Toplumsal Olaylarda Kullanılan Kimyasal Silahlara (Gazlara) İlişkin Bilgilendirme Broşürü
Spread the love

Son yıllarda ve özellikle yaşadığımız bu günlerde toplumsal olaylarda güvenlik güçleri göz yaşartıcı ve biber gazı olarak bilinen değişik gazlar kullanmaktadırlar. TMMOB Kimya Mühendisleri Odası olarak daha önceden bu gazların Kullanımı ve Güvenlik Bilgi Formu (GBF) bilgilerini yetkili makamlardan istediğimiz halde tarafımıza tatmin edici bir açıklama yapılmamıştır. İçişleri Bakanlığına yaptığımız başvuru Çevre ve Şehircilik Bakanlığına (ÇŞB) yönlendirilmiştir. ÇŞB da Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Komutanlığından bu bilgileri edineceğimizi belirterek başvurumuzu bu kurumlara iletmiştir. Sonuç olarak, EGM bilgi istediğimiz bu konuda tarafımıza herhangi bir bilgi vermeyip yalnızca bu gösteri kontrol ajanlarını kullananların eğitim aldığı yönünde tarafımıza bir yazı göndermiştir. Jandarma Komutanlığı ise toplumsal olaylarda OC (biber) gazı kullandıklarını ve gaz içerisindeki etken madde yüzde bilgisini belirten bir yanıt vermiştir.

EGM‘ye tekrar GBF istediğimizi belirttiğimizde “bu bilginin kendilerinde olmadığını, dağıtıcıdan istememiz gerektiği” yönünde bir cevap vermişlerdir.

Üretimi nedeniyle bir yanıyla Oda`mızın meslek alanına giren bu gazların kullanımı ile ilgili sorumluluğumuz nedeniyle medyadaki bilgi kirliliğini gidermek üzere söz konusu bu yazı hazırlanmıştır.

Toplumsal Olaylarda Kullanılan Kimyasal Gazlar

Güvenlik kuvvetleri tarafından toplumsal olaylara müdahale amacıyla kullanılan maddeler olumsuz birçok sağlık etkisi bulunan kimyasal maddelerdir. Bu amaçla kullanılan maddeler çok çeşitlidir ancak üç ana grupta toplanmaktadır:

* Göz yaşartıcılar
* Aksırtıcı kimyasal gazlar
* Kusturucular

Gaz bombası olarak adlandırılan bu kimyasal silahların içerisinde kullanılan kimyasal maddelerin on beş farklı türü vardır. Boğucu, Zehirleyici ve Benzer Gazların ve Biyolojik Araçların Savaşta Kullanımının Yasaklanmasına İlişkin 1925 Cenevre Protokolü ve Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili 1993 Sözleşmesi uyarınca, toplumsal olaylarda, kitlenin kontrolü amacıyla kullanılan biber gazı dahil olmak üzere kimyasal silah kullanmak kesinlikle yasaktır.

Toplumsal olaylarda Genellikle Göz Yaşartıcı olarak bilinen gazlar biber gazı kullanılmaktadır. Göz yaşartıcı gaz (diğer adları CN, CS, DM) ve biber gazı (OC) kitleleri etkisiz hale getirmek, kişileri sindirmek amacıyla polisler ve askeri birlikler tarafından kullanılan kimyasal bileşiklerdir. Bu maddeler kimyasal yapılarına göre adlandırılmakta ve çoğunlukla gaz bomba fişeği ve kapsüllerinin üzerinde harf kısaltmaları ile belirtilmektedirler. Sağlık etkileri çoğunlukla ortak olmakla birlikte gazın cinsine göre bazı belirtiler değişebilmekte ya da ön planda olabilmektedir. Kimyasal silah olarak ilk kez 1914‘te 1inci savaşta kullanılmıştır. En yoğun kullanımı ise ABD ordusunca Vietnam‘da gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte gaz bombaları ABD, İngiltere, İrlanda, Vietnam, Filipinler, Şili, Panama, Güney Kore, Gazze, İsrail, Irak, Türkiye, Mısır vb. de yaygın olarak kullanılmaktadır En yaygın kullanılan dört tipi vardır. Bunlar:

CS kısaltması ile kullanılan: Chlorobenzylidenemalononitrile ( C10H5ClN2)
CN kısaltması ile kullanılan: Chloroacetophenone (C8H7ClO)
DM kısaltması ile kullanılan: Chlorodihydrophenarsazine
OC kısaltması ile kullanılan: Oleoresincapsicum (Biber gazı olarak adlandılmaktadır)

