Koronavirüs salgını dünya genelinde milyonlarca kişinin hastalanmasına, yüzbinlerce kişinin ölümüne neden oldu, olmaya devam ediyor. Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve yayılan virüsle birlikte ülkeler farklı önlemler ve salgın yönetimleri uyguladı. Sağlık sistemlerinin neoliberal dönüşümle çökertildiği, halk sağlığının piyasalaştırıldığı, özetle sistemin çürümüşlüğü görüldü, görülmeye devam ediyor. Bu yazıda üç farklı ülkede
Teknolojinin yaşamı kolaylaştırma ve üretkenliği artırma noktasındaki getirileri kesinlikle tartışılmaz. Homo Sapiens medeniyetinin ulaştığı son noktada, teknoloji geliştirebilme kabiliyetinin başrol oynadığını söylesek abartmış olmayız. Bu medeniyetin diğer türlere, hatta kendisi dahil tüm dünyaya karşı pek merhametli olmadığını da kabul etmemiz gerekir. O halde bu acımasızlığın başrolünde de teknolojinin olduğunu söyleyebilir
Olağan dışı durumların ve dönemlerin, değişimleri zorlayıcı etkileri olduğunu, çalışma hayatlarımızın da hayatın geri kalanındaki değişimlerden muaf olmadığını biliyoruz. Bire bir aynı koşullar olmasa da tarih bunun örnekleriyle dolu. Hal böyle olunca, entelektüel birikimi ve güncel tartışmaları takip etme kabiliyeti nispeten yüksek olan home hapis beyaz yakalı camiasında, bu salgın
Çalışma biçimimiz hızla değişiyor. Özellikle bizim gibi ofis çalışanı, beyaz yakalı, gri yakalı, uzmanlık sahibi, profesyonel, zihinsel emek erbabı veya istediğiniz başka bir biçimde isimlendirebileceğiniz kesimin, 10, 20 veya 40 yıl önceki çalışma biçimlerini bugünkü ile kıyasladığımızda her birinde farklı biçimler bulabiliriz. Tabi ki bu biçimleri doğuran koşulları da bulabiliriz.
Felaketler çağında yaşıyoruz desek yalan olmaz. Sadece bizim memlekette değil, dünyanın neredeyse tamamında bu felaketlerin yarattığı krizleri doğru yönetme kabiliyetinden uzak akılların, uzunca bir süredir ‘yönetme’ yetkisini ellerinde tutmasını da üzerine eklersek duyduğumuz kaygılar yerli yerine oturuyor. Sosyal medyada mizahı yeterince yapılan ‘2020 felaketleri’ serisini tekrar saymayacağım, zira Covid-19 salgını
Herkes için tek gündem var artık, koronavirüs. Hayatımızın ortasına düştü ve yayılmaya da devam ediyor. Virüs salgınından hemen önce uğraştığımız dertlerimiz ise bitmedi ama sırada bekliyor. Hiçbir zaman gündemini kaybetmeyecek kadar önemli her birimiz için; su ve su varlıklarımız. Kanal İstanbul, mega projeler ve etrafındaki arsa rantları derken yine sıkça
Maden Mühendisleri Odası 47. Olağan Genel Kurulu bir ilke tanık oldu. 29 Şubat-1 Mart tarihlerinde düzenlenen kurulda kadınlar 8 Mart’a ‘Mor Liste’ ile selam durdu. Oda ve şube kadın çalışma grupları son yıllarda çoğalarak dayanışmayı büyüttü ve tüm zamanlarda kadın üyelerin ya hiç ya da tek kişi ile yönetimlerde olmasına
Elektrik Mühendisleri Odası’nda şube genel kurullarının tamamlanmasının ardından sıra Oda Genel Kurulu’na geldi. Şube genel kurullarının seçim sonuçlarına bakıldığında pek bir değişiklik yok diyebiliriz. Ancak Meslekte Birlik grubunun liste çıkarmadığı, demokrat grupların iki liste ile seçime gittiği Ankara ve Bursa şube seçimlerinde, Ankara’da Çağdaş Özgürlükçü Demokrat Mühendisler ve Bursa’da Katılımcı
Meslek odalarında genel kurullar devam ediyor. TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi de 15-16 Şubat’ta 46. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirecek. Meslektaşlarının temel sorunlarını dert edinen bir meslek odası yaratma iddiasıyla bir önceki dönem olduğu gibi bu yıl da genel kurula hazırlanan, çalışmalarını 2 yıldır kesintisiz sürdüren Mimarlıkta Dayanışmacı Taban Hareketi
Gazeteci Celal Eren Çelik’in yayınladığı belge sayesinde Torunlar’ın sahibi olduğu Başkentgaz’ın Kızılay aracılığıyla gerici vakıf Ensar’a 8 milyon dolar bağış yaptığını ve TÜRGEV’e de 31 ev aldığını öğrendik. Başkentgaz, işbirliği yaptığı iktidara bağlı vakıfları ve kendisini zenginleştirmek için yüksek usulsüz kullanım1 cezalarıyla, kartlı sayaç sökmeyle ve fahiş fiyatlı doğal gazla
