir yer tutuyor. Yeni proje tüm bu değerleri alt üst ediyor. Üst katında boğaz manzaralı ‘İstanbul’un en güzel restoranı’ , kafeler, dükkanlarla bir kültür sanat merkezinden daha çok bir tüketim mekanına, AVM’ye dönüştürüyor. Bu ‘hesaplaşma’da, Aziz Nesin Sahnesi gibi AKM’yi oluşturan değerlerin ortadan kaldırılması da ihmal edilmedi.
Diktatörlüğün mimarlığı
Tasarımı babasına ait olan AKM’ye proje yapan mimar Murat Tabanlıoğlu, kentin toplumsal belleğini, kültürel varlığını yok eden, lansmanında toplumun muhalif kesimlerinin tehdit edildiği projenin mimarı olarak, iktidarın ve politikasının yanında yerini aldı. Tabanlıoğlu, kenti yağmalamış, kendisi dışında kente dair hiçbir özneyi ve itirazını tanımamış, tepkileri şiddetle bastırmış bir rejimin ‘mimarlığına’ razı oldu.
AKM projesi hem tekrar Tabanloğlu’na hazırlatılmasıyla, hem ‘Atatürk Kültür Merkezi’ adının ve ön cephesinin ‘aynı’ bırakılmasıyla Erdoğan’ın 2019 seçimleri için prestij sağlama aracı olarak kullanılıyor. Ancak yeni proje ile AKM, AVM’leştirilen fonksiyonları ve hitap edeceği öngörülen kesim açısından Beyoğlu’nun tamamı için yürütülen dönüşüm politikasının bir parçası olarak da hayata geçecek.
Ekin Sarıca / Mimar
Kaynak:
http://kulturservisi.com/p/ataturk-kultur-merkezinin-70-yillik-tarihi