Resmi makamların verdikleri bilgilere Türkiye`de OC ve CS kullanılmaktadır. Bu bileşikler sentetik halojenli bileşiklerdir. Biber gazı olarak bilinen bu sentetik organik bileşikler gaz halde olmayıp; sıvı veya katı halde bulunurlar. Fakat sprey, el bombası veya mermi şeklinde havaya atıldıklarında veya sıkıldıklarında içeriğinde bulunan yardımcı itici gazlarla birlikte gaz haline geçerler. Aslında gerçek biberden elde edilen biber gazı; kapsaisin denilen bileşiklerden elde edilen bir gaz türüdür. Kapsaisin; Oleo Capsicum (OC) denilen bir biber türünden ekstraksiyon yöntemiyle elde edilen yağ bazlı bir organik maddedir. Suda çözünmez, alkol, eter ve kloroform gibi organik çözücülerde çözünür. Kapsaisin doğal olarak biberden elde edildiği gibi sentetik analogları da bulunmaktadır. Kapsaisinin GC ve HPLC ile analizi yapılabilmektedir.

Göz yaşartıcı gazlar:

Göz yaşartıcı gazların sağlık etkileri ile ilgili çok fazla sayıda çalışma olmamasına karşılık az sayıdaki çalışma bile zararlı etkilerini ortaya koymaktadır. Güvenlik kuvvetleri tarafından toplumsal olaylara müdahalelerde kullanılan göz yaşartıcı gazlar geniş bir kimyasal grubu oluşturmakta ve “kimyasal silah” olarak nitelendirilmektedir. 1969 yılında, seksen ülke Cenevre Protokolünde yasaklanan kimyasal silahlar arasında gaz bombalarının da olmasını istemiştir. Toksik potansiyelleri hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu bildirmiş ve hiçbir durumda kullanımına izin verilmemesini belirtmişlerdir. Erişkinlerde ölümcül etkilere de yol açabilmektedir ve genel olarak gazın etkileri günler sonra ortaya çıkmaktadır. Özellikle astım hastaları ya da geçirilmiş akciğer hastalığı olan yaşlı hastalarda gaza maruz kalım sonrası ölümler meydana gelebilmektedir ve ülkemizde de bu sebeple kayıt edilen ölümlü vakalar mevcuttur. Gazdan etkilenme düzeyi;

a. Gazın aşırı miktarda kullanımı
b. Kapalı bir ortamda gaza maruz kalma
c. Dakikada solunan gaz partikül sayısının yüksekliği ki bu da aşırı miktar kullanımı ile bağlantılıdır

Gaz; deri, göz ve solunum yollarında ciddi düzeyde tahriş ve tahribat yaratır. Etkileri saniyeler içerisinde başlayarak bir saate kadar sürebilir. Deriden emilip sinir uçlarında biriktiğinden kişinin maddenin etkisinden kurtulması saatler alabilmektedir. Kullanılan maddeler Aşırı miktarda atıldıysa, kapalı ortamlarda kullanıldıysa ve kişiler gazla uzun süre temas etmek zorunda kalmışlarsa ve soluk alıp verme sayısı yüksek olan bireyler varsa sağlık etkilerinin daha yoğun olduğu belirtilmektedir. Kullanılan maddeler geç ortaya çıkan sağlık sorunlarına da yol açabilmektedirler. Yüksek miktarlarda ve uzamış temas nedeniyle sağlık riskleri çok ciddidir ve ölüme bile yol açabileceği saptanmıştır.

Oluşan sağlık etkileri aşağıdaki başlıklarda özetlenebilir:

Gözde: Gözlerde tahriş, yanma, gözyaşında artma, ağrı, kimyasal nedenli göz kapağı iltihabı, gözde kızarma ve göz kapaklarının istemsiz kasılmasına neden olurlar. Gözde kornea adı verilen tabakaya etkileri bulunmaktadır. Özellikle tekrarlayan temaslarda kornea tabakası ile ilgi sorunlar ortaya çıkmakta, bu olgularda göz kuruluğu şikayeti uzun süreli devam etmektedir. Yapılan bazı çalışmalar biber gazının gözün çeşitli bölgelerinde hasarlar oluşturduğunu ortaya koymuştur.

Ciltte:
Ciltte yanma, tahriş, kızarıklık ortaya çıkabilmekte, çok yüksek miktar gazla temas edilmesi halinde deride yanıklar olabilmektedir. Hayvanlarda yapılan deneylerde burundan başlayarak akciğerlere kadar bütün solunum yollarında hasar yarattığı ve toksik etkiye yol açtığı belirlenmiştir.