İstanbul’a vereceği zararlar bilimsel verilerle ortada olan kanal projesinin referandumu yapılamaz. İstanbul’un yaşam alanları, suyu, nefesi seçim konusu edilemez. Bu proje İstanbul’un ihtiyacı değil, inşaat sermayesinin besleneceği kapsamlı bir emlak projesi. İstanbul’un en önemli gündemi Kanal İstanbul projesi desek yanlış olmaz. 2011 yılında Tayyip Erdoğan’ın seçim projesi olarak ilan ettiği
Çorlu Tren Katliamı 8 Temmuz 2018 tarihinde oldu. 25 kişi; arkadaş, eş, dost, evlat hayatını kaybetti. Ailelerin, yakınlarını kaybedenlerin acısı, acımız oldu. Mücadeleleri adaletli bir ülkede yaşayacağımız günlerin umudu oldu. Katliamın ardından, yargı sürecinin ilk adımlarından biri olan bilirkişi raporu hazırlandı. 33 sayfalık bilirkişi raporunu beş ‘mühendis’ hazırladı, imzaladı. 8
Küçük ama dayanışma ve örgütlülük konusunda umut veren bir olayı paylaşmak istedim. Makina mühendisiyim. Çok uluslu bir şirketin İspanya ayağında çalışıyorum. Şirkette mavi ve beyaz yaka olmak üzere yaklaşık 70 kişi çalışıyor. Beyaz yakalılar da dahil büyük çoğunluğu sendika üyesi. İspanya da işçi hakları Türkiye’ye göre oldukça iyi. Üstelik 2009
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Ankara Şubesi, Kredi Yurtlar Kurumu’nun (KYK) öğrenim kredilerinin geri ödemesinin faizsiz ertelenmesi için imza kampanyası başlattı. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Ankara Şubesi, KYK’nın üniversite öğrencilerine verdiği burslarla ilgili mezuniyetten 2 yıl sonra çalışma durumuna bakmasızın Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) ve gecikme faizi işleterek
Ülkemizde son bir ay içerisinde doğal gaza yapılan zamlar sonucu, halk doğal gazı Temmuz ayına göre %32,02 oranında daha pahalıya tüketecek. Türkiye’de 2018 yılın verilerine göre kullanılan doğalgazın %0,84’ü üretiliyor ve %99,16’sı ise ithal ediliyor. Doğal gazın ithal edildiği şirketlerle 25 yıllık anlaşmalar yapılması, doğal gazda dışa bağımlılığın artmasına sebebiyet
Ağustos 2019’un ilk dokuz gününde beş otobüs yangını yaşandı. 2 Ağustos’ta Kamil Koç firmasına ait otobüs Balıkesir-Edremit yolunda alev aldı. Aracın kahve makinasından çıktığı iddia edilen yangında 5 yolcu hayatını kaybetti. 3 Ağustos’ta Manisa-Kırkağaç’ta, 4 Ağustos’ta İzmir-İstanbul seferi esnasında, 9 Ağustos’ta Mersin’de ise Metro Turizm’e ait üç otobüste yangın çıktı.
İstanbul’da yerel seçim sonrası mültecilere* yönelik cadı avı başlatıldı. Seçim sonucunun faturasını mültecilere kesen iktidar aynı zamanda Akdeniz’deki sondaj tartışmalarıyla mültecileri Avrupa’ya karşı “koz” olarak kullanmaya devam ediyor. Uluslararası hukuğun en önemli ilkesi olan “geri göndermeme” maddesi yok sayılarak mülteciler sınır dışı ediliyor ABD, Rusya, Fransa ve İngiltere gibi emperyalist
İstanbul Kağıthane Yahya Kemal Mahallesi Akıncı Sokak’ta 23 Nisan 2019’da bir inşaatın istinat duvarı göçtü, inşaata komşu 4 katlı binayı da yanında götürdü. İstinat duvarının çökmesiyle başlayan süreç, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Kağıthane Belediyesi tarafından mahallenin tamamının dönüşümü için ‘fırsat’a dönüştürüldü. Yaşananlara daha yakından bakalım. Riskli yapı tespiti ve
Temel değerlendirmeler İnsan yönetilme ihtiyacı duyar mı? Bütün yönetenlerin, yönetilenin varlığını baki kılmak adına sorduğu kadim bir sorudur bu; zira bütün yanıtları bir şekilde işine gelir. Oysa yönetme-yönetilme tartışmasına her şeyden önce doğru soruyla başlamak gerekir. Çünkü insanın ‘yönetme’ eylemi, her şeyden önce ‘ihtiyaç’ bağlamında tartışılamaz. Buradaki ilk sakınca, mülkiyet
Her yıl yaz yağmurlarının taşkın ve baskınlara dönüştüğü Ankara’da bu yıl da yağmur sonrası sokaklar göle döndü, üç kişi yaşamını yitirdi. İnşaat mühendisleri açıklama yaparak kent altyapısı ve kent planlaması konusundaki aciliyete dikkat çekti. 25 yıl AKP iktidarı tarafından yönetilen ve Melih Gökçek tarafından rant politikalarıyla tahrip edilen,