TOKİ’ye konut yapması için ‘sahibinden’ antik kent
Spread the love

İstanbul’da Hitit izlerinin bulunduğu Bathonea Antik Kenti’nin ören yeri olacağını öğrenen İÜ, üniversiteye ait binaların yenilenmesi ve sosyal tesisler yapılması karşılığında ören yeri olacak bölgeyi konut yapması için TOKİ’ye devretti

Radikal’den Ömer Erbil dünkü (7 Mart) haberinde, İstanbul ’da ilk defa Hitit izlerinin bulunduğu Küçükçekmece Gölü kenarındaki Bathonea Antik Kenti kazılarının yapıldığı araziye TOKİ’nin konut yapmak istediğini ortaya çıkardı. Haberde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2013 yılında Bathonea kazı sonuçlarını görünce araziyi kamulaştırarak ören yeri statüsüne almak istediği ve bu yönde raporlar hazırlandığı belirtildi.

Bakanlığın, İstanbul’un ilk ören yeri için İstanbul Üniversitesi’ne de (İÜ) görüşünü sormasının ardından, arazinin elinden çıkacağını anlayan İ.Ü’nün apar topar TOKİ ile anlaşma yoluna gittiği ve 9 Ocak’ta yapılan protokole göre TOKİ, üniversitenin Çapa ve Cerrahpaşa’daki binalarını yenileyecek, Avcılar’daki kampüste sosyal tesisler yapacak, bunun karşılığında da üniversiteye ait 7 parsele konut inşa edecekti. TOKİ, 1. derece arkeolojik SİT alanında konut yapmak için İstanbul 1 Nolu Koruma Kurulu’na geçen hafta resmen başvurduğu ve kurulun karar verme aşamasında olduğu vurgulandı.

Ömer Erbil’in bugünkü (8 Mart) haberine göre arkeoloji dünyasını ayağa kaldıran bu gelişmeye Kültür ve Turizm Bakanlığı da tepki gösterdiğinin ve resmi açıklama yapılamamasına karşın Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü araştırma yapmaya başladı.

Bir bakanlık yetkilisi, “Ören yeri için İstanbul Üniversitesi’ne sormaya bile gerek yokken nezaketen kendilerine bildirelim dedik. Onlar ise yangından mal kaçırırcasına araziyi TOKİ’ye devrettiler. Bakanlığın kamulaştırma için üniversitenin görüşüne ihtiyacı olmadığı halde görüşüne başvuruyor. Bir bilim yuvasına bu yakışmadı. Ancak buranın takipçisi olacağız. Ören yeri fikrimizden vazgeçmiş değiliz ’’ şeklinde tepki gösterdi. Bakanlığın asıl korkusu arazinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca ‘afet alanı’ ilan edilmesi. Öyle bir durumda bakanlığın eli kolu bağlanıyor. İÜ ise kazıların abartıldığını ileri sürerek yapılaşmanın SİT’ten çıkarılan alanda olacağını belirtti.

TOKİ’nin görevi toplu konut inşaa etmek. Evsiz vatandaşlarımıza uygun fiyatla konut imkânı sağlamak. Ancak bunu yaparken doğal SİT alanlarına, tescilli tarihi binalara, arkeolojik SİT alanlarına saygı göstermesi beklenir. Ataköy sahilde tescilli Baruthane binalarının bulunduğu alanda Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’na danışmadan inşaata başlıyor, bunu da kılıfına uydurarak “Tabiat Varlıkları Komisyonu’ndan izin aldım” diyerek geçiştiriyor. Aslında Koruma Kurulu’ndan izin alması gerektiğini TOKİ yöneticilerinin bilmemesine imkân yok. Lakin bir oldubittiye getirip kamuoyu uyanıncaya kadar binalar yükselir mantığını devreye sokuyor. Devletin bir kurumu alenen 2863 sayılı yasayı çiğniyor. Bunu yapanlar hakkında şimdiye kadar yasanın 65 maddesinde belirtilen 2 ile 5 yıl arasındaki hapis cezası hiç uygulanmadı.