Sindirim sisteminde:
Yapılan bazı çalışmalar, on iki parmak bağırsağında hasara yol açarak yağ emilimini etkilediğini ve tekrarlayan temaslarda karaciğerde doku ölümüne yol açtığını göstermiştir.

Solunum ve Dolaşım Sisteminde
: Göz yaşartıcı gazlar ve biber gazları solunum yollarında ciddi etkiler göstermektedirler. Burun ve boğazda yanma, burun akıntısı, aşırı tükürük salgısı, göğüste sıkışıklık hissi, öksürük gibi belirtiler sık görülmektedir. Biber gazı solunum yollarında daralmaya neden olmaktadır, özellikle astım hastalarında solunum yetmezliğine neden olabilmektedir. Gazın solunması, soluk alamama, kalp atışlarının yavaşlaması, ana atardamarda kan basıncının bozulması ve basıncın iniş çıkışlarına neden olması, solunum yolarının daralması, solunum hızının aşırı artması, tansiyonun düşmesi gibi etkilere yol açabilmektedir. Biber gazı ile yüksek miktarlarda temas kalp ritmini bozabilmektedir. Yapılan hayvan deneylerinde uzamış temas sonrası akciğer hasarı nedenli ölümler saptanmıştır.

Diğer etkileri:
Yukarıda belirtilen etkilerin dışında bulantı, kusma, fenalık hissi, ishal, ışığa aşırı duyarlılık, baş ağrısı, ajitasyon, kişinin yer ve zaman algısı ile ilgili sorunlar ve panik de rastlanan belirtilerdir. Biber gazının sağlık etkileri astım, zatürre, amfizem gibi solunum yolu hastalığı olanlarda, kalp sorunu olanlarda, tanı konmamış anevrizması olanlarda, çocuklarda, yaşlı ve bağışıklık sistemi yetmezliği olanlarda ve gebelerde daha belirgindir. Bu nedenle özellikle alerjik bünyeli kişiler, astım, KOAH ve benzeri solunum yolu hastalıkları olanlar ve kalp hastaları risk altındadır.

Gebelik üzerine etkilerine ilişkin yeterli çalışma yoktur ancak gazla direkt temasın gebelerde düşük ve erken doğum riskini arttırdığı bildirilmektedir.

Biber Gazına Maruz Kalma Sonrasında Ölüm Riski

BM ADR Sözleşmesi s.197‘den alınan sayısal verilere göre:

Ağız yoluyla (oral) doz 5-50 mg/kg vücut ağırlığı aralığında ise, etkilenen kitlenin %50‘si için öldürücü etkisi vardır.

Cilt yoluyla (dermal) etkilenimde doz miktarı 50-200 mg/kg vücut ağırlığında ise, etkilenen kitlenin %50‘si için öldürücü etkisi vardır.

Soluma yoluyla, havanın 1 litresindeki derişimi 0.2-2 mg aralığında ise, etkilenen kitlenin %50‘si için öldürücü etkisi vardır.

Biber gazı kullanımında ani olarak gelişen üst solunum yolunun alerjik ödemi ölüme neden olabilmektedir. Göz yaşartıcı gazların var olduğu ölümlerin tümünde ağır solunum yolu sorunları, akciğer ödemi ya da solunum yollarında var olan hastalık ya da patolojiler işaret edilmiştir. Astımlı bir hastada ve bronşit hastalığı olan bir yetişkinde hızlı gelişen ölüm nedeni olarak biber gazı rapor edilmiştir.

Bazı göz yaşartıcı bomba türleri yakından ve yoğun temas sonrası hipertansiyon krizi ve vücut ısısının aşırı düşmesine ve solunum sistemi üzerinde ciddi ve yaşamı tehdit edici etkilere yol açabilmektedir.

Dünyada 90`lı yıllarda gazete haberlerinde polisin kullandığı biber gazına bağlı ölümler bildirilmiştir (Los Angeles Times, 18 Haziran 1995). Ölüme de neden oldukları bilinen gaz bombaları hakkında en son İsrail`de 31 Aralık 2010 tarihinde, (2004 yılındaki 2 ölüm olayına ek olarak), CS`nin neden olduğu bir ölüm olayı daha rapor edilmiştir.

Gaz bombalarının ve biber gazının tıbbi literatürde sadece ABD`de son otuz yılda 100 kişinin ölümüne yol açtığı bildirilmiştir.

Tedavi

Tedavi genellikle etkileri hafifletmek amacıyla yapılır. Hemen ortamdan uzaklaşılmalı, temiz havaya çıkılmalı ve giysiler çıkarılarak maruz kalan bölge ılık su ve sabunla bolca yıkanmalıdır.

