Meslek odaları: “Kamusal alanlarımızı haramilere teslim etmeyeceğiz, adalet istiyoruz”

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi, Ziraat Mühendisleri Odası, Peyzaj Mimarları Odası ve Çevre Mühendisleri Odası’nın, AOÇ’nin Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ranta ve talana açılmasına karşı açtığı davanın Ankara 18. İdare Mahkemesi tarafından red edilmesi odalar tarafından tepkiyle karşılandı. Odalar, “Adalet istiyoruz, Bu karar yargının siyasallaştığının göstergesidir. Amaç Gökçek’i yargıdan kaçırmak. Kamusal alanlarımızı haramilere teslim etmeyeceğiz” dedi.

Ankara 18 İdare Mahkemesi Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi, Ziraat Mühendisleri Odası, Peyzaj Mimarları Odası ve Çevre Mühendisleri Odası’nın kamu yararına aykırı olması nedeniyle AOÇ arazisi içindeki Ankapark’a ilişkin 1/10000 Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı değişikliklerinin iptali için açtıkları davayı ehliyet yönünden reddetti.

TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi, Ziraat Mühendisleri Odası, Peyzaj Mimarları Odası ve Çevre Mühendisleri Odası, Ankapark’taki adaletsizlik sürecine ilişkin basın toplantısı yaptı.

Yargının siyasallaştığının göstergesidir

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, ise şöyle konuştu:

“5 oda ile birlikte AOÇ için açtığımız birçok davadan bir tanesiydi Ankapark Koruma Amaçlı İmar Planı davası. 2012 yılında yenileme alanı ilan edilen Hayvanat Bahçesi Danıştay’dan iptal edildikten sonra bu süreçte yapılan 1/10.000 Koruma Amaçlı Nazım İmar Planına ve 1/1000 Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planına açtığımız davaların sonucu şekillenmiş oldu. Bu karar hukuksuzluğun ve yargının nasıl siyasallaştığının bir göstergesidir. Öncelikle Anayasa Mahkemesi’ne 5 oda başkanı yürütmeyi durdurma kararının uygulanmamasına ilişkin bireysel başvuru yaptığımız ve bununla ilgili verilen kararın, kurumsal olarak meslek odalarının davasıymış gibi uygulanması hukuksuzdur. Bireysel başvuru ile kurumsal davayı ayırt edemeyecek kadar okumuş cehaletle karşı karşıyayız. …Onun da ötesinde Anayasa Mahkemesi kararını da AİHM’e taşıdık. AİHM’de başvuruyu ilk filitrasyondan geçirip davayı görmeye başlamıştır. Anayasa Mahkemesi’nin o dönemde verdiği karar menfaatimizin olmaması yönündeydi. AYM kararına göre mağdur olabilmemiz için AOÇ de kesilen ağaç olmamız gerekiyor. Oysa bizim AOÇ de ki mağduriyetimiz, sadece meslek odaları ile sınırlı değil, bir ülke tarihi bir ulusal bellek alanı ve cumhuriyetin özgürlükçü değerlerinin kurucu mekanın talan edilmesi mağduriyetidir. Hepimiz mağduruz.

Amaç Gökçek’i yargıdan kaçırmak

Candan, sadece meslek odalarının değil, Cumhuriyet ideolojisinin, kamusallığının, toplumcu bakış açısının, laikliğin, teknoloji ve bilime verdiği önemin mağdur edildiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Bilirkişi raporları davacı odaların lehine olmuş olmasına rağmen, mahkeme sürekli bilirkişi raporunda belirtilmiş olmasına rağmen deyip kendisini bilim ve tekniğin yerine koyan bir yaklaşımla talanı meşrulaştırmaya çalışmış. Mahkeme bilimi ve tekniği devre dışı bırakmıştır. Kararlarda Ankara’nın 1/100.000 Çevre Düzeni Planına atıfta bulunarak olayın geçtiği zamanda 4 yıl sonra onaylanan palan gönderme yaparak hukuku katletmiştir. Hukuk bağlamından kopartılarak yıllar sonra yapılacak planlara göre karar veremez. Bu karar hukukun olmadığının, siyasalaştığının ve Ankapark’ın yargıdan kaçırılmasının kararıdır. Çevre Düzeni planının 2017’de onaylandığını düşündüğümüzde bizim davamız 2013’teki bir hukuksuzlukla ilgili. Asıl hedef AOÇ’nin ve kamusal alanın talan edilmesi, peşkeş çekilmesi ile ilgili mücadele veren odaları devre dışı bırakmak. Ankapark’ta 30’u yaşkın ihale yapıldı ve bu ihalelerde kamusal varlıklarımız bir oyuncak tarlasına yatırıldı. Büyükşehir Belediyesi’nde Ankapark ile ilgili ihalelerde sıkıntılı süreçlerin olduğunu biliyoruz. Ankapark için harcanan maliyet 3 milyar lirayı aşacak ve hesap vermek istemedikleri için yargıya müdahale ediyorlar. Maliyetleri sorguladığımızda Büyükşehir Belediyesi hesap vermiyor. Ankapark sürecinin yargıdan kaçırmak ve üstünü kapatmak istiyorlar. Bu nedenle esastan reddediyorlar, zaten ehliyetten birçok kez denediler ve üst kurullardan geri döndü. Amaçları süreci uzatarak talanı zaman yaymak. Mahkeme bu talan kararında 5659 sayılı AOÇ kanuna referans bile göstermeden tarım alanı olan bir yerde ticari yapılaşma yapılamayacağını göz ardı ederek karar vermiştir. Tamamen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i ve onun uygulamalarını yargıdan kaçırmak isteniyor. Üst kurula taşıyacağız. AOÇ mücadelesi devam edecek, Gökçek’in yargıdan kaçırmaya çalıştığı Ankapark ihaleleri, Kaçak Saray mücadelesi gibi bir bir açıklanacak”

