3. Köprü Sarıyer’de Yeni Rant Alanları Yaratıyor

Sermayelere rant sağlandığı iddialarıyla gündeme oturan 3. köprü projesi, ayaklarının basacağı semtlerin sakinlerini de tedirgin ediyor. Uzun süredir köprünün yeşil alanları imara açacağı ve rant kapısı olacağı gerekçesiyle sistematik eylem yapan Sarıyer’deki demokratik kurumların sözcüleri ateş püskürüyor. Sarıyer’deki çevre platformlarından Boğaziçi Çevre Kültür ve Dayanışma Derneği üyesi Özlem Özkan, Halkevleri Sarıyer Şube Başkanı Hasan Pulat ve TMMOB Şehir Plancıları Odası Sözcüsü Başar Alipaça konuyla ilgili BirGün’e konuştu…

Özlem Özkan: Deniz taşımacılığı yaygınlaştırılsın

BOÇEV olarak İstanbul’a 3. köprünün yapılmasına karşıyız. Bu yüzden köprü güzergâhının açıklanması bizim için önemli değil.  Üçüncü köprünün geçeceği Tarabya’da su havzaları ve ormanlık alanlar bulunuyor. İstanbul’un en güzel semtlerinden biri olan Tarabya’nın, bu dokusunun bozulması için yapılan uygulamaları yanlış buluyorum. Ayrıca yetkililerin sözlerini inandırıcı bulmuyorum. Bu proje, kentsel dönüşümün bir parçasıdır. Köprünün yapılmasına izin vermemek için elimizden geleni yapacağız. Biz köprü yerine toplutaşımacılığın, deniz taşımacılığının yaygınlaştırılmasını istiyoruz. Köprü projesi şu anda yasal olarak başlamadığı için hukuki uygulama yapamıyoruz. Proje hayata geçirileceği zaman biz de hukuki yönden itirazlarımızı gerekli yerlere bildireceğiz.

Hasan Pulat: Eylemlerimize devam edeceğiz

TARABYA’daki insanlar 50 yılı aşkın süredir burada yaşıyor. Ben de bu semtte yaşayan bir vatandaşım. Yaşamımızın bozulacağına ve doğal çevrenin tahribine neden olacağı için 3. köprü projesine karşıyım. Biz kentsel dönüşümün karşısında yıllardır mücadele veriyoruz ve yaşamımıza yapılan müdahalelere karşı mücadele vermeye devam edeceğiz. Yıllardan beri verdiğimiz emeği terk etmeyeceğiz. Kararlı adımlarla, 3. Köprü Yerine İnsanca Yaşam Platformu olarak eylemlerimize devam edeceğiz. Bu köprü Tarabya’dan değil de başka bir yerden geçse bile, yine projenin karşısında dururuz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, İstanbul Belediye Başkanı iken “3. köprü cinayettir” sözünü hepimiz hatırlıyoruz. Başbakan Erdoğan’ın zamanında söylediği sözlerini tekrar düşünmesini istiyoruz.

Başar Alipaça: Bu projenin hiçbir anlamlı gerekçesi yok

ŞEHİR Plancıları Odası olarak 3. köprü projesinin, AKP’nin kentsel dönüşüm adı altında sürdürdüğü, neoliberal yağma politikalarının anahtarlarından biri olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden köprüye ‘rant köprüsü’ ismini verdik.

Üçüncü köprünün yapılmasını gerektiren kentsel ya da ulaşımla ilgili bilimsel bir gerçek bulunmuyor. Bir yandan İstanbul’dan transit geçecek diyenler, diğer yandan yaşanan ulaşım sıkıntılarını köprünün gidereceğini söylüyor. İstanbul’da yapılan köprü ya da yolun çevresinde yapılaşma olacağını bilmek için şehir plancısı olmak gerekmiyor. Bu projeyle birlikte, köprü güzergâhındaki alanlar imara açılacak ve buralardan büyük rant geliri elde edilecek. Çevre düzeni planlarının hiçbirisinde köprü bulunmuyor. Bu bakımdan İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın “Başbakanımızın özel projesi” dediği bu projenin hiçbir anlamlı gerekçesi bulunmuyor.

Gerçekleştirilmek istenen 3. köprü projesi ormanlara, son kalan su kaynaklarımıza, halkın barınma hakkına, İstanbul’un tarihi ve kültürel alanlarına karşı sürdürülen savaşın planlarından birisidir. 3. Köprü Yerine İnsanca Yaşam Platformu olarak, eğer köprünün bizim bilmediğimiz yararlı bir amacı varsa, kamuoyuna duyurulmasını ve yetkililerin bizimle tartışmaya gelmelerini istiyoruz.

Eski başkan Gürtuna da köprüye karşı

İSTANBUL eski Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, her yıl 200 bin yeni aracın trafiğe katıldığı İstanbul’da yapılacak üçüncü köprünün çok geçmeden bir dördüncüsünü zorunluluk haline getireceğine dikkat çekti. Boğaz’dan üçüncü geçişin tüp tünel olmasına karar verildiğini ve yapımının sürdüğünü anımsatan Gürtuna, “Şimdi geriye dönüp tekrar üçüncü köprü konusunun gündeme gelmesi, kuzey ormanlarına göz dikilmiş olması ile ilgili şüphelerimizi tetiklemektedir” diye konuştu.

Gürtuna, üçüncü köprünün güzergâhının Başbakan tarafından belirlendiğini, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a da bunun tebliğ edildiğini ve Topbaş’ın bu konuda bir inisiyatifinin bulunmadığını belirtti. Konunun İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde değerlendirmeye açılacağını belirten Ali Müfit Gürtuna, Meclis üyelerini partizanlığı bir tarafa bırakmalarını ve İstanbul’un haklarını korumaya çağırdı.

Kaynak: birgun.net