ÇMO İstanbul Şubesi: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Halk Sağlığı Konusunda Sorumlu Davranmalıdır!
Spread the love

İstanbul halkı, su kaynaklarının yönetiminde yaşanan politikasızlık, yasa ve yönetmelikler eliyle su kaynaklarımızın yok edilmesi sebebiyle sağlıklı, güvenli suya erişim hakkından mahrum kalmaktadır. Halkın sağlıklı bir çevrede yaşamasını sağlamakla görevli yerel ve merkezi yönetimler, halk sağlığı ve ekosistemlerin bütünlüğünü koruma görevlerini hiçe saymakta, gündelik çözümleri ve reklamcı uygulamaları ile gün geçtikçe daha fazla tartışma yaratmaktadırlar.

Bu tartışmaların son örneği de bilimsel otoritelerin ve kamuoyunun tepkisini uzun süredir çekmekte olan Melen Suyu üzerinden yürümektedir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul’da yaşanan su sorununu küresel ısınmaya havale etmektedir. 2 yıllık kurak bir dönemin yağış miktarında bir azalmaya sebep olduğu kabul edilebilir ancak bu açıklamanın su kaynaklarına dönük ihmallerin ve yanlışların üstünü örtmeye dönük olduğu da ifade edilmelidir. İstanbul’da su sorunu konuşulurken ilk tartışılması gerekenler havza alanlarının yerleşime açılması, su kaynaklarının atık deşarjlarına maruz kalması, sürekli gündemde tutulan 3. Köprü ve bağlantı yolları ile şehrin kuzeye doğru büyütülmesi, Orman Yasası’nda yapılan değişiklik ve Turizm Teşvik Yasası ile orman alanlarının tahribinin önünün açılması olmalıdır. Havzalardaki su miktarı ve kalitesine dair yaşanılan sorunların birincil nedenleri bunlarken; failin küresel ısınma gibi gösterilmesi doğru değildir.

Melen Projesi, İstanbul’un su sorununu çözmek vaadiyle bir reklam kampanyası gibi kamuoyuna sunulmuş ancak daha su İstanbul’a verilmeye başlanmadan başka çevre sorunları yaratmaya başlamıştır. Melen’den gelen isale hattı, İstanbul’un su kaynaklarını besleyen ve temiz tutan kuzey kuşaktaki ormanların tam ortasından geçmiş, ciddi miktarda orman varlığı yok edilmiştir.

İstanbul’un su sorununu çözmek adına ekosistemlerin bütünlüğü göz ardı edilerek, hem Melen Havzası’nda yaşayan insanlar hem de ekosistemin diğer bileşenleri gelecekteki bir susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya bırakılmaktadırlar.

Melen Sistemine dahil olan derelerin ciddi miktarda kirliliğe maruz kaldığı artık bilinmektedir. Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği’ne göre arıtılsa dahi içme ve kullanma suyu rezervuarına atıksu deşarj edilemezken Düzce ilinin evsel atıksular ve endüstriyel tesislerden gelen atıksular arıtılmadan deşarj edilmekte, su havzasının yakınlarında vahşi çöp toplama alanı bulunduğu yerini korumaktadır.

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi ise Melen Suyu’ndaki kirlilik için yalnızca “arıtma tesisi çıkışında kolibasili bulunmamaktadır” şeklinde bir açıklama yaparak konuyu geçiştirmiştir. İSKİ “suda koliform yoksa güvenlidir” şeklinde bir yanlışı savunmaktadır. Oysaki İSKİ’nin ölçümünü yaptığı e. coli (Escherichia coli) bakterisi hastalık yapan bir tür değildir. Ancak ölçülmesi kolay olduğundan suda diğer bakteri türlerinin bir göstergesi olarak kullanılmaktadır. Birçok patojen bakteri türünün e. coli’den daha dayanıklı olduğu bilinmektedir. Bu durumda e. coli sayısının sıfır olması suyun mikrobiyolojik açıdan istenen kalitede olduğunun bir göstergesi değildir ve o suyun hastalık yapıcı bakteri taşımadığı anlamına gelmemektedir. Üstelik de evsel atıksu deşarjının söz konusu olduğu bir kaynakta “kolibasili yoktur” diyerek insanları teskin etmeye çalışmak sorumlu bir anlayış değildir.

Ayrıca suyun mikroorganizma içermemesi o suyun temiz ve güvenle içilebilir olduğu anlamında da gelmemektedir. Endüstriyel deşarjın olduğu bir su kaynağında diğer zararlı, kanserojen kimyasalların, ağır metallerin varlığı da araştırılmalıdır.

Su kaynakları yönetimi “bırakalım kirlensin, nasıl olsa her su arıtılabilir” anlayışıyla yapılamaz. Bilindiği üzere İSKİ, maliyetleri öne sürerek suya sürekli zam yapmaktadır. Arıtma da bu maliyetlerden birisidir; faturası yine halka kesilecek ve insanların sağlıklı ve güvenilir suya erişimi bir kez daha ekonomik nedenlerle gasp edilecektir.

Kirletene ceza kesiyor olmak da kirlenmenin önüne geçilmesini sağlamayacaktır. Asıl olan su kaynağının kirlenmeden korunmasıdır. Bu haliyle Melen örneği kötü bir su yönetimi ve plansızlığının örneğidir. Su kaynaklarımız gelecek nesillerin ve ekosistemin varlığını sürdürebilmesi için koşulsuz korunmalıdır.

 

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu


Spread the love