ABD’de mimarlar, tasarımcılar, plancılar meslektaşlarına, devlet şiddetinin ve insan hakkı ihlallerinin yaşandığı sınır duvarı, göçmen alıkoyma merkezi, gözaltı merkezi ve çocuk ıslah evi inşaatlarında çalışmama, bu projelerin parçası olmama çağrısı yaptı.
ABD’de mimarların, plancıların, tasarımcıların bir araya geldiği The Architecture Lobby (ArcLobby) ve Architects/Designers/Planners for Social Responsibility (ADPSR) insan hakları ihlalleri ve devlet şiddetiyle gündeme gelen göçmen gözaltı merkezlerinin tasarımında yer alınmaması için meslektaşlarına çağrı yaptı.
Kamunun sağlığını, güvenliğini, sıhhatini gözetmenin mesleki sorumluluk olduğunu ifade eden mimarlar çağrılarında “Mimarlık mesleği, göçmen gözaltı merkezlerini ortaya çıkaran ırkçı uygulamaları kati bir biçimde reddetmelidir; köklerini beyaz üstüncülüğünden alan insanlık dışı vahşi uygulamalar için üretilmiş yapıları aklayacak ‘iyi bir tasarım’ yoktur” ifadelerini kullandı.
“Mesleğimiz tasarlamaktan fazlasıdır”
Mimarlık mesleğinin yapı mevzuatlarına uygun sağlıklı pratikler üretmekten daha fazlası olduğunu belirten ADPSR ve ArcLobby çağrıda “Mesleğimizin sağlık, güvenlik ve sıhhat sağlamaya yönelik sorumluluğunun yapı mevzuatlarına uygun pratikler üretmekten daha fazlası olduğunu idrak etmemiz gerekiyor. Yangın güvenliği, havalandırma ve mevzuatlara uyup uymadığından bağımsız olarak küçük çocukların ailelerinden koparıldığı bir gözaltı merkezi hiçbir şekilde sağlıklı bir yapı olarak düşünülemez” dedi.
Mimarlar, tasarımcılar, plancılar meslektaşlarına seslenerek “Mimarlar meslekleri gereği kamunun sağlığını, güvenliğini, sıhhatini gözetmekle sorumludur ve işte bu nedenledir ki yukarıda bahsini ettiğimiz insan hakları ihlallerine karşı durmalılar” ifadelerini kullandı.
Mimarlıkta Dayanışmacı Taban Hareketi’nin çevirisini yaptığı göçmen gözaltı merkezlerinin tasarımına dair boykot çağrısı şöyle:
Göçmen Gözaltı Merkezlerinin Tasarımını Boykot Çağrısı
“Architecture Lobby ve Sosyal Sorumluluk için Mimarlar/Tasarımcılar/Plancılar (ADPSR) mevcut hükümetin göçmen haklarına yönelik saldırılarını kınamaya devam ediyor. Bu saldırgan ve ırkçı politikalar korku ve kaos yaratmayı amaçlıyor; sığınma ve iltica arayanları hedef alıyor ve inşa edilen yapıları göçmenlere karşı silah gibi kullanıyor. Geçtiğimiz yılın (2018) Nisan ayında yayınladığımız ortak açıklamanın* ardından Architecture Lobby ve ADPSR, göçmen gözaltı merkezleri ile sınır duvarları ve türevi dahil her türlü göçmenleri engelleyecek altyapının, Sınır Devriye İstasyonlarının, ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) karakollarının ve çocuk ıslahevlerinin tasarım ve inşaatlarında yer almayı reddetmeleri için tasarımcılara çağrıda bulunuyor.
Yakın bir dönemde AIA (ABD Mimarlar Enstitüsü) gözaltı merkezindeki koşulları ve binaların kullanımındaki aykırılıkları kınayan bir açıklama yayınladı. AIA’nın sınırdaki insan haklarına dikkat çekmesini memnuniyetle karşılıyoruz, ancak mesleğimizin sağlık, güvenlik ve sıhhat sağlamaya yönelik sorumluluğunun yapı mevzuatlarına uygun pratikler üretmekten daha fazlası olduğunu idrak etmemiz gerekiyor. Yangın güvenliği, havalandırma ve mevzuatlara uyup uymadığından bağımsız olarak küçük çocukların ailelerinden koparıldığı bir gözaltı merkezi hiçbir şekilde sağlıklı bir yapı olarak düşünülemez. Mimarlık mesleği, göçmen gözaltı merkezlerini ortaya çıkaran ırkçı uygulamaları kati bir biçimde reddetmelidir; köklerini beyaz üstüncülüğünden alan insanlık dışı vahşi uygulamalar için üretilmiş yapıları aklayacak “iyi bir tasarım” yoktur.
2018 yılı yazında Architecture Lobby ve ADPSR, mimarlara, tasarımcılara, plancılara ve ilgili diğer profesyonellere herhangi bir göçmen karşıtı yapının tasarım ve inşaatında yer almayı reddetme çağrısında bulundu. O zamandan beri göçmen haklarına yönelik aralıksız süren saldırı kabul edilemez. “Sıfır tolerans” politikası adı altında kayıt dışı bütün sınır geçişlerinin mahkum edilmesi sonucu tekrar nasıl bir araya getirileceği hesaplanmaksızın binlerce çocuk ailelerinden koparıldı. 2018 Eylül ayından beri en az 6 çocuk gözaltında hayatını kaybetti; sığınma talebinde bulunanlar ABD ve uluslararası yasalara aykırı biçimde geri çevrildi, insani yardım çalışanları hakkında soruşturma başlatıldı. Güneybatı sınırında ağır silahlı milisler devriye geziyor; ICE düzenli olarak büyük baskınlar düzenliyor; gözaltı merkezleri kalabalıklarla taşarken bu tesislerde uzun süredir gündemde olan kötü muamele ve ağır koşullar aynen devam ediyor. Sınır Devriyesinin hastalıklı, ırkçı yapısı ifşa oldu; Meksika’da göz yaşartıcı gazla saldırdılar; Gümrük Muhafaza gazetecileri ve aktivistleri takibe aldı, göçmen karavanlarını hedef haline getirdi. Beyaz Saray, Merkez Amerika’ya yardımları kesti, göçmen kabulünü askıya aldı ve Guatemala’yı inanılmaz bir güvenli üçüncü ülke anlaşması için zorluyor. Ve başkan Amerikan Kongresi’ndeki beyaz olmayan dört kadın üyeyi, “suç yuvası” ülkelerine geri dönme çağrısı yaparak taciz etti.
Mimarlar, meslekleri gereği kamunun sağlığını, güvenliğini, sıhhatini gözetmekle sorumludur ve işte bu nedenledir ki yukarıda bahsini ettiğimiz insan hakları ihlallerine karşı durmalılar.”
politeknik.org.tr