Candan, öte yandan 2013’teki bir olayın 2017deki planla bağdaştırıp, davada gerekçe olarak gösterilmesine ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu hukuksuzluk süreci ileriye dönük bir plan kararı üzerinden geriye dönük planı yargılıyorsa, beş oda başkanı için Gökçek tarafından açılan davada bu karara göre iftira olarak yargılanacak bir sürecin önünü açıyor. Adaletsizlik bu işte. Bu sadece Ankapark’ın yargı sürecinden kaçırılması değil 5 oda başkanına açılan iftira davasının da altlığı olacak hukuksuz bir karar.”

Büyükşehir’in kaybettiği davaları meşrulaştırıyor

Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Başkanı Emre Sevim, ise tepkisini şöyle dile getirdi:

“Son bir yıl içinde AKP 15 Temmuz’dan yararlanarak yargıyı ele geçirdi. Davalar kaybetmeye bilirkişi raporları aleyhimize gelmeye başladı. Artık yargı kararlarını eleştirmiyoruz, yargılıyoruz. Çünkü artık bir yargı merci yok artık kamuoyunun vicdanına sunuyoruz. Karar baştan sona saçma, bilirkişi raporu lehimize olmasına rağmen bu mahkemenin aleyhimize iki kararda da kopyala yapıştır mantığı görülüyor. Anayasa Mahkemesine yaptığımız 5 oda temsilcisi olarak bireysel başvurumuzda idare mahkemesi sizin başvurulara Anayasa mahkemesi kişi yönünden yetersizlik vermiştir. Bunu dayanak kabul ediyorum diyor. Çok korkunç bir şey bir hukukçu gerçek ve tüzel kişiyi ayırt edememektedir. 2013 teki palan açmışsanız dava 2017’deki askıya çıkacak planı tahmin etseydiniz de keşke buna uyundur diye karar üretseydiniz diyor bu da çok korkunç. Davamız sonra bu plan askıya çıkmış, bu kara eğer ki idari mahkemeler tarafından kabul görürse bütün davalarımız çöker çünkü çevre düzeni planı Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni kaybettiği davaları meşrulaştırmaya yönelik hazırlanmıştır ve hukuksuzdur. Bu karar idari mahkemeleri tarafından kabul görürse Ankaramıza geçmiş olsun”

Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Ayşegül Oruçkaptan, ehliyetimizin olmadığı, menfaatimizin mağdur olmadığı yürütmeyi durdurma talebimiz, dava talebimiz reddedildi. Emirler artık saraydan alınıyor bu siyasi bir karardır o nedenle bundan sonraki açtığımız davaların b şekilde sonuçlanacağını düşünüyorum. Bu kararı reddediyoruz şeklinde konuştu.

Toplantıya TMMOB İKK Sekreteri Özgür Topçu, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Başkanı Emre Sevim, Peyzaj Mimarlar Odası Başkanı Ayşegül Oruçkaptan katıldı.

Anayasa hiçe sayılıyor

Odalar adına ortak basın açıklaması yapan TMMOB İKK Sekreteri Özgür Topçu, şunları söyledi:

“AOÇ’nin Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ranta ve talana açılmasına karşı davayı Ankara 18. İdare Mahkemesi konu üzerinde birliğimizin menfaati olmadığı söyleyerek reddetti. Bu kararla görülüyor ki, yargı tamamen AKP iktidarının kontrolü altına girmiştir. Bu durum demokrasi ve hukukun yokluğuna hukukun otoriter ve keyfi kullanımına yol açmaktadır. Gelinen süreçte ülkeyi yönetenler OHAL’in grevleri engellemenin bir aracı olarak kullanıldığını dahi açıkça itiraf etmektedir. Özelde Ankara 18. İdare mahkemesi genelde ülkemizin hukuk sistemi anayasayı hiçe saymaktadır. Hukukun fiilen askıya alındığı adaletin işlemez hale getirildiği bugünlerde mahkemenin verdiği bu kararla AKP iktidarının yargı mekanizmalarını ne derece etkilediği bir kez daha görülmüştür. Kamu yararı algısında zerre nasiplenmemiş oyan Büyükşehir Belediye Başkanı söylemleriyle yargıdaki değişimi gözemek mümkündür. Bizler kentimizi tarihimi, değerlerimizi kişisel rantları uğruna kamusal alanları parsel parsel peşkeş çekenlere karşı halkımızın doğanın emeğimizin yanında saf tutmaktan ne pahasına olursa olsun vazgeçmeyeceğiz sokaklarınızı ve meydanlarımızı yaşam alanlarımızı geçmiş kuşaklardan teslim aldığımız kamusal alanları emeğimizle bütünleşen doğamızı bir avuç haramiye teslim etmeyeceğiz.”

Kaynak: Mimarlar Odası Ankara Şubesi