Akkuyu Nükleer Santraline Yürütmeyi Durdurma

TMMOB’nin açtığı dava sonucu Danıştay, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne de yer veren 1/100.000 ölçekli Mersin-Karaman Çevre Düzeni Planı’nıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi.
 
Mahkeme, Karaman ve Mersin illerinin kalkınmışlık düzeylerinin farklı olduğu, yapılan plan değişikliğinin planlama ilkelerine, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle planın yürütmesini durdurdu.
Akkuyu NGS Elektrik Üretim A. Ş. tarafından 2 Aralık 2011 tarihinde ÇED başvuru dosyasının sunulduğu; ÇED Yönetmeliği’nin 8. Maddesi kapsamında ÇED sürecinin başlatıldığı biliniyor. Ancak, ÇED sürecinin devam edebilmesi için, Çevre ve İmar Mevzuatı uyarınca proje alanının plan üzerinde gösterilmesi gerekiyor. Bu planın durdurulması, beraberinde ÇED sürecinin de durdurulmasını gerektiriyor.
 
Karar metninin tamamı şu şekilde: 
 
T.C.
DANIŞTAY 
ALTINCI DAİRE 
Esas No : 2011/6066

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen : Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği

Vekilleri                     : Av.Nurten Çağlar Yakış, Av. M.Fevzi Özlüer, Av.Emre Baturay Altınok, Av.Zuhal Sirkecioğlu Dönmez, Av. Mehmet Horuş, Av.Koray Cengiz Selanik Cad. No:19 -Yenişehir/ANKARA ,

Davalı                                    : Çevre ve Şehircilik Bakanlığı-ANKARA

İstemin Özeti           : Dava, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nca 10.3.2011 tarihinde onanan Mersin-Karaman Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin (p31 nolu plan pafta, lejande pafta, plan hükümleri 3-4-5 nolu paftaları ve plan açıklama raporunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nca yapılan değişiklikler) iptali ve yürütmesinin durdurulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı öne sürülerek davanın ve yürütmenin durdurulması isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakiminin Düşüncesi : ülkemizin sahip olduğu, doğal, tarihi ve kültürel zenginliğin korunarak kalkınma planları ve varsa bölge planları temel alınarak, ekonomik kararlarla ekolojik kararların bir arada düşünülmesine imkan veren, genel arazi kullanım kararları ile bunlara ilişkin strateji ve politikaları oluşturmak ve çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar planlarına esas teşkil etmek üzere 1/50.000-1/100.000 ölçekteki çevre düzeni planlarının havza veya bölge bazında hazırlanması gerektiği, bölgenin ise coğrafi, sosyal, ekonomik, fiziksel nitelikler açısından benzerlik gösteren alan ve veya DPT tarafından belirlenmiş olan istatistiki bölge (Düzey 2) ‘yi ifade ettiği, havzanın ise bir akarsu kaynağını besleyen düzey ve yeraltı su kaynaklarının tabii su toplama alanını kapsayacak biçimde Devlet Su işleri Genel müdürlüğü‘nce belirlenmiş alanlar olduğu, bu bağlamda 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planlarının bölge ve havza bütünlüğünde hazırlanması gerektiği açıktır.

Bu bağlamda bilirkişi raporunda belirtildiği gibi Mersin-Karaman illerini kapsayan alanın coğrafi, sosyal, ekonomik, fiziksel özellikler açısından benzerlik göstermediği, istatistiki bölge Düzey-2 sınıflamasında Konya ve Adana Alt Bölgelerinin yer aldığı, Konya alt bölgesinin Düzey 3. sınıflandırmasında Konya – Karaman illerini, Adana Alt Bölgesinin ise Düzey-3 sınıflandırılmasında Adana – Mersin illerini kapsadığı dolayısıyla bu iki ilin istatistiki düzey bölgesinde bir arada yer almadığı gibi her iki ilin aynı su havzasında bulunmadığı, plan açıklama raporunda üç ilin birlikte planlanmasının gerekçelerinin açıkça ayrıntılı ve tatmin edici bir şekilde ortaya konulmadığı, ortaya konan gerekçelerin ise bilirkişi raporu ile aksinin belirlendiği görüldüğünden, dava konuşu planın Mersin-Karaman illerini kapsar şeklinde planlanmasının uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Diğer taraftan, dava konusu Çevre Düzeni Planının ekolojik kararların birarada düşünülmesine olanak veren ve strateji ve politika oluşturan bir plan niteliğinde bulunmadığı, sağlıklı çevrenin oluşturulmasına yönelik, hedef, ilke ve strateji üretmediği, bir strateji planından daha çok, alt ölçekli planların konusuna girebilecek alanların plana yansıtıldığı görüldüğünden anılan plan bu açıdan mevzuata uygun bulunmamıştır.