CS`ye maruz kalındığında su ile temas deri bulgularını alevlendirir, bu nedenle hafif alkali bir solüsyon kullanılabilir (%6 sodyum bikarbonat, % 3 sodyum karbonat, % 1 benzalkoniumklorid).

Hastalar solunum sıkıntısı yönünden izlenmelidir. Solunum sıkıntısı yoğun olanlar hastaneye başvurmalı ya da sevk edilmelidir.

Biber gazına maruz kalındığında gözler hızla ve bol suyla ya da % 0.9`luk sodyum klorür (Serum Fizyolojik adıyla satılan ürünler) ile en az 15 dakika süreyle yıkanarak kimyasal madde gözden uzaklaştırılmalıdır. Gözlere etkisi bakımından, özellikle gözün kornea tabakasına etkilerini gidermek açısından bazı ilaçlar kullanılabilmektedir.

Maruz kalan gözde kontakt lens var ise hemen çıkarılmalıdır. İki defa temizlenen kontakt lensde bile biber gazı (OC) kalıntısı görülebildiği için, bu lenslerin tekrar kullanımı önlenmelidir.

Ağrı, şişlik, gözyaşı salgısında artış ve ışığa karşı hassasiyet uzun süreli devam ediyorsa doktora başvurulmalıdır.

Ağrının giderilmesinde, alüminyum hidroksit, magnezyum hidroksit ve simetikon içeren süspansiyonların (anti-asit mide ilaçları vb) deriye uygulanmasının, suyla yıkamaya göre daha etkili olduğu saptanmıştır. Deri bitkisel yağla temizlenebilir. Deride tahriş olan bölgeye bitkisel yağ uygulaması ağrının giderilmesinde de yararlıdır.

Olası gaz saldırısında gözler, burun, ağız gaz maskesiyle korunmalıdır.

Biber gazına maruz kalınması durumunda en kısa zamanda ortamdan uzaklaşılmalıdır. Nefes ağızdan alınıp burundan verilmelidir.

Biber gazına (OC) maruz kalınan ortamdan uzaklaşıldığında bulgular yaklaşık 30 dakika sonra kaybolmaya başlarken, CN ve CS tipi gaz bombalarında semptomlar birkaç saat sürebilmektedir.

Gaz Kullanımının Hukuki Boyutu

Anayasamızın 5. maddesinde, Devletin temel amaç ve görevleri, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olarak tanımlanmıştır.

Anayasamızın 17. maddesinde, Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz denilmiştir.

Anayasamızın 56. maddesi uyarınca, Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlüdür.

Anayasamızın 34. maddesi uyarınca Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nin 2. maddesine göre, herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır. Sözleşmenin 10. maddesi ile herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Sözleşmenin 11. maddesi uyarınca herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, demek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir.

Güvenlik güçleri tarafından kullanıldığı kabul edilen ve insan sağlığı üzerinde kalıcı olumsuz etkiler meydana getirdiği bilimsel raporlarla belirlenen Oleorcin Capsicum (OC) ve Chlorobenzylidenemalononitrile (CS) gaz bombaları ve gaz fişeklerinin kullanımı Anayasamızın 5 ve 17. ve 56. maddeleri ile Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi`nin 2. maddesi ile teminat altına alınmış maddi ve manevi varlığını geliştirme ve yaşama hakkını ihlal etmektedir. Ayrıca söz konusu kimyasal silahların kullanımı Anayasanın 34. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nin 10 ve 11. maddeleri ile teminat altına alınmış yurttaşlarımızın toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeye ilişkin demokratik haklarının kullanılmasını da engellemektedir.

Emniyet güçleri tarafından insanlara karşı kullanılan chlorobenzylidenemalononitrile (CS) ve oleoresincapsicum (OC) adlı kimyasal gazlar, Kimyasal Silahlar Konvasiyonu sıralamasına göre Kimyasal Silah kategorisinde yer almaktadır.

Avrupa İşkencenin ve Kötü Muamelenin Önlenmesi Komitesi (CPT), kimyasal gazların kullanımına çok açık bir şekilde karşıdır. Kapalı mekanda kullanımı konusunda kesinlikle taviz vermezken, açık havada kullanımı ile ilgili de çekinceleri mevcuttur.

Anayasamızın 56. Maddesi gereği; Devlet, tüm vatandaşlarının hayatını,beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlüdür. Ayrıca 14 Ekim 1989 tarih ve 20312 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilen Avrupa Sosyal Şartlarının 2. Bölümünün 11. Maddesine göre de; anlaşmaya taraf devletler, sağlığın korunması hakkının etkin biçimde kullanılması ve sağlık için gerekli önlemleri almayı ve sağlığın bozulmasına yol açan nedenleri mümkün olduğu kadar ortadan kaldırmayı taahhüt etmiş bulunmaktadırlar.

