Şehir plancıları KHK ile görevden atılan meslektaşlarına sahip çıktı
Spread the love

Şehir Plancıları Odası, hukuksuz bir şekilde işlerinden edilen üyeleri ve 07.01.2017 tarihinde çıkarılan KHK ile kamu görevinden ihraç edilen Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Kimyon için basın açıklaması yaptı.

Şehir Plancıları Odası (ŞPO), 7 Ocak tarihinde basın metni yayımlayarak, KHK’lerle işten çıkarılan meslektaşlarına, üyelerine ve yöneticilerine sahip çıktı. ŞPO, yaptığı açıklamada hukuksuzluğa dayalı KHK’ler ile atılan meslektaşlarının er ya da geç görevlerine iade edileceklerini belirtti.

Şehir plancıları, mesleki sorumluluklarına sahip çıkan, kamu yararı için mücadele eden meslektaşlarının KHK fırsat bilinerek işten çıkarıldığını vurguladı. ŞPO açıklamada “Verdikleri mesleki mücadelelerle kamu yararına çalışmalar yürüten meslektaşlarımızın, son dönemlerde art arda çıkartılan KHK`lar yoluyla işten atılmaları, salt muhalif tavırları nedeniyle hedef olmaları artarak devam etmektedir.” ifadelerini kullandı.

“Hak arama mücadelemiz devam edecek”

ŞPO açıklamasını “Meslektaşlarımızın yaşamakta olduğu bu soruna kamuoyunun dikkatinin çekilmesi ve bu anti-demokratik ortama karşı verdikleri mücadeleye sahip çıktığımızı, bundan sonraki süreçte yürütecekleri hak arama mücadelelerine, etkin olarak yanlarında yer alacağımızı kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız. ” diyerek bitirdi.

Şehir Plancıları Odası’nın yaptığı açıklamanın tam metni;

OHAL KARARNAMELERİYLE İŞTEN ÇIKARTMALAR
HUKUKSUZ, DAYANIŞMAMIZ MEŞRUDUR!

15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrasında ülkemizde iç huzuru sağlama ve teröre karşı mücadele gerekçesiyle peş peşe Olağanüstü Hal kararları ilan edildi. Sürecin başında kamuoyuna bu gerekçeler sunuldu fakat sonrasında yaşanan süreçte, bunların gerekçeler değil bahaneler olduğuna hepimiz şahit olduk.

OHAL sürecinde neredeyse her hafta gerçekleşen terör eylemleriyle iç huzurdan söz etmemiz imkansız hale gelirken ülke siyasetine yön veren kesimler sorun çözmekten çok uzakta, klasik hamaset nutukları atmaktan ileri gitmediler/gidemediler.

Diğer taraftan OHAL Kanunu‘nun yürütme organına verdiği yetki ile çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname‘ler aracılığıyla yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi askıya alındı. Bu koşullar altında demokratik bir ülkede yaşadığımız iddiasında bulunmamız imkansızdır. Demokratik rejim içerisinde bizlerin temsilcisi olan milletvekilleri fonksiyonsuz hale getirilmişlerdir. Bu KHK‘lar ile birçok kamu personeli Türkiye Cumhuriyeti Devleti anayasası dahi hiçe sayılarak savunma hakları gasp edilerek kamu görevlerinden ihraç edildiler. Halbuki anayasanın 129. maddesi; “Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez.” ve yine “Devlet Memurları Kanunu”nun 130. maddesi; “Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez.” ifadeleriyle gayet açık bir şekilde kamu görevlilerinin savunma haklarını hükme bağlamıştır. Diğer taraftan KHK‘lar, temel hukuk dilinden dahi uzak metinler olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Mevzuatın genelleyici olması ilkesi çerçevesinde ele aldığımızda, nasıl ki bir kanun bir kişinin adını vererek kişiyi kamu görevlisi yapamazsa, aynı şekilde bir kanun kişinin adını vererek kişiyi kamu görevinden ihraç edemez.
Hukukun hiçe sayıldığı bu ortam bizlere en başında; “OHAL millete değil, devlete…” söylemiyle meşrulaştırılmaya çalışılmıştı. Fakat bugün sadece kamu görevinden ihraç faaliyetlerine baktığımızda yüz binlerce kamu görevlisinin ihraç edildiğini bu görevlilerin aileleri ve hizmet sektöründe yarattıkları istihdam ile ihraç süreçlerinden bir milyonu aşan yurttaşımızın doğrudan etkilendiğini görüyoruz.

Bütün bu hukuksuz uygulamaların sonunda er ya da geç KHK‘lar ile atılan kişilerin görevlerine iade edileceklerini ve devletin çok ciddi tazminat yükleri altına gireceğini de biliyoruz.
Hukukun askıya alındığı, anayasanın ve diğer ilgili mevzuatın çiğnendiği, terörün ayyuka çıktığı, görevi istihbarat ve terörü önlemek olan MİT ve güvenlik güçlerinin hiçbir önleyiciliğinin ve caydırıcılığının kalmadığı, diktatöryal bir rejime hızla sürüklendiğimiz bu ortamda; daha öncesinde Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Büşra Cizrelioğulları Sadak, İstanbul Şube üyemiz Fatma Gül Eryıldız ve bunlarla birlikte çok sayıda üyemiz işlerinden edilmiş, hukuksuz bir şekilde cezalandırılmışlardır.

Son olarak, Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Kimyon, 07.01.2017 tarihinde çıkarılan KHK ile kamu görevinden ihraç edilmiştir.

Verdikleri mesleki mücadelelerle kamu yararına çalışmalar yürüten meslektaşlarımızın, son dönemlerde art arda çıkartılan KHK`lar yoluyla işten atılmaları, salt muhalif tavırları nedeniyle hedef olmaları artarak devam etmektedir. OHAL uygulamaları nedeniyle yaşanan gözaltı ve tutuklanma süreci ile birlikte özlük hakları yok sayılan, mülksüzleştirilen, ailesi ile birlikte sefalete mahkum edilen binlerce mağdurun yaratıldığı bir dönem yaşanmaktadır.

Hukukun üstünlüğü ve toplumsal barışın hakim olduğu çağdaş, demokratik ve laik bir ülke olmanın gereklerinin sağlandığı bir yapı ivedilikle oluşturulmalıdır.

Meslektaşlarımızın yaşamakta olduğu bu soruna kamuoyunun dikkatinin çekilmesi ve bu anti-demokratik ortama karşı verdikleri mücadeleye sahip çıktığımızı, bundan sonraki süreçte yürütecekleri hak arama mücadelelerine, etkin olarak yanlarında yer alacağımızı kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.

TMMOB Şehir Plancıları Odası

politeknik.org.tr


Spread the love