Ayrıca niteliği ve yönetmelik hükümleri bağlamında dava konusu Çevre Düzeni Planının vizyonunun, amacının, hedeflerinin, stratejilerinin, ilkelerinin ve politikalarının açıklandığı ve bunlar doğrultusunda belirlenen projeksiyon nüfusuna, sektörel yapıya, alan büyüklüklerine, plan kararlarına, plan uygulama araçlarına, kurumsal yapıya ve denetime ilişkin gerekçeli açıklamaların yapıldığı, bir plan raporu ve açıklama raporunun bulunmadığı, plan açıklama raporunda belirtilen saptamaların dava konusu Çevre düzeni planını farklı kurumların yetki ve sorumlulukları çerçevesinde aldıkları kararların aktarıldığı ve kısıtlı düzenlemelerin yapıldığı çevre odaklı değil de çevresel etkiler konusunda duyarlılığın saptanmaya çalışıldığı bir plan biçimine getirdiği anlaşıldığından, dava konusu işlem bu açıdan da mevzuata uygun değildir.

Bu durumda dava konusu Mersin – Karaman Planlama Bölgesi 1/1000.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında ” mevzuata, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uyarlık görülmemiştir” gerekçesiyle yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.

Bu itibarla davaya konu alanı kapsayan 1/100.000 ölçekli Mersin – Karaman Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planının tümünün belirtilen nedenlerle yürütülmesinin durdurulması nedeniyle dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediğinden yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne kararı verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısının Düşüncesi : Davanın durumuna göre, uyuşmazlık konusu yerde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulması istemi hakkında karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve 2577 sayılı Yasanın 27 nci maddesi uyarınca dosya incelendikten sonra 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca husumet Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak düzeltilerek işin gereği görüşüldü :

Dava, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nca 10.3.2011 tarihinde onanan Mersin-Karaman Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin (p31 nolu plan pafta, lejande pafta, plan hükümleri 3-4-5 nolu paftaları ve plan açıklama raporunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nca yapılan değişiklikler yürütmesinin durdurulması istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, 11.11.2008 günlü 27051 sayılı Resmi Gazetede Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmeliğin yayımlandığı, sözü edilen Yönetmeliğe karşı açılan davanın Danıştay Altıncı Dairesinin 10.11.2010 günlü, E:2009/327, K:2010/10321 sayılı kararıyla reddine karar verildiği, belirtilen Yönetmeliğin yayımı üzerine dava konusu 03.09.2009 onay tarihli 1/100.000 ölçekli Mersin – Karaman Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planının tesis edildiği anlaşılmıştır.

Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmelikte “Havza”; bir akarsu kaynağını besleyen yüzey ve yer altı su kaynaklarının tabii su toplama alanını kapsayacak biçimde, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce belirlenmiş alanlar, “Bölge”; coğrafi, sosyal, ekonomik, fiziksel nitelikleri açısından benzerlik gösteren alan ve/veya Devlet Planlama Teşkilatınca belirlenmiş olan istatistiki bölge (düzey 2) birimleri olarak tanımlanmıştır.

Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmeliğin 4. maddesi (ç) bendinde, Çevre düzeni planı açıklama raporu: Çevre düzeni planının vizyonunun, amacının, hedeflerinin, stratejilerinin, ilkelerinin ve politikalarının açıklandığı ve bunlar doğrultusunda belirlenen projeksiyon nüfusuna, sektörel yapıya, alan büyüklüklerine, plan kararlarına, plan uygulama araçlarına, kurumsal yapıya ve denetime ilişkin gerekçeli açıklamaların yapıldığı ve çevre düzeni planı ile bütün olan rapor, (d) bendinde; çevre düzeni planı araştırma raporu: Planlama alanına ilişkin geleceğe yönelik projeksiyonların yapılabilmesi, plan kararlarının, koruma ve gelişme politika ve stratejilerinin ve plan hükümlerinin belirlenebilmesi için 7 nci madde kapsamında toplanan verilerin planlama çalışmasında kullanılacak biçimde analiz ve sentezinin yapıldığı, alana yönelik fırsatların, tehditlerin, güçlü yönler ve zayıflıkların belirlenerek ilgisine göre farklı disiplinlerden uzmanlarca hazırlanan rapor olarak tanımlanmış, çevre düzeni planının niteliklerinin belirlendiği 5. maddesi (e) bendinde, “planlamaya temel oluşturan verilerin farklılığından dolayı farklı mesleklerden uzmanların fiili katılımı ile hazırlanan üst ölçekli bir plan olduğu” vurgulanmıştır.

Yönetmeliğin “Planlama alanının tespiti” başlıklı 6. maddesinin 1/a bendinde Planlama alanı; Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve Çevre Kanunu kapsamında; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen büyük akarsu havzaları veya Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından belirlenmiş istatistikî bölge birimleri (düzey 2) ile birlikte idari sınırları da dikkate alınarak, en az iki il sınırını içerecek şekilde belirlenir hükmü yer almıştır.

Diğer yandan Devlet Planlama Teşkilatı tarafından 2003 yılında yayımlanan istatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırılması Düzey – 1 Sosyo – Ekonomik Gelişmişlik sıralamasına göre Adana ve Konya Bölgesi Düzey (2) içerisinde bulunmakta, Konya alt bölgesinin düzey (3) sıralamasında Konya – Karaman illerini, Adana alt bölgesinin ise Adana-Mersin ilerini kapsadığı görülmektedir.

