Politeknik: “İş Cinayetlerinin Sorumluları Emekçilerin Başına Torba Geçirenlerdir”

İŞ CİNAYETLERİNİN SORUMLULARI EMEKÇİLERİN BAŞINA TORBA GEÇİRENLERDİR

3 Şubat Perşembe günü, emek ve meslek örgütleri TBMM’de görüşülmekte olan işçi düşmanı
Torba Yasa’ya karşı eylemdeyken, polis emekçilerin haklarını korumaya hazırlananlara
saldırmaya hazırlanırken Ankara OSTİM’de bir patlama yaşandı ve 7 kişi öldü, 37 kişi
yaralandı. Aynı gün, Torba Yasa’ya karşı çıkanlar şiddetle dağıtıldıktan bir kaç saat sonra
yine aynı bölgede bir başka patlama meydana geldi ve 10 kişi hayatını kaybederken 8 kişi
yaralandı.

Bizler öncelikle bu iş cinayetlerinde yaralanan ve yaşamını kaybedenler için üzüntümüzü
kamuoyuyla paylaşmak istiyor ve yakınlarını kaybedenlere baş sağlığı diliyoruz.

Ancak ülkemizde sıkça yaşanan ve “iş kazasıdır, olur” mantığı çerçeçevesinde ele alınan bu
olaylar karşısında sadece üzülmek yetmiyor. Güvencesizliği, kayıt dışılığı ve sendikasızlığı
ülkemiz emekçilerine dayatanlar Davutpaşa’dan Karadon’a ve OSTİM’e kadar meydana
gelen “iş cinayetlerinin” baş sorumlularıdır.

Ülkemizde yıllardır işgücünün en az yarısının sigortasız çalıştırıldığı herkesçe bilinmektedir.
Özellikle 1980’den beri tüm hükümetler işgücü maliyetlerinin azaltılmasını sağlamak
amacıyla sigortasız çalışmayı korumuşlardır. Dünyada egemen olan neo-liberal saldırganlığın
parçası olarak ise geçici çalışma, sözleşmeli personel, kısmi zamanlı çalışma, çağrı üzerine
çalıştırma vs. diğer güvencesiz çalıştırma biçimleri de yaygınlaştırılmıştır. Süreç içerisinde
emek piyasısının güvencesizleştirilmesi ile beraber hergün onlarca işyerinde kazalar
meydana gelmekte, bunların birçoğu kayıtlara dahi geçirilememekte, her ay yüzlerce kişi iş
cinayetlerinin kurbanı olmakta, yüzlerce kişi ise yaralanmaktadır.

Yaşanan felaketlerin arkasından “işçiler dikkatsiz”, “sorumlusu biz değiliz” gibi açıklamalar
yapan, “denetimler arttırılıcak” demekten öteye geçmeyen, geçmişte işçilerin “güzel
ölmesiyle” avunan yetkililer bu denetimsizliğin önüne geçmek bir yana kazaların önünü
açacak uygulamaların altına imza atmaktan da geri durmamaktadır.

2004 yılında yürürlüğe giren yönetmelikte yer alan ve çalışan sayısına bakılmaksızın tehlikeli
kimyasal madde üreten, depolayan ve kullanan bütün işyerleri, inşaat, maden ve taşocağı
işyerleri ve 10’dan fazla işçi çalıştıran sanayi işletmeleri için işletme belgesi zorunluluğu
getiren düzenleme bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 4 Aralık
2009 tarihinde yürürlüğe giren İşletme Belgesi yönetmeliğiyle “sanayiden sayılan işlerin
yapıldığı, elli veya daha fazla işçinin çalıştığı işyerleri işletme belgesi almak zorundadır.”
şeklinde değiştirilmiştir. Yapılan değişiklik işyerlerinde havalandırmadan, yangın söndürme
ekiplerinin oluşturulmasına ve yangın çıkışlarına, acil durum planlarının yapılmasına,
kimyasal madde depolamalarının güvenli şekilde yapılmasına kadar pek çok önlemin –
her ne kadar ülkemizde bunların çoğu kağıt üzerinde kalsa da- alınma zorunluluğunu fiili
olarak ortadan kaldırmıştır. Çok sayıda işçinin hastalığına, sakatlanmasına ve ölümüne neden
olacak bu ve benzeri düzenlemeler bizzat olaylarda sorumluluğumuz yok diyenler tarafından
gerçekleştirilmemiş midir?

Olayların hemen arkasından “ben söylemiştim” diyerek ekranlarda boy gösteren ve sanayi
sitelerinin denetiminin kendi yetkilerinin dışında olduğunu söyleyerek meseleden sıyrılmaya
çalışan Melih Gökçek, Ankara’da yaşanan doğalgaz faciasında, İstanbul’da Davutpaşa’daki
işçi katliamında, Ayamama deresindeki su baskını katliamlarında olduğu gibi belediyelerin
sorumluluk alanlarında yaşanan katliamları ne çabuk unutmuştur.

Esnek ve güvencesiz bir çalıştırmanın önündeki engelleri kaldırmak için meclisten “torba
yasayı” geçirmeye çalışan, haklarının elinden alınmasına karşı duranları polis copu, gaz ve
tazyikli suyla sindirmeye çalışan AKP hükümetinin bu katliamlarda hiç mi sorumluluğu
yoktur?

Bizler Politeknik Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Derneği üyeleri olarak
tüm emekçilerle birlikte katliamlara karşı çıkacağımızı ve emeğin hakları için mücadele
edeceğimizi ifade etmek istiyoruz.

Acil taleplerimiz ve önerilerimiz

– Tüm işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri işçi sayısı ve sektör sınırlaması olmaksızın
tüm işkollarında geçerli olmalıdır.

– İşçilerin işyerlerindeki iş güvenliği önlemlerine müdahil olabilmesi için iş güvenceleri
sağlanmalı, örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

– İşyeri hekimleri ve iş güvenliği mühendislerinin işverene bağımlılıklarının ortadan
kaldırılabilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

– İşçi sağlığı ve iş güvenliği için etkin bir denetim kurmayan tüm sorumlular görevden
alınmalı ve cezalandırılmalıdır.

POLİTEKNİK