Üniversiteye tepki var
Gerek sosyal medyada gerekse arkeoloji dünyasında ilgi çeken son haber için İÜ’ye de büyük tepki var. Üniversite Cerrahpaşa ve Çapa’daki binaların yenilenmesi karşılığında SİT alanında bulunan arazilerini TOKİ’ye apar topar devretmişti. Acele etmesinin sebebi bakanlığın bu arazileri kamulaştırmak istemesiydi. Kendi bünyesinde en köklü kürsülerden birini oluşturan Arkeoloji Bölümü öğrencilerinin itiraz ettiği bu devir işlemi bilim dünyasını da derinden yaraladı. Antalya Perge’de kazı ve restorasyon çalışmalarını uzun yıllardır İÜ yürütüyor. TOKİ burada konut ya da AVM yapsa üniversite sessiz mi kalacak? İstanbul 1 Nolu Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nun vereceği ret kararı ile bu ütopik düşüncenin bir an önce biteceğini umut ediyorum. Sadece ben değil tüm arkeoloji camiası aynı umudun içinde. Uzun yıllar İÜ’de görev yapıp emekli olan Arkeolog Prof. Dr. Mehmet Özdoğan da aynı görüşte. Söz konusu arazide çalışmalar yapan, bilimsel raporlar hazırlayan Özdoğan şöyle diyor;

“1. derece arkeolojik SİT alanına asla konut inşa edilemez. Yaptım oldu diyemezsiniz. Kurul müsaade etmez. SİT’ten çıkarılmış bir alan var orada. Buraya da konut inşa edilemez. SİT sınırları net olarak belirlenip koruma bandı oluşturulmalı. Bu arazileri Yarımburgaz Mağarası ile birleştirilip arkeolojik, jeolojik rekreasyon alanı yapılmalı.”

İstanbul Üniversitesi ise olayla ilgili ibretlik bir açıklama yaptı. “Üniversite özetle diyor ki; TOKİ ile apar topar protokol yapmadık, çalışmalar 2011’den beri sürdürülüyor, geçtiğimiz ocak sonuçlandırdık. 1. derece arkeolojik SİT’e ağaç bile dikilmesi mümkün değilken herhangi yapı zaten yapılamaz. Koruma Kurulu kararı ile 2010’da SİT alanından çıkarılan alanda yapı uygundur. Diğer kazı alanı göle uzanan kültürel bir alan oluşturması için TOKİ’ye devredilmesi uygun görülmüştür. Tahsisi yetkisi sadece üniversitemize ait olmayıp Başbakanlık’ın uhdesindedir”

Asıl can alıcı nokta sona saklanmış. Bu alanın Bathonea bile olmadığını ileri süren üniversite kazıların abartıldığı görüşünde. İşte o açıklama:

“Söz konusu eski yerleşmenin Bathonea olmadığı konusunda kazının bilimsel danışmanlarından universitemiz öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Tekin’in yazıları bulunmaktadır. Bu bağlamda bilimsel olarak Bathonea olduğu kanıtlanmamış bir ‘Thrakia Geç Antik Dönem/Erken Bizans (köy)’ yerleşkenin Bathonea olarak adlandırılması bilimsellikten uzaktır. Ayrıca kazı alanında Hititler’e ve Hitit Dönemi’ne ait herhangi bir kent, yerleşim ve yapı kalıntısı bulunmamaktadır. Hititler’e ait olduğu iddia edilen kimi küçük buluntuların arkeoloji bilimi çerçevesindeki akademik bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerekmektedir. Hititler’e ait olduğu iddia edilen kimi küçük buluntuların değerlendirilmesi popülist değil akademik yaklaşımlarla gerçekleşecektir.”

Kaynak: Sendika.Org


Spread the love