03.09.2009 tarihli işlemle onaylanan Mersin- Karaman Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının tümüne karşı açılan E:2010/1642, E:2009/15536 sayılı dosyalar da, dava konusu planın ilgili mevzuatla belirlenen esaslara, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının belirlenmesi amacıyla Naip Üye Habibe Ünal tarafından resen seçilen Prof. Dr. Ali Türe, Prof. Dr. Haşan Yazıcıgil ve Prof. Dr. Ayda Eraydın‘ın katılımıyla mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun değerlendirilmesi sonucunda, Dairemizin 01.11.2011 günlü, E:2010/1642 sayılı kararıyla; Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri karşısında ülkemizin sahip olduğu doğal, tarihi ve kültürel zenginliğin korunarak kalkınma planları ve varsa bölge planları temel alınarak, ekonomik kararlarla ekolojik kararların bir arada düşünülmesine imkan veren, genel arazi kullanım kararları ile bunlara ilişkin strateji ve politikaları oluşturmak ve çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar planlarına esas teşkil etmek üzere 1/50.000-1/100.000 ölçekteki çevre düzeni planlarının havza veya bölge bazında hazırlanması gerektiği, bölgenin ise coğrafi, sosyal, ekonomik, fiziksel nitelikler açısından benzerlik gösteren alan ve veya DPT tarafından belirlenmiş olan istatistiki bölge (Düzey 2)‘yi ifade ettiği, havzanın ise bir akarsu kaynağını besleyen düzey ve yeraltı su kaynaklarının tabii su toplama alanını kapsayacak biçimde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü‘nce belirlenmiş alanlar olduğu, bu bağlamda 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planlarının bölge ve havza bütünlüğünde hazırlanması gerektiği açıktır.

Bu bağlamda, bilirkişi raporunda belirtildiği gibi Mersin-Karaman illerini kapsayan alanın coğrafi, sosyal, ekonomik, fiziksel özellikler açısından benzerlik göstermediği, istatistiki bölge Düzey-2 sınıflamasında Konya ve Adana alt bölgelerinin yer aldığı, Konya alt bölgesinin Düzey 3. sınıflandırmasında Konya – Karaman İllerini, Adana alt bölgesinin ise Düzey-3 sınıflandırılmasında Adana – Mersin illerini kapsadığı, dolayısıyla bu iki ilin istatistiki düzey bölgesinde bir arada yer almadığı gibi her iki ilin aynı su havzasında bulunmadığı, plan açıklama raporunda üç ilin birlikte planlanmasının gerekçelerinin ayrıntılı ve tatmin edici bir şekilde ortaya konulmadığı, ortaya konan gerekçelerin ise bilirkişi raporu ile eleştirildiği görüldüğünden, dava konusu planın Mersin-Karaman illerini kapsar şeklinde planlanmasının uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Diğer taraftan, dava konusu Çevre Düzeni Planının ekolojik kararların birarada düşünülmesine olanak veren, strateji ve politika oluşturan bir plan niteliğinde bulunmadığı, sağlıklı çevrenin oluşturulmasına yönelik, hedef, ilke ve strateji üretmediği, bir strateji planından daha çok, alt ölçekli planların konusuna girebilecek alanların plana yansıtıldığı görüldüğünden anılan plan bu açıdan mevzuata uygun bulunmamıştır.

Ayrıca niteliği ve yönetmelik hükümleri bağlamında dava konusu Çevre Düzeni Planının vizyonunun, amacının, hedeflerinin, stratejilerinin, ilkelerinin ve politikalarının açıklandığı ve bunlar doğrultusunda belirlenen projeksiyon nüfusuna, sektörel yapıya, alan büyüklüklerine, plan kararlarına, plan uygulama araçlarına, kurumsal yapıya ve denetime ilişkin gerekçeli açıklamaların yapıldığı bir plan raporu ve açıklama raporunun bulunmadığı, plan açıklama raporunda belirtilen saptamaların dava konusu Çevre Düzeni Planını farklı kurumların yetki ve sorumlulukları çerçevesinde aldıkları kararların aktarıldığı ve kısıtlı düzenlemelerin yapıldığı, çevre odaklı değil de çevresel etkiler konusunda duyarlılığın saptanmaya çalışıldığı bir plan biçimine getirdiği anlaşıldığından, dava konusu işlem bu açıdan da mevzuata uygun değildir.

Bu durumda dava konusu Mersin – Karaman Planlama Bölgesi 1/1000.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında ” mevzuata, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uyarlık görülmemiştir” gerekçesiyle yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.

Bu itibarla davaya konu alanı kapsayan 1/100.000 ölçekli Mersin – Karaman Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planının tümünün belirtilen nedenlerle yürütülmesinin durdurulması nedeniyle dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinde sayılan koşulların oluşması nedeniyle dava konusu Mersin – Karaman planlama bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının uyuşmazlık konusu kısmının yürütülmesinin durdurulmasına, bu kararın tebliğini izleyen 7 (yedi) gün içerisinde Danıştay idari Dava Daireleri Kurulu‘na itiraz edilebileceğinin duyurulmasına, 13.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi. 
politeknik.org.tr