Oysa, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu`nda tanımlanan haliyle; kolluk kuvvetleri, gösterilerin bastırılması, etkisiz kılınması ve dağıtılması amacıyla bedeni kuvveti ile gaz bombası, tazyikli su, cop ve benzeri maddi gücünü ölçüsüzce kullandığında Türk Ceza Kanunu`nda düzenlenmiş bulunan pek çok suç tipini ihlal etmiş bulunmaktadır.

Tüm bunlara ek olarak biyolojik ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Protokolü`nün ilgili maddesi 17 Haziran 1925`te Cenevre`de imzalanmış ve Türkiye de bu anlaşmaya 15 Ocak 1931 senesinde taraf olarak; boğucu, zehirleyici ve benzeri gazların ve bakteriyolojik araçların kullanımına karşı çıkmıştır.

Avrupa Konseyi`nin 1989 yılında yürürlüğe giren İşkencenin ve İnsanlık dışı ya da Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi uyarınca kurulan ve Avrupa İnsan hakları Sözleşmesinin 3. Maddesine dayanarak özgürlüklerinden yoksun bırakılmış insanları işkenceye ve kötü muameleye karşı koruma amacına yönelik yargı dışı bir mekanizma olan, Avrupa İşkencenin ve Kötü Muamelenin Önlenmesi Komitesi (CTP) nin hazırladığı; 8-24 Şubat 1998 tarihli Ukrayna Ziyareti Raporu, 9-18 Ekim 2000 tarihli Slovakya Cumhuriyeti Ziyareti Raporu, 13-18 Mayıs Malta Ziyareti Raporu ve 25 Mart – 2 Nisan 2008 tarihli Çek Cumhuriyeti Raporunda; Biber gazı muhtevası nedeniyle insan sağlığına oldukça zararlı bir enstrümandır.

Bunlara ek olarak; hukuki boyutundan önce insan haklarını göz önünde bulundurarak bu ve benzeri gazların özellikle toplumsal olaylarda kullanımı konusuna tüm kamuoyunun daha hassas yaklaşması gerekliliği bu yazının dikkat çekmek istediği noktadır. İnsan sağlığı üzerinde türlü zararları olan bu kimyasal ajanlar; genç, yaşlı herkesi olumsuz etkilemektedir. Özellikle kullanımı esnasında oluşan panikle kaos ortamının yaratacağı yaralanmalar ve ezilmeler de hesaplanmalıdır.

Kaynaklar:

Ayrıntılı bilgi için : KİMYASAL SİLAHLAR GÖSTERİ KONTROL AJANLARI Türk Tabipleri Birliği Yayınları, Birinci Baskı, Ağustos 2011, Ankara

Hu, Howard et al. (1989). “The Use of Chemical Weapons: Conducting an Investigation Using Survey Epidemiology”. Journal of the American Medical Association 262 (5): 640–3. doi:10.1001/jama.262.5.640. PMID 2746816].

https://en.wikipedia.org/wiki/Pepper_spray

Güraytan Özyurt, Kimyasal SavaşAjanları ve Korunma, Türk Anest Rean Der Dergisi 2005, 33: 289.

Hıncal F, Çeliker A, Özgüven Ş,Kaya E: Kimyasal ve Biyolojik Savaş Ajanlarının Sağlık Üzerine Etkileri, Hacettepe İlaç ve Zehir Bilgi Merkezi, Roche Bilimsel Yayınlar Serisi : 5-9, 1991. Gürayten Özyurt, Kimyasal SavaşAjanları ve Korunma, Türk Anest. Rean. Der Dergisi 2005; 33: 295.

Türk Toraks Derneği, Biber Gazının Solunumsal Etkileri

İzmir Barosu Basına ve Kamuoyuna Duyuru Metni, 14.07.2011 tarihli dilekçe ile İçişleri Bakanlığına yapılan müracaata açıklama olarak.

Turkey, Statement before the League of Nations Preparatory Commission for the Disarmament Conference, 15 January 1931, League of Nations Doc. C. 4. M. 4. 1931, IX, Documents of the Preparatory Commission for the Disarmament Conference, Series X, Minutes of the Sixth Session (Second Part), 15January 1931, p. 313.

İzmir Barosu Basına ve Kamuoyuna Duyuru Metni, 14.07.2011 tarihli dilekçe ile İçişleri Bakanlığına yapılan müracaata açıklama

 


Spread the love